72 SAAT iÇiN HiNDiSTAN’A GiDiLiR Mi?

16 Mayıs 2012

“İş için Hindistan’a gidiyorum” dedi Zeynep. “Ne güzel” dedim. Artık nasıl içli söylediysem, “Eee, hadi sen de gel üç gün kalır döneriz” dedi. Her şey böyle başladı

Üç gün için o kadar saat uçulur mu, o kadar yola değer mi? Bu kadar merak ettiğim, gitmek istediğim Hindistan’a üç gün yeter mi? Gitmişken sadece Delhi’yi görmek olur mu? Bunun Jaipur’u, Goa’sı, Agra’sı, Mumbai’si, Haydarabad’ı var daha. Yok yok, ben gitmişken hepsini gezmek istiyorum. Hem Zeynep bütün gün işte, ben tek başıma ne yapacağım oralarda?

“Sırf Bukhara için gidilir”
Belki de bir başlangıç olur. Hazır fırsat bu fırsat, gitsem mi? Ben kararsızlıktan kıvranırken “Sırf Bukhara’da yemek için bile gidilir” dedi annem. Beni nasıl kalbimden vuracağını biliyor tabii, yemek dedi mi iş bitti. Giderim 6-7 saat, ne olacak? “Bukhara’nın nesi güzel?” diyecek oldum. “Elle yemek yeniyor, kuzu tandırı meşhur” dedi. Kırmızı et yemeyen biri olarak hafif bir hayal kırıklığına uğradım tabii, sonra da “Aman bu muymuş?” dedim. “Oraya kadar gidip kuzu tandır yemezsen gözüme gözükme” dedi. Bir başkası “Parmaklarını yiyorsun Bukhara’da” dedi. Ama ben yine “Gidilir mi, gidilmez mi?” konusunda başladığım noktaya geri

Yazının Devamı

BiR MADONNA FiLMi OLDUĞUNU UNUTUN

14 Mayıs 2012

Derbi sonrası yaşananları gördükten sonra cumartesi akşamı evden çıkmadığıma bir kez daha sevindim. Bu kadar olayın üzerine Apple TV’de bir film izledim, ‘W.E.’

‘W.E.’, Madonna’nın yazıp yönettiği ve hatta yapımcılığını yaptığı bir film. İtiraf etmeliyim, ‘Madonna’nın filmi’ olduğu için başta izlemek istemedim. Sahnede ne kadar müthişse, sinemada da o kadar kötü bir imajı var Madonna’nın. Sonra sırf kostümler hakkında çok iyi şeyler duyduğum için ve tabii artık daha fazla maç, şiddet, gürültüye dayanamadığım için filmi izledim.
‘W.E.’de iki ayrı kadının hikayesi var. Biri evli bir Amerikalı kadın, Wallice Simpson. İngiltere veliaht prensi 8. Edward, Wallice Simpson’a aşık olup tahttan feragat ediyor, tam da İkinci Dünya Savaşı zamanında. Diğer kadın Wally Althrop’uysa 1998’de görüyoruz, New Yorklu, evli ama mutsuz, doktor kocasının isteğiyle Sotheby’s’deki kariyerini bırakmış bir kadın. Wally ‘20. yüzyılın aşkı’ diye Wallice-Edward’a takıntılı ve Sotheby’s’de sergilenen eşyalarını her gün ziyarete gidip hayal kuruyor. Bu arada da orada çalışan Rus bir güvenlik görevlisiyle yakınlaşıyor. Geçişlerle 60 yıl öncesine gidip geliyoruz. Tamam, böyle anlatınca konuda bir numara

Yazının Devamı

BURADA HERKES ÇALIŞMAK iSTER

13 Mayıs 2012

Google Türkiye’nin yeni ofisinden bildiriyorum. Masaj odasından Alaçatı kahvesine burada yok yok

“Artık çalışmak istemiyorum!” Son zamanlarda iyi eğitimli, kariyer yapmış kişilerden sık sık duyduğum bir cümle. Herkes yorgun, çalışma şartlarından ve hayal kırıklıklarından bıkmış, “Bu kadar çalıştık, artık yeter!” havasında. Bunda tabii şirketlerin, patronların ve yöneticilerin de etkisi çok. İşte bu yüzden farklı şirket kültürleri ilgimi çekiyor.
Google’ın yeni ofise taşındığını duyduğumdan beri gidip görmek istiyorum. Yurt dışındaki Google ofislerinin fotoğraflarını daha önce çok gördük ve az iç geçirmedik. Şimdi Google Türkiye’nin Tekfen Towers’daki yeni ofisi de aynen böyle.
Önce çalışanlar aralarında 3 kişilik bir komite seçiyor. Bu 3 kişi, Dilek Telkeş, Başak Yeşil ve Milena Djuricic normal işlerinin yanı sıra bir de ofisin nasıl olmasını istediklerine kafa yoruyorlar, ofistekilerle konuşup mimarlarla çalışıyorlar. Çağlayan’daki mobilyacıların altını üstüne getiriyorlar. Hatta sandalye seçiminde o kadar ileri gidiyorlar ki eski ofislerinde adım atacak yer kalmıyor.

