Çağdaş Ertuna

Bodrum’dan bildirmeye devam ediyorum. Konumuz, Maçakızı ve fiyat-kalite dengesi

Cumartesi itibariyle yeniden Bodrum’dayım. Bir gazetede “Maçakızı’nda bir tabak mantı 95 lira, Yalıkavak marinada yeni açılan Shelly’de ıstakoz 49 lira” yazıyor. Altyazı da belli, “Demek ki Bodrum’da uygun fiyatlı yerler de oluyormuş.” Bunu okuyanlar hararetle sayıklıyor, “Şu 49 liralık ıstakozu keşfedelim” diye.
Oysa bir gazeteci olarak biliyorsunuz, yeni mekandan o gün basın bülteni gelmiş, haber o yüzden yapılmış, haberi yapan kişinin mekana gitmişliği dahi yok. Dikkatli okurlar hatırlar, daha önce Shelly’yi yazmıştım. Lacivert’in yeni deniz ürünleri restoran konseptini. İyi niyetli bir girişim ama servis de, patates kızartmasının deniz ürünlerinden daha ön planda olması da fena. Üstelik karnımızı doyuramadan ödediğimiz hesap da uygun sayılabilecek bir fiyattan son derece uzak.
Neyse, yeni mekanların oturması zaman alıyor tabii.

Asıl soru: Bu fiyatlara değer mi?

Geçen hafta Bodrum’un 25 olmazsa olmazını yazdık, bu hafta sırada İstanbul var. İşte, buyazı İstanbul’da geçirenlere 25 öneri...

İstanbul’da olup da Boğaz turuna çıkmamak olmaz.

1- Kilyos’ta plaj sefası: Bu yaza kadar favori Burç Beach’ti. Bu yaz yeni açılan Suma Beach ise hemen popüler oldu. Bunda tabii Karaköy’deki rezidans Suma Han’la Taksim’in sabaha karşı dolan kulübü Wake Up Call’un işbirliği yapmasının da etkisi çok. Plajı kadar sabaha kadar süren partileriyle de konuşuluyor. Gece partilerden sonra çadırlarda konaklayanlar da oluyor.

2- Sedef Adası’nda eğlence: Önce Elio Sedef’le başladı, şimdi bir de Club Ada Sedef eklendi. Club Ada Sedef’te her cuma Havana Salsa grubu sahneye çıkıyor. Yemek ve akşamüstü partileri için hafta sonu mekanlar shuttle servisi de veriyor.

3- Gezi Parkı’nda yürüyüş: AVM, kışla, müze, rezidans olacak derken sonunda park, park olarak kaldı. Açıldı, kapandı, tekrar açıldı. Bu yaz İstanbul’un simgelerinden biri olduğu artık iyice kanıtlandı. Boşuna Forbes dergisi bile İstanbul’a gitmek için en önemli neden olarak Gezi Parkı’nı göstermiyor.

Turizm zarar görecek diye korkuyorduk. Oysa şimdi yurt dışından gelen haberler sayesinde öğreniyoruz, Türkiye’de turizm için önemli gelişmeler oluyor. Bkz. Tülin Şahin kapaklı Rus Conde Nast Traveller ve Amerikan Travel&Leisure dergileri

Bu yaz Türkiye’de turizmin çok zarar göreceği tahmin ediliyordu. Otellerde doluluk oranı düştü, rezervasyonlar iptal edildi deniliyordu. İptal edilen rezervasyonlar olmuştur, tıpkı iptal edilen konserler gibi. Ama doğrusu Türkiye’de turizmin olanlardan kötü etkilendiğini söylemek mümkün değil. Hatta tam aksini söylemek bile mümkün. Bkz. Forbes dergisinin ‘Türkiye’ye gitmek için 10 neden’ başlıklı makalesine. Türkiye’ye gitmek için ilk neden olarak ‘Tarihe tanıklık etmek’ başlığıyla Gezi Parkı gösteriliyor.

