<#comment>#comment>"Foyası meydana çıkmak" deyiminin anlamını bilir misiniz?
Mücevher ustası, bir elması yuvasına mıhlarken, ışısın diye yuvanın zeminine gümüş rengi "foya" (aslı folye olsa gerek) koyar. Zamanla alttaki foya bozulunca elmas o göz alıcı parıltısını kaybeder ve söner. "Foyası meydana çıkmış"tır artık...
Son depremde Topkapı Sarayı Hazine Dairesi'nin foyası da öyle çıktı meydana...
Fatih Sultan Mehmet tarafından 550 yıl önce köşk olarak yaptırılan ve Yavuz Sultan Selim'in mührü, Kanuni'nin kılıcı, Kaşıkçı Elması gibi birbirinden değerli nadide saray eşyalarına ev sahipliği yapan bu binanın ahşap kubbeleri sonradan beton kaplanmış, bu yüzden depremde riskli hale gelmişti. Ciddi bir sarsıntıda çatı çökebilir ve narin vitrinler içinde sergilenen eşsiz hazine tamamen yok olabilirdi.
Ayrıca bütün iyi niyetli çabalara rağmen 60 yıldır ciddi bir restorasyon görmeyen bu saray - müze ışıltısını kaybetmişti.
* * *
Hani genç bir kız, vücudunu dağlayan pençe pençe yanıklarla nakliye aracından inerken merhemden bir yüzün ardından haykırıyordu: "- Diri diri yaktılar!.. Diri diri yaktılar!.." Dehşete kapılmıştık ekran başında...Kimdi yakan?G"rüntüleri yayımlayan kimi televizyonlar bu çığlığı ""rgüt arkadaşlarını yaktı" diye tercüme etmişti. Ertesi gün de pek çok gazetede bu yorumla verilmişti haber...İşte o kızın fotoğrafı vardı Radikal' de geçen hafta... Yaşadığı dehşet gecesinin ateşten mührü, çehresinden silinmemişti henüz... İşin aslını ş"yle anlatıyordu 24 yaşındaki Ebru Dinçer:"- Tavandan üzerimize yakıcı bir madde d"küldü. Vücudum alev almadı ama ani bir sıcaklık hissettim. Elimi başıma g"türdüğümde derimin sıvı gibi eridiğini g"rdüm. Kafa derim, yüzüm, kollarım ve sırtım kavruldu."* * *Ebru geçen ay tahliye olmuş. Avrupalı parlamenterler kendisiyle g"rüşmek istemişler. Bir otelde buluşulmuş. Aynı anda Adalet Bakanı da otelin alt katında Hollandalı bir milletvekili ile g"rüşüyormuş. "- Bir an Bakan'ın karşısına çıkmak istedim" diyor Ebru... "Onunla g"z g"ze gelmek ve yüzümü g"sterip 'işte eseriniz' demek istedim".* * * Cesur bir gazetecilik "rneği olarak ilk olarak Milliyet'in
<#comment>#comment>Ekrandaki o görüntüyü hatırlıyor musunuz?
Hani genç bir kız, vücudunu dağlayan pençe pençe yanıklarla nakliye aracından inerken merhemden bir yüzün ardından haykırıyordu:
"- Diri diri yaktılar!.. Diri diri yaktılar!.."Dehşete kapılmıştık ekran başında...
Kimdi yakan?
Görüntüleri yayımlayan kimi televizyonlar bu çığlığı "örgüt arkadaşlarını yaktı" diye tercüme etmişti. Ertesi gün de pek çok gazetede bu yorumla verilmişti haber...
İşte o kızın fotoğrafı vardı Radikal'de geçen hafta... Yaşadığı dehşet gecesinin ateşten mührü, çehresinden silinmemişti henüz... İşin aslını şöyle anlatıyordu 24 yaşındaki Ebru Dinçer:"- Tavandan üzerimize yakıcı bir madde döküldü. Vücudum alev almadı ama ani bir sıcaklık hissettim. Elimi başıma götürdüğümde derimin sıvı gibi eridiğini gördüm. Kafa derim, yüzüm, kollarım ve sırtım kavruldu."* * *Ebru geçen ay tahliye olmuş. Avrupalı parlamenterler kendisiyle görüşmek istemişler. Bir otelde buluşulmuş. Aynı anda Adalet Bakanı da otelin alt katında Hollandalı bir milletvekili ile görüşüyormuş.
