Pazartesi günü Seda Sayan’la Astoria’daki Clementine’de öğlen yemeğindeydik. Biz mönüye bakarken Sayan çantasından içinde salata olan plastik bir kap çıkarıp masanın üstüne koymasın mı?
Dedim ki, o ne? Dedi ki, “Bu da benim yemeğim. Deliler gibi çalışıp para kazanıyorum, ama gördüğünüz gibi yiyemiyorum...”
Diyet yapanların, gittikleri yerlerde diyetisyenlerin önerdiklerini bulmaları zor olduğu için yiyeceklerini yanlarında taşıdıkları bilinen bir şey...
Diyetisyenin size sunduğu seçeneklerden taşınabilir olanları bir kaba kor, çantanıza atarsınız... Saati geldi mi de açıp yersiniz... Ancak Seda Sayan’ınki farklı...
Seda Sayan, zayıflayabilmek için beslenme uzmanlarının denetiminde “kişiye özel yemek servisi” yapan bir firmayla anlaştı. Uzmanların yazdığı reçeteye uygun olarak hazırlanan üç ara, üç ana yemek özel paketler içinde her sabah Sayan’a teslim ediliyor.
Sayan, 13 gün önce başladığı bu sistem sayesinde üç kilo zayıfladığını
Hasan Abi’nin (Pulur) köşesinde sıkça kullandığı sözlerden biridir; “Merdi kıpti, şecaat arz ederken sirtakin söylermiş...”
Hülya Avşar’ın “Filiz Akın’la Sohbet” programında sarf ettiği şu sözler de bana öyle geldi. Önce Avşar’ın, kız kardeşi Helin Avşar’ın internet sitesinde sevgilisi Sadettin Saran’dan ayrıldıklarına ilişkin habere ve sonrasındaki yalanlamaya bir göz atalım, sonra da bu açıklamanın satır aralarındaki gerçeğe... Önce Avşar’ın itirafı:
“O sadece 15 dakikalık bir ayrılık oldu. Benim şımarıklığımdan ve biraz da hava atmamdan kaynaklandı. Çok ufak bir sebepten dolayı aklıma geldi, böyle bir şey yaptım. İtiraf ediyorum, çocukça bir davranıştı. Ama ben duygularımı yaşamaktan çekinmiyorum. O an aklıma ne geldiyse uyguluyorum. Oh canıma değsin, iyi ki de yapmışım. Gerçi Sadettin Bey bu olaya çok kızdı. ‘Yakışıyor mu hiç? Hadi sen yaptın, benim suçum ne?’ diyerek tepki gösterdi.”
Hülya Avşar gibi gerek yaş, gerekse tecrübe olarak “en
atv’de yayınlanan “Müge Anlı ile Tatlı Sert”te bir ayı aşkın bir süredir, Muhammet Fırtına adlı kayıp bir çocuk konusu işlendi.
Konunun işlendiği her canlı yayında mutlaka 6 yaşındaki Muhammet’in annesi Dilber ile babası Ümit de bulundu.
Muhammet’in akıbetinden ipuçları aranan programa Muhammet’in yakınları, tanıdıkları da katıldı.
Konu günlerce konuşuldu ama Muhammet’in akıbetine dair hiçbir ipucu ortaya çıkmadı.
Her gün ifadesiz, donuk bir yüzle canlı yayında boy gösteren, yalan üstüne yalan konuşan Dilber Fırtına, herkesi bir güzel uyuttu.
Sonunda bir çiftçi, 45 gün önce kaybolan Muhammet’in cesedini Çorlu’daki bir buğday tarlasında buldu.
Polis, Muhammet’in katil zanlısı olarak annesi Dilber Fırtına ile arkadaşları Kemal ve Sinan’ı gözaltına aldı.
Alice’yi takip edenler bilirler... Star TV’de yayınlanan “İzdivaç”ın sunucusu Esra Erol’daki “yıldız ışığı”nı taa Flash TV’de “Desti İzdivaç”ı yaptığı ilk günlerde fark edip, yazanlardanım...
Erol, “Desti İzdivaç”ı sunarken Flash TV’de ayda 9 bin lira alıyordu.
