Olimpiyata rezervasyon yaptıran kadın sporculara “Sultanlar”, “Periler”, “Huriler” gibi dişil işaretler koymamız ve alkışta “pinti” davranmamız, futbola bulaşmasınlar diye olmasın sakın!
Maazallah bir girerlerse pir girerler.
“Maçoların sporu ve sporların en maçosu futbol” sadece müşteri olarak gördüğü ve “Satın al, izle ama karışma” dediği kadınlardan resmen tırsıyor.
İspatı mı?
Size Leyla Öztürk’ü tanıştırayım.
Akıllı, enerjik, medeni ve bilgili bir Türk Kadını. Yaşıtları diskoya giderken o TFF’nin kurslarına girmiş lisansını almış. Hem de ne zorluklarla...
Derdimiz bitmedi! Yeni durumlar yeni sorunlarla geldi. Türk Ceza Kanunu’nu öğrenmek yetmedi, şimdi Yargıtay’ı çözüp UEFA tüzüğünü incelemek devri.
Neden mi?
Buyurun size on puanlık uzmanlık sorusu:
Fenerbahçe ile Beşiktaş’tan bir sürü seçilmiş ve atanmış ceza almış...
Sebebi ne?
Şike ve çete.
Hukuki aşama henüz bitmemiş ama hükmü veren koskoca mahkeme... Yargıtay sağından solundan kırpsa bile, ortada suç da kalacak suçlu da.
Gerekçeli kararı açıklanmadan, Yargıtay süreci bitmeden, Aziz Yıldırım’ın “şike ve çete”den mahkum olması konusunda ukalalık edemeyiz ama “tahliye edilmesi” için söylenecek tek cümle var:
“Yaşasın özgürlük”!..
Çünkü, kamu vicdanını acıttı bu bir yıl.
Taraflı tarafsız herkesi rahatsız etti.
Açık söylüyorum; en büyük Aziz Yıldırım düşmanları da dahil bir kişinin “yatsın sürünsün” dediğine şahit olmadım ben.
İçinden düşünen vardır tabi... Ama onlar bile “ayıp olur” diye yutkunduysa, varın siz hesaplayın gerisini.
Şike davası bir süre daha devam edecek olsa da Başkan Aziz Yıldırım’ın 12 aylık tutukluluğu hafta sonu sona erebilir.
Olmadı; bir ay sonra... Ama bitecek.
Çünkü Münevver’i testere ile katleden Cem’den daha kısa yatması mantıklı bir gerçek!..
Aynı davaya “taraf” olup, kamu vicdanında “müebbete” mahkum olanlar düşünsün şimdi.
Günah çıkartmaya çalışmaları boşuna.
Hatırlayın geçen bir yılı...
Galatasaray, yatsın kalksın Euro 2012’ye dua etsin!.. Futbol kamuoyumuz ve medyamız üç haftadır Avrupa ile oyalanmasaydı, üç haftadır “gündem” Galatasaray olacaktı.
Daha doğrusu Galatasaray’ın “hırçınlıkları”...
Şike operasyonunda Fenerbahçe ile külahları değişti Galatasaray. En nazik ses tonuyla en ağır cümleleri kullandılar “ebedi dostları” için! Ne oldu?.. Değdi mi? El ele gidecekler Avrupa’ya. “Fenerbahçeli Ligin” katlanan nemasından Galatasaray da “aslan” payını alacak. Avrupa vizesi yüzünden Futbol Federasyonu ile papaz oldu. Ne oldu değdi mi?.. Verdi vizesini işte UEFA. Pek çok “derin Galatasaraylı” benimle girdikleri iddiayı kaybetti ve sinir bozuklukları da cabası.
Son hedef Beşiktaş...
Kulüp-taraftar dayanışması kadar “makbul ve kutsal” bir şey var mıdır futbol ekonomisinde?
Yoktur. Yazılı olmayan “Anayasa”nın ilk ve değişmez kuralıdır.
“Öz kaynak” derler ya; hakiki öz kaynak kulübe sahip çıkan taraftardır aslında.
Hele sadece tribünde kalmayıp “banka veznesine” de uzanıyorsa; kaymaklı ekmek kadayıfı!
Şampiyonluk cepte, Avrupa garantisi hazır. Şimdi sıra Galatasaray’da.
* * *
Başkan Ünal Aysal da dikkatleri bu yöne çekmek için fırsatı kaçırmamış, gollük asiste şık bir röveşata çakmış:
Allah’tan internet var! “Fenerbahçe küme düşmesin” yazıyorsunuz, kimlerin “Evet” dediği şak diye gözüküyor.
Hemen hemen tüm Süper Lig kulüpleri “Aman ha” demiş vakti zamanında... Eylül 2011’de Bakan Kılıç’a bile arz edilmiş:
“Fenerbahçe düşerse futbol batar”.
Akil adamlar, medya, hatta ekonomi yazarları Fenerbahçesiz lige ömür biçmiş:
“Bu sezon olmazsa gelecek sezon biter”!
Ve günü geliyor, Federasyon’un disiplin ve tahkim kurulları kimseyi düşürmeyecek bir karar açıklıyor; müstehzi yorumlar, adalete göndermeler falan.
“Siz beceremezseniz cezayı UEFA keser”!
PFDK “Sahaya yansımamış teşvik-şike girişimi var” deyip yöneticilere kesilen cezaları açıkladıktan sonra Fenerbahçe’nin son “bombası” düştü ajanslara.
“UEFA bize ceza verecek”!..
Olabilir ama “ne alaka”? Burada şaşırdı Fenerbahçeliler... Çünkü Federasyon’un eylemi ile kulübün söylemi birebir karşılık değil. Belli ki, Nostradamus’un kehanetleri gibi şifre çözmek gerekir. Ben henüz çözene rastlamadım, ama görev icabı anlamak ve yorumlamak durumundayım!
Yazayım: Aslında ilk günden beri “istikrarını” sürdürüyor Fenerbahçe... “Bu iş tezgah” dedi; şimdi “Tezgah” diyor ve muhtemel sonuçlarını açıklıyor.