Ofis turuna başlıyoruz
Ofisi Google Türkiye Ülke Müdürü Bülent Hiçsönmez, Google Kurumsal

Yazının Devamı

CUMARTESi GECESi MAÇ OLUR MU?

12 Mayıs 2012

Günün olayı, Fenerbahçe-Galatasaray derbisi. TURYİD Başkanı Kaya Demirer, maçın cumartesi akşamı oynanmasına itiraz ederek kadınların duygularına da tercüman oldu

Bugün yer yerinden oynasa yine de gündem değişmez. Herkes aynı saate odaklanmış durumda. Malum Fenerbahçe-Galatasaray derbisiyle şampiyon belli olacak. Fenerbahçe’nin geçirdiği zor bir yıldan sonra bu aşamaya gelmesi bile büyük başarı. Bir Fenerbahçeli olarak gurur duyuyorum.
Dün TURYİD’den derbiyle ilgili bir basın açıklaması gelince şaşırdım, okuyunca güldüm. Önce TURYİD nedir, anlatayım. Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği. TURYİD Başkanı Kaya Demirer, “Fenerbahçe-Galatasaray derbisinin pazar gününe alınmasını istiyoruz” demiş. Gerekçesi de sektörün zarar görmesi. “Sektörümüzün hafta sonu bir gecelik cirosu ortalama 40 milyon dolar. Derbi maçı cumartesi günü oynanırsa yüzde 60-70 ciro kaybı yaşayacağız. Sektörümüzde yaşanacak bu kayıpları göz önünde bulundurarak Fenerbahçe-Galatasaray maçının pazar gününe ertelenmesini talep ediyoruz. İleriki dönemlerde de milyonları ekran başına kilitleyen böyle önemli derbi maçlarında, fikstür belirlenirken bu konunun dikkate alınması sektörümüz adına

Yazının Devamı

AYURVEDiK DETOKS iŞE YARIYOR MU?

9 Mayıs 2012

Ayşe Arman ayurvedik detoksla 3 kilo verdiğini yazdı. Bu detoksu bir de 8 gün aç kalıp, her şeyi harfi harfiyen uygulayıp1 kilo bile veremeyen benden dinleyin

Doktorlar, diyetisyenler inatla yazıyor, diyet kişiye özel olmalı. Başkasının reçetesiyle diyete kalkışmayın, herkesin yaptığı size faydalı olma-yabilir diye uyarıyorlar. Ama bünye dinlemek istemiyor, özellikle yaz öncesinde bilmemkim bu diyetle 3 kilo verdiyse hemen ben de başlayayım, ben de 3-5 kilo vereyim diye inat ediyor.
Önceki gün Ayşe Arman yazmış, “İnsanlık için küçük, benim için büyük adım, 3 kilo verdim” diye. Rasayana Klinik’ten Buğra Öktem’in ayurvedik detoksuyla nasıl 1 haftada 4 kilo verdiğini, daha sonra 1 kiloyu geri aldığını ama 3 kilodan kalıcı olarak kurtulduğunu yazmış.
Aynı yöntemi bundan 3 sene önce aynı klinikte aynı doktorun gözetiminde harfi harfiyen uygulamış ve 1 kilo bile verememiş biri olarak sizi uyarayım. Sabahları sıcak sütün içine ghee yağı, zencefil ve darülfülfül karıştırıp lıkır lıkır içmiş, her yemeğin üzerine baharatları özellikle darülfülfülü (bir çeşit karabiber) bocalamış biri olarak 8’inci günün sonunda hâlâ aynı kilodaydım.