Erol, Star TV’ye transfer olmakla sadece seyirci ve hayran sayısını genişletmedi, sunuculuktan kazandığı parayı da katladı. Star TV’nin, 40 bin lira aylık vererek transfer ettiği Erol, “İzdivaç”la kanala iyi reyting getirince kazancı da arttı.
“İzdivaç”ın yapım şirketi Artı Film, Star TV’de program yapmaya başladıktan beş ay sonra Esra Erol’un maaşını 120 bin liraya çıkardı.
120 bin lira aylık, Türkiye gibi bir ülkede birçok insan için “deli para” gibi görülebilir, ama televizyon sektörü için normal bir kazanç bu...
Haftanın beş günü saatlerce canlı yayın yaparak kanalına reyting kazandıran Esra Erol’un bu parayı, anasından emdiği ak süt gibi hak ettiğinin de
Azeri asıllı Rus işadamı Telman İslamov’un 1.4 milyar dolar harcayarak Antalya’da yaptırdığı otelin açılış haberlerini okumuşsunuzdur.
Çünkü bu sıradan bir açılış değildi.
İslamov, parayı bastırdı ve Antalya’ya yıldız yağdırdı. Sharon Stone, Richard Gere, Tom Jones, Seal, Monica Belluci, Mariah Carey gibi dünya starları vardı açılışta.
İslamov’un 15 milyon dolar’a mal olduğu söylenen açılış için getirdiği dünya starlarına ne kadar para ödediğini bilmiyorum.
Hadise için büyük stres yaşadığı Eurovision macerası artık geride kaldı. Genç şarkıcı çok yakında yepyeni Türkçe bir albümle sevenlerinin karşısında olacak.
Hadise’nin yeni albümündeki yeni şarkılar, bir bakıma genç yıldızın Eurovision sürecinde gönül dünyasında yaşadıklarını da yansıtacak.
Altını çizerek vurgulamak isterim ki, Hadise’nin yeni albümüne damga vuran iki şey var. Bunlardan biri Eurovision’da yarıştığı “Düm Tek Tek”in bestecisi Sinan Akçil, diğeri de aşk...
Aslında Sinan Akçil ve aşkı, ayrı ayrı algılamamak da gerek.
Bir haftadır TV dünyası birden patlak veren reyting sahtekarlığını konuşuyor.
Yapımcının biri evlerinde reyting cihazı bulunan aileleri tespit edip kendi yapımını izlemeleri kaydıyla onları maaşa bağlıyor.
Televizyonların reyting ölçüm işini AGB’ye ihale eden TİAK(Televizyon İzleme Araştırma Komitesi) bu usulsüzlüğü tespit ediyor ve bunu da kamuoyu ile paylaşıyor ama bu yapımcının ismi deşifre edilmiyor.
IAA Genel Müdürü Meral Teremise, bunun gerekçesini şöyle açıklıyor:
“Elimizde birtakım isimler var ama kesin bir yere varmadan açıklama yapmak istemiyoruz.”
Teremise doğru söylüyor ama “yargısız infaz”a alışık olduğumuz için bu bizi tatmin etmiyor.
TV dünyasında herkes, reyting sahtekarlığıyla insanların emeğini çalanların teşhir edilmesini istiyor.
Can Dündar’ın pazar günü Milliyet Pazar’daki yazısının başlığı şöyleydi: “Şöhretlerin avukatı, menajeri, sırdaşı, yoldaşı... Hadise’nin ardındaki beyin...”
Süheyl Atay hakkında bir yazı yazsam, ben de benzer bir başlık atardım.
Hatta ona, birlikte çalıştıkları dönemde Tarkan için de ciddi katma değer katan gizli bir kahraman diye bir ilave de eklerdim.
Can Dündar’ın o yazısının üstünden bir hafta bile geçmeden Hadise ile menajerinin yollarının ayrılması Süheyl Atay için düşündüklerimi değiştirdi mi?
Asla... Keşke Atay gibi, hukuk eğitimi almış, yabancı dil bilen sanatçı menajerlerinin sayısı artsa...
Süheyl Atay, Tarkan’la “Megastar” olduğu dönemde çalıştı.
Tarkan, zaten zirvedeydi.