Yeni bir yılı karşılarken, büyük bir olasılıkla sevdiklerinizle beraber sofrada daha uzun süre vakit geçireceksiniz ve her zamankinden daha zengin bir akşam yemeği sofranız olacak. Eğer ertesi gün pişman uyanmamak ve “keşke...” yerine “iyi ki...” demek istiyorsanız, yediklerinizin içerik ve miktarlarını dengelemenizde fayda var. Bunun için de aşağıdaki önerilerden faydalanabilirsiniz.
Bir yılı geride bırakırken genellikle hepimiz yeni yılın bize ve sevdiklerimize bazı değişiklikler getirmesini isteriz. Sevdiklerimize de ‘yeni yıl dileklerimizi’ iletiriz: “Yeni yılın size başarı, mutluluk ve sağlık getirmesini dilerim”. Bu, güzel bir temenni olmakla beraber kalıplaşmış bir cümledir. Çünkü deneyimlerim bana, yeni yılın bize bir şey getirmediğini, bunları kendimizin sağladığını öğretti.
- Daha büyük eve taşınmak, yaşadığı semti değiştirmek gibi yaşam tarzı ile ilgili bir değişim olabilir.
- İhtiyacı olanlara daha sık yardım etmek, çevresine daha duyarlı davranmak gibi bir sosyal aktivite olabilir.
- Daha sağlıklı beslenmek, daha fit olmak, iyi yaşam günlüğü yazmaya başlamak, daha az alkol almak, sigarayı bırakmak gibi kendisinin bir alışkanlığı ile ilgili bir değişim de
Temelde, değişim için yeni yıl bir kalıptır. Oysa, siz değişmedikçe, yılın değişmesi bu kararınızı uygulamaya bir katkı sağlamaz.
Bu yazı dizisinde Mezura Kliniği’ndeki çalışma arkadaşlarım Lale Rona, Psk. Sevilay Sitrava Günenç, Dyt. Gamze Şanlı ile birlikte, yeni yıl hedeflerinizi gerçekleştirmede farklı bir bakış açısı sunmak, beslenme ve egzersiz önerilerini yinelemek istedik. Ayrıca, yeni yıl akşamı için mönüler ve pratik önerileri de paylaşacağız.
Hayatımız çok değerlidir. Bize verilen bu hayata minnettar olmamız, onun kıymetini bilmemiz gerekir. Yaşamları boyunca sağlıklı beslenme ve egzersiz gibi doğru alışkanlıklara sahip kişiler, daha kaliteli yaşar. Ama birçok insan da 50 yaşına doğru bazı sağlık problemleriyle karşılaşıncaya kadar, daha sağlıklı beslenme ve daha fit olma konusuna pek dikkat etmez. Belki biraz da bilinçsizce, kulaktan dolma bilgilerle ‘idare’ ederler. Ancak, tembellik etmeyip bu konuda bilgi alan ve temel sağlık değişiklikleri yapan kişiler, daha iyi bir yaşama sahip oluyor.
Eğer siz bu kategoride olduğunuzu düşünmüyorsanız, bugün bir karar verip, kendi yaşamınız için olumlu değişikliklere gidebilirsiniz. Bu noktada, hiçbir doğru karar için geç
Sebze ve meyve tüketiminin öneminden hep bahsederiz. “Sofranızı renklendirin, renkler arttıkça antioksidan kapasite artar” sözünü sıkça duyduğunuza eminim. Dört mevsimi yaşadığımız ülkemiz bize doğanın birçok hazinesini sunuyor. Meyve ve sebze bolluğu içindeyiz, ama sebzeleri pişirirken besin değerlerinin korunması, üzerinde dikkatle durulması gereken bir konu.
Bu konuda Nisan 2009 Journal of Food Science dergisinde yayımlanan bir makaleye rastladık. Bu makale bazı inançlarımızı desteklerken bazılarını değiştiriyor. Bu araştırmaya göre sebzelerin, ızgara veya mikrodalga fırında pişirilmesi, antioksidan seviyelerinin artmasına yardımcı oluyor. Meyve ve sebzeler, kanser ve diğer hastalıklardan koruyucu antioksidanlara sahip oldukları için bu besin öğelerinin kayba uğramaması çok önemli. Meyve ve sebzeleri yüksek antioksidan kapasiteleri ve düşük kalorileri nedeniyle, her yaş grubunda tüketmeye özen göstermemiz gerekiyor. Peki nasıl pişirmeli?
