(19/07/2011 tarihli Ters Köşe aynen... Tek fark, o gün bana saldıranlar, bugün küme düşmek için dilekçe veriyorlar)
“..
Şimdi sıkı durun: Tıpkı o müthiş Pazartesi sabahı gibi, bir uyanmışsınız; Fenerbahçe küme düşmüş! “Eyvah” mı?..
Hiç merak etmeyin!
1) NE OLACAK O GÜNDEN SONRA?
Merak etmeyin dedik işte; bugünden daha iyi olur.
Hatta maddi/manevi sonuçları açısından “dünden” bile daha iyi!..
Davalının şaşkını derdini mübaşire anlatırmış!.. Davalı Fenerbahçe.
Yargıç UEFA!
Fenerbahçe’nin Şampiyonlar Ligi’nden “men edilmesinde” TFF sadece “mübaşir” rolünde.
Evet mübaşir...
UEFA karar veriyor o tebliğ ediyor.
Kararı değiştirme, düzeltme yetkisi yok ki Federasyon’un.
* * *
UEFA Disiplin Başmüfettişi Pierre Cornu İsviçre’den kalkıp gelmiş. Otele bile uğramadan doğru Beşiktaş Adliyesi’ne...
“Şike operasyonu savcısı” Mehmet Berk’in makamında toplantı...
Ardından Federasyon Başkanı ile bir görüşme.
Gazeteci soruyor:
“UEFA el koydu diyebilir miyiz”?..
Federasyon Başkanı Mehmet Ali Aydınlar yanıtlıyor:
“Diyemeyiz. Bilgi almaya geldiler”!..
Türkiye’de voleybolu yeniden dirilten kim?.. Fenerbahçe. Böyle dev bir güç, işin içine kulüp rekabetini sokmasaydı Yıldız Kızlarımız bugün Çin’i bile ezerek Dünya zirvesine çıkabilir miydi?
Fenerbahçe’ye voleybol ivmesini veren kim peki?
21. yüzyılın tek sorumlusu Aziz Yıldırım.
Voleybolda muhteşem bir zaferin tuğlalarını taşıyan adam, şimdi futboldan hapiste...
Mehmet Ali Aydınlar
“pişirdi” !
Bu memleketten bir “Güiza Felaketi” geçti!.. İçimizi ezdi. Yakıp yıkarak, geride 100 milyonluk hasar bırakarak, insanları hasta ederek, ruh karartarak, yapışıp bırakmayarak tam bir “İspanyol Gribi” gibi etki gösterdi.
Sadece kale direğine sarılmış ağlak suratı ile ıstırap çeken ve çektiren bir adam olarak hatırlanacak.
Kişisel olarak ben de payıma düşen zararı gördüm Güiza’dan!
“Ceza alanına ağaç diksen çarpar girer, bu adam dışarı atıyor” dedikçe, onun arkasında duran her Fenerbahçeli ile külahları değiştik durduk.
“Yazık değil mi buna verilen paraya” dedikçe “malı kötülemekten” yönetimle papaz olduk.
Geçen sezonun Alex’inde ne kadar yanılmışsak, üç sezonun Güiza’sında o kadar doğruyduk ama geçmiş ola...
Moda nedir bu günlerde?
Bekara karı boşamak kolay... “Asarsın, kesersin, düşürürsün”!.. İyi de... İşin “nafakası” da var.
* * *
Karşındaki sokakta top oynayan çocuklar değil ki... Türkiye’nin en iyi hukuk büroları neredeyse gönüllü avukatlar. Bazıları yönetici.
En ufak hukuksuzluk, minicik bir eksiklik, üç sıfırlı milyon dolarlar olarak çıkar karşına.
“Savunma Hakkı” da pek “minik” ihmal sayılmaz hukukta.
* * *
Futbolun tahkimden başka itiraz kabul etmeyen özel durumu fiilen kalkmış ortadan. Futbolu yönetenler “kurumların birbirine güvensizliği yüzünden” operasyonu gazeteden okumuş.
“Farklı olmak” iyi hoş da... Zeka ve birikimle desteklenmiyorsa “farklı olayım” derken saçmalamak tehlikesi olmasa.
Emre Belözoğlu’nun, milli forma ile ıslıklanması olayındaki gibi...
Milli maçta, Milli Takım Kaptanı’nı “eski hesaplara” kurban edilmiş, ayağı topa değer değmez protesto başlamış, adam çıt çıkarmamış, oynamış golünü de atmış ve sahadan ayrılıncaya kadar ıslıklara kulağını tıkamış...
Nasıl “Bravo” demezsiniz?
Farklı olacaklar ya...
“Eski yaptıklarına saysın” cümlesine kadar gitti iş.
* * *
Yüzde yüz yerli imalat bir yıldızımız oldu, onu da yarı parasına sattık çok şükür!..
12 milyon euroya aldılar, üzerine 30 milyonluk etiket koydular İspanyollar.
Zaten paranın ne önemi var!..
Bakın, Arda’dan ele geçen eurolar iki tane “fos” transfere denk. Galatasaray bunlardan elli tane yapmıştır son on senede.
Muhasebeyi ve futbolu bir yana koyun; Fatih Terim’in kırılan onuru yeter Arda konusunda.
İki hafta önce “Arda gidecek mi ?” diyen basın mensuplarına hafif dalga geçerek “Mümkün değil” mesajı veren Hoca, belli ki mahcup durumda.
“Bir futbolcusuna lafını dinletemedi” teşhisi konmak üzeredir!