SEZONU RÖTARLARLA AÇTIK

4 Nisan 2012

THY ve rötar sık sık aynı cümle içinde kullanılıyor. Oysa bu THY’den kaynaklanan bir durum değil, diğer havayollarıyla uçtuğunuzda da durum değişmiyor. İstanbul uçuşlarında rötarın sorumlusu, Atatürk Havalimanı

Hafta sonu Bodrum sezonunu açtım. Kolay olmadı. Önce sabah 07.00’den başka bir uçak saati arandı tarandı. Baktım THY henüz sezonu açmamış, Bodrum uçuşlarının sayısını henüz artırmamış, bunun üzerine Atlasjet’de karar kılındı. Bu arada Atlasjet’in ‘Biz ikinciyiz, daha çok çalışıyoruz’ kampanyası ne kadar sevimli olsa da fazlasıyla Avis’in reklamlarını hatırlatıyor. Esinlenmede son nokta deyip devam edelim.
Herkes hemfikirdi, “Atlasjet tam vaktinde kalkıyor, hiç rötar olmuyor” diyordu. Nedense rötar ve THY sık sık aynı cümle içinde kullanılmaya başlanmıştı. Hatta pazar akşamı Bodrum-İstanbul dönüşünü beklerken Twitter’da rötar şikayetleri coşmuş durumdaydı. Beyrut’tan Bodrum’a yurt dışından yurt içinden havaalanlarında herkes rötardan şikayet ediyor, sonuna da ‘THY, We are globally yours’a laf ediliyordu. Herkes ‘THY mi? Yours’ (Ben almayayım, sen al) diyecek ruh halindeydi. Oysa rötarların ne THY’yle, ne Atlasjet’le ilgisi vardı. Havayollarından kaynaklanan bir

Yazının Devamı

BU LiSTEYi OKUMADAN DIŞARIDA YEMEK YEMEYiN!

2 Nisan 2012

O dünyayı geziyor, her yemeği deniyor ve ‘No Reservations’ adlı TV programıyla bizimle paylaşıyor. Hayranı olduğum Anthony Bourdain’in ‘Kitchen Confidential’ adlı kitabını okuyorum. Bakın Bourdain’den neler öğrendim?

“Stephen King romanından bile daha sürükleyici” demiş Sunday Times, Anthony Bourdain’ın 2000’de yazdığı ‘Kitchen Confidential’ kitabı için. Bourdain, kitabın bir bölümünü tamamen restoranda yemek yemeyi sevenlere tüyolara ayırmış. Bourdain’in tüyolarını sizin için derledim. Bakalım bu listeyi okuduktan sonra dışarıda nasıl yemek yiyeceğiz?

* Dışarıda yemek yemek için en iyi gün salı ve perşembe. Ürünler taze, ekip pazar günü dinlenmiş ve hafta arası hafta sonu gibi müşteriye turist muamelesi yok.

* Korkmanız gereken 2 kelime: Pazartesi ve spesiyalite. Özellikle ‘Şefin spesiyalitesi’ kalmış ürünlerden kurtulma yolu.

Yazının Devamı

DADILAR CANDIR

1 Nisan 2012

Anne-babaların dadılara öncelik vermesi lafı edilecek bir şey mi? New York Times Magazine’de yayımlanan ‘Dadılar doktorlardan daha çok para kazanıyor’ konulu makaleye ABD’de okurlardan tepki yağdı; “Tabii öyle olacak, onlara çocuklarımızı emanet ediyoruz”

“Dadısını business uçurup, kendisini ekonomide uçuran kişiyle tanışın, Tuba. Dadılar candır” diye tweet’lemiş Tuba Ünsal. Böylece dadıya öncelik verdiğini herkese ilan etmiş. Bu da bir şey mi?
Birkaç gün önce yoğun çalışan yakın bir arkadaşım, oğlu ve oğlunun dadısıyla sokaklardayız. Hava soğuyor, bakıyorum arkadaşım şalını, ceketini çıkarmaya başlıyor. “Üşüyeceksin” demeye kalmadan lafı ağzıma tıkıyor, “Ben hastalansam da olur ama dadı üşümesin, o hastalanırsa ne yaparız?” Bu da bir şey mi?
5 yaşındaki ufaklık, ailesiyle tatilde. Dadısı izinde. “Bir sonraki sefere bavula ne koyacağım biliyor musun?” diyor annesine, “Ablam Zeynep’i.” Çünkü 5 yaşında Google’da arama yapabilen, iPad’de applicationlar indirebilen çocuklar da sevgi ve ilgi gördükleri, birlikte oynadıkları ve çok şey öğrendikleri dadılarının değerini biliyor.

