CHPyi CHPliler yıpratıyor

8 Temmuz 2004

Baykal gücünü göstersin diye mi?Muhalefet gerekeni yapamayacaksa neden hazırlıksız bir şekilde harekete geçti ve güvenoylaması tuzağına düştü.Özetle, "Baykalla bu parti iktidar olmaz" deniyor. Peki ama bu aceleci parti içi muhalefetle olur mu?Olsaydı zaten zamanında olurdu. Çünkü muhalefetin önderleri CHPnin hep yönetici kadrolarında olmadılar mı?Oldular da ne yaptılar?Baykalı genel başkan yapmaktan başka...İşte son kurultay; onda da Baykal 1058 delegenin 781inin oyunu aldı. Bunun hiç mi anlamı yok.Muhalefet şimdi aceleyi bırakmalı, başını iki elinin arasına alıp serinkanlı düşünmeli, "Biz nerede hata yapıyoruz" diye...* * *BAYKALla olmuyor.Peki kimle olacak?Yıpranmamış, vizyonu olan, karizmatik yeni isimler var mı?Bu tutumla olmuyor.Peki nasıl bir tutum gerekiyor?Muhalefetin yeni bir planı, projesi, programı, hazırlığı, hedef saptaması var mı?Kamuoyuna bir metin açıklandı mı?Olsa herhalde açıklanırdı.CHP ne bu yönetimle, ne de bu parti içi muhalefetle iktidar olabilir.CHPnin yenilenmesi gerekiyor. Halkla bütünleşmesi gerekiyor. Güven vermesi gerekiyor.* * *YILLAR önce İsmail Cem, "Sosyal Demokrasinin Türkiye Deneyi" başlıklı araştırmasında şöyle diyordu: "Sosyal demokrat

Yazının Devamı

Zirve gitti, adı kaldı yadigâr...

1 Temmuz 2004

İstanbul toplantısı NATO için dönüm noktası oldu. Görev alanı genişletildi.Artık NATO Avrupa dışı olaylarla, özellikle de terörle mücadelede etkin rol oynayacak. Avrupa Gücü ise kendi kıtasındaki gelişmelere eğilecek. Bu nedenle de, örneğin NATO Bosnadan çekilecek, onun yerini Avrupa Gücü alacak.Avrupa ülkeleri NATO markasıyla Iraka da "işbirliği" adı altında müdahaleci olabilecek.Bu "işbirliği" şimdilik Irak güvenlik güçlerini eğitme işleri olarak tarif edilse de, herhalde anlaşılması gereken, Iraka NATOnun elinin şöyle veya böyle uzanacağı olacak.* * *BUNDAN böyle NATO Afganistandaki etkinliğini de artıracak.Bu gelişmeler; ABD ile AB ayrı kutuplar olmaktan çıktı, ABD ile AB birbirine yaraşıyor demeye yeter mi?Kağıt üzerinde durum böyle de görülse Chiracın tutumu pratiğin pek de böyle olamayacağı izlenimi veriyor.Örneğin Chirac, "Iraka NATO bayrağı dikilse bu yanlış olur" diyor. Bağdatın talebi olsa bile, Irak güvenlik güçlerinin eğitiminin ancak Irak dışında yapılabileceğini vurguluyor. Ve bunun ikili bir ilişki olarak görülmesi gereği konusunda ısrar ediyor. Chiraca göre Irak topraklarında bir eğitim gerekiyorsa bunu NATO değil, ancak "koalisyon güçleri" yapabilir.Chirac,

Yazının Devamı

"Güneydoğu"dan geliyorum

27 Mayıs 2004

7si Güneydoğuda, 10 ildeydim. Burası bir tarih, medeniyet, kültür, sanat, tabiat hazinesi.Antakya, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Diyarbakır, Adıyaman, Malatya ve Kayseri illerimizden söz ediyorum.Harranı, Nusaybini, Midyatı, Sivereki, Kahtayı, Ramanı ve dağlarını, Hilvanı, Tavası görme şansım oldu.Birecik Barajının suları altında kalan cennet Halfetiyi, yine sular altındaki bir masal ülkesi Hasankeyfi, dünya Süryanilerinin merkezi Deyrüzzaferan Manastırını, Malabadi Köprüsünü, Cendere Köprüsünü, Nemrut Dağını ve dağın tepesindeki Kommagene Krallığının tümülüsü ile buradaki dev tanrı heykellerini, Atatürk Baraj gölü ve etrafını, Erciyes Dağını ve buradaki tesisleri, diğer tarih, sanat ve tabiat güzelliklerini hayranlıkla izledim.Suriye sınır çizgisi boyunca kilometrelerce süren mayın tarlalarının hala neden temizlenip tarıma kazandırılmadığını hayretle sordum. Yoksa, mayınların yerlerini belli eden ve kaybolduğu söylenen haritalar hala bulunmadı mı?* * *BEN bu bölgeye yıllar önce iki kez daha geldim. Biri uçakla, diğer karayoluyla gerçekleşen bu gezilerim bu seferki kadar kapsamlı olmamıştı.Eğer tavsiyeme uyar bölgeye giderseniz, hayalinizdeki Güneydoğu ile

Yazının Devamı

Adalet mülkün temeli ama...

