Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan üniversite kontenjanlarının bu yıl yüzde 25 oranında artırılacağını söyledi. Bu konudaki nihai kararın, 22 Mayıs’ta yapılacak YÖK Genel Kurulu’nda verilmesi bekleniyor.
Kontenjan artışına, Başkan Özcan ve birkaç YÖK üyesi dışında sıcak bakan yok gibi. Özellikle de rektörler açısından. “Mevcut öğrencilere bile nitelikli bir eğitim verme konusunda büyük sorunlar yaşarken, kontenjan artışına sıcak bakmamız mümkün değil“ diyorlar.
Kontenjan artışına en çok sevinmesi gerekenlerin başında gelen üniversite adayları da kerhen destek sağlıyor. Pek çoğu dudak büküyor. “Artışın ne kadar olacağı önemli değil. Önemli olan, hangi fakültelerin kontenjanının artacağı. Tıpta, mühendislikte mi, yoksa artık mezunları hiçbir iş bulamayan fen edebiyat fakültelerinde mi? Yeni kontenjanları görmeden sevinmek olmaz“ şeklinde konuşuyorlar.
Son 10 gün içinde çok sayıda rektör ve YÖK üyesiyle görüştüm. Sanki ağız birliği etmişçesine, bugünkü koşullarda kontenjan artışına gidilmesinin üniversiteleri çökme noktasına getireceğini söylediler. Oysa her biri Türkiye’nin farklı bir bölgesinde görev yapıyor. Bu konuda oturup sohbet etmiş de değiller. Bu da gösteriyor ki, üniversitelerde zaten gereğinden fazla öğrenci var!..

Umut tacirliği
Peki üniversite kontenjanları hiçbir şekilde artmasın mı? Üniversite önünde bekleyen milyonlarca gencin geleceğe yönelik hayallerinin hiç mi önemi yok?
Olaya bu açıdan bakıldığında YÖK Başkanı’na hak vermemek mümkün değil. Kapı önünde bekleyen gençlerden biri sizi çocuğunuz olsa, kontenjan artışına yine karşı çıkar mıydınız diyenlere de elbette saygı duymak gerekir.
Bu konuda zaten bir sorun yok. Eğer YÖK Başkanı, kontenjanları bu yıl değil de 5 yıl içinde yüzde 25 artıracağım, bu konuda hükümet de destek sözü verdi deseydi, bu kadar tepki almazdı.
Karşı çıkılan, kontenjan artışından çok, şipşak alınan kararlar ve bu konuda hiçbir desteğin sağlanmaması.
Hükümetin son 5 yılda, üniversitelere sağladığı ekonomik destek ve verdiği kadrolar ortada. İleriye değil, geriye gidiş var. Üniversite sayısı iki kat artırıldı deniliyor ama bütçeler aynı. Geçenlerde yeni kurulan üniversitelerden birinin rektörüyle görüştüm, kendilerine 500 bin YTL ödenek verilmiş. Güldüm. 500 bin YTL ile ufak bir atölye bile açılamazken, üniversite nasıl kurulacak? Bu üniversiteye nasıl öğrenci alınacak?
Yeni kurulan hukuk fakültelerine hukukçu profesör bulunamadığı için ziraatçı dekanların atandığı dönemler oldu. Akademik kariyerli kadrolu tek öğretim üyesinin bulunmadığı yüksek öğretim kurumlarımız var. Toplam profesör sayısı 3’ü, 5’i geçmeyen üniversiteler söz konusu.
Üniversitelerine yüksek lise gözüyle bakan yüz binlerce öğrenci varken, kontenjan artırma fikri bir kez daha gözden geçirilmelidir. Tedbirler alındıktan sonra uygulamaya konulmalıdır...

Eski mezunlar
Üniversitelerde kontenjan artışının ötesinde, kazananların memnuniyeti ne düzeyde asıl ona bakmak lazım. ÖSS’de 24 tercih yapılıyor. En çok istenen ilk 5 tercihe girenlerin oranı ise yüzde 3 civarında. Yani diğerlerinin gözü ertesi yıl bir kez daha sınava girip istediği fakültelerden birine girmek. Başvuran sayısının sürekli yükselmesi birazda bu yüzden. Bakın bu yıl ÖSS’ye girecek adayların 250 bini halen üniversite öğrencisi, 82 bini daha önce kazandığı üniversiteyi beğenmeyip bırakan öğrenci, 68 bini de üniversite mezunu. Yani bu yıl ÖSS’ye girecek adaylardan 400 bini, daha önce zaten üniversiteyi kazanmış adaylar. Bu rakam toplam kontenjanın da üzerinde. Asıl çözülmesi gereken sorun bu!
Bu sistem delikli fıçıyı doldurmak gibi bir şey. Bir yandan doluyor, öte yandan boşalıyor. Zaten kıt olan kaynak ve hayaller de yok olup gidiyor.
Özetin özeti: YÖK popülist projelerin değil, aklın ve bilimin hâkim olduğu bir kurum haline ne zaman gelecek!..