Fenerbahçe taraftarlarının son 13 aydaki eşi benzeri görülmedik kenetlenmesini ve kulübü omuzlamasını “kötü / ruhsuz futbol” karşısında da kayıtsız şartsız devam ettireceğini sananlar, çok ama çok aldanıyorlar!..
O başka, bu başka.
HHH
Birinde devlet gücü ve mağduriyet duygusu var. Diğerinde, sahada işini yapmayan adamlar.
Birinde başkan hapiste... Diğerinde futbolcular sahada özgür.
Biri insafa kalmış, diğeri niyetine... Sahada eşit ve yeke yek mücadele.
İşini yapmayan, ayakları değil ama yürekleri prangalı beyler sinirleri de bozar moralleri de.
Oh... Dünya varmış! Futbol Federasyonu raconu kesti, havuz tartışması bitti. “Fenerbahçe havuzdan çıkamaz”!
İyi de... Bana biraz “park yasağı” gibi geldi bu müjde:
“Buraya park edilmez”!
Nasıl edilmez?..
Cezayı göze alır ederim hayati bir işim varsa.
İnsanın kendi parmağını kesmesi yasak mı mesela?.. Huzuru bozmak, toplumu rahatsız etmek falan bir sürü gerekçesi olmalı.
Bu aşamaya geldikten sonra ne bekliyordunuz yani?.. Galatasaray, “Kızdırmayalım Aziz Bey’i” deyip sus pus mu olacaktı?
Trabzonspor, geri adım atıp üç maymunu mu oynayacaktı?
Fenerbahçe durup “Ne yapıyorum ben” diye soracak mıydı yoksa?
O çizgi aşıldı.
El ele, hep birlikte aştılar kravatlı adamlar.
Artık hiçbir şeye şaşırmanın alemi yok.
Buyurun ayıklayın şimdi pirincin taşını... Aziz Yıldırım çıktı, Fenerbahçe’nin havuzdan ayrılacağını açıkladı!
Neden olmasın?
Kendi maçını kendi satar, bugünkünden fazla kazanır Fenerbahçe.
Peki diğerleri ne yapar?
O belli değil ama Fenerbahçe’yi ve başkanı Yıldırım’ı “egoist” hale getiren, onların bir yıllık süreçte yaptıkları...
En başta Galatasaray ve Trabzonspor. Empati hariç her şeyi yaptılar. Sevgi hariç her duyguyu sergilediler.
Futbolcu dediğin Arda gibi “problem” yaratmalı!.. Evet, Arda resmen problem yarattı durduk yerde. Aşmak için neredeyse referanduma gidecekti Türkiye.
Lakin “tatlı dert” derler ya... İşte öyle. Çözmeyi bir kenara bırakın; sahip olması bile heyecanlı, gurur kaynağı.
Dönsün mü Arda?
Avrupa’da mı kalsın?..
Kendi bilir ama bizim önümüze böyle bir “soru” koyduğu için kendisine teşekkür etmemiz lazım.
* * *
UEFA kupalı Atletico Madrid’de arap atı gibi sonradan açılan ve kendini kanıtlayıp adını “vazgeçilmezler” arasına yazdıran Arda, neden Galatasaray’a dönmeyi ölçüp biçiyor peki?
Biri çıkıp “Şu geçtiğimiz sezonu bir özetle” dese ne yapacağız?.. Futbolu anlatmak için işin içine futbolu nasıl sokacağız?
Denemesi bedava:
“Evet sayın seyirciler top Organize Şube’de... Uzun bir pas. Cumhuriyet Savcılığı göğsüyle yumuşattı. İndirdi. Vurmadı, Yüce Mahkeme’ye şık bir pas verdi. Müthiş bir röveşata... Gooooll.
Hayır hayır sayın seyirciler. Ofsayt mı yoksa?
Yargıtay henüz santrayı göstermedi. Bu arada Basın Tribünü’nden sahaya atlayıp oyuna müdahale edenler var. UEFA bu maça el koyar sayın seyirciler”
Saçma oldu ama...
Bitmedi:
Galiba UEFA Genel Sekreteri İnfantino da “reyting” işini öğrendi.
Bir ileri, bir geri.
Karakolda doğru söyleyip mahkemede şaşma hadisesi!
Kurumsal olarak “Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’ne katılmasında sakınca yok” diyeceksin; kişisel olarak “Disiplin soruşturması devam ediyor”!..
Ne oluyor?
Gelecek sezon Türk ekranlarında “yorumculuğa” mı niyetlendi İnfantino?
Bir ülke futbolla yatıp futbolla kalkıyorsa...
Kıt kanaat imkanlarından refah içinde bir “futbol cenneti” kuruyorsa...
Orada teknik direktörler ilah, futbolculara verilen her para mubahsa... Yönetici, devlet protokolüna girmek üzere ve derin filozof muamelesi görüyorsa.
Ve o ülkenin futbolunu “olimpiyat” denen evrensel spor ayinine ancak yarım asır sonra “görme engelli milli takım” taşıyabiliyorsa...
“Helal olsun çocuklara” demekle bitmez iş.
Ya bizim futbolumuzda bir acaiplik var, ya da görme engelli futbolcularımızda.