Sol bu fırsatı da kaçırır mı?

4 Aralık 2003

<#comment>
<#comment>
BÖLÜK pörçük "sol"un en büyüğü CHP. Ama bu CHP; Türkiye'nin siyasal, sosyal, ekonomik hayatında etkin değil.
Birçok konu için, "CHP ağırlığını koyabilseydi böyle olur muydu?" düşüncesi kafaları kurcalıyor.
Tabii ağırlık koymak için önce o konuda politika üretmek, sonra da konu etrafında kamuoyu oluşturacak kadrolara sahip olmak gerekiyor.
Oysa CHP'de bunlar eksik.
Zaman zaman eleştirmemize rağmen şu gerçeği görelim: Deniz Baykal altyapısı sağlam bir lider. Eğitimi, deneyimi, devlet tecrübesi var. Ağzı laf yapıyor. Yolsuzluklara karışmışlığı yok.

Yazının Devamı

Türkiye'ye dost sabotajı

27 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
TÜRK toplumu terörün "intihar yoluyla toplu imha" çeşidine alışık değil.
Temenni edelim, alışacak kadar teşebbüsle karşılaşılmasın.
Ama şu da bilinmeli, vatandaşlar olarak biz terör karşısında yekvücut olursak sonuçta terörün kazanması imkansız olacaktır.
Eğer, terörün amacı, şiddet yoluyla korku salmak, bu yolla toplumu baskı altına almak, yönetimlerin siyasi kararlarını etkilemekse, Türk halkı buna geçit vermeyecektir.
Faaliyetlerinin propagandasını yapmak, başarı saydığı cinayetlerini geniş kitlelere duyurmak terör örgütü için çok önemli olabilir. Bunun için bildiriler yayımlayıp bunların duyurulmasını da arzulayabilir. Ama terör Türkiye'de bu ortamı da bulamayacaktır.

Yazının Devamı

Terör adres sormaz!..

20 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
İSTANBUL'u sarsan terörün kaynağında El Kaide'nin olduğu artık herkesçe biliniyor.
Olayın icracıları ise, El Kaide patentli yerli işbirlikçiler.
Hedef sinagoglar gibi görünse de, asıl adresin "Türkiye" ve "AKP" olduğu inkar edilemez.
Laik, demokratik ama Müslüman Türkiye'nin örnek ülke olma vasfına tahammül edilemiyor.
Kanlı eylem, Türkiye'nin Batılı kimliğini ve tercihini değiştirmesini amaçlıyor?

Yazının Devamı

Washington'u sorgulamak

13 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
1968 Temmuz'unda 6. Filo Türkiye'ye geldi. Ve İstanbul'da belki de ABD'ye karşı en etkili protesto gösterileri yapıldı.
"Yankee go home" diye, ABD'li bazı denizciler Dolmabahçe'de denize atıldı.
Daha sonraları, 6 Ocak 1969'da, ABD Büyükelçisi Robert W. Commer'in Ankara'da otomobilinin yakıldığı, büyük gösterilere de tanık olundu.
Dünya değişiyor. Menfaatler de değişiyor, ona bağlı olarak görüşler de, dostluklar da.
ABD ile ilişkilerde de böyle oldu. Zaman geçti ve bu gergin yıllar unutuldu. ABD ile Türkiye "stratejik ortaklık"a kadar ilişkileri geliştirdi.

Yazının Devamı

Huzurun baş düşmanı 'göç'

6 Kasım 2003

<#comment>
<#comment>
'İSTANBUL'a, Ankara'ya girişte vize şart.' Bizim de yıllardır savunduğumuz bu konuyu Başbakan Tayyip Erdoğan yeniden gündeme getirdi. "Düşünen akıl için yol birdir."
Büyük şehirlerin pek çok sorununun temelinde "göç" yatıyor.
Örneğin İstanbul her yıl 400 - 500 bin, yani bir Anadolu şehrinin nüfusu kadar göç alıyor.
Bir şehrin bu oranda bir ek nüfusu özümlemesi mümkün mü?
Gecekondu ve işporta gibi gayri nimazi yaşam ürünleri bu nedenle yıllar boyunca arttı ve adeta İstanbul'un sembolü oldular.