20 Mayıs 2004

Hem de nasıl?"Türkiye Cumhuriyeti toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde insan haklarına saygılı... hukuk devletidir."Öyle mi?* * *YARGI iflas etmiş durumda.Hukuk devletinin teminatı yargı iflasta.Şaka değil; belki de Türkiyede ilk özelleştirilen, yargı müessesesi oldu. İnsanlar mahkeme yerine özel infaz kurumlarına başvurur oldu.Çek - senet mafyası, tetikçiler, infazcılar boşuna çıkmadı.Mafya denilen gayri hukuki oluşum bugün Türkiyede en mütevazı bir sıralamayla beşinci güç haline geldi.Hâkimler, Türkiyenin gözbebeği olması gereken hakimler, ekonomik sıkıntı içinde kıvranıyor.Adliye binaları dökülüyor, malzeme yok, personel yok, yeni teknoloji oralara giremiyor.Hâkimler, savcılar otobüste, dolmuşta kuyrukta, sırada...Bir dava on yıl sürüyor.Ve biz "hukuk devleti" maddesini Anayasanın en başına koymuşuz.Süs gibi duruyor.* * *BU cümleler 1996da bu köşede yer aldı. Aradan 8 yıl geçti, pek de değişen bir şey yok.Olmadığını göstermek için tekrarladık.Öyle bir noktaya geldik ki artık "Adalet mülkün (devletin) temelidir" sözü değil de, "Hâkim vicdanı ile cüzdanı arasında sıkışmıştır" sözü yargıyı temsil ve tarif eder oldu.Bu ayın 15ine kadar bir hâkim adayının maaşı

Yazının Devamı

Tüp geçitte yanlış hesap

13 Mayıs 2004

Öncelikle, Boğaz tüp geçidinin büyük bir depremden etkileneceği yolundaki endişemizi belirttik.Prof. Dr. Semih S. Tezcan, "Boğazda yapılması düşünülen tüp geçit konusunda en önemli sakıncanın yerinin yanlış seçilmiş olmasından kaynaklandığını" öne sürdü.Zaten İstanbulu etkileyen büyük depremlerden sonra şehir daha hızlı bir şekilde doğu - batı aksından kuzeye kayarken tüp geçitli ulaşım için güney güzergahını savunmak imkansız gibiydi.O günlerde bu köşedeki tartışmada yer alan İstanbul milletvekili Bülent Akarcalı da öncelikle şu endişesini belirtiyordu:"Projede raylı sistem dışında araç geçişi yok. Projede kara taşıtları için geçiş öngörülmediği için tüp geçit 3. köprü ihtiyacını ortadan kaldırmamaktadır."Bu tespit de doğru çıktı. Bugünlerde 3. köprü için hazırlıklar yapılıyor. Yeni köprünün Sarıyer - Beykoz arasında olması planlanıyor.***AMA bizim öncelikle vurgulamak istediğimiz, depremin etkisinin ne olabileceği.17 Ağustos ve 12 Kasım depreminden önce Bolu Tünelinin herhangi bir depremden etkilenmeyeceğini söyleyenlerin sonradan yanıldıkları anlaşıldı.Ya Boğaz tüp geçişi için de bir gün gelir "Yanılmışız" denirse, bu neyi kurtarır?***BOĞAZİÇİ Üniversitesi Yapı Teknoloji

