BAE’nin ilk kadın bakanı da burada

15 Ekim 2012

Dün ‘Cartier Women’s Initiative Awards’la başladık, bugün ‘Women’s Forum’da beni en çok etkileyen konuşmalar ve kadınlarla devam ediyoruz

Cartier CEO’su Bernard Fornas’ın ev sahipliğinde bir yemeğe katılıyorum. Karşımda pembe başörtülü Arap bir kadın var. Önce hepimizle tek tek tanışıyor. Mükemmel İngilizcesiyle, “Bugün kadınlar günü diye pembe eşarp taktım” diyor. Masada arada Fransızca konuşulmaya başlanınca, “Ee, bize altyazı geçmeyecek misiniz?” diye konuşanları esprili şekilde uyarıyor.
Önce herkes onu gazeteci zannediyor. Meraklı, herkese ülkesiyle ilgili sorular soruyor. İstanbullu olduğumu duyunca İstanbul’un ne kadar yükselişte olduğunu, herkesin İstanbul’a gitmek istediğini söylüyor. Doğrusu, bunu ‘Women’s Forum’da o kadar çok duyuyorum ki, artık ilk duyduğum zamanki kadar heyecanlanmıyorum.
Sonra, Ortadoğu ve Kuzey Afrika jüri başkanı olduğunu öğreniyorum. Derken bir Forbes muhabirine Forbes’un ‘En güçlü 100 kadın’ listesinde yer aldığını anlatıyor.
Meğer Birleşik Arap Emirlikleri Dış Ticaret Bakanı Lubna Al Qasami’ymiş karşımdaki. Birleşik Arap Emirlikleri’nin ilk kadın bakanı, daha önce de 2004-2008 yıllarında ekonomi bakanlığı yapmış. Şeyh ailesinden

Yazının Devamı

Bu kadınlara kimse kayıtsız kalmamalı

14 Ekim 2012

Deuville’de düzenlenen ‘Women’s Forum’un en etkileyici anı, girişimcilik ödülleri ‘Cartier Women’s Iniative Awards’un töreni. İşte jürisinde Leyla Alaton’un da yer aldığı bu yarışmadan izlenimler...

Tüylerim diken diken karşımdaki kadınları izliyorum. Verdikleri mücadeleleri anlatırken gözleri doluyor. Biri desteğinden dolayı kocasına teşekkür ediyor, biri “İlk defa Avrupa’ya gelmek bile benim için başlı başına bir ödül” diyor. Yüzlerindeki heyecanı ve mutluluğu gördükçe etkilenmemek mümkün değil. Bu yetenekli ve çalışkan kadınlara kimse kayıtsız kalmamalı.
Deuville’de ‘Women’s Forum’dayım, Cartier’nin davetlisi olarak. Nasıl Davos’a dünyanın dört bir yanından politikacılar ve iş adamları geliyorsa, buraya da ekonomik ve sosyal konuları, özellikle de kadın haklarını konuşmak üzere dünyanın dört bir yanından alanlarında başarılı isimler geliyor. Bir yandan paneller yapılıyor, bir yandan çok önemli bir girişimcilik yarışması olan ‘Cartier Women’s Initiative Awards’ sonuçlanıyor.
Bu yıl altıncısı düzenlenen ‘Cartier Women’s Initiative Awards’a 1000 proje başvurmuş. Jüri, başvuruları önce 18’e indirmiş. Hepsini Fransa’ya davet etmişler, Cartier, INSEAD ve McKinsey&Company

Yazının Devamı

Neden çanta deyip geçmemek lazım?

13 Ekim 2012

Bugün, dünyanın en çok taklit edilen lüks markası Louis Vuitton’un Asnieres’deki evi, atölyesi ve müzesinde bir gezintiye çıkıyoruz

Bir markanın yüzyıllarca yaşaması ve hiçbir zaman modasının geçmemesi müthiş bir başarı. Arkasında nasıl bir çalışma ve vizyon olduğunu görmek zor değil. İşte şimdi size, 25.9 milyar dolar değerindeki 158 yıllık Louis Vuitton’un Paris’in banliyösü Asnieres’deki evini ve atölyelerini anlatacağım.
Louis Vuitton 1854’te önce sandık yaparak başlıyor serüvenine. O zamanlar sandıklarla seyahat ediliyor. Sandıklar herkesin hayatında önemli bir yer tutuyor. Kadınların kabarık etekli dev kıyafetlerini düşününce bir haftalık seyahat için kaç sandık gerekeceği gözünüzün önüne gelebilir. Louis Vuitton bunu fark ediyor ve önemli terzilerin atölyelerinin yakınında ilk dükkanını açıyor. Sandıkları su geçirmez kanvastan yaparak bir ilke imza atıyor.
Bu arada Paris’te yaşam pahalı olduğu için Paris’e yakın, ulaşımı kolay olan Asnieres’e yerleşiyor. Burada hem bir atölye kuruyor, hem de yandaki evde ailesiyle birlikte yaşıyor. O zaman da sanata ve işçiliğe önem veriyor. Evin salonunda vitraylar var. Vitrayların arasına minik camlar yerleştiriliyor böylece

