Böyle abes bir soru olur mu? diye hemen celallenmeyin. Eğer Türkiye'de yaşıyorsanız böyle sorulara da, tavuğun, ineğin, balığın çocuktan daha önemli olduğuna da alışmalısınız...
Elbete o da canlı diğeri de canlı, arada ne fark var diyenleriniz çıkabilir. Ama eğer söz konusu olan yetiştirilmeleri ise tavuğun insandan daha önemli olduğu görüşüne Ankara'nın dışında destek bulamazsınız...
Şimdi bu da nereden çıktı diyebilrsiniz. Duyduğumda önce ben de inanamadım. Ama dün ziyaretimize gelen Rüstem Eyüpoğlu Başkanlığı'ndaki Özel Okullar Derneği yöneticilerini dinleyince devletin gözünde eğitimin zerre kadar öneminin olmadığını bir kez daha anladım.
Camilere elektiriği bedava veren ama okullar söz konusu olduğunda yan çizen devlet, bakın daha neler yapıyormuş!
Elektriğin kilovat saatini tavuk, inek, balık yetiştiren kurumlara 28 bin liradan verirken, okullardan 80 bin lira alıyormuş. Yani tam üç katı. Yine aynı şekilde devlet okullarına litresi 450 bin liradan verilen su, özel okullara 1.5 milyon liradan satılıyormuş...
Pes doğrusu!..
Devletin eğitim yükünün altından tek başına kalkamadığı ayan beyan ortada. Özel okulların oranı sadece ve sadece yüzde 2. Geriye kalan yüzde 98 devletin sırtında. Devlet de bu işi hakkıyla yapamıyor.
Doğru olan bir çok ülkede oluduğu yükü paylaşmak. Yani özel okulların gelişmesine olanak sağlamak. Parası olanlar özel okullara gitsinler ki, devlet geride kalanlara daha iyi eğitim verebilsin. Ama nerdeeeeeee.
Sanki özel okullarda başka ülkelerin çocukları ya da sadece kolay yoldan para kazananların çocukları okuyormuş gibi velilere yolunacak kaz gözüyle bakılıyor. Bu yüzden de bırakın tavuğa, ineğe, balığa gösterilen ayrıcalığı, üstüne üstlük ekstra vergiler konuluyor.
Veliler, geçen yaz, ödeme sınırlarının çok üzerine çıkan özel okul ücerteleri biraz olsun düşsün diye Maliye Bakanlığı'nın kapısına çaldıklarında, KDV oranları asla düşürülemez, KDV'yi asla deldirmeyiz cevabı aldılar. Ama ne oldu? Beyaz eşya ve otobillerin KDV oranları yarıya yakın oranlarda indirildi. Ona bir diyeceğimiz yok. Ama tavuğa, balığa, ineğe ucuz elektrik veren, buzdolabına, çamaşır makinasına, otomobile KDV indirimi uygulayan devlet, sıra eğitime geldiğinde tüccar kesilmesin! Bu kafayla mı eğitimde, bilimde çağı yakalayacağız!..
15 yıl öncesine kadar özel okullara çocuklarını gönderenlerin yüzde 85'ini maaşlılar oluşturuyormuş. Yani Hakimler, karı koca çalışanlar, genel müdürler, bankacılar, doktorlar. Ama şimdi tablo tam tersine dönmüş. Maaşıyla geçinenler yüzde 10'a inmiş, zengin ve kolay yoldan para kazanan velilerin oranı da yüzde 90'a çıkmış.
Tavuğa, balığa, ineğe, buzdolabına, otomobile teşfik sağlayıp, okula, öğrenciye, veliye kazık atan zihniyet yüzünden, Türkiye'nin sosyal dengesi bozuluyor. Ama kimse farkında değil.
Çocuklarına bırakacakları en iyi mirası eğitim olarak gören aydın kesim, anne babalarının kendilerine sağladığı eğitim olanağını çocuklarına tanıyamaz noktaya geldi.
Eğer bir vali, birinci sınıf bir hakim, bir genel müdür, karı koca öğretmen ya da bankacı bir aile, çocuğuna altarnatif bir eğitim olanağı sunamayacak bir noktaya geldiyse bunun sorumlusu, Ankara'daki at gözlüklü politikacı ve bürokratlardan başka hiç kimse değildir.
Özetin özeti: Eğitimin ve bilimin gücünü göremeyen, tavukculuğu eğitimden daha çok önemseyen Ankara, artık bu çağ dışı kafasını değiştirmelidir. Ekonomi elbette önemli. Ama o da dahil hemen herşeye yön verenin insan olduğu sakın unutulmamalıdır!..