O topu patlatmayın efendiler!

15 Haziran 2011

Bilinen, beklenen bir veda... Ama “Artık yokum”un ötesinde, sırtındaki yükü indirerek üyesi olmaktan övündüğü “Futbol Ailesi”nin kucağına bırakan, o ağırlıkla hemen herkesi ezen, sarsan, sıkıntıya sokan bir veda.
Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener, soru almadan, içtenlikli mesajlar ve teşekkürlerle donattığı konuşmasının ağırlık merkezini “yöneticilere” ayırdı...
“Bu kulüpçülük, yöneticilik anlayışı mutlaka değişmeli!” dedi...
“Ülke futbolunun en denetimsiz bölümü yöneticilerdir!” dedi.
“Herkes futbolu geliştirmeye çalışıyor. Ama yöneticiler, kendilerini geliştirmiyor!” dedi.
Ayrılık gerekçesini, yeniden aday olmama nedenini açıklarken, İzmir uzaklığını, ailesinden ayrı yaşama zorunluluğunu ortaya koydu ilkin...
Sonra hepimizi ilgilendiren “esas”a yöneldi:

Yazının Devamı

Git artık Hiddink!

8 Haziran 2011



Yaşam, sürprizler ve yanılgılarla dolu... En beğendiğiniz, en çok güvendiğiniz kişiler, günün birinde beklediklerinizin tam aksine sizi hayal kırıklığına uğratabilir.

Guus Hiddink gibi!
Haydi itiraf edeyim.
Fatih Terim’in, Bursa’daki Ermenistan maçı sonrası gelen istifasıyla gazeteler varsayım manşetlerde yerli isimleri sıralarken, bu duruma karşı çıktım.

Yazının Devamı

Uçan Hollandalı

4 Haziran 2011

Eğri oturup doğru konuşalım. Milli maça hazırlık süreci, milli maç algısı, milli futbolcuların tatil/transfer meşguliyeti, teknik direktörün kafa karışıklığı ve hemen her maçta sakatlıklar nedeniyle değişmek zorunda kalan on bire bakınca...
Brüksel’deki beraberlik piyangodur!
Kötü bir maçtan olabildiğince iyi bir sonuç çıkardık.
Fazlasını hak ettik mi ? Hayır... Belçika hak etti mi ? Kesinlikle hayır. Şunu da görmeli; adamlar maçın üçte ikisinde anormal baskıyla oynadılar, üstelik penaltı da kazandılar ama, beceremediler.
Yüreğimiz ağzımızda bir doksan dakika izledik.
Tipik defans hatasıyla bu kadar acele (!) bir gol, ancak bizim takımımıza yakışırdı. Yine de savunmaya fazla yüklenmeyelim. Sabri, Serdar, Servet ve Çağlar ilk kez birlikte oynuyordu. Hatalarla başladıkları maçı inanılmaz baskı altında taşıdılar. Yine de iyi dayandılar.
Dünkü skorun sigortası bence Volkan’dı. Hele Mertens’in öldürücü bir şutunu öyle bir refleksle yakaladı ki, bravo!

Yazının Devamı

Futbolun yüz haritası

1 Haziran 2011

Huyum kurusun... Tanıdığım ya da tanıştığım insanların yüzleriyle huyları arasında mutlak bir bağ olduğuna inanırım. Elbette bilimsel bir iddia değil bu inancım. Tecrübeye dayalı, ampirik bir arayış benimki... Ama bu huyumdan bir türlü vazgeçmedim.
Popüler kültürde de imaj çok önemli... İmaj dediğiniz zaman, akla yüzler geliyor. Hele ki günümüzün medya trendlerine baktığınızda kameraların yakın plan çekimlerle ünlülerin yüzlerine yapışarak koca ekranları portrelerle doldurması, sadece benim değil, hepimizin ilgisini ve merakını kışkırtıyor ister istemez.
Futbolun psikolojisi ile ilgili çok değerli bir kitap da yazan değerli dostum Psikiyatr Kaan Aslanoğlu’na sordum futbolumuzun yüzlerini...
Benim ampirik arayışlarıma bilimsel ölçütlerle ilginç yanıtlar verdi. Kendi adıma en çok hoşuma giden, Lugano ile ilgili “Mağdur Zalim” benzetmesi oldu. Ayaklar tatile girdiğine göre, eğlenceli bir “yüzleşme”ye buyur ola!

