Hem kel, hem fodul

16 Ekim 2003

İki örgüt de, "ABD gitsin, yabancı askerler çekilsin, Türkler Iraka hiç gelmesin" diyor.Söz konusu olan hangi Irak?Geçmişi bırakalım, bugüne bakalım. Bağdatta bir kukla yönetim var. "Geçici Hükümet Konseyi" denen, atanmış bir oluşum. Hem de ABD tarafından atanmış, yani "işbirlikçi" hatta "hain" denilebilir.Güneyde Şiiler ayrı bir hükümet kurmuş durumda.Bu da, Şiilerin Bağdattan ayrı, müstakil bir devlet oluşumu yolunda olduğunu gösteriyor.Şii lider Mukteda el Sadr, "Amerikalıların Kufe şehrine girmelerini yasakladığını" ilan edecek kadar kendisini güçlü görüyor.Ya Kuzey Irak? Orada iki liderli müstakil bir devlet çoktan kuruldu.Sorarım şimdi; İslam Konferansı Örgütünün kurtarmak istediği Irak acaba hangisi?***İSLAM Konferansı Örgütü ve onun bir boy küçüğü olan Arap Birliği acaba laf üretmekten başka bir şey bilmez mi? Bilselerdi şimdiye kadar dünya siyaset arenasında ağırlıklarını, etkinliklerini hissettirmiş olmaları gerekmez miydi?Bakın; Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa önceki gün "Türkleri Iraka sokmayacağız" diyenleri "sizi destekleyeceğiz" diye nasıl da kışkırtıyor.Acaba Bağdattaki Türkiye Büyükelçiliğine yapılan saldırıda bu kışkırtmaların rolü yok mu?Oysa, Arap Birliği

Yazının Devamı

Hem kel, hem fodul

16 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
İSLAM Konferansı Örgütü ve Arap Birliği Irak'ta Türk askerine karşı.
İki örgüt de, "ABD gitsin, yabancı askerler çekilsin, Türkler Irak'a hiç gelmesin" diyor.
Söz konusu olan hangi Irak?
Geçmişi bırakalım, bugüne bakalım. Bağdat'ta bir kukla yönetim var. "Geçici Hükümet Konseyi" denen, atanmış bir oluşum. Hem de ABD tarafından atanmış, yani "işbirlikçi" hatta "hain" denilebilir.
Güneyde Şiiler ayrı bir hükümet kurmuş durumda.

Yazının Devamı

Çankaya - Konut yarışı Turgut Özalla başladı

9 Ekim 2003

Buna, isteyerek veya istemeyerek de olsa Meclisi zayıflatan, onu etkisizleştiren politikacılar da çanak tuttu.Kuvvetler arasında olması gereken dengeli ilişki yasamanın aleyhine dönünce "parlamenter sistem" kalır mı?Politika, uzun süre "Çankaya" ile "Konut" arasında güç kapışmasına dönüştü. Yasama, bu kapışmayı ve kendisinin de güç kaybını adeta seyretti.Bu gelişmeler ve Özalın izlediği yol fiilen "yarı başkanlık" sistemini hayata geçirdi. Ve buna her ne kadar "alışamadık" diyenler olduysa da, sonuçta alışıldı.***TARİH tekerrürden ibarettir.Bugün de benzer bir durum var."Çankaya" bir yanda, "Konut" öte yanda.Yalnız bir farkla...Bu kez güçlü olan "Çankaya" değil "Konut".Ama sonuç aynı, böyle parlamenter sistem olmaz. Daha doğrusu böyle yönetim sağlıklı yürümez. Hızlı ve doğru karar alınamaz. Alınan kararların, kanunların yürürlüğe girmesi zorlaşır.Çare, çözüm; "yarı başkanlık" sistemindedir.***GELELİM seçim sistemimize.Bugün uygulanan seçim sistemi en demokratik yöntem değil, seçmenin iradesini en serbest ve doğru şekilde aksettiren yöntem de değil.Mevcut yasayla, "seçimde adalet", "yönetimde istikrar" yıllarca sağlanamadı.Oyumuzu bilerek, adayları tanıyarak vermek ve Meclise

Yazının Devamı

Çankaya - Konut yarışı Turgut Özal'la başladı

9 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
ÖZAL'ın yaptıklarının bir bölümü, önce çok karşı çıkılmasına rağmen yerleşmişti, kabullenilmişti.
Buna, isteyerek veya istemeyerek de olsa Meclis'i zayıflatan, onu etkisizleştiren politikacılar da çanak tuttu.
Kuvvetler arasında olması gereken dengeli ilişki yasamanın aleyhine dönünce "parlamenter sistem" kalır mı?
Politika, uzun süre "Çankaya" ile "Konut" arasında güç kapışmasına dönüştü. Yasama, bu kapışmayı ve kendisinin de güç kaybını adeta seyretti.
Bu gelişmeler ve Özal'ın izlediği yol fiilen "yarı başkanlık" sistemini hayata geçirdi. Ve buna her ne kadar "alışamadık" diyenler olduysa da, sonuçta alışıldı.

