Rüyaydı, gerçek oldu

17 Ağustos 2014

Emine Erdoğan’ı first lady’liğe götüren yol, 1978 yılında gördüğü bir rüyayla başlıyor... Rüyasında evleneceğini görüp ertesi gün bir toplantıda tanıştığı genç, Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan başkası değil

Yeni bir cumhurbaşkanı, yeni bir “first lady” demek... Köşk’te yeni bir ev sahibesi, ülkenin temsilinde yeni bir yüz demek... Her ne kadar Emine Erdoğan’ı hayli aktif bir başbakan eşi sıfatıyla yıllardır görüyorsak da artık Çankaya’nın yeni first lady’si olarak başka bir dönem açılıyor hayatında. Belki genç kızlığından beri hayal ettiği ve adım adım yaklaştığı bir dönem... Sonuçta daha genç kızken politikaya hiç de uzak durmayan, yakın arkadaşlarına “20 yıl sonra iktidarız” diyen birinden söz ediyoruz... O zamanki adıyla Emine Gülbaran’dan...

Siirtli Gülbaran ailesinin beş çocuğundan en küçüğü Emine Gülbaran, 21 Şubat 1955’te Fatih’te dünyaya geldi. Dedesi Hamdi Ali Gülbaran Siirt’ten İstanbul’a göçmüş, oğlu Cemal’i Kapalıçarşı’da bir döşeme atölyesine çırak vermişti. Delikanlı kısa sürede ustasının gözüne, kızı Hayriye’nin de kalbine girmeyi başarmıştı. Hayriye ve Cemal Gülbaran 1943’te evlenip beş çocuk sahibi olmuştu: Hüseyin, Hasan, Eyüp,

Yazının Devamı

SiZ YiNE DE GÜNÜ YAKALAYIN...

15 Ağustos 2014

Pek az ölümün bu kadar çok insan üzerinde sarsıcı etkisi olduğunu gördüm. Neticede bir Hollywood yıldızıdır, sadece perdede gördüğümüz biridir ama hayatımıza ne kadar çok dokunmuş ki; gidişi herkeste böyle iz bıraktı.
Özellikle belli bir yaş altının, ergenlik çağına damgasını vurmuştu bir kere Robin Williams.
Hayatımıza ‘Günü yakala’ (Carpe diem) diye bir kavram sokmuştu, ‘Ölü Ozanlar Derneği’nin Prof. Keating’i olarak.
Diyeceklerimiz vardı; bir isyanımız, nasıl dile getireceğimizi bilemediğimiz bir sıkıntımız, imdadımıza yetişti.
‘Carpe diem’, buydu işte gizli parola.
Kimimiz “Yarını düşünme, hiçbir şeyin sorumluluğunu alma, ölümlüyüz oğlum, takılmana bak” diye anlasa da, epeycemizi de hayatın anlamı üzerine düşündürdü durup durup.
Kaç kişinin ‘carpe diem’ dövmesi vardır o filmden kalma, merak ediyorum...

Yazının Devamı

NASIL BiR CEREYANSA BU...

12 Ağustos 2014

Her gün kadınlı erkekli neler yapıp neler yapamayacağımıza dair yeni fetvalar duyuyoruz. Hoş, yorulmaya gerek yok, aslında kadınlara toptan “Haddinizi bilin”, “Evinizde oturun” dense vakit kaybı da olmaz. Çünkü sınır sürekli genişlemekte.
Doğu Karadeniz Bölgesi’nde düzenlenen Sis Dağı Yayla Şenliği’nde bir horon halkası kurulmuş en son.
Kurulur kurulur değil mi, Karadeniz burası.
Davul, zurna, kemençe, yöresel kıyafetli kadınlar ve erkekler horon tepecekler...
Tepmişler de nitekim ama sonunda Samsun müftüsü Hayrettin Öztürk’ten almışlar derslerini... Ben de izledim konuşmasını. Mikrofonu alıyor eline, “Günah” diyor sayın müftü, “Yanınızdaki kardeşiniz bile olsa kadınlı- erkekli el ele tutuşup horon oynayamazsınız.”
Hoppala...
Kaç yıllık gelenek...

