Son birkaç gün içinde birbirinden ilginç ortamlarda bulundum. Hafta sonu Ankara'da psikoloji kurultayında, pazartesi rektörlük seçimlerinde, salı Bağcılar Belediyesi'nin Ramazan sohbetinde, önceki akşam da Cem Yılmaz'ın şovundaydım.
Türkiye gerçekten bir alem. Bir yanda kendileri de psikologluk olan psikologlarla koltuk için birbirini yiyen profesörler, öte yanda bedava iftar yemeği için saatlerce bekleyen fakir fukara ile Cem Yılmaz'ın 15 milyon liralık şov biletini almak için aylar öncesinden kuyruğa giren tuzu kurular...
Eski RP'li belediyeler, her Ramazan'da olduğu gibi bu yıl da, devasa iftar çadırları kurarak, on binlerce fukaraya sıcak yemek yediriyor. Ardından farklı konularda, farklı görüşlerdeki isimleri bir araya getirerek beyin fırtınası yaratıyorlar. Gecenin finalini ise sazlı sözlü eğlence ile tamamlıyorlar.
Halkla iç içeler. Laf değil de hizmet ürettikleri için peş peşe seçiliyorlar. Ancak, isimleri ve vitrinleri ne kadar değişse de kafa hep aynı kafa. Onlar için eğitim sözcüğü, hala imam hatipler ve türban dışında bir anlam ifade etmiyor. 34 soru geldi, 32'si bu konuyla ilgiliydi...
YÖK yine YÖK'lüğünü yaptı. Cumhurbaşkanı'na göndereceği listede İstanbul Üniversitesi'ndeki seçimde 2261 oydan 1268'ini alan Alemdaroğlu'nu değil, sadece 13 oy alan Dinçer Uçak'ı birinci sırada gösterdi. Alemdaroğlu ikinci, Mesut Parlak da üçüncü sırada yer aldı. YÖK, bunu daha önce de İzmir ve Diyarbakır'da yaptı. Ama Çankaya için bu sıralamanın hiç önemi yok. O yine en çok oy alanları rektör olarak atadı. YÖK'ün bu kararı, hiç kimseyi sevindirmesin! Sezer, hiç kimsenin güdümünde olmayacak kadar demokrat, özgür ve yürekli. YÖK'teki oylamada, Sezer'den çok Sezerci tavır sergileyip, Cumhurbaşkanı'nı sanki kendi güdümlerindeymiş gibi gösterenlere en iyi cevabı yine Çankaya verecektir. YÖK'ün birincisi 13 oylu Uçak'ın 5 ay sonra emekliliğinin geldiğini de ayrıca hatırlatalım!..
Türkiye son yıllarda çok sayıda komik adam çıkarttı. Popüler olanlardan biri de Cem Yılmaz. Vizontele'yi izledikten sonra da yazmıştım. Filmi sürükleyen oydu.
Zeki, hem de çok zeki olduğu konusunda kuşku yok. Müthiş bir matematikçi ve araştırmacı kafası var. Eğer komik adam değil de mühendis ya da bilim adamı olsaydı, kesinlikle bugünkünden çok daha başarılı olurdu. Ama şimdi bir gecede kazandığını, o zaman ancak bir yılda kazanabilirdi!..
İki saati aşkın tek kişilik şovunda dakika susmuyor. Askerlik anıları ekseninde daldan dala atlıyor, bu arada seyirciyle diyaloğa giriyor ve kendisiyle dalga geçmeyi de ihmal etmiyor.
Onlarca problemi aynı anda çözen, aynı anda beş kitap birden okuyan çılgın alimler gibi. İzleyicilerinin tamamına yakını A, B grubundan. Yani paralı ve okumuş olanlardan. Durmaksızın güldürüyor. Hem de kahkalarla. İşini iyi yapıyor ki biletleri aylar öncesinden kapışılıyor...
Evet madalyonun bir yüzü böyle. Ya öteki yüzü? Tam bir komedi. Esprilerin tamamına yakını porno. Bu haliyle bir TV'de yayımlansa, RTÜK'ün gazabı fena olur. Cem Yılmaz da kendinden önceki komiklerin yaptığını yapıyor. Biliyor ki Türk seyircisi belden aşağı esprilere ve aşağılanmaya bayılıyor. O da sık sık bunu yapıyor. Zencilerin pipisiyle başladı, onunla bitirdi. Aynı espriler 20 yıl önce de vardı. Oysa onun parlak zekası daha iyilerini yaratabilir!
İzleyenlerin kahkahaları filme alınıp evde çocuklarına, okulda öğrencilerine ya da işyerlerinde çalışanlara izletilebilse eminim çok daha eğlenceli olurdu. Kızdıklarıyla, kahkaha atıp alkışladıkları aynı şeydi!..
Özetin özeti: Bir garip ülke olduğumuz kesin. Ne ararsanız var. Ama şu bir gerçek ki şaşkın hem de çok şaşkın bir vaziyetteyiz...