Adalet Bakanı Cemil Çiçek, dünkü görüşmemizde, tahliye kararının bir kez Yargıtay tarafından incelenmesini sağlamak amacıyla yazılı emir yoluna gideceğini belirtti. Çiçek, Ağca dosyasının kabarık ve karışık olduğunu, bu nedenle kararın Yargıtay'ca da incelenmesinin yararlı olacağını düşünüyor. Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca'nın tahliye edilmesine tepkiler sürüyor. Ağca'nın tahliye edilmesinde, 57. hükümet dönemine mal edilen şartla salıverme yasasının da katkısı olduğu düşüncesiyle eleştirilere hedef olan Rahşan Ecevit, bu yöndeki yorumların gerçeği yansıtmadığını ve kasıtlı olduğunu söyledi.Rahşan Ecevit ve Bülent Ecevit'le dün Or-an'daki kütüphane evlerinde yaptığımız sohbette, her ikisi de Mehmet Ali Ağca ve Haluk Kırcı'nın söz konusu yasadan yararlanmalarının mümkün olmadığını vurguladılar.Rahşan Ecevit şu değerlendirmeyi yaptı :"Bu yasa hap bana mal ediliyor. Bu büyük bir haksızlık. Ben garibanlara bir fırsat verilmesi için bir düşünceyi dile getirmiştim. Ama çıkan yasa komisyonlarda oluşturuldu. Benim düşüncemle bir ilgisi kalmadı. Önce bunun bilinmesi gerekir. İkinci olarak, dönemin Adalet bakanı Sayın Hikmet Sami Türk'ten öğrendim ki, bu yasadan Ağca ve onun
Siyasette de, basında da bu örneklere her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.Orhan Birgit anılarını yazdı. "Evvel Zaman İçinde" başlığını taşıyan ilk kitap Doğan Kitap yayınlarından çıktı.Birgit, hem siyasetçi hem gazeteci olarak tanık olduklarını aktarmış. Bunu yaparken özetlemeye çalıştığım anlayışına sadık kalmış. Devlet adamı olarak tanık olduklarını gazeteci kişiliğiyle nasıl yansıtması gerektiği üzerinde uzun uzun düşünmüş. Anlaşılan o ki, gazeteci Orhan Birgit'le, siyasetçi Orhan Birgit uzun süre tartışmışlar. Ortak bir sonuca vardıktan sonra anılar kaleme alınmış. Bu da yine Orhan Birgit'in sorumluluk duygusunun ne denli gelişmiş olduğunu kanıtlıyor.Gazeteciliğin sansasyon, reklam, gündem yaratma gibi güdülerini her zaman olduğu gibi kontrol altında tutmuş. Siyasetçi, devlet adamı olarak gazeteci Orhan Birgit'e ayrıcalık tanımamış, torpil yapmamış. Devlet sırlarını, devlet adamı Birgit'te saklamaya devam etmiş. Orhan Birgit, hem siyaset ve devlet adamı hem de gazeteci olarak iki kesimde de saygın bir isimdir. Siyaseti, ülke ve ulus çıkarını her şeyin üstünde tutan, gazeteciliği gerçekten sapmayan bir anlayışla yürütmeye hep özen göstermiştir. Her iki kesimde de örnek bir
Türk adaleti, Ağca'nın cezasını çektiği kanaatinde!İçinden çıkılması zor bir hesaplamayla, Ağca, serbest kalıyor. "Ağca olayı" kadar zor bir hesaplama tarzı var: İndirimler, aflar, toplamalar, çıkarmalar... Sonuç: Ağca tahliye oluyor.Acı olan şu ki, Türk kamuoyu, özellikle genç nesil Ağca'yı İpekçi'nin katili olmaktan çok Papa'ya suikast düzenleyen kişi olarak tanıyor.Zaten İpekçi'yi öldürdüğü için değil, Papa'ya suikast düzenlediği için ceza çekti.Türk yargısı, Papa için çektiği cezayı İpekçi cinayeti nedeniyle çekmesi gereken cezadan "mahsup" ettiği içindir ki, katil