Özürlü gece

10 Ağustos 2009

Fener’in bu sezon kendinden emin, tüm maçlarda mücadeleye hazır bir ruh haline büründüğü, dün gece de açıkça ortadaydı


Fenerbahçe, kadro eşitliği kavramlarıyla asla ölçülemez bir star zenginliğiyle çıkıyordu Denizlispor deplasmanına...
Denizlispor, bir soyunma odası dolusu futbolcusunu satmış veya göndermiş, buna karşın bir o kadar da yeni transferlerle hazırlanmıştı futbol sezonuna. Ama olmuyor işte. Fenerbahçe’nin ilk yarıda Alex’in oyun alanında kurulan pas üretim merkezinde Cristian - Emre - Dos Santos - Kazım hatta Güiza ve Gökhan gibi isimler dahi kolayca top çevirip, atak yollarına adam kaçırmaya uğraşırken, Denizli’nin sahadaki gençleri ve tecrübeli oyuncuları rakiplerini izlemeye mahkumlarmış gibi bir dağınıklık içinde boşa harcıyorlardı zamanlarını.
İlk yarıda kaleci Volkan’a 1-2 kez uzun vurmak görevi düştü ise sadece, sizler varın ne demek istediğimi kolayca anlayın.
Fenerbahçe’nin bu sezon kendinden emin, tüm maçlarda mücadeleye hazır bir ruh haline büründüğü, geçmiş hafta maçlarında olduğu gibi dün gece de açıkça ortadaydı. Savunmada kurulan dengeler, orta alanda mükemmel işleyen pas organizeleri ve topu aniden kanatlarda Kazım ve Vederson’a yayarak rakibin

Yazının Devamı

Kupa gösterisi

3 Ağustos 2009

TFF Süper Kupa da olsa bu maçı sezonun en sıcak günlerinde oynatmak neyi ifade ediyor? Gerçi iki takım da elde olan sağlam oyuncuları ve transfer yenileriyle çıkıp oynadılar işte kupa yarışmasını...
Fenerbahçe orta alanda Alex - Emre - Cristian - Dos Santos gibi isimlerle kurduğu pas tezgahını göz alıcı bir şekilde kullanıyor ve Beşiktaş’ı oyuna fazlaca sokmuyordu. Ancak Kartal da şahinler gibi hazır, Yusuf - Bobo - Ernst - Fink gibi isimleriyle kaptığı toplarda çok ani ataklar yağdırıyordu Fenerbahçe kalesine. Peki henüz ikinci dakika içinde Bilica’nın kaptırdığı top sonrası Yusuf’a yaptığı bariz faul penaltının ta kendisiydi bizce. Ama Yunus Yıldırım düdüğünü çalmaya cesaretlenemedi. Niçin? Arkasından kırmızı kart geleceği gerçeği mi sayın hocamızı engelledi? Ama olmaz. Bunları göze alamıyorsanız o zaman “eyyamcı” derler adama...
Evet ne Denizli’nin Beşiktaş’ı ne de Daum’un Fenerbahçe’si tempo ve pozisyon yakalamak ciddiyetinden hiç taviz vermiyorlar ve karşılıklı ataklarla bayağı heyecanlı ve

Yazının Devamı

Neşeli başlangıç

31 Temmuz 2009

Fenerbahçe’nin dünkü sezon başlangıcı futbolu ve alınan skoru da neşeli başlangıç olarak karşılamak gerekir sanırım 

