BEDEN iMAJI

19 Aralık 2009

Bugünkü yazımızı sevgili psikologumuz Sevilay Sitrava ile beraber hazırladık. Üzerinde çok düşünmediğimiz ‘beden imajı’ teriminin ne kadar etkili olduğunu ilgiyle okuyacağınızı düşünüyorum. Beden imajı, bir kişinin fiziksel görünüşünü kendisinin nasıl algıladığı ya da beynin vücudu nasıl yorumladığıyla ilgilidir.


Şişmanım, çok zayıfım. Daha uzun olsaydım, daha kısa olsaydım, saçım düz olsaydı, daha güzel burnum olsaydı, daha mutlu olurdum.Bu ifadelerden herhangi biri size de tanıdık geliyor mu? Kendinizi zaman zaman beğenmiyor musunuz? Cevabınız ‘evet’ ise yalnız değilsiniz. Bazen insanlar kendilerine haksızlık yapabiliyor.
Eğer 13 -19 yaş arasındaysanız (ergenlik çağı),
Menopoza giriyorsanız,
Yeni doğum yaptıysanız,

Yazının Devamı

YAŞINIZLA BiRLiKTE KiLONUZ DA ARTMASIN

16 Aralık 2009

İlk sohbetlerimde 60 yaş ve üzeri danışanlarımda genelde hep bir kabullenmeyle karşılaşıyorum. “Benim yaşım ilerledi, kilo vermem zor biliyorum ama...” diye başlayan cümleler çok fazla tekrarlanıyor. Oysa yaşınız ilerlerken kilonuzun artmasını durdurmak sizin elinizde. Aslında en doğrusu, kilo almadan önce tedbir almak. Ancak olsun kilo almış bile olsanız vazgeçmediğiniz sürece yaşınız kaç olursa olsun kilo verebilirsiniz.
Sağlıklı beslenmenin birçok yararı vardır. Enerjiniz yükselir, iyi bir zihin sağlığı, hastalıklara karşı direncin yükselmesi, daha çabuk iyileşme, daha iyi bir ilaç etkisi ve kronik hastalıkları daha iyi yönetmek gibi olumlu etkiler ile hareketliliğiniz artar ve yaşam kaliteniz yükselir

Yaşlandıkça kilo almayı etkileyen faktörler:
- Aktivite seviyesi: Yaşı ilerleyenler bazı fiziksel veya medikal nedenlerle, genelde daha az hareket eder. Bu da, yakılan kalorilerin düşmesine ve kilo alımına yol açabilir.
- Metabolizma: 40 yaşından sonra, metabolizmamız her yıl daha yavaşlar. Kilo almamak ve yediklerinizi azaltmamak istiyorsanız harcadığınız kaloriyi artırmanız en kolay yoldur.
- Tat alma ve iştah: Tat ve koku alma duygusu yaş ilerledikçe zayıflar. O nedenle,

Yazının Devamı

KADIN TiRYAKiLERiN KORKUSU: KİLO

13 Aralık 2009




Sigarayı bırakmak isteyen ama birçok nedenle bırakamayan daha doğrusu bırakamayacağına inananların sayısı çok fazla. Ancak, sigara içmeye devam eden bu kişilerin önemli bir kısmı da, sigarayı iştah kesici, metabolizma hızlandırıcı olarak görüyor. Özellikle de hanımlar. Peki, bunlar doğru mu?
Ağustos ayında yapılan yeni bir çalışmaya göre sigara içen ve kilo vermeye çalışan insanlar, kilo alırım endişesiyle sigarayı bırakmaya çekiniyor. Özellikle kilo sorunu olan kadınların bu duygusu erkeklere göre daha dikkat çekici seviyede bulunuyor. Birçok insan kilo kontrol mekanizması olarak sigara içiyor ve kilo alma korkusundan dolayı sigarayı bırakmaya karşı. Kilo sorunu olan ve sigara içen kadınlar, kilo sorunu yaşamayan kadınlara oranla sigarayı bırakmayı pek düşünmüyor. Bir yıl süren bu araştırmaya göre sigarayı bırakmak için bir kadının motivasyonu, sigarayı bıraktıktan sonra kilosunu kontrol edebilme güvencesiyle doğru orantılıdır. Yani sigarayı bıraktıktan sonra kilo almayacağını garantiliyor ise bu konuda kendine güveniyor ve sigara bırakma programına daha kolay katılıp daha çabuk uyum sağlıyor.


