Müzik ödüllerinden geriye kalanlar

2 Mayıs 2012

Kim hak etti, kim hak etmedi, önemli değil. Ödülleri alan aldı. Şimdi sıra gecenin en çok konuşulanlarında


Ajda: Bir disiplin ve süreklilik abidesi. Her daim taş gibi,ne giyse taşıyor, çuval giyse yakışıyor. Tek kelimeyle müthiş.Genç sanatçılar Ajda’ya bakıp utanmalı.

Tempo: Bizdeki en büyük eksik. Konuşmalar uzuyor, daha önceki yıllardan yayınlar araya giriyor, tempo düştükçe düşüyor. Oysa ödül törenini daha çok izletmek için en önemli şey. Ama yine de alışık olduğumuz için hepimiz seyretmeye devam ediyoruz. Dansçılar da olmuyor, sırıtıyor, şarkılarla uyum sağlamıyor. Kenan/Ozan Doğulu ve ‘Bal gibi’ bile yetmedi seyirciyi canlandırmaya.
Kırmızı halı: Röportajlarda aksaklıklar oldu ama iyi toparlandı. Cengiz Semercioğlu ve Deniz Akkaya iyi bir ikili olmuş. Tülin Şahin’in kıyafeti o vücuda bile yakışmamış.
Dış ses: Sabah şekeri kıvamındaki sunucular yerine dış ses olması kesinlikle daha iyiydi.
Tam 90’dan: 90’larla yapılan açılış çok güzeldi. Sanki 90’larda Türkçe pop daha iyi durumdaymış hissi yarattı.

Yazının Devamı

iŞTE BENiM MÜZiK ÖDÜLLERiM

30 Nisan 2012

Kral Müzik Ödülleri bu akşam sahiplerini bulacak. Törenden önce kendi ödüllerimi açıklıyorum. Tamamen kişisel bir liste

* En iyi şarkı: Hiç düşünmeden Ajda Pekkan’dan ‘Yakar Geçerim’ diyorum. Tarkan imzası daha ilk dinleyişte hissediliyor, şarkı hemen tavlıyor insanı. Bir ödül daha olsa Sezen Aksu’dan ‘Vay’a gider.
* En iyi albüm: İşte bu kategoride aklım karışıyor. Adaylar Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Nilüfer, Funda Arar ve Halil Sezai. Ajda, Sezen, Nilüfer üçlüsü ben çocukken de böyle ödüller alıyordu. Ben üniversiteyi bitirdim, 12 yıldır çalışıyorum, onlar hâlâ zirvede. Başarıları tartışılmaz, ama bu durumda onları başka kategoriye almak gerekebilir. Funda Arar ve Halil Sezai gibi isimlerin onlarla yarışabilmesi için daha çok var. Uzatmayalım, en iyi albüm için Ajda Pekkan ‘Farkın Bu’ ve Sezen Aksu ‘Öptüm’ arasında seçim yapmak gerekiyor. Karar vermek zor ama Ajda Pekkan’ı seçiyorum.
* En iyi kadın sanatçı: Adaylar konusunda yine aynı sıkıntı var. Ajda Pekkan, Sezen Aksu, Demet Akalın ve Funda Arar aynı kategoride yarışıyor. Beğenirsiniz beğenmezsiniz o ayrı, ama Demet Akalın’ın ve Funda Arar’ın kendi alanlarında başarılı olduklarını kabul etmek lazım. Ajda Pekkan ve

Yazının Devamı

SAÇ SORUNUNA PROFESYONEL DESTEK

29 Nisan 2012

Kuaför deyip geçmeyin, Türkiye’de 4 milyon TL’lik bir pazardan söz ediyoruz. Bakın sektörün gelişmesi için neler yapılıyor?

Kadınlar saçında önemli bir değişiklik yaptı mı, korkacaksınız. Demek ki bir şeyler yolunda gitmiyor. Bambaşka bir renk ya da bambaşka bir saç kesimi aslında göründüğünden çok daha fazla şey ifade ediyor. İşte bu yüzden kuaförler kadınların hayatlarında önemli bir yer tutuyor. Bir nev-i psikolog hizmeti de veriyorlar.
Kuaför deyip geçmeyin, Türkiye’de 4 milyon TL’lik bir pazardan söz ediyoruz. 105 bin kişi çalışıyor bu sektörde. Türkiye’de yılda 12 milyon kadın kuaföre gidiyor. Her kuaför ziyaretinde harcanan ortalama tutar 30 TL. Az değil. Türk kadınının yüzde 46’sı saçlarını boyuyor.
Biliyorsunuz, Türk kadınının genelde iki kuaförü vardır, biri kesime boyaya gidilen kuaför, diğeriyse föne gidilen bildiğiniz mahalle kuaförü. İkisinde de az çok beklenti aynıdır. Başta hijyen gelir. Temizliğinden şüphe ettiğimiz kuaför salonunda kimse tutamaz bizi. Sonra asıl zor konu geliyor, iletişim. Bazı müşteri çok ilgi görmek ve samimiyet ister, bazı müşteri mümkünse hiç konuşmadan işini halledip salondan bir an önce çıkmak. Kuaförlerin de nabza göre şerbet