Yazının Devamı

Aydın Beyin verdiği ders

2 Ekim 2003

Aydın Beyin yaptığı, yepyeni bir çığır açmaktır. Ne diyor: "Gelin temiz bir Türkiye için namussuzun üstüne hep beraber gidelim."***AYDIN Doğanın şu tarihi tespitlerine katılmamak mümkün mü? "Bir gecede ismini değiştirerek firmaların içini boşaltanları ve boşaltmaya devam edenleri nasıl bağışlarız? Türkiyeyi 2001 krizine sürükleyen topu topu on ailedir. Bunların yarısının elinde medya var. Bu aileler hala Boğazın iki yakasında, yatlarında, yalılarında, helikopter ve uçaklarıyla, metresleriyle kumarhanelerde zevk u sefa içinde yaşıyorlar. Bankasının içini boşaltmış, yolsuzluğa bulaşmış bir medya sahibinin hortumcuların ve yolsuzlukların üstüne gitmesi mümkün mü? Hükümete teşekkür ediyorum. Hortumcuların üzerine gidiyor, halkı soyanların gırtlağını sıkarız diyorlar. Bu mücadelede elimden gelen her türlü desteği sağlayacağım. Çünkü yolsuzluklarla mücadeleyi çocuklarıma ve torunlarıma bir şeref belgesi olarak bırakmaya kararlıyım." ***AYDIN Doğanın hortumculara, yolsuzluklara karşı mücadele ilanı sayılabilecek tarihi davetini tekrarlayalım: "Gelin temiz bir Türkiye için namussuzun üzerine hep beraber gidelim."Bakalım şimdi "Biz de mücadelede varız" cevabı kimlerden yükselecek?***BU

Yazının Devamı

Aydın Bey'in verdiği ders

2 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
AYDIN Doğan, Kelkit'te gerçekleri seslendirdi. Yolsuzluklara bulaşan medyayı, medya patronlarını sorguladı.
Aydın Bey'in yaptığı, yepyeni bir çığır açmaktır. Ne diyor: "Gelin temiz bir Türkiye için namussuzun üstüne hep beraber gidelim."
***
AYDIN Doğan'ın şu tarihi tespitlerine katılmamak mümkün mü?

Yazının Devamı

Suçlu ayağa kalk...

25 Eylül 2003

Fikret Bilanın haberi Ankaranın o tarihte nasıl bir yanılgı içinde olduğunu, uzak görüşlülükten yoksunluğunu gözler önüne seriyor. Haber; gerçeklerin Meclisten, kamuoyundan bilerek ve isteyerek gizlendiği izlenimini de veriyor.Tezkere kabul edilmiş olsa 1 Mart Türkiye için başarının miladı olacak ama Ankara bunu adeta hezimete çeviriyor. Amiyane tabiriyle kendi kalesine gol atıyor. Ve reddin mimarları böylece tarihin Türkiye lehine değişmesini önlüyor.* * *1 Mart tezkeresinden önce hazırlanıp imzalanan anlaşma metnini artık herkes biliyor. Tekrara gerek yok.O anlaşma 1 Mart tezkeresinin kabulüyle yürürlüğe girmiş olsaydı, anlaşılıyor ki; Türkiye bugün Ortadoğuda bambaşka bir konumda olacaktı. Askerlerinin başına çuval geçirilmesi nedeniyle dünya durdukça taşıyacağı ezikliği de, onur kırıklığını da yaşamayacaktı.* * *ABD ile yapılan o anlaşmadan, sınırı geçen Türk askerlerinin Irakta savaşmalarının beklenmediğini de anlıyoruz.Anlaşmayla Türkiyeye tanınan avantajlar, kazanımlar Türk askerinin kanı dökülmeden sağlanabilecekti.Bugün yeni bir tezkere hazırlığı yapılıyor. Ama bu kez benzer avantajlar gündemde değil. Üstelik Türk askeri en belalı bölgeye, adeta ateşin içine atılıyor.1

Yazının Devamı

Suçlu ayağa kalk...

25 Eylül 2003

<#comment>
<#comment>
Uzun lafın kısası; Ankara'nın tarihi bir fırsatı 1 Mart'ta elinin tersiyle ittiği artık açık seçik ortaya çıktı.
Fikret Bila'nın haberi Ankara'nın o tarihte nasıl bir yanılgı içinde olduğunu, uzak görüşlülükten yoksunluğunu gözler önüne seriyor. Haber; gerçeklerin Meclis'ten, kamuoyundan bilerek ve isteyerek gizlendiği izlenimini de veriyor.
Tezkere kabul edilmiş olsa 1 Mart Türkiye için başarının miladı olacak ama Ankara bunu adeta hezimete çeviriyor. Amiyane tabiriyle kendi kalesine gol atıyor. Ve reddin mimarları böylece tarihin Türkiye lehine değişmesini önlüyor.
* * *
1 Mart tezkeresinden önce hazırlanıp imzalanan anlaşma metnini artık herkes biliyor. Tekrara gerek yok.

Yazının Devamı