Yazının Devamı

ST. TROPEZ’DEKi YARIŞA GiDEN SÜREÇ

10 Ekim 2012

St. Tropez’deki yelken yarışına Türk takımı Goblin-3 de katıldı. Peki ama Türk yelkenciler yurt dışındaki yarışlara katılmaya nasıl başladı?

Aslında her şey 11 yıl önce başladı. Kendisi de bir yelkenci olan Orhan Gorbon’un kurduğu Org Sports’un düzenlediği Bosphorus Cup’la. Bosphorus Cup, Boğaz’da düzenlenen ilk yelken yarışıydı, İstanbullulara yelkeni kısa sürede sevdirdi. Bosphorus Cup, Garanti Bankası Genel Müdür Yardımcısı Elvan Akın önderliğinde kurumun destekleriyle her yıl daha da büyüdü ve hatta bu yıl American Express Regatta’nın İstanbul ayağı oldu. Turgutreis ve Göcek’te de etaplar düzenlendi.
Bu yıl American Express Göcek Cup’ı kazanan Goblin-3 ödül olarak ‘Les Voiles de St. Tropez’de yarışmaya hak kazandı. Goblin-3 ekibinde Adnan Yurdum, Aydın Yurdum, Ali Doğaner, Aslan Kaan İş, Hasan Buğra Hadımoğlu, Barış Ünlü, Emre Doğruyol, Bora Özdoğan ve Doğan Ünsal var. Ekipteki herkes yelkenle hobi olarak ilgileniyor. Hepsinin aslında başka işleri var.
St. Tropez’deki yarışta kendi tekneleriyle değil, burada kiralanan başka bir yarış teknesiyle yarışıyorlar. İşleri zor, çünkü tekneye alışmak için yarıştan önce sadece 1 günleri var. Tedbirliler, yanlarında

Yazının Devamı

St. Tropez’de yelkenlerle sezon kapanışı

8 Ekim 2012

Yelken yarışı ‘Les Voiles de Saint-Tropez’ vesilesiyle St. Tropez’den bildiriyorum. Bakın, Güney Fransa’da şimdi neler yaşanıyor?

St. Tropez, her yıl, sezonu gelenekselleşen yelken yarışı ‘Les Voiles de Saint-Tropez’le kapatıyor. Hatta ünlü markaların pop-up shopları bile sezonu kapatmak için bu yarışın bitmesini bekliyor. Çünkü yılın en kalabalık haftalarından biri yaşanıyor. Otellerde ve restoranlarda yer bulmak, çok önceden ayarlamadıysanız, neredeyse imkansız.
‘Les Voiles de Saint-Tropez’ dünyanın en önemli yelken yarışlarından biri değil aslında ama en lükslerinden olduğunu söyleyebiliriz. Bir bakıyorsunuz, müthiş bir yelkenlinin yanına bir motor yat yanaşmış. Yarışçılar gündüz yelkenlide yarışıyor ama sonra daha konforlu olan motor yatta dinleniyor. ‘Les Voiles de Saint-Tropez’ konum farkıyla en önemli isimleri ve tekneleri bir araya getiriyor. St. Tropez’deki yarışta Loro Piana’nın sahiplerinden Skype’ın kurucusuna iş hayatından birçok önemli kişiye rastlamak mümkün. Herkes Rolex Cup’ı kazanmak için yarışıyor.
Buradaki tekneleri görüp de insanın moralinin bozulmaması mümkün değil. Tekneler de yarışçılar da kıskandırıyor. Dünyanın en güzel tekneleri ve en

Yazının Devamı

BAY ARKAS'IN RÜYASI

7 Ekim 2012

Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, rafine zevkleriyle ve bu zevkleri hepimizle paylaşmasıyla biliniyor. Önce İzmir’de sanat ve denizcilik merkezleri açtı, şimdi de Türk tüketiciye uygun fiyata, iyi şarap içiriyor