Yazının Devamı

Bu çocuklar, bu gençler bizim

6 Mayıs 2004

Cumhuriyetten 80 yıl sonra okulsuz köy olabiliyor. Hayret... Hem de, "okul, okul" diye yalvaran çocukların olduğu bir köyde.***NECLA Çoban 13 yaşında. Şanlıurfalı bir kızımız.Necla Urfada 7. sınıfta okuyor. Ve çığlığının tüm Türkiyeden duyulmasını istiyor.Necla, "Hiçbir zaman baharın gelmesini istemiyorum" diyor."Çünkü bahar tarlada çalışmaya başlama mevsimi. Babam beni bu nedenle okuldan alacak. Arkadaşlarımın çoğu alındı bile."Necla ve arkadaşları aileleriyle beraber önce Karadeniz Bölgesine fındığa, sonra Antalyaya çapaya, ardından da Hataya pamuğa gidecekler.Bölgede yapacak iş yok mu? Yok. Güneydoğu işsizlik şampiyonu. Resmi rakam olarak, yüzde 21.6 ile Güneydoğu işsizlik oranında tüm bölgelerimizin önünde yer alıyor."Eğitim" ve "işsizlik" böyle de, "sağlık" daha mı iyi? Hayır. Şu haber çok yeni: Doktor yokluğu nedeniyle Hakkâride bir ayda ölen böbrek hastası sayısı, 5.***ANKARA ne yapıyor? Uzun süredir çıt yok... Oysa bugüne kadar yanılmıyorsam tam 11 Güneydoğu kalkınma planı hazırlandı. Belki uygulamaya da hüsnüniyetle başlanmak istendi, ama girişim ilk adımdaki şekliyle kaldı.Bunu biz söylemiyoruz. Orada yaşayanlar söylüyor. O bölgenin meslek odaları, sivil toplum

Yazının Devamı

Annandan iyisi, yine Annan

29 Nisan 2004

Hayırcı Rumlar ABde, evetçi Türkler açıkta. Peki Kıbrıs Türkleri ödüllendirilmeyecek mi?Bu, ödülden ne anladığınıza bağlı.Ama bir gerçek var.Referandumdan önce Kuzey Kıbrısa yapılan vaatler tutulsa, adanın bölünmüşlüğü kalıcı olacak demektir. Bu bizi memnun etse de Batının amacına aykırı düşmez mi?Öyleyse "Kuzey Kıbrısı tanıma", hatta "ambargoyu kaldırma" senaryolarını unutun.Zaten bu balonların son iki günde tek tek patladığını da görüyoruz.Bunun böyle olacağını olayları yakından izleyenler referandumdan önce de görüyor, yazıyor, çiziyorlardı.Batının izlediği bir politika var ve Kuzeyi tanımak onların mevcut politikalarına da, hukukuna da aykırı.Geçen gün, Verheugen "Kuzeyle bazı şeyleri görüşmek onları tanımak sayılmaz" demiyor muydu? ABD Dışişleri Bakanı Powel da dün Kuzeyi tanıma diye bir şey yok" diye konuşmadı mı?***TÜRKİYE ve Kıbrıs Türkleri için tehlikeler bitti sayılamaz. Kıbrıs sorunu bugün de sürüyor.Annan planı iki kurucu devlet öngörüyordu. Yani iki tarafın, iki toplumun eşitliği söz konusuydu.Rumlar bunu içlerine sindiremedi. Onlar Türkleri hâlâ azınlık olarak düşünüyor, öyle olmasını istiyor.Oysa Batının amacı Kıbrıs adasını AB içinde sorunsuz bir bütün olarak

Yazının Devamı

Turgut Özalı kim öldürdü?

22 Nisan 2004

Eşi Semra Hanım "arkamda yürüyordu birden düştü" diyerek ölüm şeklini tarif etti.Bu ölüm çeşitli şüpheleri de beraberinde getirdi.Aileye göre Cumhurbaşkanı Turgut Özal ölmemiş, öldürülmüştü.* * *ÖZAL, 21. yüzyıl Türk yılı olacak" diyordu."Adriyatikten Çin Seddine" sözü onun döneminde ortaya atılmıştı.Turgut Özal Türkiyenin bölgesinde etkin bir konumda olmasını, önemli roller oynamasını istiyor, bunun için teşebbüslerde bulunuyordu. Balkanlara uzun seyahatler yapıyor, Orta Asya ile ilişkileri sıcak tutmak için temaslarda bulunmayı görev sayıyordu.* * *İDDİALARA göre, güçlü bir Türkiye istemeyen çevreler, bu yolda ilerleyen Özalın sonunu hazırlamışlardı.Bunun için 18 Haziran 1988de yapılan Anavatan Partisi 2. Kongresinde kürsüde konuşurken ona suikast teşebbüsünde bulunuldu, Kartal Demirağ Özalı elinden yaraladı. Bu suikast girişimi ilk sanılıyordu. Oysa geçenlerde Turgut Özalın ölüm yıldönümünde işadamı Zeynel Abidin Erdem başka bir suikast girişiminden söz etti. Erdem, "Kartal Demirağın teşebbüsünden önce Özalın, ilk kez Antalyada dağlık bir bölgeden geçerken öldürülmek istendiğini" açıkladı. Erdeme göre Özal, "bu suikast girişiminin gizli kalmasını" istemişti.* * *ÖZALın Köşkteki

Yazının Devamı