Altı çeşit pişirme yöntemi denendi
Bu makaledeki İspanyol araştırmacılar, antioksidan kapasitesini en iyi şekilde kullanmak için, 20 çeşit meyve üzerinde altı çeşit pişirme yöntemini denemiş.
* Haşlama
* Basınçlı pişirme (düdüklü
Sevgili okurlar, iki haftadır pazar günleri farklı durumlar için örnek diyetler verdiğimiz Senin diyetin hangisi?’ köşemiz sizden büyük ilgi görüyor . Geçen haftaki hipoglisemi diyeti sonrası benzer problemi olan onlarca okuyucumuzdan e-mail aldık
Gelen mesajlardaki hikayelerin ortak özelliği şuydu: Genelde yüksek kan şekeriyle birlikte damar tıkanıklığı, yüksek kolesterol ve yüksek tansiyon şikayetleri görülüyor. Bu çok normal, çünkü ‘metabolik sendrom’ adını verdiğimiz durum böyle başlıyor
OKURUMUZ HEM KİLO VERMEK, HEM İYİ KOLESTEROLÜNÜ YÜKSELTMEK İSTİYOR
SORU: Bir yıl önce TİP 2 şeker teşhisi kondu. Sabah - akşam Diaformin 1000 kullanıyorum, yaşım 60. Üç yıl önce kalp damarlarındaki tıkanma nedeniyle üç stent taktılar. Kolesterol düşürücü ilaç ve aspirin alıyorum. Haftada en az üç gün tempolu yürüyorum. Kolesterol ve lipit yüksekliği ailemden geliyor. Bu nedenle ilaçla alt seviyelerde tutabiliyorum. İyi kolesterolüm de düşük.Tansiyon ortalaması 8 / 13. Tansiyon ilacı da alıyorum. Sebze, meyve, tahıllar, az sıvı yağ, kepek ekmek, beş öğün az yemeye dikkat ediyorum ama kilom biraz fazla. Hem kilo vermek, hem iyi kolesterolü yükseltmek, hem şekeri kontrol altında tutmak
Adı üstünde ‘İyi Yaşam Günlüğü’nü, özellikle yaşamlarını yönetmek, daha da önemlisi ‘iyi yönetmek’ isteyenlere destek vermek için hazırladım. Bu sene dördüncü sayısı çıkan ‘İyi Yaşam Günlüğü’nü doğru kullanmayı öğrenenler, yaşamlarını sağlıklı yönetmekte daha etkin oluyor. Bunun en önemli nedeni, hem yiyip içtiklerinizi, hem de yaptığınız egzersizleri kaydetmenizin yanında, yaşamınızı yönetmede çok önemli rol oynayan farkındalığınızı, yazdığınız duygusal durumlarınızı gözden geçirerek otokontrol kazanmanız.
Günümüzün hızlı temposunda bu kontrolü sağlamak çok önemli hale geldi. Çünkü, obezite çok görüldüğü için sürekli bu konuda çözüm üretmeye çalışan ABD, artık sadece diyet listesine bağımlı olarak zayıflamanın kalıcı sonuç vermediğinin altını çiziyor. Ben ve meslektaşlarım birçok kez diyet tedavisini planlamak için metodolojilerdeki gerekli değişikliği dile getirsek de, bazıları ‘çaba göstermeden’, hedefe kolayca ulaşmanın cazibesine kapılıyor ve ‘mucize formüller’e ilgi gösteriyor.
İnsanların bu konudaki aldatmalara kanmamaları, tuzaklara düşmemeleri için, bana ve meslektaşlarıma da doğruları tekrar tekrar yazmak, söylemek düşüyor.
NEDEN ‘İYİ YAŞAM GÜNLÜĞÜ’?