Yazının Devamı

Sotheby’s’de büyük hayal kırıklığı

28 Nisan 2012

Önceki gün Sotheby’s Londra’da gerçekleşen Çağdaş Türk Sanatı Müzayedesi sönük geçti. Bir yandan tek bir eserle rekor kırıldı, bir yandan birçok değerli sanatçının işi satılmadı. Peki ama neden?


“Taner Ceylan’ın ‘Ten Kafesi’

26 Nisan saat 10.30. Sotheby’s Londra’da Türk Çağdaş Sanatı Müzayedesi. Nejad Melih Devrim’in ‘Soyut Kompoziyon’u 735 bin 650 sterlinle rekor kırdı. Sırf bu veriyle çağdaş Türk sanatının Londra’da müthiş bir iş çıkardığını sanabilirsiniz. Oysa durum hiç parlak değil.
“Taner Ceylan’ın ‘Ten Kafesi’, Sotheby’s Türk Çağdaş Sanatı Müzayedesi’nde yaşayan Türk sanatçılar arasında en yüksek bedel olan 121 bin 250 sterline satıldı” tweet’ini görünce de bir an seviniyor insan. Oysa geçen yıl 7 Nisan’da aynı yerde izlediğim müzayedede Taner Ceylan’ın ‘1879’ adlı resmi 229 bin 250 sterline satılmıştı.
Taner Ceylan çok beğendiğim ressamlardan biri. İşlerinin değerinin her zaman yükselmesini bekleyeceğim bir sanatçı. İşte o yüzden Sotheby’s’de önceki gün gerçekleşen müzayedede yaşananları daha çok merak ettim. Salonda bulunan galeri sahipleri ve koleksiyonerlerle konuşma fırsatım oldu. Ayrıca eserleri, rezerv fiyatlarını ve satış fiyatlarını da tek tek

Yazının Devamı

13 YAŞINDA, RESSAM VE YAZAR

25 Nisan 2012

Eskiden 23 Nisan’da çocuklar makamlara geçer, o an görüntülenirdi. Şimdiki çocuklar farklı, 23 Nisan haftasında bakın nelere imza atıyorlar? Bkz. Orkan Sezer

13 yaşında bir okurumdan eposta geldi. Şaşırdım, önce yaşına, sonra Türkçesi’ne ve kalemine, daha sonra da yaptıklarına. Yazdıklarını okudukça ve resimlerine baktıkça 13 yaşında bir çocuk bunları yapıyorsa, ileride neler neler yapar diye düşündüm. Hemen cevap yazamadım, daha doğrusu bu kadar konusuna hakim olan birine ne yazacağımı da bilemedim. İşte ben bunları düşünürken ikinci eposta geldi. Şimdiki çocuklar ısrarcı, bekledikleri cevabı almadan pes etmiyorlar. Bu da güzel bir şey tabii. Daha sonra haberleşmeye başladık. Bunları sizinle paylaşmamak olmazdı. İşte o yüzden bugün size Orkan Sezer’in hikayesini anlatacağım.
Orkan Sezer daha 13 yaşında. Hisar Okulları’nda 8’inci sınıf öğrencisi. Resim ve karikatür yapıyor, yazı yazıyor, Almanca, İngilizce ve Fransızca biliyor, piyano ve saksafon çalıyor, yazın Bolluca Çocuk Köyü’nde resim dersi veriyor.
Şimdiye kadar tam üç kişisel resim sergisi açmış. Bugün de üçüncü kişisel resim sergisini Nişantaşı Galeri Binyıl’da paylaşıyor. Sergi 30 Nisan’a kadar devam edecek.

Yazının Devamı

ÖDÜLLERDEN GERiYE KALANLAR

23 Nisan 2012

Antalya Televizyon Ödülleri sahiplerini buldu. Peki ama ödül töreni nasıl geçti?