Çok kazanmaları şaşırtıcı mı?
Geçen hafta New York Times Magazine’de dadılarla ilgili, Adam

Yazının Devamı

‘ARAMIZDA BEBEK VAR’

31 Mart 2012

“Hayatımı tepetaklak etti, köşeye sıkıştırdı beni, sınırlarımı zorladı... Dibine kadar kendimden vazgeçmeyi, şefkati ve fedakârlığı öğretti bana. Peki, annem bana bunları niye hiç anlatmadı?” diye isyan ediyor yeni anne. İstanbul Film Festivali’ne ‘Aramızda Bebek Var’la başladık

İstanbul Film Festivali bugün açıldı. Festivale çarşamba akşamı Vodafone Red’in düzenlediği özel bir gösterimle önceden başladık, Lale Kart sahipleriyle birlikte. Filmin Türkçe adı ‘Aramızda Bebek Var’. Yönetmen Remi Bezanço’nun Eliette Abecassis’in otobiyografik romanından uyarlanan filmi.

Kültürler değişse de...
Birbirine çok aşık bir çift, çocuk sahibi olmaya karar veriyor. Filmde hamilelik sürecinin iyi ve kötü tüm yönlerini görüyor, epiduralin yapılışından doğuma giren erkeğin düşüp bayılmasına doğumla ilgili her türlü detaya şahit oluyorsunuz. Sonrasında annenin uykusuzluğu, kendine vakit ayıramaması, yardıma gelen kayınvalideyi çekememesi, kayınvalidenin gizlice bebeği biberonla beslemesi gibi sorunlar başlıyor. “Hayatımı tepetaklak etti, köşeye sıkıştırdı beni, sınırlarımı zorladı... Dibine kadar kendimden vazgeçmeyi, şefkati ve fedakârlığı öğretti bana. Peki, annem bana bunları niye

Yazının Devamı

REKLAMIN iYiSi KÖTÜSÜ OLMAZ MI?

28 Mart 2012

Hitler’li şampuan reklamından utanç duyduk. Dünya basınında rezil olduk. Peki ama hâlâ “Bir markanın hakkında ileri geri konuşulması markayı var eder” denilebilir mi? Bu kadar şuursuz olunabilir mi?

Reklamcılar “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” dedi, inandık. En talihsiz anlarda bile birbirimizi böyle avuttuk. Reklamcılar “Şoke eden, sinirlendiren reklamlar daha etkili” dedi, kabul ettik. Bir devir böyle geçti. Ama artık kimseyi şaşırtmak da şaşırtarak tavlamak da mümkün değil. Herkes her şeye alıştı, şaşırmak tarih oldu.
Derken bir reklam çıktı. Bütün düşüncelerimizi yıktı. Hitler’i bir reklam figürü haline getirmek baştan korkunç bir fikir. Evet, reklam çok konuşuldu. Hatta ne yazık ki yabancı basına ve Huffington Post gibi milyonlarca insanın takip ettiği internet sitelerine bile konu oldu. Ama ne yazık ki bu, uluslararası bir reklamımız, uluslararası bir markamız oldu anlamına gelmiyor. Bu, aslında duyarsızlığımızla dünyaya rezil olduk demek. Hitler’in tavsiyesiyle şampuan alacak, Hitler’in erkekliğiyle övünecek ve Hitler gibi birini bir reklam yıldızı haline getirecek bir toplum olduğumuz imajını verdik dünyaya. Utanmalıyız.
Evet, bu reklamın markaya faydası yerine

Yazının Devamı

TURiZMDE BiZi KiMSE TUTAMAZ

26 Mart 2012

Antalya denince eskiden akla üçüncü sınıf tatil köyleri gelirdi. Şimdiyse durum değişti. Artık Antalya’da yurt dışındaki rakiplerini aratmayan lüks oteller var. Bkz. Cornelia Diamond Golf Resort&Spa

Dünyanın neresinde denizde yüzerken arkanızda karlı dağlar var? Bir tek Antalya’da olan bir şey. İşte o yüzden Antalya çok özel. Antalya’da sadece üçüncü sınıf ‘her şey dahil’ tatil köyleri var sanıyorsanız fena halde yanılıyorsunuz.
Uzakdoğu’daki lüks otellere gittiğinizde “Bizde niye böyle oteller yapılmıyor?” dersiniz. Ya da Karayipler’deki önünde size özel havuzu olan otelleri, Maldivler’deki içinde birçok restoran ve müthiş SPA’sı olan otelleri gördükçe üzülüyorsünüz. Çünkü aslında oteller dışında ne çevrede, ne denizinde bir şey var! Sadece oteli yapıyorlar, eee popüler turizm destinasyonları arasına giriyorlar. Sonra gittiğinizde “Aaa, Karayipler bu muymuş, Maldivler bu muymuş?” diye hayal kırıklığına uğruyorsunuz.

