Ali Eyüboğlu

Hedefi 12’den vuran seçim anketleriyle haklı bir isim yapan Adil Gür’ün araştırma şirketi A&G’nin Milliyet için hazırladığı “Türkiye’nin aşk ve mutluluk haritası”nı ilgiyle takip ettim.
Adil Gür’ün araştırması “Türkiye’nin aşk ve mutluluk haritası”ndan çok, bu coğrafyada yaşayan insanların, akılları gibi karışık olan gönül dünyasında kaybolmadan yol almaya yarayan GPRS ya da Türklerin aşk ve evlilik MR’ı gibiydi...
Araştırma, bildiğimiz birçok şeyi bir kez daha gözler önüne sererken, bildiğimizi sandığımız birçok şeyin de aslında öyle olmadığını da gösterdi.
Bu araştırmanın ortaya koyduğu Türk insanı profiliyle, eşini ekranlarda arayanların profilinin örtüşmemesi bana ilginç geldi.
Seçim gibi ciddi konularda bile hedefi 12’den vuran A&G’nin, “aşk” ve “mutluluk” gibi “light” konularda yanılması mümkün mü?
Araştırmada, “Sizce evlenecek kişide hangisi daha önemli?” sorusuna yanıt verenlerin

TRT 2’nin beğeniyle izlenen kültür, sanat ve sohbet programı “Boğaziçi’nden”, bu yaz da ekranda olacak. 2008 yazında Elfin Yüksektepe’nin sunuculuğunu yaptığı programı bu yaz ise ekranların tanıdık bir ismi sunacak.
15 Haziran’dan itibaren hafta içi her akşam 20.00  - 21.00 saatleri arasında canlı yayınlanacak programın sunuculuğunu bu kez Tuluhan Tekelioğlu üstlenecek.
Tekelioğlu, her akşam kültür, sanat, iş ve medya dünyasından ünlü konukları ağırlayıp onlarla sohbet edecek.
Gözde Akyunak Sayar, Berna Nemli, Ayten Isıgöllü, Neval Yumuşak, Hande Günaydın, Sibel Özdemir, Mehtap Arslan, Güneş Köseer ve Esin Yum’un yönetmen, yönetmen yardımcısı, editör ve konuk koordinatörü gibi görevler üstleneceği programın yapımcısı ise Sevinç Yeşiltaş olacak.
Radikal’den Cem Erciyes, Zaman’dan Abdullah Kılıç’ın yanı sıra benim de danışman olarak görev yapacağım “Boğaziçi’nden”, geçen yaz olduğu gibi bu yaz da İstanbul’daki önemli

“Altın Koza Film Festivali”nin dünyada başka bir benzeri var mı bilmiyorum?
İlki 1969 yılında düzenlenen “Adana Altın Koza Film Festivali”nin bu yıl kaçıncısı yapılıyor?
Bu yıl 40’ncısı yapılması gereken festivalin maalesef 16’ncısı...
Aradaki 24 yıllık kaybın sebebi ne?
Şehirlerde yapılan bu tür etkinliklerde tüm yükün, yerel yönetimlerde, daha doğrusu belediyelerde olması...
Böyle olunca ne oluyor?
O festivali düzenleyen belediye, şayet iktidarla aynı partiden değilse Kültür Bakanlığı’ndan kredi çıkmıyor...

EKRANLARIN sevilen komedi dizisi “Avrupa Yakası” 17 Haziran Çarşamba akşamı ekrana gelecek 190. bölümle ekrana veda edecek. Dizinin başladığı günden bu yana yazdığı birçok tiplemeyi, sadece dizinin yeni kahramanları değil, reklamların da yeni yıldızı yapmayı başaran Gülse Birsel, dizinin finalinde şov dünyasından beş ünlü isme de rol yazdı. Cem Yılmaz, Emel Sayın, Tamer Karadağlı, Cem Davran ve Melis Birkan, dizinin son konuk oyuncuları oldu. Cem Yılmaz, Emel Sayın ve “Issız Adam” filmiyle yıldızı parlayan Melis Birkan, finalde kendileri olarak kamera karşısına geçti.
“AVRUPA Yakası”nın son bölümünde konuk oyuncu olarak kamera karşısına geçen diğer oyuncular Tamer Karadağlı ve Cem Davran ise Gülse Birsel’in yazdığı karakterleri canlandırdı. Çekimleri dün biten “Avrupa Yakası”nın finali hakkında bilgi almak için aradığım Gülse Birsel, sürprizin kaçmaması ve büyünün bozulmaması için “dizinin sonu”nu anlatmak istemedi. Birsel, “Ama şu kadarını söyleyebilirim.

