Üniversiteler bir bir yeni öğretim yılına açılıyor. Ama ne bir coşku var ne de heyecan. Rektöründen öğrencisine kadar herkes sorun yumağı halinde. Bir dokun bin ah işit konumundalar.
Rektörler kaynak sıkıntısından, öğretim üyeleri maaşlarının azlığından, öğrenciler ise hemen her şeyden şikayetçi. En önemli sorunları: barınma. Pek çok ilde yurtlarda yer olmağı için öğrenciler ne yapacaklarını şaşırmış durumda. Okulunu bırakıp memleketine dönenler bile var. Öğrenim harçlarının yüzde 54 artmış olması, ev kiralarının ikiye katlanması ve ders araç gereçlerinin yanına yaklaşılamayacak kadar pahalanması da öğrenciyi çileden çıkartıyor.
Özel üniversitelerden çoğunun hala dolarlı ücrette ısrar etmesi, İTÜ gibi bazı üniversitelerin hazırlık sınıfı öğrencilerinden harç üzerine harç alması, MHP'li kadrolaşmanın yarattığı tedirginlik ve hocalardaki moral bozukluğunun öğrencilere de yansıması yeni öğretim yılının sönük açılmasının diğer nedeni...
Üniversitelerin soruları çözülemez mi, elbette çözülür. Ama sahip çıkanı yok. Cumhurbaşkanı ve Başbakan hala YÖK Başkanı'yla konuşmuyor. Dolayısıyla Çankaya ve hükümet ile üniversiteler arasındaki diyalog kopmuş durumda. Düzeleceğe de benzemiyor. Oysa bu dönemlerde hep bir araya gelip sorunları konuşurlardı.
Bakanlar Kurulu kontenjanından YÖK üyeliği yapan Bener Cordan ve Orhan Güvenen'in görev süreleri doldu. Bir ay içinde yeni üyelerin atanması gerekiyordu. Süre dün sona erdi. Ama hala ses seda yok. Aynı üyelerin bir kez daha atanma olasılığı yok gibi. Peki yeni üyeler kim olacak? Hükümet içindeki sıkıntı nedeniyle sanki bu bir aylık sürenin dolması bekleniyordu. Doldu da. Bu durumda atamayı Cumhurbaşkanı Sezer gerçekleştirecek. Sezer, geçtiğimiz aylarda da Üniversitelerarası Kurul yerine atama yapmıştı...
Hükümet bir aylık süreyi dün akşam saatlerine kadar niye kullanmadı? Akademik çevrelerde en çok konuşulan konu bu. Dahası Milli Eğitim Müsteşarı Bener Cordan konusunda yaşanan sıkıntının gerekçeleri ne? Hükümet elindeki yetkiyi neden kendisi kullanmadı da Cumhurbaşkanı'na bıraktı?..
Mevcut siyasi partilerin tamamı YÖK'e karşı. Tüm partilerin YÖK Yasası'nın değişmesi konusunda girişimleri var. Ama nedense hazır ellerine Anayasa'yı değiştirme fırsatı geçmişken YÖK konusuna hiç girmediler. İlk turdaki Anaya değişikliği paketinde YÖK yoktu. İkinci tur görüşmelerinde ek bir önergeyle bu mümkün olabilir mi? Olmaz diyenler, kadar son dakika golüyle olur diyenler de var...
Ankara'da sorulan bir başka soru ise YÖK'e herkes böylesine karşıyken nasıl hala ayakta kalabiliyor? Koruyanı kim?..
Özetin özeti: Üniversiteler yeni öğretim yılına bin türlü sorunla giriyor. Ama ne bir ilgileneni var ne de sahip çıkanı. YÖK'le birlikte üniversitelerin de hükümet ve devletle diyaloğu kopmuş durumda. Fatura ise her zaman olduğu gibi yine öğrenciye çıkıyor!..