serbest bırakılıyor.Turgut Kazan'ın, "Hukukçu olarak üzülüyorum" demesi bundan. Abdi İpekçi'nin katili Mehmet Ali Ağca, önümüzdeki günlerde serbest kalacak ve aramıza katılacak... Abdi İpekçi suikastı, 12 Eylül öncesinin örgütlü siyasi cinayetlerinin bir halkasıydı. İpekçi gibi o dönemde suikasta kurban gidenlerin, "kim veya kimler tarafından neye kurban edildikleri" tam olarak hâlâ ortaya çıkmış değil. Bazılarının katillerinin belli olması bu gerçeği değiştirmiyor. Perde arkaları hâlâ karanlık.Bu gerçeği hiç unutmayan ve unutturmayanların başında Abdi Bey'in kızı Nükhet İpekçi İzet geliyor.Olaya yukarıdan
Bilim adamları, Türkiye'deki tabloya bakarak, kuş gribi virüsünün kısa sürede yok olmayacağını, kuşların tersine göç hareketleriyle bahar aylarında yeniden görüleceğini de belirtiyorlar. Hollanda, Belçika, Almanya, İtalya gibi ülkelerdeki örnekler de virüsün yok edilmesinin birkaç yıl alacağını ve milyonlarca kanatlı hayvanın itlaf edilmesinin gerekeceğini ortaya koyuyor.Bu veriler, Türkiye'de de kuş gribi virüsünün gündelik yaşamda yer alacağının göstergeleri. Mücadele, bir yandan insana bulaşmasının önlenmesi, bir yandan da kanatlı hayvanlar arasında yayılmasının önüne geçilmesini gerektiriyor.Bilim adamları ve görevliler bu mücadeleyi yürütürken vatandaşın da günlük yaşamda nelere dikkat etmeleri gerektiği önem taşıyor. Bu önlemlerin kamuoyuna doğru ve zamanında aktarılması da basının görevi. Kuş gribi virüsü kanatlı hayvanlar arasında yayılıyor.Bu virüsü taşıdığı saptanan insan sayısı da dün itibarıyla 12'ydi. Virüsün daha çok çocuklarda etkili olduğu da doktorların vakalara bakarak çıkardıkları bir sonuç. Henüz bilimsel kesinlik taşımıyor. Sağlık Bakanlığı, Van'da ölümle sonuçlanan süreç ile sonrasında değişik yerlerde saptanan kuş gribiyle ilgili gelişmeleri inceleyerek,
Yeni yılda Türkiye'nin dış politika gündeminde Irak, İran, Kıbrıs, AB'nin yine ön sıralarda olacağı Gül'ün sözlerinden de anlaşılıyor. Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, CNN Türk'teki Ankara Kulisi programımızda dün konuğumuzdu. Dışişleri Bakanı Gül, Türkiye'nin bütün dünyayla birlikte Irak'ın bölünmemesi yönünde çaba sarf ettiğini kaydediyor. Buna karşın Kuzey Irak'ta oluşan Kürt Federe Bölgesi'nin giderek siyasi varlığını daha güçlü hissettirmesi, Kerkük'ün bu bölgenin idaresine bağlanması girişimleri, Irak'ın bölünmesi olasılığını gündemde tutuyor. Gül'e göre Irak'ın bölünmesi ve ortaya bir bağımsız Kürdistan çıkması halinde, tahmin edilemeyecek sorunlar doğar.Dışişleri Bakanı bu olasılığı şöyle değerlendiriyor: "Irak'ta bölünme kimsenin tahmin edemeyeceği kargaşa çıkarır. Ortadoğu, Filistin-İsrail sorunu çözülmemişken bir olayı daha kaldıramaz, omuzlayamaz."Gül'e göre böyle bir gelişme sadece Türkiye'yi değil, bölgeyi, dünyayı etkileyecek neticelere yol açar. Irak bölünürse Gül, ABD'nin Irak'tan çekilmesi ve güvenlik açısından Türkiye'den yardım istemesi halinde, Irak hükümetinin de talep de bulunması halinde, Ankara'nın bunu konuşabileceğini söylüyor.
