R Rektörlük seçimlerine yönelik kazanın fokur fokur kaynadığını dün dile getirmiştik. Bugün ise olası gelişmelere karşı, üniversitelerin kendi içlerinde gerçekleştirdikleri farklı platformlardan söz etmek istiyorum.
Üniversiteler, YÖK ve Çankaya’nın “keyfi yaptırımları” için yeni arayışlar içerisindeler. Bunlardan biri de önseçim.
Birçok adayın seçime katılıp oyları parçalaması yerine, önseçimle tek aday belirlenip, onun sandıktan en güçlü şekilde çıkması sağlanmaya çalışılıyor.
Gelinen nokta şu: Birbirine yakın oy alan adaylar olması halinde, YÖK’ün de Çankaya’nın da inisiyatif kullanma olasılığı çok yüksek.
Ama seçimi açık ara önde alan bir adayı yok saymak, hiç kolay olmaz.
Üniversite kulislerinde sıkça duyulan söylemlerden biri de şöyle:
İktidara yakın olan adaylar herhangi bir şekilde ilk 6’ya girerse, rektörlükleri kesin. Birçok aday YÖK’ü de Çankaya’yı da şaibe altında bırakacak şekilde propaganda yapıyor. YÖK’ten, Çankaya’dan söz aldık diye ortalıkta dolaşıyor...
Eminim ki böylesi söylentiler, YÖK’e de Çankaya’ya da gidiyordur. Ve yine eminim ki bu durumdan fazlasıyla rahatsızlık duyuyorlardır.
İşte bu yüzden, her iki kurumun da tarafsızlığını koruyacağını bir şekilde kamuoyuyla paylaşmasında sonsuz yarar var. Yoksa, öküzün altında buzağı arayan çok olacaktır.
Yıldız modeli
YTÜ, rektörlük seçimlerinde, her defasında farklı bir tavır sergiler. Hep bir uçtan ötekine gider. Mevcut rektörün daha ilk dönemi. Ama rakipleri çok.
İşte bu yüzden olsa gerek, öğretim üyeleri bir platform oluşturmuşlar. İşte “Hedef ve Stratejileri”:
1. Akademik Özgürlük, Yönetsel Özerklik, Saydamlık, Hesap Verebilirlik, Üretkenlik, Katılımcılık gibi evrensel ilkelere bağlı, mali kaynakları etkin ve verimli kullanan, “öğrenen örgüt” niteliği ile yeniliklere ve gelişmelere açık, liyakate ve etik değerlere saygılı bir YTÜ yönetimi oluşmasını özendirmek, destek vermek,
2. Sözü edilen evrensel ilkelerden ödün vermeyen ve gücünü arkasındaki salt çoğunluk desteğinden alan ve cumhuriyetimizin değerlerine ve kazanımlarına bağlı bir “Rektör Adayı Arama ve Belirleme” sürecinin gerçekleşmesini kolaylaştırmak,
3. Özellikle, genç birim insanlarının yönetime doğrudan katılımını özendirmek, desteklemek.
Diğer üniversitelerde de benzeri platformların sayısı giderek artıyor. Kimi adına “Güç Birliği” diyor, kimi de “Üniversitenin Gerçek Sahipleri”.
YTÜ çalışanları, adresindeki siteye bir de bildiri koymuşlar. Çok çarpıcı. İşte bir bölümü:
“Bildiğiniz gibi 3 ay içinde, 100. yılımızı kutlayacağımız yeni bir dönem için, hep birlikte üniversitemizin yeni rektörünü belirleyeceğiz.
Bu süreçte ve onu izleyecek atama aşamasında, öğretim üyelerimizin ağırlıklı ortak iradesinin ne denli etkin ve belirleyici bir rol oynayacağı açıktır.
Mevcut sistemin sıkça yaşanan zaaflarını dikkate aldığımızda, bu süreçte seçmen iradesini etkin ve belirleyici kılacak, güçlü ve ortak bir tercih oluşturabileceğimiz bir ‘platform’a ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Bu sıkıntılı süreçte, biz öğretim elemanlarına önemli görevler düştüğü bilinciyle, köklü bir geçmişe sahip olan üniversitemize daha da güçlü şekilde sahip çıkarak, üniversitemizin kazanımlarını koruyabilir, geliştirebilir, böylece akademik ortamda ve toplumda etkinlik ve saygınlık kazandırabiliriz.
Bu amaçla cumhuriyetimizin temel değerlerine ve evrensel akademik ilkelere bağlı, çağdaş, demokratik ve katılımcı bir üniversite yönetimi oluşturmak ve bu yolla yönetim ve karar süreçlerine doğrudan ve etkin biçimde katılmak gerektiğine inanıyoruz.
Önseçim ya da anket yoluyla, salt çoğunluğun desteğini alabilecek ve atanma şansı yüksek, üniversitemize aşama kazandırabilecek bir rektör adayını birlikte belirleyelim.”
Özetin özeti: Yıldız’daki gelişmeleri bekleyip göreceğiz. Demokrasi açısından ilginç bir deneyim olacak...