'Dörtlü görüşme değil, cenaze!..'

19 Mart 2004

<#comment>

<#comment>
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, İsviçre'de yapılacak dörtlü görüşmeleri KKTC ve Kıbrıs Türkü için bir "cenaze töreni" olarak görüyor ve ekliyor: "Bugüne kadar elimizden geleni yaptık. Ancak karşıdan en küçük bir iyi niyet, bir adım görmedik. Bundan sonra göreceğimizi sanmıyorum. Ben bu plan bu şekilde görüşülmez dediğimde, yok görüşülür dediler, sizi oturttular. Ama sonuç ne oldu? Hiçbir ilerleme yok. Yaklaşımları değişecek gibi değil. Şimdi görelim bakalım İsviçre'de Türkiye devreye girince bir ilerleme sağlayabilecek mi? Pek umutlu değilim. Ama inşallah sağlanır, inşallah Türk tarafının olmazsa olmazları orada kabul edilir. Benim tercihim elbette bu olur."

'Neyi müzakere edeceğiz ki?'
Denktaş, bu karara varmasındaki en önemli etkenlerden birini de şöyle açıklıyor:

Yazının Devamı

Sabrı nereye kadar?

18 Mart 2004

KKTC Cumhurbaşkanının bu sonuca varmasının nedeni kuşku yok ki, Annan Planında Türk tarafı lehine bir değişiklik sağlanamamış olması ve bundan sonra sağlanacağına ilişkin bir izlenim almaması. Rum tarafının, Denktaşın bütün isteklerini geri çevirmesi...Peki Denktaş, Cumhurbaşkanlığı görevinden de çekilecek mi?Denktaşın bu soruya yanıtı, "Cumhurbaşkanlığı görevimde dayanabildiğim kadar dayanırım. Eğer dayanılamayacak hale gelirse o aşamada düşünürüm." biçiminde...Peki dörtlü görüşmeler kimler arasında yapılacak?Denktaşa Rum tarafından gelen yanıt şöyle:"Yunanistan Başbakanı Karamanlis katılmaya sıcak bakmıyor. Rum tarafı Karamanlisin başbakanlığa yeni geldiğini ve yıpranmasını istemiyor. Bu nedenle dörtlü görüşmelerin önce müsteşarlar düzeyinde sonra dışişleri bakanları düzeyinde yapılması daha uygun olur."Bu durumda Denktaş, Rum tarafının dörtlü görüşmeleri mümkün olduğunca teknik heyetler düzeyinde yürütmeyi planladıklarını söylüyor ve ekliyor:"Zaten bizi devlet olarak tanımıyorlar. Türk halkını kabul etmiyorlar. İki cemaatten oluşan tek halk var diyorlar. İki kesimliliği sulandırıyorlar. Türkiyenin garantisini kabul etmiyorlar.""Bu koşullarda" diyor Denktaş, "önemli olan şudur:

Yazının Devamı

Sabrı nereye kadar?

18 Mart 2004

<#comment>

<#comment>
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, dörtlü görüşmelere katılmayacağını açıkladı. Denktaş'ın bu kararı Kıbrıs görüşmelerinin son tarihi olan 22 Mart'tan sonra görüşmeci sıfatını da bırakacağının işareti sayılabilir.
KKTC Cumhurbaşkanı'nın bu sonuca varmasının nedeni kuşku yok ki, Annan Planı'nda Türk tarafı lehine bir değişiklik sağlanamamış olması ve bundan sonra sağlanacağına ilişkin bir izlenim almaması. Rum tarafının, Denktaş'ın bütün isteklerini geri çevirmesi...
Peki Denktaş, Cumhurbaşkanlığı görevinden de çekilecek mi?
Denktaş'ın bu soruya yanıtı, "Cumhurbaşkanlığı görevimde dayanabildiğim kadar dayanırım. Eğer dayanılamayacak hale gelirse o aşamada düşünürüm." biçiminde...

Yazının Devamı

Açıklama ve Org. Yalman

17 Mart 2004

İstihbarat formunda, "AB, ABD yanlıları, sosyete ve çocukları, felsefe grupları, Ku Klux Klan gibi örgütlerle" ilgili bilgi toplanması talebinin bulunması tepki toplamış ve fişleme faaliyeti olarak yorumlanmıştı.Genelkurmay, açıklamasında bu ve benzeri soruları "amacını aşmış istekler" olarak niteliyor ve hata olduğunu kabul ediyor. Fişleme nitelemesini kabul etmiyor ve halka güvence veriyor.Tepki toplayan söz konusu soruların ise eğitiminde zaafiyet olan karargah subaylarının kusuru olduğunu belirtiyor ve TSK hukuku içinde gereğinin yapıldığını ve yapılmaya devam edileceğini de bildiriyor.Genelkurmayın bu açık ve samimi yaklaşımı yerindedir.Açıklama ayrıca bu faaliyetin, daha önce Milliyetin kamuoyuna duyurduğu gibi lokal bir çalışma olduğu, garnizonların sorumluluk alanında gerçekleştirildiği de vurgulanıyor.Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, daha önce gazetecilerin sorusu üzerine, "Bir kabahat varsa, Genelkurmay Başkanı ben olduğuma göre sorumluluk benimdir" diyerek, görevine uygun bir sorumluluk anlayışı sergilemişti. Bunun yanı sıra, sorumlu veya sorumluları kimlerse, kurum içinde gereğinin yapılacağı mesajını da vermişti. Nitekim, yapıldığını da açıklamış oldu.Bu

