Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Selçuk Üniversitesi, öğrenci sayısı açısından İstanbul Üniversitesi’nden sonra ikinci sırada geliyor. 63 bin öğrencisi var. Anadolu’daki pek çok üniversite gibi o da mükemmel bir kampüse sahip. Öyle ki şu anda kampüse Hilton oteli inşaa ediliyor.
Konya’nın tutucu havası öğrencilerin estirdiği rüzgârla değişmeye başlamış. İlk hissedilen bu. Bu yüzden de belediye ile başları sürekli dertte. Attıkları her adım engelleniyor...
Üniversite öylesine büyümüş ki, artık tek elden yönetim güç hale gelmiş. Ankara ve İstanbul’daki üniversiteler gibi bölünmeye karşı çıkmıyorlar aksine destekliyorlar. Adı bile hazır: Meram Üniversitesi. İkinci üniversite de açılırsa Konya artık hacılarıyla, hocalarıyla değil üniversite kenti olarak anılır.
Anadolu’daki kentleri gezdikçe, üniversite öğrencilerini dinledikçe bugüne kadar bize ulaşan bazı şikâyetlerin hiç de boş olmadığını anlıyoruz. Tıpkı diğer üniversitelerde olduğu gibi Selçuk Üniversitesi’nde de MHP’li ülkücüler duruma hâkim. Anlaşılan o ki Rahşan Ecevit’in yakınmaları boşuna değil. Milli Eğitim kadroları gibi Anadolu’daki üniversitelerin çoğu da MHP’nin kontrolü altında.
Öğrenciler, hiçbir konuda özgür değiliz. Reislerin izni olmadan adım atamıyorsunuz. Ne kulüp kurabiliyor, ne dergi çıkarabiliyor, ne de istediğimiz gibi giyinip kuşanabiliyoruz diyorlar.
Milli Eğitim Bakanlığı gibi YÖK’ün de bu yöndeki kadrolaşma ve sindirmeye seyirci kaldığı hatta el altından desteklediği kesin. Oysa öğrenciler biz buraya ideolojik baskı altında kalmaya değil okumak için geldik. Ne olur bu kadrolaşmaya bir an önce el koyulsun diyorlar.
YÖK’ün türbanlılara karşı gösterdiği titizliği, bu konuda göstermemesi ileride telafisi güç yaralar açabilir. Üniversiteler yine 80’li yılların kaos ortamına dönebilir!..
Rektör ve hocalar da bu durumdan şikâyetçi. Üzerine gidebilmemiz için şikayet olması gerekiyor ama öğrenciler gelmemekte direniyor. Oysa bu sorunu da elbirliği ile çözmemiz gerekir diyorlar...
Öğrencilerin 50 bine yakını farklı illerden gelmiş. Ama yeni yapılanlarla birlikte yurt kapasitesi ancak 10 bini buluyor. Diğerleri ise çoğunluğu tarikat yurtlarında. Şu anda 54 kuruluş barınma hizmeti veriyor. Barınma sıkıntısı çeken öğrenciler ısrarla şu soruyu soruyorlar:
"Gençler tarikatların ve ideolojik grupların eline düşsün diye mi yurt yapılmıyor, burslar artırılmıyor?.."
Ev kiralama konusunda ise Kayseri ve Nevşehir de olduğu gibi bir sorun yok. Şehirle üniversite birbiriyle fazlasıyla barışık. Ama kiralar cep yakıyor...

Konya yıllardır milli görüşe ev sahipliği yapıyor. Erbakan’ın kalesi. Bu yüzden Konya denilince akla muhafazakâr bir kent geliyor. Kente ilk kez gelenlerin şaşkınlığı da bu noktada başlıyor. Çünkü fazlasıyla modern bir kent görünümünde. Sokakları, vitrinleri, insanları bunun en somut göstergesi...
TIR’ımızı ziyaret eden her iki kişiden birinin şikâyeti bu yöndeydi. Hele hele gençler bu konuda daha da mustarip. Bir öğrenci, almak üzere olduğu bursun son aşamasına geldiğinde Konyalı olduğu için verilmekten vazgeçildiğini söylerken, bir diğeri de yine bu yüzden işe alınmadığından yakındı.
Konya, ulaşımını raylı sistemle sağlayan ender illerimizden birisi. Bir diğer özelliği de musluğundan memba suyu akan yüzlerce sokak çeşmesinin bulunması. Ama genel kuraklık canlarına tak ettirmiş...

Sorunlar öylesine çok ki gerçekten yürek sızlatıyor. İşte bunlardan bazıları:
• Ticaret lisesi mezunuyum. Ayda 60 milyona çalışıyorum. Sigortam da yok. Asgari ücretin altında maaş verilmez diye bir yasa çıkartılsın.
• Branş öğretmeniyim, iki yıldır tayin bekliyorum.
• Ders kitapları her yıl değiştirilmesin.
• Yetenekli gençlere sahip çıkılsın.
• Konyaspor’un 1. Lig’e çıkışı engellenmesin.
• Meslek liseleri çökertildi. Şimdi sıra meslek yüksek okullarına geldi. İş bulamıyorum.
• Şehirlerarası otobüs fiyatları öğrenciler için diğer kentlere göre çok yüksek. Üniversiteye ulaşım çok zor.
• Süper liselere giriş sınavla olsun. Not yöntemi adil değil.
Özetin özeti, diğer kentlerde olduğu gibi Konya’da da sorunların ardı arkası kesilmiyor. Ama onların öncelikli isteği, kendilerine önyargılı yaklaşılmaması...