KUSURA bakmasınlar...
Kimseye, “Teşekkürler...” diyecek halimiz yok.
Son beş yıldır, Çeşmeliler bağırıyor, çağırıyor.
“Haksızlık var...” diyorlar.
Ama aldıkları cevap hep aynı...
“Kontrol ettik, bir yanlışlık yok...”
İyi de rakamlar, oranlar aynı şeyi söylemiyor.
ÇAĞDAŞ Yaşamı Destekleme Derneği’nin yöneticileri dernekte yapılan aramada el konulan bilgisayarların hard disklerinin geri verilmediğini söylüyorlar.
Bu ay itibariyle 6 bini üniversite olmak üzere 8 bin öğrenciye burs verilecekmiş. Verilmeye devam edenler de kesilecekmiş...
Dernek yönetiminin kaygısı bursların verilemeyecek olması...
Tabii teknik bir konu ama aşılabileceğini düşünüyorum. Zor zamanlarda birbirimize destek olmamız gerekmiyor mu? Bir formül bulmak; bu kadar zor mu? Bence değil... Önemli olan birilerinin gönüllü olması...
Bu öğrenciler düzenli olarak burs aldıklarına göre ödemelerin yapıldığı bankalar kanalıyla kısa sürede bir çözüm bulunacaktır.
Ama daha önemli olan...
Dernek kaynaklarının da bir süre aksayacak olması...
29 MART seçimleri geride kaldı. Şimdi çalışma zamanı...
İl Genel Meclisi’nde seçimler yapıldı, belediyelerde komisyonlar kuruldu.
Bekleyen devasa problemler var ve kentlerin kaybedecek zamanları ne yazık ki yok.
Her zaman yazıp, çiziyorum.
Belediye başkan adayları kadar Meclis’te görev alacak üyeler de çok önemli...
Bugüne kadar belediye başkanları beraber çalışacakları kadroları tam olarak belirleyemediler.
Genel merkezler bu imtiyazları elinden bırakmak istemediler.
UNAKITAN çifti İzmir’i seviyor.
Bunun nedenini Ahsen Unakıtan şöyle açıklıyor.
“Buraya gelin geldim, avukatlık stajını burada yaptım. İzmir’in benim için çok özel yeri var. İzmirliyim yani...”
Kemal Unakıtan İzmir’de görev yaptı; iş dünyasıyla iyi ilişkileri var.
Kentin yapısını da, özelliklerini de çok iyi bilen bir devlet adamı...
O yüzden geçen yıl İzmirlilere, Çeşme’ye verdiği sözü bu sefer tutacağını düşünüyorum.
Nitekim Bakan’ın açıklamaları da bu yönde...
ÇEŞME’DEKİ ecrimisil rakamlarıyla ilgili Maliye Bakanlığı ne diyordu?
“İncelememizi yaptık. Belirlenen ecrmisil fiyatlarında bir hata görmedik. Bunun nedeni Çeşme Belediyesi’nin 2006’da yaptığı emlak değer artışlarıdır...”
Çeşme Belediye Başkanı ne diyor?
Geçen gün yazmıştım.
Özet yapayım:
“Ecrimisil hakla açık yerler için geçerli olamaz. Yolun değeri var mıdır? Olamaz... Bu alanlar devletindir. Değeri biçilmiş değildir. Bu bilgiler Maliye Bakanlığı’nın çıkardığı kitaplarda, yönetmeliklerde de vardır. Arsa vasfı
MİLLİYET Gazetesi yazarı Yrd. Doç. Dr. Engin Önen’in seçim sonuçlarıyla ilgili çok önemli bir analizi var:
“Yerel seçim sonuçları üzerine yapılan değerlendirmelerde daha çok, iktidarın düşüşü ve muhalefetin yükselişi temaları üzerinde duruldu. Bu tür değerlendirmeler sonuçları yeterince açıklamaktan uzaktır. Çünkü siyasi seçim sonuçlarının siyasi anlamını tartışacaksak, bunlara sadece rakamlar olarak bakmamız gerekmektedir. Örneğin, AKP’nin oy kaybı bir gerçektir. Ancak demokrasi tarihimizde hiçbir iktidar partisine, dördüncü seçiminde yüzde 38-39’a yakın sonuç nasip olmamıştır. AKP halen kendini izleyen iki muhalefet partisi kadar desteği koruyabilmiştir. Onun için AKP’nin çözülmeye başladığı ve eridiği yönündeki yorumlar gerçekçi değildir. AKP’nin böyle bir yola girmesi sadece iktidarın yıpranmasıyla olmaz. İktidarı devir alabilecek muhalefetin varlığıyla olur...”
Her zaman yazıyorum.
29
ÇEŞME’DEKİ ecrimisil sıkıntısıyla ilgili yazıma çok sayıda tepki geldi.
Bakanlıklardan, bü-rokratlardan...
Milletvekillerinden, odalardan, derneklerden...
Ve de Çeşmelilerden...
Öyle anlaşılıyor ki; yakın bir gelecekte ecrimisil konusunda bir çözüm üretmek pek mümkün değil.
Neden mi?
Çünkü bakanlıklar ve ilgili bürokratları olaya farklı bir açıdan, Çeşme Belediyesi ve kamuoyu farklı bir açıdan bakıyor.
HAFTA sonu Deniz Baykal İzmir’deydi. Kendisine de, yeni seçilen belediye başkanlarına da büyük bir ilgi vardı. 29 Mart yerel seçimleri sembollerin öne çıktığı bir seçimdi ve İzmir bu semboller içinde en değerli olan kentti.
Baykal da, “Seçimi biz değil, İzmirliler aldı. Biz sadece yardımcı olduk” diyerek; bir mesaj yollamış oldu.
Hatırlayın, türban konusunda AKP ve MHP anlaşıp yasa değişikliğine gittiler.
O günlerde, “AKP ve MHP’nin anlaşması yetmez. Önemli olan CHP’nin tavrıdır. CHP bu ortak akla katılmazsa toplum rahatlamaz” diye yazmıştım.
Bugün de aynı görüşteyim.
Türkiye’nin kritik konularında iktidar ve ana muhalefetin masaya oturuyor olması gerekir. Aksi halde toplumsal bir uzlaşmadan söz etmek çok zor olur.
Bu konuda AKP’ye de, CHP’ye de düşen çok şey var.