Tatilde ne yaptınız?

11 Eylül 2011

Hangi nedenle olursa olsun, lig 6 haftalık bir gecikmeyle başlamış... İşini bilen akıllı adamlar için bulunmaz fırsat... Ne var ki Beşiktaş bu fırsatı iyi değerlendirememiş.
Ne fizik, ne taktik, ne de mental bir olgunluğa erişememişler henüz... Kıvamsız, kararsız, isteksiz ve cansız bir oyun sergilediler. Ne bireysel olarak vaat ettikleri bir şey vardı bize, ne de takımca dile getirecekleri bir mesaj...
Öylesine savruk, dağınık ve ayarsızdılar.
Ev sahibi Eskişehirspor öyle değildi ama... İyi kötü yurdumuz futbolu hakkında bilgisi ve deneyimi olan Skibbe, önce koşmayı öğretmişti takımına... Hemen her alanda çabuk, etkili ve diriydiler. O yüzden kazandıkları toplarla daha çok baskı kurdular. Birbirleriyle sağlıklı bir iletişim kurdular. Savunmadan kazandıkları toplarla çok adamlı, yardımlaşmalı hücum oyununa döndüler.
Beşiktaş pasifti... Hep rakibinin hamlelerine karşı tepki ya da tedbir oyununa yöneldi. Birbirlerinden kopuktular.
Beşiktaş savunmasında bu yılın arızası kanımca İbrahim Toraman olacak... Çabukluğuna, enerjisine ve mücadele anlayışına hiç itirazım yok. Ama onu sağbekte oynatmak, savunmada ve kanat ataklarında katkı beklemek o kadar kolay değil...

Yazının Devamı

Yine uzlaşamadılar!

7 Eylül 2011

Bunun adı, eğri gemi doğru sefer! Futbolu, içine düştüğü kaos ortamından kurtarmak için herkes kendini kurtarma hamlesiyle yaklaşıyor soruna...
Hemen herkes, durumdan bir vazife çıkararak ilerliyor.
Fenerbahçe Başkan Vekili Ali Koç, geçen hafta TFF’nun kendilerini Şampiyonlar Ligi dışında bırakma kararından sonra resmen çağrıda bulundu: “Devlet, el koysun!”
Doğrusu, önü arkası hesaplanmamış savruk bir çağrıydı bu...
Özerk futbolun devletle ne işi olabilirdi ki!
Ama her defasında olduğu gibi bu defa da devlete yaslanmanın yararlı olacağını düşündüler.
Sadece Fenerbahçe’nin değil, hemen tüm kulüplerimizin yaptığı gibi...

Yazının Devamı

En masum kahramanlar!

3 Eylül 2011

Kim ne yapmışsa yapmış, ya da yapmamış... Ama en masumu onlar!... Ve onlar, bir türlü işbaşı yapamadılar...
Ellerinde olmayan, kendileri dışındaki nedenlerle...
Yine de umudumuzu, sevgimizi, heyecanımızı taşıdılar sahaya...
Bitmemiş dedikoduların, başlamamış bir davanın, geciktirilmiş bir ligin günahsız kurbanları, gayet doğaldır ki zorlanacaklardı...
Hemen hiç biri kişisel form grafiğinin mevsim normallerine dönememişti...
Kazakistan gibi “zayıf” bir rakibe karşı konsantrasyonları da yeterli değildi.
İşte tüm bu nedenlerle “netameli” sayılabilecek bir maçı güç halle kazandılar.

Yazının Devamı

Uzlaşın, anlaşın, bayramlaşın!

31 Ağustos 2011

Anlaşıldı ki, herkesin kendini kurtarmaya çalıştığı kıyamet senaryosu, sorunları büyütmekten, çözümü geciktirmekten başka bir işe yaramayacak.
O nedenle derim ki, çözümü birlikte arasınlar...
Kavga etmeden, birbirlerini anlayarak,anlaşarak, uzlaşarak...
... Ve tabii, engin bir hoşgörü ile bayramlaşarak!

İŞTE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
Bayram tatilinden hemen sonra futbolun tüm paydaşları, TFF Başkanı’nın girişimiyle toplanıp önemli kararlar almalı.

Yazının Devamı

Of, of... Play off!

