YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın diğer pek çok konuda kırdığı potları artık ciddiye bile almıyorum. Çünkü bu konudaki şaşkınlığım, ancak ağzından doğru bir şey çıkarsa olur. Ama sanki o da nafile gibi. Kabahati de hiç kendisinde bulmuyorum. Tüm sorumluluk, bu makama hazır değilken, onu o koltuğa apar topar oturtandadır.
Başkan diyor ki, katsayılar tümüyle kalksın, tek tip sınav olsun ve isteyen istediği yere girsin.
Peki, bu duruma Milli Eğitim Bakanlığı ne diyor? Aslına bakarsanız, hop oturup hop kalkması lazım. Ama tam tersine, Özcan’ın kafasının daha da karışmasına neden olan asıl onlar. Bu konuda müthiş bir çelişki yaşanıyor. Bu çelişkiyi yaratanlar da yine MEB ve YÖK.
Bir yandan, çocuklarımızın ilgi ve yetenekleri ne kadar erken yaşta belirlenir ve ona göre bir yönlendirme yapılırsa o kadar iyi olacağı söyleniyor. Öte yandan, tek tip lise ve tek tip sınav gelsin deniliyor.
Bu söylemlerden bir doğruysa, diğeri yanlıştır. Hem onu hem diğerini savunmak ise popülizmden başka bir şey değildir.
Türkiye’de halen 20’yi aşkın lise türü var. Örneğin fen liseleri, anadolu liseleri, klasik liseler, sosyal bilimler liseleri, kız meslek liseleri, endüstri meslek liseleri, imam hatip liseleri, öğretmen liseleri, turizm liseleri, güzel sanatlar liseleri ve kolejler gibi.
Bunların hepsinin de kendi içlerinde farklı alanları var. Örneğin meslek liselerinde 100’e yakın farklı branşta eğitim yapılıyor ve meslek derslerinin hepsi de birbirinden farklı. Tıpkı düz liselerdeki sözel, sayısal, eşit ağırlık, yabancı dil ve spora yönelik alanlar gibi. Lise ve dengi okullarda okutulan ders sayısı belki de binin üzerinde. Oysa ÖSS’de sadece 9 dersten soru soruluyor. Çünkü bin dersten soru sormak mümkün değil. Ama bu 9 dersten gelen sorular, özellikle ÖSS 1’deki sorular, hangi lise türünde olursa olsun, tüm öğrencilerin ortak olarak gördüğü derslerden geliyor. ÖSS 2’ye yönelik sorular ise daha fazla bilgi birikimi gerektiren sorular, bu sorular da fen ve anadolu liseleri ile kolej ve klasik liselerin müfredatına yönelik. Yani Başbakan Erdoğan’ın iddia ettiği gibi, müfredat dışında bir soru sorulması mümkün değil.
Başbakan diyor ki dershaneye olan bağımlılığı ortadan kaldıralım. YÖK Başkanı da diyor ki, tüm alanları kaldıralım. Tek tip lise olsun. İyi, peki de, üniversiteye öğrenci alınırken ne olacak? Örneğin, tıp fakülteleri Sayısal 2 puanıyla, yani Fen puanıyla, mühendislikler Matematik puanıyla, hukuklar da Eşit Ağırlıklı puanla, yani Türkçe-Matematik puanıyla öğrenci alıyor. Ve üniversitelerin puan türlerinden vazgeçmeleri mümkün değil. Çünkü, üniversiteye gelen bir öğrencinin, ilgili fakültenin eğitim programını takip edebilmesi için asgari bir akademik düzeye sahip olması gerekiyor.
Şimdi YÖK Başkanı’nın söylediklerini ciddiye alacak olursak, yani isteyen öğrencinin istediği fakülteyi seçebileceği bir sistem düşünecek olduğumuzda, yapmamız gereken iki şey var. Ya tüm liseleri tek tip lise haline getireceğiz, ki bu mümkün değil, ya da tüm liselere ağırlıklı olarak ÖSS’de soru sorulan Türkçe, Matematik, Geometri, Fizik, Kimya, Biyoloji, Tarih, Coğrafya ve Felsefe derslerini koyacağız. Böylesi bir durumda ise turizm, spor ve sosyal bilimler lisesine matematik ve ağırlıklı fen dersleri koyacağız. Meslek liselerinde de meslek derslerini kaldırıp yerine sınavda soru sorulan dersleri koyacağız. Yani eşitlik ancak öyle sağlanabilir. İşte o zaman da mesleki eğitim de güme gider, erken yönlendirme de.
Peki bunlar yapılmayıp, liseler mevcut konumlarıyla eğitimlerine devam edip, önlerindeki katsayı engeli kaldırılırsa ne olur? İşte o zaman, dershaneye olan bağımlılık daha da artar ve dershaneye giden öğrenci sayısında patlama olur.
Yoksa, iktidarın yapmak istediği de bu mu?!..
Türkiye, mucidini seçti
Bizim Mucitler’in Türkiye finali dün Burdur’da Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde gerçekleşti.
ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, ATO Başkanı Sinan Aygün ve eski Milli Eğitim Bakanı Necdet Tekin’in jüri üyeliği yaptığı Büyük Final’de keyifli ve heyecanlı dakikalar yaşandı.
Büyük Final’de jüri iki projeyi birinci ilan etti. Eyüp Çakı ile Seyit Akpancar’ın “İnsansı Robot” projesi ve Furkan Kuru ile Mustafa Ayan’ın “Canlı Kitap” projeleri 150.000 TL’lik Büyük Ödülü paylaşan projeler oldu.
İkinciliği Ercüment Ülgüner’in “Harçsız Duvar”ı, üçüncülüğü ise Hacer Söylemez’in “Fındıktan Taş Ayırma Makinası” aldı.
Birinciliğe hak kazanan projelerden biri olan “İnsansı Robot”un Ege’nin efelerine taş çıkaran zeybek oyunu programın en çok ilgi çeken kısmı oldu. Süleyman Demirel Üniversitesi öğrencileri Eyüp Çakı ile Seyit Akpancar‘ın yaptığı robot, merdiven çıkma, şınav çekme gibi birçok özelliğe sahip. Proje geliştirildiğinde ofislerde asistanlık, ev işlerinde yardımcı olma gibi birçok alanda kullanılabilecek.
Birinci olan diğer proje “Canlı Kitap” ise özellikle çocukların oldukça ilgisini çekecek. Kitabın içeriğine uygun olarak hazırlanan bir animasyonun okuma sırasında kitap üzerinde 3 boyutlu olarak belirmesi esasına dayanan proje çocuklara okumayı sevdirecek ilginç bir tasarıma sahip.
Özetin özeti: Yönetenlere rağmen Türkiye’de güzel şeyler olmaya devam ediyor.