Yazının Devamı

HAFTA SONU NOTLARI

7 Mayıs 2012


Cumartesi:

Bülent Erkmen ‘Son İşler 2’: Bülent Erkmen’in işleri Milli Reasürans Galerisi’nde sergileniyor. Son gününde yakaladım. Usta bir grafik tasarımcısının afişlerine bakabiliyor, tiyatro oyununu da izleyebiliyor, en güzeli de tasarladığı müthiş kitaplarla istediğiniz kadar oynayabiliyorsunuz. Özellikle kitap sevenlerin çok beğeneceği bir sergi. Burada farkında olmadan saatler geçirebilirsiniz. Mutlaka görülmeli. Ne yazık ki sergi bu hafta sonu sona erdi. Ama bence Bülent Erkmen’in işleri daha çok kişi görebilsin diye başka bir yerde mutlaka tekrar sergilenmeli.
Park Hyatt Maçka Palas: Nişantaşı’nda kendinizi tatilde hissedeceğiniz tek yer burası. Malum Nişantaşı’nda belli bölgelerde yaşamak giderek zorlaşıyor. Haftada birkaç kere gezmeye gelmekle, her gün bangır bangır gürültü içinde yaşamak aynı tadı vermiyor. Elinizde market torbalarıyla kaldırımlarda eller havaya yapanların arasından geçmeniz gerekiyor zaman zaman. Şöyle bir nefes alacağınız, güzel ama sakin bir yer bulmak hiç kolay olmuyor. İşte o yüzden Park Hyatt Maçka Palas beni çok mutlu etti.
Eski Armani Caffe’nin bahçesinde, uzun ince havuzda yüzenlere nazır sakin bir yemek yiyip bahçede

Yazının Devamı

“DNA’MIZI PAYLAŞTIK”

6 Mayıs 2012

Marka işbirliklerinin son örneği, Chopard for Atasay. Peki ama Atasay, 152 yıllık İsviçreli saat ve mücevher firmasını nasıl ikna etti?

Yabancı markaların işbirliğine artık alıştık. Şimdi yerli markalar da yabancı markalarla işbirliği yapmaya başladı. Bkz. Chopard for Atasay. Bu önemli bir gelişme. Çünkü yabancıların artık Türkiye’de gerçekten büyük bir potansiyel olduğuna inandıklarını gösteriyor. Ayrıca yerli markalar da uluslararası firmalarla işbirliği yapacak boyutlara geldi demek. İşte bu yüzden Atasay Yönetim Kurulu Başkanı Cihan Kamer ve Chopard Eşbaşkanı Caroline Scheufele ile buluşmaya heyecanla gittim.

‘Limited edition’
Cihan Kamer söze Lanvin for H&M örneğiyle başladı. Atasay’ın 75. yılı şerefine ‘limited edition’ bir koleksiyon hazırladıklarını anlattı. ‘Limited edition’ dendi mi akan sular duruyor zaten. Bir ürün sınırlı sayıdaysa hemen bir arzu nesnesi haline geliyor.
5 farklı saatin her birinden 75 adet üretilmiş. Fiyatlar 9 bin 700 TL. Başta yüksek gelebilir ama doğrusu Chopard saatlerin yanında bu fiyat makul kalıyor.
Bu durumda asıl önemli olan saatin neye benzediği. Chopard Eşbaşkanı Caroline Scheufele anlatmaya başlıyor, “Happy Sport bizim

Yazının Devamı

iYi Ki ORHAN PAMUK VAR!

5 Mayıs 2012

‘Masumiyet Müzesi’ni okuduğumdan beri müzenin açılmasını bekliyorum. Aradan dört yıl geçti. Sonunda müze 28 Nisan’da açıldı. “TV programları sayesinde Orhan Pamuk eşliğinde müzeyi gezmiş kadar olduk” diyorsanız, fena halde yanılıyorsunuz. Çukurcuma’ya gidip müzeyi kendi kendinize gezmelisiniz

Dün Çukurcuma’daydım, Masumiyet Müzesi’ne varmam uzun sürdü. Dükkanlara gire çıka bir şeyler bakarak eğlenceli bir yürüyüş yaptım. Sonunda Masumiyet Müzesi’nin önüne geldim. Böyle bir yer hakkında gerçekten fikir sahibi olabilmek için açılıştan sonra gitmek her zaman daha iyi.
Kitabım yanımda olmadığı için 15 TL’ye bir bilet aldım. Yanında kitabını getirenler müzeye ücretsiz girebiliyor. Bu arada bilet fiyatlarının T.C. vatandaşlarına 15 TL, turistlere 25 TL olması itiraf ediyorum, hoşuma gitti.
Çukurcuma Caddesi Dalgıç Çıkmazı’nın köşesindeki kırmızı bina, Masumiyet Müzesi. Çatıyla birlikte 4 katlı. İçeride bu kadar çok turist görünce şaşırmamak elde değil. İlk göze çarpan, Kemal’in “Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum” cümlesi. Hemen sonra da Füsun’un içtiği 4213 sigara izmaritinden oluşan tabloyu görüyorsunuz. Her izmaritin altında Orhan Pamuk’un el yazısıyla yazdığı

Yazının Devamı