Kısa sürede panik havası dağıtıldı ve kamuoyu rahatladı.Tabii kamuoyunun rahatlaması, bu sorunla ilgili kuruluşların ve yetkililerin rehavet içine girmeleri için bir neden değildi.Virüsün göçmen kuşlar tarafından taşındığı ve Türkiye'nin başka yerlerinde de görülebileceği biliniyordu. Nitekim tahmin edildiği gibi oldu. Başka yerlerde de ortaya çıktı. Maalesef bu kez çocuk ölümlerine de neden oldu.Şimdi belki Manyas olayından çok daha yoğun ve uzun süreli bir mücadele gerekiyor.Bu mücadelede en önemli çabanın halkı aydınlatmak olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu. Zamanında, doğru ve yeterli bilginin kamuoyuna sunulması büyük önem taşıyor. Kuş gribi, Manyas-Kızıksa'da görüldüğünde alınan etkin önlemlerle kontrol edilmişti. Tarım ve Sağlık bakanlıklarının faaliyetleri takdir görmüştü. Virüsten korunmanın en etkili yolunun bilinçli hareket etmek, kanatlı hayvanlarla temas etmemek, hijyen koşullarına dikkat etmek olduğu, günlerdir kamuoyuna yetkili ağızlardan açıklanıyor. Bu bilgilendirmenin kesilmemesi, medya kuruluşlarının da her fırsatta yansıtması gerekiyor. Kuşku yok ki, bu ve benzeri sorunlarla mücadelenin topyekûn yapılması zorunlu.Kuş gribi virüsünün çok kısa sürede ülkeyi terk
Eker, bölgedeki önlemleri yerinde denetlerken, kuş gribinden üç çocuğunu kaybeden Koçyiğit Ailesi'ni de ziyaret ettiğini ve olayın gelişimi hakkında bilgi aldığını belirtti. Eker, aldığı bilgileri değerlendirirken, ölümlerin sosyoekonomik ve sosyokültürel nedenlerle gerçekleştiği sonucuna vardığını kaydetti. Kuş gribinin görüldüğü bölgelerde incelemelerde bulunan Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker'le dün Ağrı'dayken telefonla görüştük. Eker, şu bilgiyi verdi:"Üç çocuğunu kaybeden aileyi ziyaret ettim. Hastalığı yayan tavuğu, kaybettiğimiz 15 yaşındaki Fatma Koçyiğit kesmiş. Yine kaybettiğimiz iki kardeşiyle tüyleri yolmuşlar. Küçük kardeş, tavuğun kesik kafasıyla oynamış. Virüsün bu aşamada alındığını tahmin ediyoruz. Sonra tavuğu pişirmişler. Anne ve babaları da yemiş ama onlar hasta değil. Pişmiş tavuğu yedikleri için virüsü almamış olabilirler. Ama çocuklar temas ettikleri için virüsü almışlar."Eker, bu olayın da asıl sorunun ekonomik ve kültürel olduğunu gösterdiğini vurgulayarak şöyle devam etti:"Kırsal kesimde evde, bahçede 3-5 tavuk bakılır. Kendi ihtiyaçları için de bakarlar. Yumurtasından, etinden yararlanırlar. Yumurtadan kesilince pazarda satarlar. Eğitimsizlik,
Buna sadece şanssızlık demek mümkün değil. Asya ülkelerinde tavuk ve benzeri hayvanlarla iç içe yaşandığını, bunun yoksulluktan kaynaklandığını gördük. Benzeri koşullar Türkiye'nin kırsal kesimlerinde de var.Ortak noktanın yoksulluk ve cahillik olduğu söylenebilir.Kırsal kesimde ev ölçeğinde de olsa büyük veya küçükbaş hayvan yetiştirmek bir geçim kaynağı. Pazar ekonomisine yönelik önemli bir ekonomik değer taşımasa da, kent insanı 3-5 tavuktan ne olur ki dese de, kırsal kesim insanı evinde, etinden, sütünden, yumurtasından yararlanmak, pazarda satmak için besliyor bu hayvanları. Gözü gibi bakıyor, aynı odada barınıyor.Kırsal kesim ekonomisinin geleneksel faaliyeti...Yoksul kesimde, diğer hastalanan hayvanların ölmeden kesilip yenilmesi bir davranışı da alışkanlık haline getirmiş durumda.Buna bir de eğitimsizlik eklenince Doğubayazıt'ta yaşandığı gibi ölümlere neden olabiliyor.Kuş gribiyle mücadelenin en etkili yolunun da ekonomik uğraşları yeniden düzenlemek ve kırsal kesimde eğitim ve bilinç düzeyinin artırılması olduğu açık... Doğu Asya ülkelerinden sonra kuş gribinden ölümler maalesef Türkiye'de yaşandı. Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, en güvenli yolun bu faaliyetlere son