<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
CHP Genel Başkan Yardımcısı Kemal Derviş, partisinin yerel seçimlerde başarısız olduğunu belirtti.
Derviş, bazı toplantılar düzenleyerek CHP ve sosyal demokrasi üzerine tartışmalara katılıyor.
Derviş, CHP'de parti içi muhalefetin lideri mi? Baykal'a karşı CHP'de yeni lider adayı mı?
Hareketleri ve eleştirileri o izlenimi verse de Derviş bunu kesin bir dille reddediyor. Ayrıca CHP dışında bir arayış içinde olmadığını her fırsatta vurguluyor. Ama bir arayış içinde olduğu açık. Beyanını esas alırsak Derviş, CHP içinde aranıyor.
Ecevit hükümetinden YTP'ye katılmak üzere ayrıldığı dönemde de "arayış"ı uzun zaman almış ve herkesin başını döndürmüştü. Sonuçta aradığını CHP'de bulmuş ve bu partiye katılmıştı.
Referanduma kadar geçecek sürede "evet"çilerle "hayır"cılar Adanın her iki tarafında kampanya yürütecekler.Sandıklar açılınca da sonuç ortaya çıkacak...Bu süreçte önemli olan Ada halkının doğru bilgilendirilmesidir. Planın ne getirip ne götürdüğü konusunda halkın yeterli bilgiye sahip olabilmesidir.Kapsamlı bir metin olan Annan Planının tüm yönleriyle okunup anlaşılması açısından yeterli zaman tanınmamış olmakla birlikte, taraflar kendilerini bağladıkları için bu kısa süre içinde yoğun çaba göstereceklerdir.Ada halkı kaderini alabildiği bilgilerle belirleyecek...Bu işin bir yönü...Diğer yönü ise Türkiyeyi bu politikaya iten ABden müzakere tarihi alma beklentisi. Herkes biliyor ki, Ankara hükümetinin gözettiği asıl hedef bu...ABnin Kıbrıs koşulunu kabul ederek, tarih alma konusunda bir engeli aşmaya çalıştı. Sırf bu amaçla haklı olduğu konuda bile AB ve ABD dayatmasını kabul ederek Kıbrısı bir ön koşul olarak kabullendi.Engel aşıldı mı veya aşılacak mı?Eğer tek "engel" Kıbrıs idiyse bu koşulun yerine getirildiği kabul edilmeli. Referandumlardan çıkacak sonuç ne olursa olsun, AB, haksız yere öne sürdüğü "Kıbrıs koşulu"nun yerine getirildiğini kabul etmek zorundadır. Türkiye ve Türk
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Kıbrıs konusunu Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halkları karara bağlayacak. New York'ta kabul edilen yöntem uygulanıyor. Plana son şekli verildi ve sonuç referanduma kaldı.
Referanduma kadar geçecek sürede "evet"çilerle "hayır"cılar Ada'nın her iki tarafında kampanya yürütecekler.
Sandıklar açılınca da sonuç ortaya çıkacak...
Bu süreçte önemli olan Ada halkının doğru bilgilendirilmesidir. Planın ne getirip ne götürdüğü konusunda halkın yeterli bilgiye sahip olabilmesidir.
Kapsamlı bir metin olan Annan Planı'nın tüm yönleriyle okunup anlaşılması açısından yeterli zaman tanınmamış olmakla birlikte, taraflar kendilerini bağladıkları için bu kısa süre içinde yoğun çaba göstereceklerdir.
İsviçreden yansıyan sonuçtan Türk tarafının memnun, Rum tarafının ise rahatsız olduğu yönünde.Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gülü en fazla memnun eden nedir, sorumuza Türk heyetinden yetkililerin verdiği yanıt şu:"En önemli sonuç, siyasi eşitlik ve ortaya yeni bir devletin çıkmasıdır. Bütün dünyanın tanıdığı ve bütün Kıbrısın temsilcisi olarak gördüğü bugünkü Kıbrıs devleti - ki bizim Rum devleti dediğimiz devlettir - anlaşma kabul edilirse ortadan kalkacak ve Türklerin siyasi eşitliğine dayalı yeni bir devlet ortaya çıkacak. Başbakan Erdoğanı ve Dışişleri Bakanı Gülü en fazla memnun eden sonuç budur."Aynı yetkililer şunu da ekliyorlar:"Biz bugüne kadar hiçbir uluslararası ortamda bu kadar olumlu sonuç almadık. Hep uzlaşmaz taraf olarak oturduk ve uzlaşmaz taraf olarak kalktık. Daha doğrusu böyle gösterildik. İlk kez bizim girişimimizle bir süreç başladı ve sonuçta biz uzlaşmayan değil uzlaşan taraf olarak kalkmış olduk. Bu da bir ilktir. Diplomatik açıdan başarıdır."Erdoğan ve Gül cephesinden yansıyan memnuniyet böyle izah ediliyor. Annan planına, İsviçrede verilen son şeklinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül memnunlar. Bu memnuniyetlerini
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Annan planına, İsviçre'de verilen son şeklinden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül memnunlar. Bu memnuniyetlerini kamuoyuna açıkladılar. Başbakan Erdoğan, referandumda KKTC'nin evet oyu kullanmasından yana olduğunu da yansıttı.