Eğri oturup, doğru konuşalım. Ödüller konusunda başarısızız. Çoğu zaman adaylar ödülleri ciddiye almıyor, ödülü kazandığından emin olmadan törene katılmayacağını bildiriyor. Herkes katılmayınca törenler sönük geçiyor. Televizyonların en çok izlenilen ve konuşulan dizileri ödüllere aday olmadıktan sonra televizyon ödüllerinin ne anlamı kalıyor? Ödül kazananlar sahneye çıkınca kendilerini duyarlı bir mesaj vermek zorunda hissediyor. Eğlence dünyasının gecesinde olduğumuz anında unutuluyor. Biliyorum, daha çok yolumuz var. Bunu göz önüne alarak gecenin artılarını ve eksilerini sıralayalım.

- Sadece aday olmak için başvuranların yarıştığını öğrenmiştik. Ancak yine de memleketin en çok izlenen TV dizilerinin TV Ödülleri’nde ödül almaması, hatta aday bile olmaması ve buna rağmen bazı adını bile duymadığımız dizilerin ödül alması kabul edilir gibi değil. Bu durumda ‘Kuzey Güney’siz, ‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’siz, ‘Son’suz bir yarışma söz konusu. Bu da hem yapımcılara hem jüriye yakışmıyor.

- Adaylar arasında ödül dağılımına lafım yok. Her dizi öyle ya da böyle bir ödül aldı.

- Mardan Palace’ta yapılmasına rağmen

Yazının Devamı

SABiHA GÖKÇEN SAYESiNDE RÖTARLAR BiTECEK

21 Nisan 2012




“THY, Atatürk Havalimanı’ndaki bazı uçuşlarını Sabiha Gökçen Havalimanı’na alamaz mı?” diye sormuştum. Yanıt gecikmedi, dün itibarıyla kurum, Sabiha Gökçen’den uçmaya başladı. Sabiha Gökçen CEO’su Gökhan Buğday’la havalimanından bildiriyorum

Son zamanlarda kaçımız rötarsız uçtuk? Kaçımız rötarlar yüzünden THY’ye laf ettik? Birkaç hafta önce yazmıştım, yine ısrarla söylüyorum, rötarlardan sorumlu THY değil. Tamam, Atatürk Havalimanı çok güzel oldu, TAV hiç tartışmasız çok iyi bir işletmeci ama İstanbul gibi bir şehre artık tek havalimanı yetmiyor. THY büyüdükçe, yeterli pist olmayınca, üzerine bir de olağanüstü hava şartları eklenince rötarlar kaçınılmaz oluyor.

Biliyoruz, Yeşilköy’de şu anda pist yapacak alan yok. Üçüncü havalimanı projesi konuşuluyor ama havalimanı büyük bir yatırım, büyük altyapı istiyor, öyle bugün karar verilip hemen yarın hazır olacak şey değil. Bu durumda “Atatürk Havalimanı’ndaki bazı uçuşlar Sabiha Gökçen’e kaydırılamaz mı?” diye sormuştum yazımda.

CEO Gökhan Buğday anlatıyor

Bunun üzerine Sabiha Gökçen Havalimanı CEO’su Gökhan Buğday’la havalimanında buluştuk.

Yazının Devamı

AYŞEGÜL DiNÇKÖK’ÜN ‘DERiN TUTKU’SU

18 Nisan 2012

İki yıldır dalış yapıyor, su altında gördüklerini paylaşmak için fotoğraf çekiyor. Tophane-i Amire’de dün ‘Derin Tutku’ adlı bir sergi açtı. Ayşegül Dinçkök, anlattıkları ve heyecanıyla ilham veriyor. Bakın nasıl?

“‘Köpekbalıklarından korkmuyor musunuz?’ diye soruyorlar. ‘Etrafımızda o kadar çok köpekbalığı var ki, her gün onlarla o kadar çok mücadele veriyoruz ki denizdekilerden niye korkayım?’ diyorum.”
Ayşegül Dinçkök’ten dalış tutkusunu dinliyorum. Tophane-i Amire’de dün açtığı ‘Derin Tutku’ sergisi öncesinde. Daha önce rekorları olan lisanslı bir yüzücü olduğunu biliyorum, Avusturya Lisesi’nden gelen ciddi bir disiplini olduğunu da. Yazılarını daha önce dergilerde okumuşluğum da var, öykü kitabı ‘Korkma’yı da... Hatta güçlü kaleminin aileden geldiğini de biliyorum. Bilmeyenlere not: Hasan Cemal, Ayşegül Dinçkök’ün dayısı.
Beni asıl şaşırtansa dalışa 2010’da başlamış olması. İki yılda yüzlerce kez dalış yapmış. “Beni bıraksanız, şimdi burdan çıkar yine gece dalışı yaparım” diyor. Suyun altında hissettiği şey: ‘Özgürlük’. “Yogada, meditasyonda konsantre olamıyorum, aklımda hep başka şeyler oluyor, suyun altında tamamen konsantre oluyorum, kendi kendime kalıyorum”

Yazının Devamı