Yazının Devamı

HER ÖĞÜN 1 GRAM OLUMLU DÜŞÜNCE

12 Aralık 2009

Herhangi bir başarı söz konusu olduğunda, düşünce tarzının önemini hep duyarız. Bir düşünür, “düşünce ek, eylem biç” demiş. Biz nasıl düşünürsek, öyle davranırız. Çünkü, düşünce tarzımız, duygularımızı, duygularımız da tutumumuzu ve davranışlarımızı belirler. Bu doğal ilke, bir diyet programının başarılı olmasında da geçerlidir. Kendimiz hakkındaki düşünce tarzımız, duygularımızı belirler. Sağlıklı ve ölçülü beslenerek ideal kiloyu sağlamakta başarılı olmanın, beslenmeden çok, düşünce tarzıyla ilgili değişiklikler yapmayla daha çok ilgisi vardır. O zaman ne yapmalıyız? Cevap basit: Beslenme programına her öğün ve öğün arası bir gram olumlu düşünce katmalıyız. İdeal kilosunda olmayan bireyler, genelde imajlarıyla ilgili olumsuz düşüncelere sahiptir. Vücut ölçülerinden memnun olmadıkları için özgüvenleri düşük olabilir. Kısaca, kilosundan mutlu olmayan kişilerin, kendileri hakkında olumsuz düşünme eğilimleri vardır.

Değişimdeki engel: ‘Ben’
Kişilerin moralinin bozulmasının nedeni, bazen kilolarıyla ilgili kendi kendilerine söyledikleridir. Diğer zamanlarda da, arkadaşlarının, aile bireylerinin çocukluktan beri kiloları ile ilgili söylediklerini zihinlerinde tekrarlamalarıdır.
İd

Yazının Devamı

DiYET LİSTESİZ'DE KİLO VERİLEBİLİR

9 Aralık 2009

Sağlıklı beslenmek, yiyecekler ve içeceklerden kendinizi mahrum etmek değildir. Daha çok, kendini iyi hissetmek, daha enerjik olmak ve mümkün olduğu kadar sağlıklı yaşamakla ilgilidir.
Bunlar, beslenmenin bazı temel maddelerini öğrenmeniz ve uygulayabileceğiniz bir şekilde yaşamınıza katmanızla gerçekleşebilir. Sağlığınızı geliştirecek yiyecek tarzlarını seçerseniz, kalp rahatsızlıkları, kanser ve diyabet gibi hastalıklara yakalanma riskini azaltabilirsiniz. Hayatımız yeterince zor. Bu nedenle beslenme biçiminizi değiştirirken, sizi zorlayacak katı kurallar yerine, basit ve rahatlatıcı öneriler paylaşmak istiyorum

Kalçaya yapışan yağlar
Aldığınız kalori ile harcadığınız arasında denge sağlayın. Spor yaptığız veya çok enerji harcadığınızı düşündüğünüz gün, biraz ölçüyü kaçırabilirsiniz ama hiç hareket etmediğiniz bir dönemde yediklerinizi abartmak, fazla kalorinin çok hızlı olarak yağa dönüşmesi ve genetik yapıya göre kalça veya karnınıza yapışması anlamına gelir.

Yemeğinizi paylaşın
Yüksek yağlı veya kalorili besinleri yasaklayıp, tamamen hayatınızdan çıkartmayı bir süre başarabilirsiniz, ama kısa bir süre sonra mahrumiyet duygusu ve yasağı delme arzusu tamamen yoldan çıkmanıza

Yazının Devamı

ÇOCUKLARINIZA iYi ÖRNEK OLUN

7 Aralık 2009

Konu çocuk olduğunda, maalesef bazı ebeveynler genelde besinlerin çocukları için önemini gözden kaçırıyor. Birçok ebeveyn de, sağlıklı beslenmenin öneminin bilincinde olduğundan ama çocuğuna söz geçiremediğinden şikayet ediyor
Son zamanlarda fazla kilolu veya obez hatta çok üzücüdür ki, diyabetli çocuk sayısı arttı. Kliniğimize başvurarak, çocuklarını sağlıklı beslenme konusunda doğru alışkanlıklara yönlendirmek isteyen ebeveynlerin sayısı arttıkça, onlara sadece ne yapmaları gerektiğini söyleyerek yardım etmenin ötesinde, daha bilinçlenmelerine yardım etmeye çalışıyoruz.