İsviçre'den yansıyan sonuçtan Türk tarafının memnun, Rum tarafının ise rahatsız olduğu yönünde.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ü en fazla memnun eden nedir, sorumuza Türk heyetinden yetkililerin verdiği yanıt şu:
"En önemli sonuç, siyasi eşitlik ve ortaya yeni bir devletin çıkmasıdır. Bütün dünyanın tanıdığı ve bütün Kıbrıs'ın temsilcisi olarak gördüğü bugünkü Kıbrıs devleti - ki bizim Rum devleti dediğimiz devlettir - anlaşma kabul edilirse ortadan kalkacak ve Türklerin siyasi eşitliğine dayalı yeni bir devlet ortaya çıkacak. Başbakan Erdoğan'ı ve Dışişleri Bakanı Gül'ü en fazla memnun eden sonuç budur."
Aynı yetkililer şunu da ekliyorlar:
Her seçim sonrasında olduğu gibi bu kez CHP içi çatışmaların öne çıkarılması, klasik olağanüstü kurultay toplama girişimlerinden söz ediliyor.Elbette CHPnin ve solun aldığı sonuç bir başarı değildir. Ancak şunu da kabul etmek gerekiyor ki, yerel seçimlerde CHPnin AKPden fazla oy alması veya oyunu ikiye katlaması da beklenmiyordu. Bekleyen varsa da gerçekçi bir yaklaşım içinde bulunmuyorlardı. AKP rüzgarının hakim olduğu bu dönemde CHP ve solun sorgulanması gereken yönü 28 Martta aldığı sonuçtan çok, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde aldığı sonuçtur. CHP ve sol, asıl o seçimde kaybetmiş, ekonomik ve sosyal koşullar çok uygun olduğu halde, seçmenin tercihi CHP ve soldan yana değil, AKPden yana olmuştur. Gerçek budur. 28 Martta da bu tercih değişmemiştir. Zaten bu tercihi değiştirecek gelişmeler de yaşanmamıştır.Bu bakımdan CHP ve solun eleştirilip, sorgulanmasına 3 Kasım 2002 seçimlerinden başlanmalıdır. Bu yapılırken de son zamanlarda basına ve köşe yazarlarına hakim olan kolaycı ve sığ yaklaşımlar terk edilmemelidir.Bu köşelerde CHPye ve sola yöneltilen eleştirilerin esası, CHPnin neden AKP gibi olmadığı esasına dayanmaktadır. Bu yaklaşım o kadar sığ ve kolaycı bir bakış açısıyla
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Yerel seçimden sonra en fazla tartışılan parti CHP oldu. Aldığı yüzde 18 oy solun hezimeti olarak değerlendirildi. Baykal'ın istifa etmesi gerektiği belirtildi. Kemal Derviş'in muhalefet hareketini su yüzüne çıkarması, istifa etmesi veya kurultay çağrısı yapması istendi.
Her seçim sonrasında olduğu gibi bu kez CHP içi çatışmaların öne çıkarılması, klasik olağanüstü kurultay toplama girişimlerinden söz ediliyor.
Elbette CHP'nin ve solun aldığı sonuç bir başarı değildir. Ancak şunu da kabul etmek gerekiyor ki, yerel seçimlerde CHP'nin AKP'den fazla oy alması veya oyunu ikiye katlaması da beklenmiyordu. Bekleyen varsa da gerçekçi bir yaklaşım içinde bulunmuyorlardı. AKP rüzgarının hakim olduğu bu dönemde CHP ve solun sorgulanması gereken yönü 28 Mart'ta aldığı sonuçtan çok, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde aldığı sonuçtur. CHP ve sol, asıl o seçimde kaybetmiş, ekonomik ve sosyal koşullar çok uygun olduğu halde, seçmenin tercihi CHP ve soldan yana değil, AKP'den yana olmuştur. Gerçek budur. 28 Mart'ta da bu tercih değişmemiştir. Zaten bu tercihi değiştirecek gelişmeler de yaşanmamıştır.
Bu bakımdan CHP ve solun eleştirilip, sorgulanmasına 3 Kasım 2002
Planın genel dengesi İsviçredeki Türk heyetinde iyimser bir beklenti yaratmakla birlikte itiraz ve tereddüt noktaları da ihtiyatlı bir bakışı gerekli kılmış görünüyor.İsviçredeki Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaşa hakim olan bu havanın KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaşta da bulunduğunu söyleyebiliriz.Planın dördüncü versiyonunun taraflara sunulmasından itibaren İsviçredeki Türk heyetiyle KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş arasında da yoğun bir telefon ve yazışma trafiği yaşandı. Planı inceleyen Cumhurbaşkanı Denktaş ve danışmanlarının itiraz, görüş ve önerileri İsviçredeki Türk heyetine aktarıldı. KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat ve Dışişleri Bakanı Serdar Denktaş, sık sık telefonla görüş alışverişinde bulundular. Bu yoğun temas trafiği sonunda Türk tarafının görüşü Annana sunuldu. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gülün ortaya çıkan ortak yaklaşım çerçevesinde Annan, ABD Dışişleri Bakanı Powell, İngiltere Dışişleri Bakanı Straw ve Verheugenle yaptıkları yoğun temaslar da planda Türk tarafı aleyhine dengesizlikler yaratılmasını önlemeye yönelikti.KKTC