24 Ağustos 2011

Merhum Turgut Özal, gündemin sıkışıp sertleştiği ve yoğunlaştığı dönemlerde ortaya ilginç bir fikir atar, sonra da köşesine çekilirdi.
Hayatın akışı bir anda değişir, tartışma programları, gazete sayfaları ve köşeler Özal’ın yeni gündemiyle oluşurdu.
Özal’ın çevresindekilere sık sık bıyık altından gülerek şunları söylediği de anlatılır:
“-Oh,oh... Ortaya bir çikita muz attım. Bak ne güzel oynayıp oyalanıyorlar!”
Mehmet Ali Aydınlar da, Özal’ın eski yöntemiyle bir anda ortamı sarsan, gündemi değiştiren yeni bir muz attı önümüze...
İthal çikita mı, yoksa Anamur’un benciklisi mi, bilemiyorum. Ama önümüze atılan muzun “play-off’lu lig statüsü” olduğunu biliyorum.
Efendim, şike teşvik soruşturmasından ötürü ligler 5-6 haftalık bir gecikmeye uğradı ya, futbol paydaşlarının ortak kayıplarını karşılamak, düşen marka değerini (!) kurtarmak, heyecanı artırmak ve adaleti sağlamak adına, şampiyonu 34 haftalık maratonu ilk dörtte bitiren takımların kendi aralarında oynanacak maçlarla belirlemeleri öneriliyor.

Yazının Devamı

Yoksa siz fil mi bekliyordunuz!

17 Ağustos 2011

TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar, 150 sayfalık “Etik Kurul” raporunu okuyup, yönetim kurulu ile paylaştıktan sonra beklenen tarihi (!) açıklamasını yaptı:
“Dosyadaki gizlilik kararı nedeniyle bize iletilen hiçbir belgeyi şüpheli kulüpler ve kişilerle paylaşamadık. Bu yüzden kimseden savunma alamadık!”
“Savunma almadan yapılan bir disiplin yargılaması, hak arama hürriyeti ve adil yargılamayı ağır biçimde ihlaldir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır.”
Ve en can alıcı noktayı koydu:
“İddianamenin hazırlanıp kabul edilmesinden sonra federasyon tüm belgeleri inceleyip savunmaları alacak ve hukuka uygun en adil kararı verecektir!”
Bu açıklamaları canlı yayında bütün ülke can kulağıyla dinledi.
Sonra da inanılmaz bir “ahkam” bombardımanı başladı.

Yazının Devamı

Topu da gördük ya!

11 Ağustos 2011

Futbolda saha dışı öylesine sarsıntılı bir süreç yaşıyoruz ki topu görene aşk olsun! Neyse ki dün bizi tribünlere toplayan o yarım kilodan bile hafif oyuncağı nihayet Telekom Arena'da bulduk. Bulmakla kalmadık keyif veren, canlı, heyecanlı ve bol gollü bir oyunla hasret giderdik.
Şunu hemen söylemeli: Elbette tribün cemaatinin de bir vicdanı olmalı. Ama bu vicdan önyargılı bir infaz kimliğine dönüşürse ben buna itiraz ederim ve Emre Belözoğlu'na yapılanları ayıplarım. Mahkeme bir karar mı vermiş? Emre, şaka mı yapmış, karanlık vaadlerde mi bulunmuş? Biz bunu henüz bilmiyoruz. Ama Milli Takım kaptanının sahada ter akıttığını, emek verdiğini, büyük çaba gösterdiğini görüyoruz. Bu emeğe ve çabaya ıslık çalmak değil, saygı göstermek gerekir.
Bu Estonya, 2014 Dünya Kupası elemelerinde bize çok sorun çıkarabilir. Oyundan düşmeyen, sağlam ve disiplinli bir Kuzey ahlakı ile oynuyorlar.
Bize dönersek, Guus Hiddink'in geciken lig maçları dolayısıyla sağlıklı bir gözlem yapmadan kadroya çağırdığı oyuncuların hepsini diri ve iştahlı gördüm. İlk yarıda Sinan Bolat ve savunmanın dağınıklığı çabuk geçiştirildi. Buna karşılık gollerde çok etkin ve çabuk bir hücum anlayışının karşılığını

Yazının Devamı

Beşiktaş’ın pota macerası

10 Ağustos 2011




Şu günlerde Beşiktaş Jimnastik Kulübü Başkanı Yıldırım Demirören’in yerinde olmak istemem.
Futboldaki yetkilerinin büyük bölümünü devrettiği en güvenilir yönetici arkadaşlarından Serdal Adalı, teknik direktörü Tayfur Havutçu ve kulüp personeli Ahmet Ateş, bilinen “şike-teşvik” operasyonu kapsamında tutuklu olarak Metris’te !
Bugüne kadar tutukluluklarıyla ilgili vicdanları tatmin edecek bir bilgi de elimize ulaşmış değil. Başkan da, biz de beklemek durumundayız. En azından iddianame hazırlanıp açıklanıncaya kadar.
Ama hayat da durmuyor, Başkan da oturmuyor.

Yazının Devamı