Fenerbahçe, bol paslı ve yüksek volümlü bir futbol hareketliliği ile Honved’i darmadağın ediyordu kendi evindeki yarışmada...
Önce Fenerbahçe’deki kazanma hırsı, oyun disiplini ve özveri dolu yardımlaşma gayretlerini taktirle işaretlemeliyiz...
Uzun tecrübelerinden sonra artık bir “Fenerbahçe bilgini” olarak yorumlamamız gereken Daum’un elindeki kadroyu bu yıl en geçerli doğrularla kullanacağının açık ve net izlerini taşımaktaydı dünkü yarışma...
Evet, Honved’in daha oyunun başlarında Fenerbahçe’yi kendi ceza sahası çevresinde kabullenmesi aslında “intihar” gibi bir yanlıştı Macarlar adına... Öyle ya sol kanatta Dos Santos orta alanda savunma hücum ağırlıklı Cristian gibi teknik kapasiteleri çok yüksek oyuncularla yenilenmiş bir Fenerbahçe’yi, kendisine yepyeni bir oyun disiplini aşılamış gibi ciddi ve ustaca oynayan Emre Belözoğlu’yla futbol

Yazının Devamı

Sadece bir hafta

30 Temmuz 2009

Futbolda yeni lig sezonuna bir hafta kaldı sadece. Geçen yılın zirve ekipleri Beşiktaş-Sivasspor-Galatasaray ve Fenerbahçe gibi isimler, bakalım yaptıkları teknik direktör ve futbolcu transferleri ile yandaşlarını ne kadar mutlu edebilecekler.
Şampiyon Beşiktaş, bize göre sezona en hazır futbol kıyafeti ile yaklaşmakta... Kartal’ın Mustafa Denizli’nin gelişi ile yükselen karizması, bu yıl da tüm haşmeti ile devam edecek sanırım. Öyle ya geçen sezon arızalarla dolu Beşiktaş kadrosunu müthiş çalışma disiplini ile derleyip toparlayan Denizli, hafta içi beyanlarıyla da camiayı birliktelik altında toparlayabilmişti. Geçmiş yılın şampiyonu, bu sezon aynı yolculuğa, hatta ötesine daha emin ve de garantili adımlarla niçin yol almasın ki?
Sivasspor, Avrupa’daki başarısızlığına rağmen bu yıl geçmiş sezonda yakaladığı başarıları tekrarlayıp ligin ‘altını üstünü dağıtacak’ ve sürekli galibiyetlere imza atabilecek mi? Bu soruya kolayca evet demek hayli zor gözüküyor. Oturmuş kadrodan, Balili-Bilica-Mohammed-Sllya-Herve Tum gibi klas

Yazının Devamı

Hayret Güiza!

31 Mayıs 2009

Trabzon’da ligin son oyununda iki takım da “iş olsun, zaman dolsun” iştahsızlığı içinde yarışıyorlardı maçın ilk 45 dakikasında...
Fenerbahçe daha çok top gezdirip oyuna hakim bir hava yaratmaya çalışırken, Trabzon Umut’la erken bulduğu gole rağmen nedense içine kapanıp rakibi üstüne bekler bir havaya girmeye başlıyordu...
Ehh... Futbolda bu kadar erken gelen bir sayının üstüne yatıp kocaman bir zaman diliminin içinden “kazasız-belasız” çıkmak kolay bir iş midir hani, hele de rakibiniz iyisiyle, kötüsüyle Fenerbahçe gibi bir marka takım ise?
Sarı-lacivertli kadroda son maçlarda havaya girmiş gibi bir grafiğe doğru tırmanan Güiza “koca bir sezonda, berbat oyunların adamı olarak şöhretlense de“ dün birinci goldeki incecik ara pasına imza atıp maçın sonucunu ilan eden gole de mühürünü basarak maçın adamı oluyordu.
Oyunun ikinci perdesinde yarışma biraz daha hareketlenmeye başlıyor, özellikle de Alanzinho’nun üstün teknikle kullandığı paslar Trabzon’a gol

