Çağdaş Ertuna

Çağdaş Ertuna

cagdas.ertuna@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

10 BİN KİŞİ İZLEDİK

Cumartesi gündüz saat 14.00 civarı Maslak Ayazağa istikametine doğru müthiş bir trafikle milim milim ilerliyoruz.

Belli ki herkes aynı yere gidiyor, Volkswagen Arena’da bir şeyler oluyor.

Kalabalığı görünce sanırsınız bir pop ya da rock konseri ya da stadyumda bir futbol maçı.

Oysa binlerce insanı cumartesi günü bir araya getiren şey bir klasik müzik konseri.

Sıradan bir klasik müzik konseri değil tabii, Fazıl Say, Truva ve İzmir eserlerini İstanbul’da ilk kez çalıyor.

Öncesinde de Yekta Kopan ile birlikte İzmir’in ve Truva’nın hikâyelerini konuşuyor.

Haberin Devamı

Truva, Çanakkale Belediyesi’nin sipariş işi.

Fazıl Say, Türkiye konserlerinde özellikle Türkiye için bestelediği eserlere yer veriyor ve belki de biraz zamanın ruhundan tüm izleyenler müzikten olduğu kadar Türkiye için de duygulanıyor.

Eserlerin arasında yaptığı konuşmada “Bugün burada tam 10 bin sanatsever buluştuk. Bir klasik müzik konserinde 10 bin kişi, bu benim için çok güzel bir şey, sadece benim için değil, hepimiz için, tüm Türkiye için” diyor.

Genco Erkal’dan Bülent Eczacıbaşı’na herkes ayakta alkışlıyor Fazıl Say’ı.

Her zamanki gibi harika çalıyor Fazıl.

Arada yanımdaki minikler “Chopin çalmayacak mı?” diye heyecanla soruyor.

‘Fazıl Say Chopin: Nocturnes’ albümünü çok sevdikleri için.

Programda Chopin yok, İzmir ve Truva’nın İstanbul prömiyeri bu.

Fazıl’ın besteleri bir virtüöz olarak kendi kendine meydan okuması biraz da.

Kendisinden başka kimse böyle çalamaz, mümkün değil.

Finali Summertime ve Paganini caz ile yapıyor.

Müthiş kalabalık ilgiyle izliyor.

İki saate yakın bir sürenin sonunda kendisi için zorlu bizim için ise çok keyifli konseri tamamlıyor.

Bütün salon ayakta, arena inliyor.

Üstelik bu sadece matine, bir de akşam konseri var.

Ve akşam da yine bir bu kadar kalabalık dev salonu dolduruyor.

Çıkışta sadece Fazıl ya da klasik müzik için değil, hepimiz için mutluyum, her şeye rağmen hâlâ kültür-sanatla ilgilenen bu kadar çok kişi olduğu için.

Ertesi gün çok sevdiğim bir doktorla karşılaşıyorum.

“Eskiden bu kadar çok tiyatroya, konsere gitmezdim, ama artık daha çok ihtiyacımız var, daha çok gitmeye özen gösteriyorum” diyor.

Haberin Devamı

Haklı, TV’de izlediğimiz saçmalıklar, günlük hayatta yaşadığımız stres derken artık sanata daha çok ihtiyacımız var.

Kendi kendimize iyi gelebilmek için.

10 BİN KİŞİ İZLEDİK
Akın akın gezilen sergi

Cumartesi Fazıl Say konserinden sonra pazar programımda ise açılışını kaçırdığım Pilevneli Gallery Mecidiyeköy var.

Pilevneli Gallery Mecidiyeköy, bir sanat galerisinden çok, bir müze gibi. Akın akın ziyaretçiler geliyor, eserlerin önünde bıkmadan usanmadan selfie yapıyor.

Instagram hikâyelerinizde sadece hafta sonu değil, hafta içi de sürekli karşınıza burada gördüğünüz eserler çıkıyor zaten.

En güzel yorumu Ekav Art’ın kurucusu İnci Aksoy yapıyor, “Böyle bir yeri ancak bir deli yapabilirdi” diye.

Gerçekten de deli işi bir çalışma ve emek var bu işin arkasında.

Murat Pilevneli, Galerist’ten sonra Pilevneli Project, Istanbul Art News, Pilevneli Gallery Dolapdere derken küllerinden doğdu.

Ve doğrusu kazanan biz olduk, hayatımıza kattığı güzellikler sayesinde.

Haberin Devamı

Refik Anadol’dan Erdoğan Zümrütoğlu’na tam 10 sanatçının işleri var bu sergide, hepsi birbirinden bağımsız.

Benim favorim Tony Matelli’nin otları oluyor.

Her ne kadar biz betonda biten otlara çok alışık olsak da, bu bronzdan yapılmış otları da sergilenmelerini de çok beğeniyorum.

Bu sergiyi hala görmediyseniz, en yakın zamanda mutlaka görün.