Gece hayatında en çok konuşulan iki tezat konu: Sağlıklı beslenme ve yeme-içme mekanları. Levent Büyükuğur’un restoran rehberi hizmeti veren blog’u Foodie Stork ile başlıyor, 2015’in sağlıklı beslenme trendleriyle devam ediyoruz
Perşembe gecesi Lucca’dayız. Laf lafı açıyor ama konuşulanları özetleyecek olursak, iki konu var aslında. Biri sağlıklı beslenme kutuları, diğeri ise bahsedilen neresi olursa olsun,
“O şehrin ‘Lucca’sı var mıymış,
varsa neresiymiş?”
Tokyo’dan dönen bir arkadaşım yeni keşfettiği şehri anlatırken “Lucca’sı yokmuş” diyor. Cape Town seyahati planlayan başka bir arkadaşıma ise “Caprice’e mutlaka git, oranın Lucca’sı” diyoruz.
Olay mahalinin adı diye değil,
şehrin önemli bir buluşma noktası olduğu için.
Her seyahat öncesi yeme-içmeye meraklılar birbirlerinden restoran tavsiyeleri alıyor. Yeme-içme sektöründekiler ise bu tavsiyeleri Lucca ve Cantinery’nin sahibi Cem Mirap ile İstanbul Doors Group ve Good Food Society’nin kurucusu Levent Büyükuğur’dan alır çünkü ikisi de çok seyahat eder ve yenilikleri yakından takip eder. Zaten başka türlü bu kadar başarılı da olamazlardı. Başarıları kendilerine, gelelim bizi ilgilendiren gelişmeye...
Uzmandan restoran rehberi: Foodie Stork
Levent Büyükuğur uzun zamandır yeme-içme meraklılarını ilgilendiren bir blog üzerinde çalışıyordu. Adı: Foodie Stork. “Yıllardır arkadaşlarım her seyahat öncesi bana önerilerimi sorarlar, ben de bir liste hazırlarım. Sonunda, bu listeyi bir blog, internet sitesi haline getirmeye karar verdim”
diye özetliyor durumu.
Kendisinden daha önce ayrıntılı restoran önerileri almış ve her önerisinden memnun kalmış biri olarak doğrusu Levent Büyükuğur’un hazırladığı restoran rehberi Foodie Stork beni heyecanlandırdı. Şimdi internet sitesinde 36 ülkeden,
112 şehirden tam 734 restoran yer alıyor. Dekordan ambiyansa her konuda not vermiş Büyükuğur. Bir de genel değerlendirme yapmış. En lüks restoranlar da var, daha mütevazılar da. Oku oku bitmiyor. Foodie Stork çok yakında yeni yüzüyle karşımızda olacak. Heyecanla bekliyorum.
Beslenme çantasına geri dönüş başladı
Herkes bir şekilde sağlıklı beslenme kutularını denemiş. Kimisi evinde yemek pişmediğinden, kimisi ne yiyeceğim diye düşünmek istemediğinden, bazısı da tamamen formunu korumak için... Bu sektör giderek daha da ilginçleşiyor. Her sabah tartıya çıkıp, fotoğrafınızı çekip sağlıklı yaşam koçlarına göndermeniz gerekiyor. İşin tuhafı, telefon mesajlarıyla danışanlarını motive edenler birçok iyi bilinen sağlıklı beslenme şirketinden daha yüksek fiyat istiyor. Bir aylık Brosslife’tan sonra LifeCo’da dört günlük sıvı detoksu yapmış biri olarak halen hızımı alamadım. Şimdi sırada Saf’ın “raw food” kutuları var. Daha sonra da Juico içecekleri, Chenot D-life sağlık merkezi detoksu diye uzar gider bu liste. Önemli olan size en iyi geleni bulmanız.
2015’te hangi sağlıklı besinler öne çıkacak?
* Bir çeşit yeşillik olan kale, Los Angeles’ta en önemli besin olmuş durumda. Biz biraz geriden geliyoruz, henüz kinoanın suyunu çıkarmakla meşgulüz. Malum, kinoa İstanbul restoranlarının menülerine çoktan girdi. Artık her restoranda kinoalı bir salata bulmak mümkün. Kale daha İstanbul’da çıkış yapmadan, Amerika’da yerini kelp yosununa kaptırmış durumda. “O da ne?” demeyin. Türkiye’de de birçok detoks merkezinde tavsiye ediliyor ve detoksa takviye olarak kullanılıyor. Çünkü içtiğiniz anda midenize taş gibi oturuyor ve açlık hissiniz yok oluyor.
Bir de metobolizmayı hızlandırdığını, saça ve cilde iyi geldiğini söylüyorlar.
* Tam soya sütlü kahve, “soy latte”ye alışmışken şimdi bir de başımıza “bulletproof” (kurşun geçirmez) kahve çıkıyor. Bir damla Hindistan cevizi yağıyla yapılıyor.
Zihin açıcı etkisi olduğu söyleniyor.
* Filizlendirme yerine şimdi fermente etme metodu uygulanıyor. Kendi yetiştirdikleri çimlerin suyunu içmek ya da filizlenmiş mercimekten salata yapmak sağlıklı beslenme meraklıları için bir rutin haline gelmişti. Şimdi ise fermente edilmiş sebzelerin sindirime iyi geldiği, probiyotikler ve B vitamini bakımından zengin olduğu konuşuluyor.
Kemik suyunu çorba, yeşil muzdan yapılan un
* Zor bulunan acai üzümlerinin ıspanak, kereviz sapı, salatalık ve limonla yapılan yeşil sıvıların yerini alacağı söyleniyor. Daha böğürtlen ve yaban mersini fiyatları bile bu kadar yüksekken acai üzümünü düşünmek
bile istemiyorum.
* Yeşil çay yerini matcha’ya bırakıyor. Tavşan kanı çayımızdan yeşil çaya geçişimiz bile acılı olmuştu. Şimdi bu da yetmedi, bakalım matcha’ya çabuk ısınabilecek miyiz?
* Tavuk suyu, kelle-paça, işkembeden sonra bir de soyadan yapılan miso çorbası girmişti hayatımıza. Şimdi onun yerine kemik suyu çorbaları öne çıkıyor. İçindeki vitamin, mineral, kolajen ve keratinin cilde, hatta selülitlere iyi geldiği söyleniyor.
* Hindistan cevizi unu yerine yeşil muzlardan yapılan un öne çıkıyor. Muzdan yapıldığına bakmayın,
muz tadı kesinlikle yok.