Tülin Şahin, Rus derginin kapağında
Şimdiyse yine başka bir dergide Türkiye’ye ne kadar önem verildiğini görüyoruz. Conde Nast Traveller en sevdiğim seyahat dergilerinden biri. Rusya edisyonunun kapağında Tülin Şahin ve Marmaris var. Kapağı görünce gurur duyuyor insan.
Yıllar önce İstanbul Life’a bir seyahat eki hazırlamıştık. Tamamen ünlülerin seyahat yazılarına ve fotoğraflarına yer vererek. O zaman çok çalışkan ve enerjik

‘Bodrum mu, Çeşme mi?’ tartışmalarına artık bir de Cunda’yı eklemek mümkün. İş dünyasının çok önceden keşfettiği Cunda, bu yaz ünlü yıldızlar ve magazincilerin de akınına uğruyor. İşte Cunda hakkında bilmeniz gerekenler

Bu yaz Bodrum ve Çeşme’den sonra yükselen bir yıldız daha var, Cunda. Cunda’yı önce Boynerlerden Sabancılara iş dünyasının önemli isimleri keşfetti. Şimdiyse magazincilerden kaçan ünlü yıldızlar tatillerini Cunda’da geçiriyor. Bkz. Beren Saat-Kenan Doğulu, Kenan İmirzalıoğlu.
Bugün Cundalılardan aldığım tüyolarla Cunda’dan önerilerde bulunalım. Gitmişken Ayvalık, Çamlık ve Sarımsaklı’ya da uğramamak olmaz.

Nerede kalınır?
Ortunç Club Hotel: Ormanlık bölgede, gözlerden uzak, sessiz, sakin bir yer. Paparazzilerden kaçanlar daha çok burayı tercih ediyor. Bungalovlarda kalınıyor. Mavi bayraklı plajı var. Ayrıca otele çocuk da, evcil hayvan da alınmıyor.
Cunda merkezde kalmak isteyenlerse sempatik butik otelleri tercih ediyor. Birkaç örnek verelim, Nesos Otel ve Güle Otel. Ayrıca Ayvalık merkezde Sızma Han Otel de tercih edilebilir.

İngiltere’de bir kitap, eleştirmenler tarafından çok beğenildi ama üç ayda sadece 449 adet sattı. Peki ama yazarının JK Rowling olduğu anlaşılınca ne değişti?

İngiltere’de nisan ayında bir roman yayımlandı. Adı, ‘The Cuckoo’s Calling’. Bir dedektifin bir süpermodelin intiharını araştırmasının hikayesi. Yazarı, Robert Galbraith. Galbraith’in ilk romanı olmasına rağmen eleştirmenlerden çok iyi not aldı. Dili çok başarılı bulundu. “Sofistike” diye okurlara tavsiye edildi. Peki ama ilk üç ayda kaç adet sattı? Sadece 449 adet.
Derken Twitter’da bir gazeteciye bir tüyo gönderildi, Robert Galbraith, ‘Harry Potter’ serisinin yazarı JK Rowling’in takma adı diye. Ne olduysa bundan sonra oldu işte. Önce bu, basit bir söylentiden mi ibaret, yoksa gerçekten dünyanın en çok kazanan yazarlarından JK Rowling mi yazdı araştırıldı. Sonunda JK Rowling itiraf etti, “Bu sırrı daha uzun süre saklamayı umuyordum, Galbraith adıyla yazmak beni rahatlattı, özgürleştirdi.”

Satış yüzde 150 bin arttı
JK Rowling, devlet yardımıyla zar zor geçinirken beş yıl içinde İngiltere’nin en zengin 12’nci kadını oldu, ‘Harry Potter’ kitapları sayesinde. ‘Sunday Times’a göre, 798 milyon dolarlık serveti

Bodrum’da fiyatlar uçmuş durumda. “Neden?” diye sorulduğunda, cevap belli “Sezon kısa.” Peki ama sezonun sadece 2 ay olmasının bedelini biz müşteriler mi ödeyeceğiz?