Yazının Devamı

80. yılda toplumsal seferberlik gerek

30 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
BİR bakıma, şanssız bir ülkenin şanssız insanlarıyız. TV'lere bakın, gazetelere bakın; gece gündüz hüngür hüngür ağlayın.
İç açıcı, moral yükseltici, gurur verici, umut doğurucu, neşelendirici bir haber, bir olay, bir başarı var mı?
Yok.
Türkiye'nin gündemini olumsuzluklar oluşturuyor. İçte de, dışta da, ekonomide de öyle.
Keder ve kasvet...

Yazının Devamı

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır

23 Ekim 2003

Ve Çiçek; "yasanın geçmişe de işletileceğini" bildirerek "hortumcuyu rahat uyutmayacaklarını" vurguluyor.Türkiye gibi boğazına kadar yolsuzluğa batmış bir ülkede en yanlış ilke "ekonomik suça, ekonomik ceza ilkesidir". Ve bunun acı sonucu 56 milyar doların hortumlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu hortumcuların yalnız devlet bankalarından götürdüğü miktar 470 trilyon liraya varmaktadır. Bu rakamlar yanlış mı? Hayır. Bunu devlet, adalet, bağımsız ve tarafsız kurumlar saptamış, sanıklar kabul etmiştir. Ama cezaların hafifliği, daha doğrusu hapis cezası olmaması adeta bu hortumcuların "hem suçlu, hem güçlü" olmalarına yol açmaktadır. Bakın birçoğu, konuşacak yüzleri varmış gibi, her gün etrafa çamur sıçratmaya çalışıyor.Bunların "yavuz hırsız ev sahibini bastırır" sözü doğrultusundaki haksız fiillerine ancak Adalet Bakanının evrensel adalet duygusuna tercüman olan yaptırımları gerçekleştirilerek cevap verilebilir.* * * ADALET Bakanının sözlerinde eksiklik olduğu da görülüyor.Hortumlamayı, tek başlarına hortumcular mı yaptı?Hayır.Peki, işbirlikçileri ne olacak?Bazı siyasiler, bazı bürokratlar, hortuma göz yumanlar, yıllardır hortumu bildikleri halde susanlar, yeni değişiklikle

Yazının Devamı

Yavuz hırsız ev sahibini bastırır

23 Ekim 2003

<#comment>
<#comment>
ADALET Bakanı Cemil Çiçek doğru konuşuyor. Ne diyor: "Banka hortumcularına borçları bitene kadar hapis cezası öneriyoruz. Bunun için de yasa tasarısı Başbakanlığa gönderildi."
Ve Çiçek; "yasanın geçmişe de işletileceğini" bildirerek "hortumcuyu rahat uyutmayacaklarını" vurguluyor.
Türkiye gibi boğazına kadar yolsuzluğa batmış bir ülkede en yanlış ilke "ekonomik suça, ekonomik ceza ilkesidir". Ve bunun acı sonucu 56 milyar doların hortumlanmasıyla ortaya çıkmıştır. Bu hortumcuların yalnız devlet bankalarından götürdüğü miktar 470 trilyon liraya varmaktadır. Bu rakamlar yanlış mı? Hayır. Bunu devlet, adalet, bağımsız ve tarafsız kurumlar saptamış, sanıklar kabul etmiştir. Ama cezaların hafifliği, daha doğrusu hapis cezası olmaması adeta bu hortumcuların "hem suçlu, hem güçlü" olmalarına yol açmaktadır. Bakın birçoğu, konuşacak yüzleri varmış gibi, her gün etrafa çamur sıçratmaya çalışıyor.
Bunların "yavuz hırsız ev sahibini bastırır" sözü doğrultusundaki haksız fiillerine ancak Adalet Bakanı'nın evrensel adalet duygusuna tercüman olan yaptırımları gerçekleştirilerek cevap verilebilir.

Yazının Devamı