Yazının Devamı

Açıklama ve Org. Yalman

17 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
Türkiye'nin gündemini birkaç gündür meşgul eden, İstanbul 2. Zırhlı Tugay'ının istihbarat toplama formuyla ilgili olarak Genelkurmay beklenen açıklamasını yaptı.
İstihbarat formunda, "AB, ABD yanlıları, sosyete ve çocukları, felsefe grupları, Ku Klux Klan gibi örgütlerle" ilgili bilgi toplanması talebinin bulunması tepki toplamış ve fişleme faaliyeti olarak yorumlanmıştı.
Genelkurmay, açıklamasında bu ve benzeri soruları "amacını aşmış istekler" olarak niteliyor ve hata olduğunu kabul ediyor. Fişleme nitelemesini kabul etmiyor ve halka güvence veriyor.
Tepki toplayan söz konusu soruların ise eğitiminde zaafiyet olan karargah subaylarının kusuru olduğunu belirtiyor ve TSK hukuku içinde gereğinin yapıldığını ve yapılmaya devam edileceğini de bildiriyor.
Genelkurmay'ın bu açık ve samimi yaklaşımı yerindedir.

Yazının Devamı

Pandoranın kutusu

16 Mart 2004

Suriyede başlayan ve yayılma eğilimi gösteren Arap - Kürt çatışması, "Pandoranın kutusu açılıyor mu" sorusunu gündeme getirdi.Irakta henüz güvenliği ve istikrarı sağlayamayan ABD, Suriyeye karşı nasıl bir politika izleyecek?Bölgede, Kürt grupları kullanarak ülkelerin birbirlerini istikrarsızlığa sürükleme politikaları yeniden canlanmış görünüyor. ABD himayesinde Kuzey Irakta altyapılarını ve siyasi konumlarını güçlendiren Kürt grupların, geçici anayasa ile tescil ettirdiklerini etkinlikleri diğer ülkelere de yansıyor.Suriyede baş gösteren Arap - Kürt çatışması, istikrarsızlığın yaygınlaşacağının güçlü işareti sayılabilir. Türkiyede yıllardır Kürt sorunu üzerinden istikrarsızlığı besleyen Suriye, şimdi "kendi Kürt sorunu"yla karşılaştı.Suriyede baş gösteren olaylar Türkiye sınırı boyunca yayılırken, aynı nitelikte İranda olaylar çıkmaya başladı...Arap - Kürt çatışması, bir iç savaşa dönüşme eğilimi gösterir mi? Böyle bir gelişme Saddamdan sonra ABD için Suriyede yönetim değişikliğini zorlamak için kullanılır mı? Uluslararası müdahale gerekçesi olarak görülür mü?Suriyedeki olayların önü alınamaz, yaygın ve kanlı çatışmalar artar ve komşu ülkelere sıçrama eğilimi gösterirse, bu

Yazının Devamı

Pandora'nın kutusu

16 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
ABD'nin Irak'ı işgal niyeti iyice belirginleşince, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, müdahale olursa, "Pandora'nın kutusu açılır" uyarısında bulunmuştu...
Suriye'de başlayan ve yayılma eğilimi gösteren Arap - Kürt çatışması, "Pandora'nın kutusu açılıyor mu" sorusunu gündeme getirdi.
Irak'ta henüz güvenliği ve istikrarı sağlayamayan ABD, Suriye'ye karşı nasıl bir politika izleyecek?
Bölgede, Kürt grupları kullanarak ülkelerin birbirlerini istikrarsızlığa sürükleme politikaları yeniden canlanmış görünüyor. ABD himayesinde Kuzey Irak'ta altyapılarını ve siyasi konumlarını güçlendiren Kürt grupların, geçici anayasa ile tescil ettirdiklerini etkinlikleri diğer ülkelere de yansıyor.
Suriye'de baş gösteren Arap - Kürt çatışması, istikrarsızlığın yaygınlaşacağının güçlü işareti sayılabilir. Türkiye'de yıllardır Kürt sorunu üzerinden istikrarsızlığı besleyen Suriye, şimdi "kendi Kürt sorunu"yla karşılaştı.

Yazının Devamı

Gül ve BOP

15 Mart 2004

Gül, ABDnin bu projesini değerlendirirken bazı uyarılar yaptı. Projenin, sadece "güvenlik ve askeri konular"la ilgili ve dayatmacı bir üslupla sunulması veya algılanmasının yanlış olacağı üzerinde duruyor. Böyle bir algılama olması halinde bölge ülkelerinin tedirgin olacağını ve reaksiyon gösterecekleri uyarısında bulunuyor.Dışişleri Bakanının yaklaşımı bölgenin demokratikleşmesinin bölge ülkeleri tarafından gönüllü biçimde gerçekleştirilmesi. Bu süreçte eğer diğer ülkelerin yardımı olabilecekse bunun da yapılması.Nitekim, Irakın işgalinden önce, Tahranda İKÖ toplantısında yaptığı konuşmayı anımsatarak, "Biz zaten bu konuyu Doğuda da Batıda da yaptığımız konuşmalarda gündeme getirmiştik" diyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:"Bu bölgedeki ülkelerin halkları neden gelişmiş ülkelerdeki gibi refah içinde ve mutlu olmasınlar? Kaynaklarını kalkınma yolunda kullanmasınlar? Demokrasi ve şeffaflık içinde yaşamasınlar? Kadın - erkek eşitliği neden kurulmasın? Düşünce ve inanç özgürlüğünü, serbestliği neden yaşamasınlar?"Gül, Tahranda ve daha sonra yaptığı bu ve benzeri konuşmalara bölge ülkelerinden olumlu yanıtlar aldığını belirtiyor. Bu yaklaşımın bölge ülkelerin yönetimlerinde olumlu

Yazının Devamı