Yazının Devamı

Her zaman duvara karşı

10 Ağustos 2014

Fatih Akın’ın 1915’i anlatan son filmi “The Cut”‘ın Türkiye’deki sinemalarda gösterime girme ihtimali bile yeri yerinden oynattı. Hedef gösterilip açıkça tehdit edilen yönetmenin yasaklara, tabulara olan merakı ise doğuştan geliyor

Fatih Akın, Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan için yarışacak son filmi “The Cut”ı anlatıyor, Agos gazetesinden Evrim Kaya’ya... “Filmden korkanlar varsa, onlara ‘Bu yalnızca bir film’ diyorum. Ama şundan eminim ki, benim de bir parçası olduğum Türk toplumu bu filme hazır”...
Türkiye’nin ne kadar hazır olduğunun cevabı kısa sürede Türkçü Turancılar Derneği’ne ait Ötüken dergisinden geldi: Hem Fatih Akın’ı hem Agos gazetesini hedef alan tehditlerin üstü kapalı bir tarafı yoktu... “O film Türkiye’de tek bir sinemada yayınlanmayacak” deniyordu derginin Twitter hesabından; “PKK’ya olan yakınlığıyla bilinen Kürt yönetmen Fatih Akın’ın sözde Ermeni soykırımını anlattığı filminin Türkiye’de gösterilmesi için Agos gazetesi önderliğinde çalışmalar yürütülüyor. Bizler Türkçü Turancılar Derneği, Ötüken Dergisi Teşkilatları ve Genç Atsızlar olarak filmin Türkiye’de gösterime girmesine izin vermeyeceğiz. Agos gazetesini, Ermeni faşistleri, sözde aydınları

Yazının Devamı

CiNAYETLERi DURDURACAĞIZ!

8 Ağustos 2014

Kabul etmek zorundayız, bize bizden fayda var... ‘Kadın nazlıdır, çiçektir, aman efendim başımızın tacıdır’ diyen zihniyetle geldiğimiz nokta belli. Yok tayt giydi, yok yan kaykılarak oturdu diye tahrik olup mazur görülen erkeklerce patır patır öldürülüyoruz.
Hiçbir şey daha iyiye gitmediği gibi, giden canlar da üçüncü sayfalarda o günkü kadına şiddet haberleri arasında yer buluyor kendisine ancak. Bir de istatistiklerde, bu ay öldürülen kadınlar listesinde...
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, “Yetti artık” demek için bir yürüyüş düzenliyor bugün. Saat 19.30’da Tünel’de buluşup Galatasaray’a yürüyorlar.
Yürüyüşe çağrı videoları çekerek destek olan sanatçılar arasında Serra Yılmaz, Şenay Gürler, Selin Şekerci ve Deniz Türkali de var.
Beş temel istekleri var kadınların: Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis’teki bütün parti liderleri kadına yönelik şiddeti kınasın, 6284 Sayılı Korunma Kanunu etkin olarak uygulansın, Ceza Kanunu’na caydırıcı ceza konsun, kadın bakanlığı kurulsun, cinsiyet ve cinsel yönelim eşitsizliği anayasada kendine yer bulsun.
Biber gazından, coptan filan korkmayın, gelin. Bu sesin hepimizin geleceği için yükselmesi gerekiyor. Artık anlayalım,

Yazının Devamı

AĞUSTOS SICAĞINDA TiYATRO OLUR MU?

5 Ağustos 2014

İkinci Kat’ın Karaköy’deki salonunda yerlerimize oturmuş bekliyoruz. Işıklar yanıyor, bir evin salonu... İki tane orta yaşlı kadın... Fazilet ve Azra... Belli ki önem verdikleri bir buluşmaya hazırlanıyorlar. Biri diğerini hazırlıyor demek daha doğru aslında. Pervane oluyor etrafında... Belli ki öyle bir ilişki var aralarında, ‘birinin varlığı diğerine armağan olmuş.’ Yani en azından ilk bakışta öyle görünüyor...
Oyundaki pek çok şey gibi bunun da sadece ‘görünüşte’ böyle olduğunu zamanla anlayacağız...
Bu kadınları birbirine bağlayan bir adam var: Rıdvan Kahraman. Adı gibi bir ‘kahraman’ kendisi...
Üniversitede ders veriyormuş ve çektiği bir fotoğrafla hem ödüller almış, hem tarihe geçmiş...

