Atanmışla seçilmiş İtilmiş'le Kakılmış

11 Ağustos 2001

Kimin hangi rolü oynadığını Manisa'dan ekrana yansıyan "itişme" de izlemişsinizdir.Tugay Komutanı'nın ANAP il başkanını "Haddini bil" diye "ite kalka" kovalaması, bana Ankara'daki Genelkurmay - Mesut Yılmaz tartışmasının "yerel düzeyde" sahnelenmesi gibi geldi: "Kakılmış" ın "haddini bilmeden" "ne çıkmasına "İtilmiş" in abartılı "fkesi ("Geç yerine otur...!"), buna "Kakılmış" ın ihtiyatlı tepkisi ("Asker benim her şeyimdir") ve izleyicilerin sinik sessizliği "asli olay" a bire bir uymaktadır.* * * "Münferit bir olay" denilse de tıpkı ulusal güvenlik tartışmasında olduğu gibi burada da derinde başka bir çekişme yatıyor.Tartışma, protokolde kimin nerede duracağı sorunundan çıkıyor.En son ilkokulda ant içme t"reninde boy sırasına durmuş olan ve ""nde gelme sırası" denilen o listede asla "nde gelemeyecek olan bizim gibi faniler için "nemsiz bir ayrıntı olabilir bu...Ama iktidar yarışının hırslı koşucuları için çok "nemli...Protokol listesi Tanrı buyruğu değil... Zaman içinde değişiyor.Nasıl değişiyor?Aynen Manisa'da Vali Konağı "nünde g"rdüğünüz usulle...Yani "itişerek..." Taraflar güç mücadelesiyle protokolde kendilerine yer açıyorlar.™rneğin Türkiye'de 1960'a

Yazının Devamı

Atanmışla seçilmiş İtilmiş'le Kakılmış

11 Ağustos 2001


<#comment>Türkiye'de "seçilmişle - atanmış"ın ilişkisi, "İtilmiş'le Kakılmış"ınkine benziyor.
Kimin hangi rolü oynadığını Manisa'dan ekrana yansıyan "itişme"de izlemişsinizdir.
Tugay Komutanı'nın ANAP il başkanını "Haddini bil" diye "ite kalka" kovalaması, bana Ankara'daki Genelkurmay - Mesut Yılmaz tartışmasının "yerel düzeyde" sahnelenmesi gibi geldi:
"Kakılmış"ın "haddini bilmeden" öne çıkmasına "İtilmiş"in abartılı öfkesi ("Geç yerine otur...!"), buna "Kakılmış"ın ihtiyatlı tepkisi ("Asker benim her şeyimdir") ve izleyicilerin sinik sessizliği "asli olay"a bire bir uymaktadır.

* * *

Yazının Devamı

Cevap veriyoruz: "Saddam'ın yolu!"

9 Ağustos 2001

"Ya çağdaş dünyayla yürüyeceğiz, ya Saddam'ın yolundan gideceğiz." Cevap çabuk geldi: "B" şıkkı...* * * Genelkurmay'ın ikide bir Başbakan Yardımcı'sını alenen fırçaladığı Türkiye, az gelişmiş bir Ortadoğu ülkesine benziyor. "Çağdaş dünya" nın hiçbir k"şesinde b"yle tuhaflık olmaz. Başbakan Yardımcısı durup durup askerden yakınmaz. Memurlar, amirlerine üç ayda bir muhtıra kokulu bildirilerle cevap yetiştirmez.Çünkü bilinir ki, askerler ve siviller, güvenlik ve "zgürlükler konusunda çatışmaya girerse bundan d"rdü de zarar g"rür.Nitekim sonuç bu olmuştur: Yılmaz, züccaciyeci dükkanına dalan telaşlı bir fil gibi kırıp d"kmüş, Genelkurmay bütün demokratik teamülleri hiçe sayan açıklamasıyla Yılmaz' ın haklılığına açık bir kanıt sunmuştur.Şimdi istikrar beklenen Türk siyasetinde tablo şudur: Cumhurbaşkanı Başbakan'la kavgalıdır; Başbakan, Başbakan Yardımcısı'yla; Başbakan Yardımcısı Genelkurmay Başkanı'yla; Genelkurmay Başkanı bilumum siyasi kadrolarla... * * *Genelkurmay'ın Yılmaz' la yetinmeyip gelmiş geçmiş tüm siyasileri ve ekonomik teslimiyetçilikten siyasi istikrarsızlığa, soygun düzeninden ahlaki aşınmaya kadar bir dizi defoyu hedef alması "nemli...Soğuk savaş d"neminin

Yazının Devamı

Cevap veriyoruz: "Saddam'ın yolu!"