Tarkan, “Şımarık” şarkısı yüzünden küstüğü Sezen Aksu ile Amerika’dan el ele gelince, 2 Nisan 2007’de şöyle bir yazı yazmıştım Milliyet’te:
Tarkan, bugün yurtdışında biraz da olsa tanınıyorsa bunu okuduğu Sezen Aksu şarkılarına borçlu. Ancak sonra bana göre Tarkan’ın yaptığı bir yanlış yüzünden araları açıldı. Tarkan da Sezen’e inat Nazan Öncel’le çalıştı.
Tarkan’a, Sezen Aksu’yla aralarının açık olduğu ama Nazan Öncel’le henüz çalışmaya başlamadığı dönemde-yanılmıyorsam Moskova’da - senin yerinde olsam her şeyi bir yana bırakır, “Minik Serçe”yle barışırdım demiştim. Tabii Tarkan beni değil içinden gelen sesi dinledi. Çünkü Sezen’e kırgınlığı henüz geçmemişti.
Ve aradan yıllar geçti.
Tarkan’la Sezen, birlikte tatil yaptıkları Amerika’dan eskiden olduğu gibi yine sıkı dostlar olarak döndüler Türkiye’ye...
Geç de olsa Tarkan’ın doğru yolu bulmasına sevindim.
Tarkan gibi starlar ya

“Kurtlar Vadisi Pusu”da “İskender Büyük”ü canlandıran Musa Uzunlar’ın dizide kızı “Funda”yı oynayan İpek Karapınar’la bir barda öpüşürken görüntülenmesi, dizi fanatiklerini fena halde kızdırdı.
Dizinin internet sitesini mesaj yağmuruna tutan “KVP fanatikleri”nin istediği şu:
“Funda öldürülsün, diziden çıkarılsın...”
Allah, Allah... Başka bir arzunuz?
Yani 50 yaşındaki Musa Uzunlar’ın yaptığı “doğru”, ama 25 yaşındaki İpek Karapınar’ın yaptığı “yanlış”, öyle mi?
Bu düşüncede olanların iki temel yanlışı var.
Birincisi, dizide olup bitenler tamamen senaristlerin hayal ürünü... Oyuncuların dizide canlandırdığı karakterleri, normal hayatta da sürdürmelerini beklemek, yanlışın önde gideni...

Bugün Cine 5’te ekrana gelecek “Her Şeyi Konuşalım”a Tülin Şahin’le Nilgün Belgün’ü konuk ettik. Normalde programımız canlı ama partnerim Şengül Balıksırtı’nın bir işi nedeniyle bu haftaki programı önceden çektik.
Nilgün Belgün, her zaman olduğu gibi sohbet programları için ideal bir konuk olduğunu gösterdi. Belgün, anlattıklarıyla bizi bir hayli güldürdü.
Belgün’ün tiyatroculuk günlerine dair bir anısı ise bizi gülmekten kırdı geçirdi. İşte Belgün’ün söyledikleri:
“Her tiyatro oyununun bir lokomotif oyuncusu olur. Nasıl ki, treni lokomotif taşır, tiyatroda da oyunu, lokomotif görevi üstlenen o oyuncu alır, götürür. Bir gün, tiyatromuzun Genel Sanat Yönetmeni Gencay Gürün’le yeni bir oyun için toplantı yaptık. Sohbet sırasında konu, oyunun lokomotifinin kim olacağına geldi. Gencay Gürün, ‘Bana göre Nilgün, Türk tiyatrosunun en iyi motorudur’ dedi.” Bu arada Cine 5’in nihayet Digitürk’e girdiğini ve 99. kanaldan yayında olduğunu da belirteyim.

Haber spikerlerinin bilinmeyen yönleri
Benim için ilginç bir deneyimdi... Eminim onlar için de öyle... Cumartesi akşamları Şengül Balıksırtı ile Cine 5’te yaptığımız “Her Şeyi Konuşalım”ın son kuşağını kanalın haber spikerleriyle

Son günlerde şarkıların sözleri bir hayli seksileşti! Sıla’nın “Sevişmeden Uyumalayım”ına gösterilen ilgiye bakılırsa, müzikseverler de bu işi sevdi.
Adı gibi “çok seksi” bir konu bu, ama ayarını da iyi yapmak gerekli. Çünkü iki ucu keskin bıçak gibi. Bu konuda sizin nerede durduğunuz, ne söylediğiniz kadar, insanların sizi nerede gördüğü ve sizin için ne söylediği de önemli... Benzer şeyleri yapanların bile birbirlerini acımasız eleştirdiği bir konu bu...
“Canını Seven Kaçsın” albümüyle sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanan Aylin Aslım’ın Billboard’da söyleşisini okudum.
Aslım’ın o söyleşide, “Albümdeki son şarkı hariç, hepsi sitem eden, yüzünü karanlığa dönen şarkılar. Demet Akalın şarkılarının anti tezi gibi” sorusuna verdiği yanıt şu:
“Onlarda biraz eli maşalı bir durum var, daha farklı. O şarkılar avamlığa doğru gidiyor sanki. ‘Gideceğim, ooohh... Bu gece gidip bir başkasına vericem’ diyor. Tamam onu da yap, o da güzel, ama