Yeme alışkanlıklarını geliştirmek
Bir çocuğun büyütülmesi, yaşama hazırlanması çok zevkli ama bir o kadar da zor. Her konuda elimizden gelenin en iyisini yapmak istiyoruz. Eğitimleri, sağlıkları ve onunla ilgili olarak da beslenmeleri konusunda titiz davranmaya çalışıyoruz.
Birçok ailenin çocuklarını beslenme konusunda bilinçlendirmeye çabaladığına - bazen de boş yere - şahit oluyorum. Birçok danışanımız da, “Çocuğum fazla kilolu, ona doğru beslenmeyi öğretmeye çalışıyorum ama beni dinlemiyor. Evde artık patates bile kızartmıyorum ama okuldan eve gelirken dışarıda arkadaşlarıyla yiyor. Akşam da ‘iştahım yok’

Yazının Devamı

YOĞUN iŞ TEMPOSU BAHANE DEĞiL

5 Aralık 2009

Daha doğru beslenmeyi, kilo vermeyi ve / veya daha sağlıklı beslenmeyi seçtiniz. Ama, tüm iyi niyetlerinize rağmen, yoğun iş hayatınız ve sonra da koşturarak gittiğiniz evinizde sizi bekleyen sorumluluklar bu kararınızı uygulamanızı zorlaştırıyor. Hatta imkânsız kılıyor. İşten çıkınca, yanında patates kızartması olan bir hamburger ya da bol soslu bir dürüm ile yemek işini bitirmek istiyorsunuz. Ondan sonra da, en sevdiğiniz diziyi seyretmek için televizyonun karşısındaki koltuğa gömülmek için can atıyorsunuz. Günün tüm yorgunluğunu atmak için, tembellik ne güzel şey!
Ancak biraz zaman ayırıp yeme planları yaparak bu diyet ve beslenme tuzaklarını geçersiz kılabilirsiniz. Kağıt - kalem alın ve beraber beslenme planı yapalım.
(Bu plan, kronik hastalığı olmayan, hekim tarafından belirli bir diyet tavsiye edilmeyen, sağlıklı bireylere uygundur. Bu listeyi yapmaktaki amacınız, kilo vermek değil, ölçülü beslenmek ve sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemek olmalı.)


ÇALIŞANLAR İÇİN 10 ADIMDA SAĞLIKLI BESLENME PLANI

Yazının Devamı

MADEN SUYU DOST MU, DÜŞMAN MI?

2 Aralık 2009

KADINLARDA KEMİK ERİMESİNE KARŞI
Bir okurum “Maden suyunun faydalarını biliyorum ama yüksek tansiyonum var. İçebilir miyim? Cevabınız “evet” ise miktarı ne olmalı?” diye soruyor. Bu konuda daha detaylı bilgi vermek istedim.

Günlük kalsiyum ihtiyacına destek
Kadınlarda menopoz sonrası dönemde oluşan kemik kaybının azaltılmasına yönelik olarak günlük kalsiyum ihtiyacı artar, bu dönemde kadınların günde 1300 - 1500 mg kadar kalsiyum almaları gerekir. Kalsiyumlu maden suları kalori içermediği için kilo bağlantılı ‘yan etkileri’ yoktur, hem kalsiyum desteği sağlar hem de kadınların önemli bir sağlık sorunu olan kemik kaybının önlenmesinde etkin rol oynayabilir.

Kalp ve damar sağlığı için
Son yıllardaki çalışmalar, şişelenmiş mineralli su içenlerde kalp ve damar sağlığı üzerindeki başlıca risklerin gerilediğini, kan yağları, kan şekeri ve kan basıncı yüksekliği gibi olumsuz biyokimyasal göstergelerin düzeldiğini ortaya çıkardı. Özelikle sodyum, kalsiyum veya magnezyum bikarbonatlı maden sularını, günde 0.7 ila 1 litre kadar düzenli içen kişilerde, kalp ve damar işlevlerinin desteklendiği yönünde artık güçlü bilimsel kanıtlar bulunuyor.

Hipertansiyonda maden suyu

Yazının Devamı