"- Siz yalnızca para için yazıyorsunuz, bense şerefim için..." Aldırmaz bir edayla omuz silkmiş Shaw:"- Demek ikimiz de kendimizde bulunmayan şeyler için uğraşıyoruz." * * * Zengin bir lord "zene bezene yazdığı oyunu Bernard Shaw' a yollayıp g"rüşünü sormuş. Shaw oyunu beğenmeyip aşağılayınca da kapısına dayanmış ve "fkeyle haykırmış: Bizde "milli gurur", "şeref", "onur" gibi kutsal s"zler genelde ya beceriksizlikleri telafiye ya da kişisel çıkarları ülke çıkarı gibi g"stermeye yarayan kullanışlı bahanelerdir. 10 yılda 5 bin faili meçhul cinayete imza atan, yılda 15 milyar dolarlık uyuşturucu ticaretini çeviren çete de savunmasında "Vatan için yaptık" dememiş miydi?Evet, Telekom y"netiminin nasıl oluşacağına IMF'nin karar vermesi bu ülkenin yurttaşları için onur kırıcıdır. Ama herhalde bunun vebali, kamu kurumlarını arpalık haline getirenlerin, popülist politikalarla bu ülkeyi IMF'nin koşullu kredilerine muhtaç edenlerin boynundadır.Kenya, Bangladeş ve Haiti'den sonra en çok çocuk işçi çalıştıran bir ülkenin bakan koltuğunda oturuyor olmaktan incinmiyor "şeref" iniz?Türkiye'nin enflasyon oranında Sudan'ın arkasına düşmesi, bebek "lümlerinde zirveyi zorlaması, sosyal
<#comment>#comment>Zengin bir lord özene bezene yazdığı oyunu Bernard Shaw'a yollayıp görüşünü sormuş. Shaw oyunu beğenmeyip aşağılayınca da kapısına dayanmış ve öfkeyle haykırmış:
"- Siz yalnızca para için yazıyorsunuz, bense şerefim için..."Aldırmaz bir edayla omuz silkmiş Shaw:"- Demek ikimiz de kendimizde bulunmayan şeyler için uğraşıyoruz."
* * *
Birileri el kapılarında para peşinde koşarken diğerlerinin "şeref" diye tutturması bana bu öyküyü anımsattı nedense...
Bizde "milli gurur", "şeref", "onur" gibi kutsal sözler genelde ya beceriksizlikleri telafiye ya da kişisel çıkarları ülke çıkarı gibi göstermeye yarayan kullanışlı bahanelerdir. 10 yılda 5 bin faili meçhul cinayete imza atan, yılda 15 milyar dolarlık uyuşturucu ticaretini çeviren çete de savunmasında "Vatan için yaptık" dememiş miydi?
<#comment>#comment>
Moskova'nın ünlü gece kulübü Dolls'te mönü isteyince şöyle bir liste geliyor önünüze:
Lezbiyen trio: 3000 ruble.
Masa üstünde lezbiyen düet: 2000 ruble.
Dizler arasında ateşli bir striptiz: 1500 ruble.
Açtım, karşımda biri ince, diğeri dolgun iki sarışın, çapkın bakışlar ve kırık bir İngilizceyle "geceme eşlik etme" niyetlerini bildiriyor, "masaj isteyip istemediğimi" soruyorlar.İki mas"r birden mi?..Evet, b"ylesi daha iyiymiş, hatta yetmezse 3.'sü aşağıda bekliyormuş.Dolgunca olanı, ben sormadan masaj tarifesini açıklıyor: "Benim için 80 dolar. Arkadaşımı da istersen 50 de ona..." Anlaşılan otel istihbaratı, akşamları girişe barikat kuran Slav dilberlerine, kimin kaç numarada yalnız uyumakta olduğunu bildiriyor; onlar da teklifsiz damlıyorlar.Rusça teşekkür edince üsteliyorlar. Kapı "nünde fiyat kırılıyor. Giderek eşik sohbeti koyulaşıyor; ince olan, mavi g"zlerini kırpıştırarak, aldıkları paranın yarısını "otele" verdiklerini s"ylüyor; diğeri vücudundan ipuçları vermenin işe yaramadığını g"rünce evdeki çocuğuna para g"türmek zorunda olduğunu anlatmaya başlıyor.Gece yarısı, en azgın çapkının bile ateşini s"ndürecek bu "yküyle kapı "nü sohbeti son buluyor.* * * Saat gecenin ikisi... Moskova'nın g"zde caddesi Tverskaya üzerindeki Intourist Otel'de odamın kapısı vuruldu. Aslında eli kalem tutan erkekler, g"nül hikayelerine g"re ikiye ayrılırlar:Birinci türdekiler "yaşar,