Parti kapatmak demokrasiyle ne kadar örtüşüyor? Parti kapatılması mı demokrasiyi zaafa uğratıyor? Yoksa yasalara aykırı davranan siyasi partiler mi demokrasiye darbe vuruyor? Mersin Üniversitesi’nde önceki gece, sabaha kadar, Genç Bakış’ta bu konuyu tartıştık. Partisi kapatılan Şevket Kazan ile Özdemir Özok ve Süheyl Batum’un katıldığı programda, çok çarpıcı tartışmalar yaşandı. Tansiyon zaman zaman doruğa çıktı. Özellikle Kazan’dan AKP’ye yönelik ilginç yorumlar geldi.
İşte satırbaşlarından bazıları:
Şevket Kazan (eski Adalet Bakanı)
- Türkiye parti mezarlığı haline gelmiştir. Batı’da da partiler kapatıldı. Avrupa ülkelerinde 50 yılda 10 tane parti kapatıldıysa, Türkiye de 10 yılda 26 parti kapatılmıştır.
- Vural Savaş, Refah Partisi’ne dava açtı ve kapattı. Bunun sebep olarak da “Şevket Kazan’a kızdım, Refah partisine dava açtım” diyor.
- Evet Vural Savaş ile benim aramda bir çekişme oldu. Vural Savaş göreve gelir gelmez yurtdışında siyasi bir konunun araştırılması için Fransa Başsavcılığı’na yazı göndermek istedi. Ben de kendisine cevap verdim. Hukuki ve cezai konularda gönderilebilirsin. Fakat bu konu siyasi olduğu için gönderilemezsin. Ve sürekli geri çevirdim. Buna alındı.
- Ayrıca Bekir Yıldız’ı göstererek dava açtı. Ben o zaman partinin Genel Başkan Yardımcısı’ydım. Sincan da bir piyes oynanmış bir yabancı diplomatı piyese çağırmış, olmayacak birtakım panoları getirmiş koymuş, tabii bundan bizim haberimiz yok. Gazetede bu haberi görünce çok sinirlendim. Telefon açtım. Ağzıma geleni söyledim. DGM savcılığı kendisini gözaltına aldı. Sonra tutukladı. Cezaevine girdi. 20 gün sonra, sadece bağırdığım için “helalleşeyim” diye ziyaretine gittim. Ziyaret esnasında Cezaevi Müdürü ve Savcı da yanımdaydı. Ama Yargıtay Başsavcısı’nın iddianamesinde “terör suçlusunu yüreklendirmek” için gittiğim söylendi.
- Demokrasilerde düşünce özgürlüğü varsa partilerin kapatılması anlamsız.
- Demokrasinin korunması için yasama, yürütme ve yargı organlarının her biri kendi alanında görevini yapmalı, her biri kendi alanında görevini yaparken, bu görevlere birtakım müdahale olduğu zaman da sesini yükseltmelidir.
- Refah Partisi’ne kapatma davası açıldıktan sonra, Genelkurmay Başkanlığı’nda hâkimlere, savcılara, Anayasa Mahkemesi üyelerine, Yargıtay üyelerine brifingler verildi. Peki bu, askerin yargıya baskısı değil mi? Ama o zaman hukuk adamlarından, aydınlardan, Türkiye’de yargıya müdahale ediliyor diye bir ses çıkmadı.
- AKP mağduriyeti çok güzel oynuyor. AKP‘nin 2002-2007 yılları arasında Türkiye için neler yaptı? Ancak borçları artırdı.
- Türkiye’yi AKP yönetmiyor, ABD ve IMF yönetiyor.
- Tamam bugünkü AKP yönetimini biz yetiştirdik. Ama bizim yetiştirdiğimiz bu kişiler, şimdi milli görüş gömleğini çıkardılar ve farklı yollara saptılar. Turgut Özal’ın yolundan gittiler.
- Bağımsız olan bir Türkiye AB ve ABD’den emir alır mı? ANAP’ın sonu ne olduysa onların sonu da o olacak.