RIDVAN'IN HİKAYESİ
Bugün ‘derin devletin öldürdüğü’ Rıdvan’ın birinci ölüm yıldönümü. Bu kadınlardan biri karısıymış, diğeri asistanı, sek-reteri, yardımcısı, artık ne derseniz deyin... Birazdan bir gazeteci, karısının deyişiyle adamın ‘en beğendiği ve kalemini satmadığına inandığı’ gazeteci gelecek ve bu kadınlarla adam hakkında bir belgesel çekilecek. Bir de öğrencisi gelecek...

Yazının Devamı

Güzel oyuncu ünlü popçuyla evlendi!

3 Ağustos 2014

Tam 10 yıl önce “Türkiye’nin Yıldızları” yarışmasıyla hayatımıza giren Beren Saat, bu süre içinde hızla hayal bile edemeyeceği bir noktaya geldi. Peri masalının son bölümünde, Kenan Doğulu ile nikah masasına oturdu. “Onlar ermiş muradına” diyelim ve hikayenin başını hatırlayalım...

Bir gün gelecek, bizi izleyecekler / Bir gün gelecek, kader bize gülecek / Bir gün gelecek, herkes bizi bilecek”... Evet, bir “Fame” değil ama bu da bizim şöhret hayali kuran çocuklarımızın şarkısıydı... Sene 2004, televizyonlarda yarışma çılgınlığı dorukta... “Popstar çıkarıyoruz, niye oyuncu da yaratmayalım?” diyerek “Türkiye’nin Yıldızları” diye bir yarışma icat edilmiş... Hamdi Alkan, Ali Hakan gibi isimler var jüri koltuğunda, ayrıca ünlü oyuncular konuk olarak katılıp yarışmacıları değerlendiriyor... Eğitmen kadrosunda Ali Poyrazoğlu var ki yakın zamanda “Ben o zaman Beren’i jüriye yedirtmemiştim, hiç arayıp sormuyor hayırsız” diye o günleri yad etti, hatırlarsınız... Neticede o “hayırsız” dediği Beren Saat’ti ve yarışmada birinci olamasa da Engin Akyürek ile beraber “Türkiye’nin Yıldızları”nın en kalıcı sonuçları oldular... Birinci olan Özlem Gürler’i ise hatırlayan yok.

Bale, tango ve

Yazının Devamı

TATiL SADECE BEACH DEĞiLSE

1 Ağustos 2014

Evet, resmi olmasa da gayri resmi uzatılan bayram tatili münasebetiyle sahil şeritlerimizin tamamı mahşer yeri gibi...
Misal Gümüşlük’te akşam oldu mu bir trafik tıkanıyor, bir daha açılmıyor... İnsanın tatil kisvesi altında bu eziyeti kendisine neden reva gördüğü başka bir günün muhasebe konusu olsun.
Ben “Bodrum’daki falan beach club’a mı 150 kağıt versek yoksa Alaçatı’da mı bir servet harcasak”a her daim şık bir alternatif oluşturan Gümüşlük’ün başka taraflarından söz etmek istiyorum. “Eyvah, ya beldemize akın olur da biz açıkta kalırsak” gibi bir endişe taşımadan...
Keşke yurdumda sanat, tatilci akınına neden olacak bir alan olsa...
Bir, her sene olduğu gibi Gümüşlük, bu yazı da Klasik Müzik Festivali’yle karşılıyor.
Bundan 11 yıl önce Gülsin Onay’ın da desteğiyle bu serüvene atılan piyanist Eren Levendoğlu, ülkemizde klasik müzik festivali düzenlerken önünüze çıkacağını hayal edeceğiniz bütün engeller, artı 10 ile boğuşarak, sürdürüyor festivali.
Eskiden Eklisia’daydı, şimdi bir büyülü mekanda; Gümüşkaya’daki antik taş ocağında dünyanın dört bir yanından öğrencileri ve ustaları buluşturmaya ve izleyenlere yoğun bir konser programı sunmaya devam ediyor.

Yazının Devamı