8 yıllık temel eğitimin artıları, eksileri tartışılırken karşımıza çıkan en belirgin sorunlardan biri de yabancı dil öğretimi oldu.
8 yıllık temel eğitimle birlikte yabancı dil öğretimi önemli ölçü de sekteye uğradı. Daha önceden dil öğretiminde çok başarılı olan okullar bile şimdi bu konuda istedikleri sonucu alamıyorlar.
Bazıları bu durumu, 8 yılı destekleyenlerin pişmanlığı olarak yorumlayabilir. Ama hata ederler. Çünkü desteklediğimiz ve eleştiri getirdiğimiz konular bir birinden çok farklı.
Temel eğitim 8 değil 11, hatta 12 yıl olmalı. Hem de en kısa sürede. Yine en büyük destekçisi biz oluruz. Ancak bu kez taşlar daha yerli yerine oturmalı.
Anayasa gereği ilköğretim ana dilde yani Türkçe yapılmak zorunda. Ama bu durum özellikle yabancı dil öğretenleri fena halde bunaltmış durumda. Dil öğretimi ne kadar erken olursa o kadar başarılı olur iddiasındalar. Yaş ilerledikçe dil öğretimi sekteye uğruyor, başarı oranı düşüyor görüşündeler.
Dil öğretiminin sekteye uğramasının en önemli gerekçelerinden biri ise "yaş"tan kaynaklanıyor. Anadolu liseleri, kolejler ve yabancı okulların bu konuda birleştikleri ortak nokta şu:
İlköğretim 5 yıl iken öğrenciler 11, 12 yaşında bize geliyorlardı. Henüz çocuklardı ve kontrol altında tutmamız, yabancı dile yoğunlaştırmamız kolay oluyordu. Ama şimdikiler ergenlik çağında oldukları için hem kafaları karışık hem de öyle kolay kolay kontrol altına girmiyorlar...
Milli Eğitim Bakanlığı önceki yıllarda ilköğretimde yabancı dil öğretimine karşıydı. Sonra kıyısından köşesinden yasak delinmeye başladı. Şimdi anaokullarında bile yoğunlaştırılmış dil öğretimi var. İlköğretim ara sınıflarda etüd eğitimi adı altında hafta 15 saate kadar dil öğretimi yapan okullar var. Peki gerçek anlamda yabancı dil öğretebiliyorlar mı? Evet demek çok zor...
Bakanlığın yabancı dille yapılmasına karşı olduğunu biliyoruz. Anadolu liseleri ve kolejlere alternatif olarak getirdikleri süper liseler projesinin fiyaskoyla sonuçlandığı da aşikar. Dahası: üniversiteye hazırlık nedeniyle lisede dil öğretiminin ÖSS'ye hazırlık nedeniyle ikinci plana düştüğünü bilmeyen yok. O halde öğrenciler yabancı dili ne zaman öğrenecekler. Üniversitelerin hazırlık sınıflarında mı? Onun çok zor olduğu da ortada. Hazırlık sınıfını biraz ciddi tutan üniversitelerde öğrenciler patır patır dökülüyor. Onun içinde her geçen gün gevşiyor...
Bu arada üniversitelerin yaptığı muafiyet sınavları, anadolu liseleri, kolejler ve süper liselerden gelenlerin yabancı dil düzeyini çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Bir, iki yıl hazırlığın ardından 3, 4 yıl yabancı dille eğitim yapan okulların mezunları dil barajını aşamayıp, üstüne üstlük bir, iki yıl daha hazırlık okumak zorunda kalıyorlar.
Aynı şekilde yabancı dille eğitim yaptığını iddia eden en popüler üniversitelerin mezunlarının bile uluslararası dil sınavlarında nasıl döküldüklerini de yakinen biliyoruz...
Bu konuda mutlaka üzerinde durulması gereken bir diğer konu ise ders kitapları. Hala bu konuda ders kitapları hazırlanmadığı için her yıl milyonlarca dolar yurtdışına uçup gidiyor.
Özetin özeti: Milli Eğitim'in bir politikası, vizyonu yok ama yabancı dille eğitimin hiç yok!..