50 dakikalık Bodrum uçuşu 4 saatlik Avrupa uçuşundan daha pahalı oldu. Sezon kısa dedik.
50 liralık lahmacuna, bu parayı lahmacuna değil, ambiyansa ödüyoruz dedik. Ardından da ekledik, Bodrum’da sezon kısa. 5N1K’da Cüneyt Özdemir sordu, “Bodrum pahalı mı?” “Çook” dedim gözlerim faltaşı gibi açılarak. “Neden?” diye sordu. Ezberlemiş gibi “Sezon kısa” deyiverdim.
En son Cumartesi akşamı Yalıkavak marinada bir restoranda kişi başı 200 TL hesap ödedik, hem de içki içmeden. Bulaşıkları yıkamayı tercih ederdim, o hesabı ödeyeceğime. Yine masada herkes birbirini aynı cümleyle sakinleştirdi, “Sezon kısa, o yüzden.”

Bu yemeklere bu para olmaz
Dünyanın neresinde olursanız olun, St. Tropez’den Capri’ye en pahalı tatil yerlerinde de olsanız içkisiz, sırf yemeğe adam başı bu fiyatı vermezsiniz. Hadi kişi başı böyle bir rakam vereceksiniz diyelim, o zaman da ya müthiş bir ambiyans, ya anlata anlata bitiremeyeceğiniz bir lezzet ya da şahane bir sunum olur. Bizde ne serviste iş var, ne sunumda, ne de yemeklerin

Bodrum’a gidecekler için yeme-içmeden eğlenceye, kültür-sanattan alışverişe bir liste hazırladım. Eskilerden de yenilerden de seçmeler var aralarında. İşte 2013 yazında Bodrum tatilinde olmazsa olmazlar...

1- Kocadon’da yemek: Bodrum’un klasiklerinden. Ahmet Ertegün’ün
13 milyon avroya satıldığı söylenen eviyle aynı sırada. Taş evin avlusundaki masalara kurulup zengin menüden seçtiklerinizle kendinizi şımartabilirsiniz.
2- Pazara gitmek: Pazartesi Türkbükü, salı Bodrum, çarşamba Gündoğan, perşembe Yalıkavak, cuma yine Bodrum, cumartesi Turgutreis, pazar Gümbet’te pazar kuruluyor. Hiç ummadığınız isimlerle pazarda karşılaşmak, yemenilerden yapılan plaj elbiselerini denemek mümkün.
3- Dibeklihan turu: Ortakent’te kültür sanat köyü, el sanatları merkezi. Sandık Odası’ndaki sergileri gezebilir, incik boncuk alışverişi yapabilirsiniz.
4- Palmarina turu: Yalıkavak marinada envai çeşit yeme-içme mekanı da, mağaza da var. Salaş bir tatil yapmaya kararlıysanız bile mutlaka görülmeli.

Perşembe günü Yalıkavak pazarında son derece zarif bir kadın vardı. Kılık kıyafetiyle de, incecik vücuduyla da, duruşuyla da hemen fark ediliyordu. O sıcakta herkes efil efil elbiseler giyerken, o beyaz bir pantolon giyiyordu. Ayağında parmak arası terlikler yerine Tod’s loaferlar vardı. Başında da basit bir hasır şapka. Yalıkavak pazarında karşılaştığım rahmetli Ahmet Ertegün’ün eşi Mica Ertegün’dü. Geçen yıl da kendisini aynı pazarda arkadaşlarıyla dolaşırken görmüştüm. Bu yaz tam da Ahmet Ertegün’ün Bodrum’daki Ağa Han ödüllü, Turgut Cansever imzalı meşhur evinin 13 milyon euro’ya satıldığı haberlerinin çıktığı gün Mica Ertegün en sade haliyle Yalıkavak pazarındaydı.

‘En stil sahibi kadın’
Biliyorsunuz, Mica Ertegün, Bodrum’daki evde Henry Kissinger’den Mick Jagger’a, Sting’den Dustin Hoffman’a birçok ünlü ismi ağırladı. Kendisi Amerikan ‘Vogue’ dergisinin seçtiği en stil sahibi kadınlardan biri. Bizde stil sahibi geçinen kadınlar, sadece lüks markalar giyerek stil sahibi
oldunduğunu düşünürken ve asla ama asla pazarlara uğramazken, Mica Ertegün,
Yalıkavak pazarında şalvarları, firuze takıları inceliyor.
Şimdi Mica Ertegün, Bodrum’daki evi sattığı için