Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


İnan Kıraç dün Antalya'da sık sık göz yaşlarını sildi. Eşi ve kendi adına yapılan Eğitim Parkı'nın açılışında da tıpkı daha önceki eğitim yatırımlarında olduğu gibi mendil elinde düşmedi. Sundukları her hizmetin çocukların yüreğinde yarattığı sevinç, Kıraç Ailesi'ne gözyaşı olarak dönüyor.
Fabrika açılışları beni heyacanladırır ama gözlerimi yaşartmaz ama çocuklar için attığım her adım beni sulu gözlü yapıyor. Ne yapayım ben de böyle bir hastalığa yakalandım.
Evet bu sözler İnan Kıraç'a ait. Sevgili eşi Suna Kıraç da ondan farklı değil. Onlara göre çocuk ve eğitim sevgisi, yüreklerinde önlenemez bir şekilde büyüyen bir virüs. Bu yüzden de aç kalmaya razılar ama çocukların eğitimsiz kalmalarına asla. İnan Kıraç, yüreğinden geçenleri basın toplantısında aynen şu sözlerle dile getirdi:
Daha az yemek yemeye hazırım yeter ki, çocuklarımız daha iyi eğitim alsın. Her şeyden fedakarlık edilebilir, tüm yatırımlar ertelenebilir ama eğitim asla...
Suna Kıraç da rahatsızlığı nedeniyle gelemediği açılış törenine kızı İpek'in okuduğu mesajıyla katıldı. Onun satırları da duygu ve mesaj yüklüydü:
Cumhuriyet döneminin en ağır ekonomik krizini yaşarken üstüne, dünyamızın içinde bulunduğu terör ve savaş tehditleri eklendi. Böyle karmaşık bir ortamda benim hedeflerim ütobik kalabilir. Ancak ekonomik krizler atlatılır, siyasi sorunlar çözülür, ama çocukları harcanmış bir toplumu bir daha onarmak mümkün değildir. Çocuklarımızın eğitimi ertelenemeyecek kadar ciddi bir iştir. Eğitim yanlızca devlete bırakılmayacak kadar çetin bir iştir. Bizler de üzerimize düşeni yapalım. İnsanı güzel, toprağı güzel ülkemizin çocuklarını eğitimsiz bırakmayalım.
Suna ve İnan Kıraç çifti, eğitimi laf olsun diye önemseyenlerden değiller. Daha önceleri olduğu gibi dünkü açılışta da Demirel'den Milli Eğitim Bakanı'na, validen belediye başkanına kadar pek çok kişi konuştu, pek çok kişi mesaj gönderdi. Hemen hepsinin ortak söylemi de tıpkı Kıraç çiftininki gibi "eğitim ülkemizin en öncelikli sorunu" şeklindeydi. Ama arada çok önemli bir fark var. İçlerinde inandırıcı olan sadece Kıraç çiftinin mesajlarıydı...
Hem Suna Hanım'ı, hem de İnan Bey'i yıllardır izliyorum. İnan Bey Galatasaray Eğitim Vakfı'nda yaptıklarıyla, Suna Hanım da Koç Lisesi, Koç Üniversitesi ve son olarak da Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nda yaptıklarıyla örnek davranış sergilediler.
Keşke herkes onlar kadar eğitime gönülden inanabilse. Ama maalesef arkası gelmiyor. Oysa Suna Hanım, daha yapacak çok iş var diyor:
"Engin bir sevgi içinde mücadele veriyorum. Kendi ömrümden daha uzun ideallerim var..."
Eğitime gönül veren on binlerin, yüz binlerin, milyonların hayır duası dün onun içindi. Bir an önce sağlığına kavuşsun yarım kalan ideallerini gerçekleştirsin diye hepimiz yüreklerimizdeki sevgiyi dün kendisine ilettik.
Bilgisayar tuşuna ilk kez dokunan, sokağındaki çamurun dışında ilk kez tanıştığı seramik çamuruyla heykeller yapan ve tualin karşında renk cümbüşü tablolar yaratan miniklerin gözlerindeki pırıltı İnan Kıraç'ın hep vurguladığı gibi yaşanabilecek en büyük mutluk ve Suna Hanım'a iletilebilecek en güzel dopinkti.
Hiç üzülmeyin Suna Hanım, ektiğiniz tohumlar, öylesine kök salıyor ve öylesine bol ürün veriyor ki, hayalini kurup da gerçekleştirmek istediğiniz hiçbir şey yarım kalmayacak...