İzmir’deki sanat merkezinden denizcilik merkezine Arkas Holding’in patronu Lucien Arkas, hobilerini bizimle paylaşıyor. Şimdi sırada LA Şarapları var. Lucien Arkas, "İyi şarabı uygun fiyata herkes içebilmeli" diyerek yola çıkmış. Hobi olarak başladığı bağcılık ve şarap konusunu, 2010’da İdol Şarapları'nı satın alıp LA Şarapları’na dönüştürmüş ama aynı zamanda idealistliğini de korumuş.
İzmir Torbalı’da 1168 dönüm tek parsel bir organik bağı var. Şimdi bu bağda üretim yapıyor, tamamen doğal dengeyi dikkate alarak. Ayrıca Vedat Milor'la yurt dışından şarap da ithal ediyor. Milor’un seçtiği İtalyan ve Fransız şaraplarını Türkiye pazarına sunuyor.

34’te özel degüstasyon mönüsü
Şimdi bu şaraplardan bazılarıyla Grand Hyatt Oteli’nin şefi Fabio Brambilla özel bir degüstasyon mönüsü hazırladı. Grand Hyatt’ın yeni restoranı 34’te bir yandan LA Şarapları’nı bir yandan Vedat Milor’un seçtiği ve Lucien Arkas’ın da mutlaka tadımını yaptığı ithal

Yazının Devamı

KARŞIDA OTURANLAR YAŞADI

6 Ekim 2012

Boğaz’ın Anadolu yakasında yeme-içme konusunda seçenekler kısıtlı. Neyse ki, İstinye’de sessiz sedasız ilerleyen ve kısa sürede popüler olan İoki Sushi şimdi Kandilli’de de bir şube açtı

Çarşamba gecesi İstanbul gece hayatının kalbi Kandilli’de attı. Malum, Anadolu yakası, özellikle de Kandilli, gece hayatı rotalarından biri değil. Ama birçok isim çarşamba gecesi Kandilli’de bir açılışta buluştu. Üstelik bir otel ya da gece kulübü de değil, bir Japon restoranının, İoki’nin açılışıydı.
Bundan iki yıl önce yazmıştım, “Herkesin hayali kafe açmak” diye başlamış, “Başka işi olan iki kişi bir araya gelip durup dururken New York’tan bir şef transfer edip bir Japon restoranı açar mı?” diye. O zaman İoki İstinye’de yeni açılmıştı. Öyle ‘burada ne açılsa tutar’ bir mekanda da değil. Yeri, çoğu kişi için sapa bile sayılabilirdi. Ama içeri girince farklı bir dünya vardı. Üstelik sahipleri Doğan Sevil ve Medine Sapmaz da, şef Keizo Oki de çok seviliyordu. Kısa zamanda İoki’nin suşiler dillere destan oldu. Hiç ummadığınız isimler İstinye’deki bu küçük Japon restoranından çıkmaz oldu. Bebek’te oturanlar bile İoki’den eve sipariş vermeye başladı. İoki kısa zamanda bir başarı hikayesi oldu.

Yazının Devamı

I love you Alex!

3 Ekim 2012

Futboldan anlayan, anlamayan, takım tutan, tutmayan herkes seviyor onu. Hiç şüphesiz Alex’in kalbimizde ayrı bir yeri var. Boşuna “Kimse bir Alex değil” demiyorlar. İşte, bu ayrılık şekli hiç kimseye yakışmadı

Her işyerinde var aslında, biri biraz sivrildi mi, yükseldi mi hemen ayağını kaydırmaya çalışanlar. Sanki yükselen kişi üzerindeki yöneticiyi yerinden edecek gibi bir tehlike durumu ilan ediliyor. Oysa çalışanları parlatmak, yıldızlaştırmak yöneticinin de, iş yerinin de başarısı aslında. Keşke bütün yöneticiler bunu görebilse. Tamam, belki yıldızların egosuyla uğraşmak zor olabilir ama yine de bazı yıldızlar buna değer. Tıpkı Alex gibi.
Futboldan anlayan da, anlamayan da seviyor onu. Tıpkı Fenerbahçelilerin, Beşiktaşlıların ve Galatasaraylıların sevdiği gibi. Çünkü o sadece iyi bir futbolcu değil, aynı zamanda bir yıldız. Hem de bir Breziyalı olarak kendini Türkiye’de kabul ettirmiş, bizden biri olmuş, ailesiyle ve yaşantısıyla örnek olmuş bir yıldız.
Her şeyin sorumlusu aslında biraz da Twitter ve medya. Alex, Twitter’da belli ki hiç düşünmeden, sonucunun buralara varacağını hiç tahmin etmeden meşhur ‘kıskançlık’ tweetini atıyor, doğal olarak medya alıp bu

Yazının Devamı