Süheyl Batum (Anayasa Profesörü)
- 2001’den sonra Türkiye’de Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu değişti. Parti kapatmalar zorlaştırıldı.
- Dünyada demokrasileri mücadeleci ve serbest olarak ayırabiliriz. Alman hukuk düzeninde mücadeleci demokrasi vardır. Parti kapatmalar sadece mücadeleci demokrasilerde vardır. Örneğin Fransa’da dernek statüsünde belirli görüşleri olduğu zaman parti kapatılmıştır. İspanya, yüksek mahkeme kararıyla 23 politikacısını cezalandırmış ve Batasuna’nın partisini kapatmıştır.
- Türkiye’de siyasetçiler üzerlerine düşen görevi yapmadıkları sürece halk sadece delikli sandığa 5 yılda bir oy atmakla kalacak.
- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Vural Savaş ve Şevket Kazan’ın aralarında yaşanan sorunlarından ya da Vural Savaş’ın Şevket Kazan’a kızdığından dolayı Refah Partisi’nin kapatılmasına onay vermemiştir. Asıl sorun Şevket Kazan’ın terör örgütü üyesini Bakan olarak ziyaret etmesi, Şevki Yılmaz’ın “Şeriat gelmelidir” demesi, Halil İbrahim Çelik’in “ imam hatipler kapatılırsa bu ülkede kan dökülür” sözleri, Hasan Hüseyin Ceylan’ın “ Rejim bizim değil, ülke bizim değil bugün yüzde 30 isek, yarın yüzde 80’iz” şeklindeki açıklamaları, Şükrü Karatepe’nin “Müslümanlar içinizdeki kini yok etmeyin, elbet bir gün gelecektir” sözleri ve Ahmet Tekdal’ın benzeri konuşmalarını göz önünde bulundurarak bu eylemler demokrasiyle bağdaşmadığı için Refah Partisi’nin kapatılması gerçekleştirilmiştir. Ben, Refah Partisi’nin kapatılmasına üzülmedim.
- AKP olarak madem partilerin kapatılmasına karşıydınız. Bundan 6 ay önce neden başka bir partinin kapatılmasına onay verdiniz?
Özdemir Özok (Türkiye Barolar Birliği Başkanı)
- Türkiye’de eksik ve defolu demokrasi vardır.
- Biz DTP’nin kapatılması davasında da partilerin kapatılmasına karşı çıkmıştık.
- 14 Mart 2008 günü ajanslara haber düştü: “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı AKP’nin kapatılması için dava açtı”. Türkiye hukuk devletidir. Anayasa’nın 69. maddesi ve Siyasi Partiler Kanunu’nun 101. maddesi yargıçların böyle bir dava açabileceklerini söylüyor. O zaman bu şaşkınlık niye?
- 14 Mart’tan bu yana Türkiye’de bakanlık koltuklarına oturmuş, gazetelerde köşe yazarlığı yapmış olan arkadaşlar, sürmekte olan bir dava hakkında yorum yaparak suç işliyor.
- Yurtdışında çeşitli koşullarda parti kapatma olayı vardır. Eğer eylemler gerçekleşirse o ülkelerde parti kapatılabiliyor. Aradaki fark, orada demokrasiler oturmuş. Partiler anayasada yemin ettikleri eylemlerin dışına çıkmıyor. O nedenle partiler kapanmıyor. Burada Yargıtay cumhuriyet başsavcıları, birilerine bir garez nedeniyle dava açmıyor. Anayasa’nın 69. maddesi ve Siyasi Partiler Yasası’nın takip eden maddelerinde hangi nedenlerle parti kapatılacağı hüküm altına alınmıştır. Eğer siz bu görevi bir hukukçu olarak vermişseniz, görev yapan insanı suçlamak, onu küçük düşürücü ithamlarda bulunmak kimsenin hakkı değildir. Çünkü yargı gün gelir size de lazım olur. Bu nedenle hepimiz Türkiye’de hukuk devletini ve yargıyı ayakta tutmak mecburiyetindeyiz.
Özetin özeti: Dünden hiç ders almıyoruz...