Herkese özel alan var
Çam ormanında bir otelde bunları düşünüyorum. Önüm deniz, arkamda sonsuz hissi veren ince uzun bir havuzun etrafına kurulmuş dev bir otel var. Odanızdan çıkıp hemen kendi havuzunuza atlayabiliyorsunuz, ya da birkaç adımda

Yazının Devamı

FiLM FESTiVALi’NDE KAÇIRMAYACAĞIM FiLMLER

25 Mart 2012

İstanbul Film Festivali 31 Mart’ta başlıyor, 15 Nisan’a kadar devam edecek. Şimdiden listenizi hazırlayın, programınızı yapın ve biletlerinizi alın

İstanbul Film Festivali’ne sayılı gün kaldı. Biletleri şimdiden almak gerekiyor. Programı çalıştım, 200’den fazla film var. Tamamen kişisel bir liste yaptım. Buyurunuz...
1-‘George HarrIson: Fani Dünyaya Karşı’: Usta yönetmen Martin Scorsese’nin filmi. Beatles’ın fırtınalı rock’n’roll hikayesiyle başlayıp grubun yükselişi ve dağılışıyla sürüyor. Daha sonra film yapımcısı ve aile babası olarak da George Harrison’ın hayatına odaklanıyor. Beş yıl süren yoğun araştırmalar sonucu ortaya çıkan film; müzik, filmler, fotoğraflar, anılar ve röportajlardan oluşuyor. John Lennon’dan Jane Birkin’e, Ringo Starr’dan Paul McCartney’ye birçok isim George Harrison’ı anlatıyor. Filmin 208 dakika olduğunu söylemeden geçmeyelim.
2-‘Kopma’: ‘Amerikan X’in yönetmeni Tony Kaye’nin filmi olması izlemek için başlı başına bir neden. Başrolde Adrian Brody var, bir lise öğretmenini canlandırıyor. Film, Amerikan eğitim sistemini eleştiriyor.
3-‘Khodorkovsky’: Cyrill Tuschi’nin filmi, Rusya’nın en zengin adamının Rusya’nın en ünlü

Yazının Devamı

“VOTKA BEYAZ ViSKiDiR”

24 Mart 2012

Votkanın köklü bir geçmişi var. Bugünkü kokteyl kültürü de bu geçmişin bir uzantısı. Mey İçki CEO’su Galip Yorgancıoğlu’ndan Smirnoff’un hikayesini dinledim, bakın neler öğrendim?

Gece kulüplerinde en çok satılan içki, votka. Bugün bir gece kulübünde votkalı kokteyller içebiliyorsak, bilin ki başlıktaki cümlenin bunda payı çok. Nasıl mı?
Kokteyl kültürü, ABD’de 1950’lerde başlıyor. Amerikalılar viskiyi tercih ederken, Smirnoff’u “Tadı ve kokusu olmayan beyaz viski” diye pazarlamaya başlıyorlar. Votkanın her şeyle karıştırabileceğini tüketiciler fark ediyor. Moscow Mule, Bloody Mary, Votka Martini, Screwdriver gibi çeşit çeşit kokteyl, dünyaya ABD’den yayılıyor. Şimdi Smirnoff, dünyanın en çok satılan markalı içkisi haline geldi. 130’dan fazla ülkede satışı yapılıyor. Tabii ki bunlar tesadüf eseri olmuyor. Bunda ABD’nin fırsatlar ülkesi olmasının etkisi de var. Ama asıl farkı yaratan Smirnoff’un mücadelelerle dolu köklü bir geçmişi olması. Smirnoff’un tarihini Mey İçki CEO’su Galip Yorgancıoğlu’ndan dinleme fırsatım oldu.

Smirnov Galata’da yaşamış
Piotr Arseneevich Smirnov (Rusça’da ‘v’ ‘f’ okunuyor, o yüzden doğru telaffuz edilebilmesi için sonradan markanın son

Yazının Devamı