Yazının Devamı

Tugay Kerimoğlu

29 Mayıs 2009

Tugay Kerimoğlu’nun muhteşem veda gecesini ıslak gözlerle izlerken on yıllar öncesine kaydı hafızam..
Evet, çeyrek asır öncesi Fenerbahçe takımı ile Trabzon’a deplasmana gitmiştik sevgili ve de rahmetli İSLAM ÇUPİ ustamız ile...
O yıllarda Trabzon’u her ziyaretimde olduğu gibi takımla birlikte ÖZGÜR Otel’e, yani bizim 1959’lu yıllardan beri kadeşliğimizi paylaştığımız ve iki sezon MUHAFIZGÜCÜ formasını birlikte taşıdığımız NEVZAT ÖZGÜR’lerin aile oteline yerleşmiştik, Fenerbahçe ve spor yazarları kafilemizle birlikte...
Akşam otelin restoranında TUGAY’ın, babası ÖZKAN Kerimoğlu da dahil hayli kalabalık masada peş peşe dolup boşalmaya başlamıştı rakı kadehleri... Müthiş keyifli gecede herkesten en ilginç futbol anıları doyumsuz akşamın muhabbetine düşüyor, ertesi gün oynanacak Trabzon-Fenerbahçe maçının teknik detaylarına dahi girmek gereğini duymuyorlardı masanın eski Trabzonlu ve Fenerbahçeli yorgun futbol emekçileri...
Tugay’ın babası Özkan Kerimoğlu deyip geçmeyelim hani. O yılların

Yazının Devamı

Kongre gibi Fenerbahçe!

25 Mayıs 2009

Fenerbahçe ekip halinde dünkü kongreye gidip nezahat ve genel kurul disiplinindeki görkemli saatleri seyredip gelmişlerdi sanki maç öncesi soyunma odasına...
Öyle ya, rakip ligin diplerinde çırpınıp düşmekten kurtulma ihtimalleri üzerine imdat kulaçları atmakta olan Konyaspor olsa bile, sarı-lacivertli takımın dünkü istek dolu yarışma iştahını yine de dikkatle işaretlememiz gerekmektedir...
Konyaspor kalecisi Oğuzhan’ı direkler arasındaki karikatür halinde gördükten sonra yeşil-beyazlıların niçin ligin en alt sıralarında dolaşıp durduklarını daha iyi anlıyor insan...
Evet, Fenerbahçe dün dans edercesine top çeviriyor. Alex’i Deivid’i, Uğur Boral’ı, Gökhan Gönül’ü, Selçuk’u, Carlos’u hatta “sezonun en tembel ve beceriksizi kabul edilen” Güiza’sı da dahil olmak üzere Konyaspor’u futbol oyununun her manası ve önemi adına mat edip duruyorlardı.
Tabii, işin içinde bir de Avrupa Ligi’ne gidebilmek adına üç puanı ille de kazanma gereği

Yazının Devamı

Kırık hayaller

18 Mayıs 2009

Yaptığı işte ana maksadın dışına çıkan her kişi nasıl mesleğini alargaya almış hale düşerlerse Fenerbahçeli futbolcular da işte böyle bir havada oynamaya çalışmaktaydılar Antalya’da...
Aragones zaten işin peşini bırakmış anlaşılan... Öyle ya, sezon başından beri Alex’in önünde Güiza ve tek santrforla yola devamda ısrar ettiği Fenerbahçe ligde de kupada da iflas etmiş, ama dedenin umurunda değil... Bari giderayak Semih-Güiza ikilisini ilk tertipte sahaya sürüp Alex’le de çok iyi anlaştığını bildiğimiz Semih’i kullansa günah mı işler sanıyor sevgili hocamız? Ama adam koca sezon boyunca yaptığı hataları kabullenmek istemiyor anlaşılan... Halbuki bildiğimiz gibi “Kişi kabahatini kabul ettiği sürece yücelir”... Anlaşılan hoca ilk kez yaşadığı İspanya dışındaki “Türkiye fiyaskosu”nun hâlâ farkında değil...
Uğur Boral kendi kulvarındaki çıkışlarında neden yan hakemin ofsayt bayrağı kaldırışlarına karşı tavır koyup durmaktaydı ki... “Geçmiş maçlarda yaptığı gibi” hakeme kızacağına yarım ayak

Yazının Devamı