1-Otoko
Bazı danışanlarımız, kliniğimize gelinceye kadar, düşük kolesterollü diyetin, yulaf ezmesi, salata ve haşlanmış tavuk yemekten ibaret olduğunu düşünüyor. Oysa kolesterolü düşürmeye yardımcı olacak lezzetli yollar da var. İşte bu konuya açıklık getirmek ve özellikle yüksek kolesterolün üstesinden daha kolay gelmenin yollarını paylaşmak amacıyla, bugünkü yazıyı meslektaşım Dyt. Gamze Şanlı ile birlikte hazırladık.
Meyve ve kuru yemişlere evet, tam yağlı peynirlere hayır
Kolesterolü yüksek olan bireylerin, akşam yemeği öncesi yapılan ara öğün için, tuzlu krakerler ve tam yağlı peynirleri (doymuş yağ oranları oldukça yüksek) seçmek yerine meyve ve fındık, badem gibi kuru yemişleri tercih etmeleri daha yerinde olacaktır. Günde 10 - 15 adet badem tüketimi, LDL (kötü huylu) kolesterolünüzün düşmesine yardımcı olur. Aslında, ceviz de HDL (iyi huylu) kolesterolünüzü yükselterek, size faydalı olacaktır.
Kokteyller yerine kırmızı şarabı tercih edin
Araştırmalar, makul derecede şarap tüketiminin HDL kolesterolü artırabileceğini gösteriyor. Ancak HDL’si düşük olan bireyler, -hiç alkol tüketmiyorlarsa-, artırmak için alkol almaya başlamasın. Margarita veya meyve suyuyla karışık alkollü
‘Kilo verme yolculuğunda başımıza gelenler’, ‘Diyette başarısızlık sebepleri’, ‘Vazgeçmeyi nasıl önleyebiliriz?’ ve daha birçok konu hakkında daha detaylı bilgiyi, mayıs ayında yayımlanan ‘Afiyetle Diyet’ adlı kitabımdan öğrenebilirsiniz.
Diyet farklı durumlarda farklı anlamlar kazanabilir. İlk akla gelen genelde zayıflama diyeti olur. Oysa ‘zayıflama diyeti’ kavramını çoktan geride bıraktık. ‘Sağlıklı kilo’, ‘ideal kilo’ kavramları bile artık eskimeye yüz tuttu. Önemli olan ‘gerçekçi’ kilodur. Bu da yaş ve boy çizelgelerinden bağımsız olarak bireyi dinleyerek, detaylı yağ kas su ölçümleri yaparak, genetik yapı, önceki diyet girişimleri ve sosyal yaşam temposu ile fiziksel aktivite seviyesine bağlı olarak belirlenebilecek kilodur.
Hipoglisemi, kandaki şeker seviyesinin normalin altına düşmesidir. Besinler yoluyla aldığımız tüm karbonhidratlar (ekmek, bal, şeker, meyve, mısır, pirinç, makarna gibi) bağırsaklarımızdan emildikten sonra kanda glikoz olarak dolaşır. Bu kan glikoz değeri, normalde 70 - 110 mg/ dl arasında iken, şeker düzeyinin 50 mg/dl veya altına düşmesi ‘hipoglisemi’ yani ‘düşük kan şekeri seviyesi’ olarak tanımlanır. Bu durum genelde tansiyon düşmesiyle de karıştırılır. Kişinin hipoglisemi olup olmadığını anlamak için genellikle şeker yüklemesi sonrası kesin tanı konulmaktadır.
DENGELi BESLENME HiPOGLiSEMiYi ÖNLER
- 2-3 saat arayla dengeli bir beslenme tipi kan şekerinin düşmesini engeller.
- Ana ve ara öğünlerin hepsinde mutlaka karbonhidrat ve protein birlikte yenilmelidir.
- Ara öğünde meyve tek başına değil mutlaka protein içeren (süt, yoğurt, peynir, fındık gibi) ve kompleks karbonhidrat dediğimiz besinlerle (tam buğday, çavdar, kepekli tahıllar) beraber yenilmelidir.