EMRE BELÖZOĞLU (Hırçın, kendiyle kavgalı) :
Çok iyi futbolcu olduğuna kuşku yok. Ama hırçınlığı kendi taraftarını bile rahatsız edici boyutta. Oyuncu bir bütündür. Bazı oyunculardan hırslarını çekip çıkardığınızda sıradan futbolculara dönüşeceklerdir. Evet, ama

Yazının Devamı

Bu ligi seviyorum!

25 Mayıs 2011

Endüstriyel futbol ülkelerini bile kıskandıracak bir ligimiz var... Şampiyon, son hafta, son dakikada... Hatta uzatmalarda belli oluyor...
Daha çok, daha yeni adaylarla başlayıp, ayakta kalan son ikililerin son sözü sahada söyleyeceği soluk soluğa yarışlara alıştık...
Merak, heyecan ve hepimize fazlasıyla yetecek adrenalin...
Buradan bütün takımlara çağrım:
“Ne olur, hep böyle devam edin!”
* * *
Bu ligi seviyorum...

Yazının Devamı

Anormal Şampiyon!

23 Mayıs 2011

Doğrusu hiç de “normal” değillerdi...
Öyle olsa, yani normal olsalar, sakatlanan Gökhan Gönül, Aykut Hoca’nın değiştirme kararına rağmen sahada kalmakta direnir ve o inanılmaz final havasını 15 dakika daha “Aksak Timur” kıvamında oynamayı göze alabilir miydi?
Hiç sanmıyorum...
Evet, hiç de normal değillerdi...
Öyle olsa, Alex mesela...
Yerde yatan ve tedavi için hakemin oyunu durdurmasını bekleyen Sivassporlu Uğur’u göre göre topla buluşup ille de gol için kendini zorlar ve şutunu atar mıydı ?
Öyle olsa... Yani Alex “normal” olsa, yapacağı tek şey, topu taça atmak ve rakibinin tedavisine centilmence bir fırsat yaratmaktı.

Yazının Devamı

Haydi Tayfur Hoca!

18 Mayıs 2011




Beşiktaş yönetimi, tartışmalara, spekülasyonlara, tahminlere, tavsiyelere ve kulislere zaman bırakmadan Türkiye Kupası’nın hemen ardından Tayfur Havutçu ile 2+1 yıllık teknik direktörlük sözleşmesi imzaladı...
Doğru bir karar...
Bu kararda hem akıl, hem de sevgi var... Dün de kısa yorumumda dile getirdiğim gibi, yönetimin bu kararın ardında en azından 2 yıl süreyle ısrarla durması, Tayfur Hoca’ya her koşulda destek vermesi gerekir. Aksi halde ateşten gömlek, öncekilerde olduğu gibi Tayfur Hoca’yı da yakacaktır.
Gelelim, zor ve onurlu görevi üstlenen Havutçu’nun gündemine...

Yazının Devamı

Karar ve ısrar!

17 Mayıs 2011

Beşiktaş'ın ateşten teknik direktör gömleğini Tayfur Havutçu'ya giydirmesi hem gönüllerde hem de akıllarda yer alabilen doğru karardır. Havutçu, Beşiktaş'ın, Süleyman Seba ile nefes alıp veren, derin köklere dayalı ruhunu ve kültürünü başarı ile temsil eden genç kuşak Türk antrenörlerinden biridir. Yuvanın çocuğudur. Yuvanın çocuğu olmak Türk hocaları için zaman zaman ağır yük ve sıkıntı oluşturdu. Özellikle Beşiktaş'ta!
Rıza Çalımbay, Ertuğrul Sağlam örnekleri hatırlarımızda. Yuvanın kaptanı Samet Aybaba hiç şans bulamadan anlaşılmayan ambargolarla dışarıda kaldı. Oysa Beşiktaş'ın iyi futbolcu-iyi antrenör özelliklerini taşıyan çok verimli ve başarılı bir hoca kuşağı var. Bundan yararlanmak gerekir.
Tayfur Havutçu, Almanya'da eğitim almış, uluslararası ilişkileri iyi bilen, yıldız futbolcuların dilinden anlayan sakin ve ölçülü davranışları ile, analitik futbol bilgisi ile Beşiktaş'a beklediği katkıyı sağlayabilir. Şahsen ona güvenim tam. Artık deneyimli bir ustalık sürecine giren Başkan Demirören ve arkadaşlarının verdikleri doğru kararın arkasında ısrarla durmasını bekliyorum.

Yazının Devamı