9 Ağustos 2001


<#comment>Askerlerce "gayrimeşru" sayılan ANAP kongresinde Mesut Yılmaz "Önümüzde iki yol var" demişti:
"Ya çağdaş dünyayla yürüyeceğiz, ya Saddam'ın yolundan gideceğiz."Cevap çabuk geldi:
"B" şıkkı...* * *Genelkurmay'ın ikide bir Başbakan Yardımcı'sını alenen fırçaladığı Türkiye, az gelişmiş bir Ortadoğu ülkesine benziyor.
"Çağdaş dünya"nın hiçbir köşesinde böyle tuhaflık olmaz. Başbakan Yardımcısı durup durup askerden yakınmaz. Memurlar, amirlerine üç ayda bir muhtıra kokulu bildirilerle cevap yetiştirmez.
Çünkü bilinir ki, askerler ve siviller, güvenlik ve özgürlükler konusunda çatışmaya girerse bundan dördü de zarar görür.
Nitekim sonuç bu olmuştur:

Yazının Devamı

Merhaba!

7 Ağustos 2001

candundar@superonline.com

Yazının Devamı

Kırmızı kitap

7 Ağustos 2001


<#comment>Devletin gizli bir çekmecesinde kırmızı ciltle kaplı bir kitap var.
İçinde ne yazdığını pek az kimse biliyor. Ancak bilenler, bunun "Türkiye'nin gizli anayasası" olduğunu söylüyorlar. Yani Türkiye aslında o kitapta yazılı kurallarla yönetiliyor.
Kısaca bu kitabın ve "yazarı"nın tarihinden söz edelim:
1949'da "savunma stratejisini hazırlamak" amacıyla Ankara'da bir Milli Savunma Yüksek Kurulu kuruldu. Kurul 17 sivil bakan ve Genelkurmay Başkanı'ndan oluşuyordu.
1961'de Menderes'i deviren askerlerin sivillere güvensizliği bu kurula da yansıdı. Savunma konularında "tavsiye"lerde bulunmak üzere Milli Güvenlik Kurulu teşkil edildi. Daha önce tek oyu olan Genelkurmay Başkanı, yanına 3 kuvvet komutanını da aldı. Durum; 4 asker, 8 sivil oldu.
1982 Anayasası ile MGK güvenlik kararlarını hükümete "önerme"ye değil "bildirmeye" başladı. 10 kişilik kuruldaki denge de siviller aleyhine değişti: 5 asker, 4 sivil ve 1 cumhurbaşkanı...

Yazının Devamı

Servet değil adalet istiyoruz!

5 Ağustos 2001

"Bunca yıl Tanrı'ya istediklerimi versin diye dua ettim. Hata etmişim" diyordu mesaj; "Bundan b"yle istediklerimi çalıp Tanrı'ya beni affetsin diye yalvaracağım".* * *Rahşan Ecevit bir "zel g"rüşmede, eşine d"nüp, "Bu halk ne zaman rahatlayacak Bülent" diye sormuş ya...Sorunun doğru yanıtı, "Muhtemelen hiçbir zaman" dır.Çocuklarımıza devrolacak bu ağır borç yükü altında, rahat yüzü g"remeden "leceğimizi biliyoruz artık... Rahatlamaktan umudu kestik.Kaç kuşaktır fedakarlık yapmaya talimliyiz.Kimbilir daha kaç kuşak, tevekkülle aynısını yaparız da...Biri bize "šlkenizin size ihtiyacı var" demeye g"rsün; "lümüne koşar, kolumuzdaki bileziği, parmağımızdaki yüzüğü satarız. Aşsızlıktan değil rahatsızlığımız;...haksızlıktan...* * * Bankada sabırla kuyruk beklerken iki uyanık gelip sırayı deliyor ve en "ne geçip işini yaptırıyor ya; işte o zaman çatlıyor sabır taşımız.Trafikte kırmızıda duruyoruz. Bunun karşılığında "düllendirilmeyi de beklemiyoruz. Ama biz beklerken birilerinin yasak şeritten zorbaca direksiyon kırıp "nümüze geçmesi, üstelik kimsenin bu zorbalığa bir şey dememesi çıldırtıyor bizi...Kurala uymak değil bizi yaralayan; enayi yerine konmak...Yasalar, adil bir kural

Yazının Devamı

Servet değil adalet istiyoruz!

5 Ağustos 2001


<#comment>İnternette o kadar çok imzasız yazı dolaşıyor ki, birini alıp kullandığınızda bir meslektaşınıza ait çıkma olasılığı çok yüksek... Öyleyse yazarından peşinen özür dileyerek geçenlerde gelen bir mesajı sizlerle paylaşmak istiyorum:
"Bunca yıl Tanrı'ya istediklerimi versin diye dua ettim. Hata etmişim" diyordu mesaj; "Bundan böyle istediklerimi çalıp Tanrı'ya beni affetsin diye yalvaracağım".* * *Rahşan Ecevit bir özel görüşmede, eşine dönüp, "Bu halk ne zaman rahatlayacak Bülent" diye sormuş ya...
Sorunun doğru yanıtı, "Muhtemelen hiçbir zaman"dır.
Çocuklarımıza devrolacak bu ağır borç yükü altında, rahat yüzü göremeden öleceğimizi biliyoruz artık... Rahatlamaktan umudu kestik.
Kaç kuşaktır fedakarlık yapmaya talimliyiz.
Kimbilir daha kaç kuşak, tevekkülle aynısını yaparız da...

Yazının Devamı