Gül ve BOP

15 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'le görüşmemizde Büyük Ortadoğu Projesi önemli bir yer tuttu.
Gül, ABD'nin bu projesini değerlendirirken bazı uyarılar yaptı. Projenin, sadece "güvenlik ve askeri konular"la ilgili ve dayatmacı bir üslupla sunulması veya algılanmasının yanlış olacağı üzerinde duruyor. Böyle bir algılama olması halinde bölge ülkelerinin tedirgin olacağını ve reaksiyon gösterecekleri uyarısında bulunuyor.
Dışişleri Bakanı'nın yaklaşımı bölgenin demokratikleşmesinin bölge ülkeleri tarafından gönüllü biçimde gerçekleştirilmesi. Bu süreçte eğer diğer ülkelerin yardımı olabilecekse bunun da yapılması.
Nitekim, Irak'ın işgalinden önce, Tahran'da İKÖ toplantısında yaptığı konuşmayı anımsatarak, "Biz zaten bu konuyu Doğu'da da Batı'da da yaptığımız konuşmalarda gündeme getirmiştik" diyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor:
"Bu bölgedeki ülkelerin halkları neden gelişmiş ülkelerdeki gibi refah içinde ve mutlu olmasınlar? Kaynaklarını kalkınma yolunda kullanmasınlar? Demokrasi ve şeffaflık içinde yaşamasınlar? Kadın - erkek eşitliği neden kurulmasın? Düşünce ve inanç özgürlüğünü, serbestliği neden yaşamasınlar?"

Yazının Devamı

Kürt sorununu demokrasi çözecek

14 Mart 2004

Gül: TC vatandaşı noktasında kenetlendik Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiyenin zaman zaman yükselişe geçtiğini ancak her defasında yeniden çakıldığını belirterek, "Bu kez iyi bir take-off yaptık, kalktık bir daha çakılmayız" dedi. Gül, makamında yaptığımız sohbette, gündemdeki konulara ilişkin görüşlerini şöyle açıkladı: "Karşı karşıya kaldığımız terör, artık klasik terörden de çok farklı. Biz terörden çok çekmiş, terörden çok can kaybetmiş, acı duymuş bir ülke olarak bunu çok daha iyi görüyoruz ve hissediyoruz. Her türlü terörden, bölücü terörden büyük zarar gördük. Bu asmetrik savaşın bir parçası idi. Bu nedenle İspanyanın karşı karşıya kaldığı durumu çok iyi anlıyoruz. Ayrıca bu olayları nefretle kınıyoruz. Artık uluslararası konuda çok ciddi bir işbirliği gerekiyor. İspanyada ne olduğu tam olarak açıklanmadı. Onların kendi klasik örgütleri ETA mı yoksa, bir El-Kaide bağlantısı mı? Ama ne olursa olsun, terör terördür. Ancak gerçek şu ki; yaygınlaşmış bir El-Kaide bağlantılı terör var." İspanyadaki terör "İstikameti belli olmayan bir terör cinsi ile karşı karşıyayız. Ben bunda açıkçası siyasi bir strateji göremiyorum. Türkiye için böyle bir tehlike de

Yazının Devamı

Gül: TC vatandaşı noktasında kenetlendik

14 Mart 2004

<#comment>

<#comment>
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Türkiye'nin zaman zaman yükselişe geçtiğini ancak her defasında yeniden çakıldığını belirterek, "Bu kez iyi bir take-off yaptık, kalktık bir daha çakılmayız" dedi. Gül, makamında yaptığımız sohbette, gündemdeki konulara ilişkin görüşlerini şöyle açıkladı:

İspanya'daki terör
"Karşı karşıya kaldığımız terör, artık klasik terörden de çok farklı. Biz terörden çok çekmiş, terörden çok can kaybetmiş, acı duymuş bir ülke olarak bunu çok daha iyi görüyoruz ve hissediyoruz. Her türlü terörden, bölücü terörden büyük zarar gördük. Bu asmetrik savaşın bir parçası idi. Bu nedenle İspanya'nın karşı karşıya kaldığı durumu çok iyi anlıyoruz. Ayrıca bu olayları nefretle kınıyoruz. Artık uluslararası konuda çok ciddi bir işbirliği gerekiyor. İspanya'da ne olduğu tam olarak açıklanmadı. Onların kendi klasik örgütleri ETA mı yoksa, bir El-Kaide bağlantısı mı? Ama ne olursa olsun, terör terördür. Ancak gerçek şu ki; yaygınlaşmış bir El-Kaide bağlantılı terör var."

Yazının Devamı

Al-ver

13 Mart 2004

Rum tarafının işi yokuşa sürmesi nedeniyle, De Soto yöntem değiştirmek zorunda kaldı. Türk ve Rum taraflardan taleplerini ayrı ayrı istedi. Bu talepler üzerinde çalıştıktan sonra yine taraflarla ayrı ayrı görüşecek "al - ver" için zemin yaratacak. Olumlu gelişme gözlerse yine tarafları yüz yüze getirecek.Bu yöntem değişikliği de gösteriyor ki, Kıbrıstaki görüşmelerden bir sonuç alınması mümkün değil. Yine Denktaşın açıklamaları ortaya koydu ki, Rum tarafı bu aşamada uzlaşmaya yanaşmıyor. Türk tarafının bütün önerilerini görüşmeden geri çeviriyor. Bu tavır nedeniyle de ilerleme sağlanamıyor.Bu Ankara ve Denktaş için sürpriz değil. Rum tarafının 1 Mayısa kadar süre kazanmak için her yola başvuracağı biliniyordu.Bu uzlaşmaz yaklaşımıyla ilk aşama olan Kıbrıstaki görüşmeleri geride bırakacakları anlaşılıyor. Zaman kısalıyor.Ankara bunun farkında. İkinci aşama olan dörtlü görüşmelerde Rum tarafı tutumunu değiştirir mi? Uzmanların görüşüne göre ciddi bir baskı ve yaptırımla karşılaşmazlarsa, ikinci aşamada da yine aynı politikayı izlemelerini beklemek gerçekçi olur.Türkiye ve Yunanistanın devreye girmesi, Türk isteklerinin plana taşınması için güvence oluşturmuyor. Yunanistan,

Yazının Devamı

Al-ver

13 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
Kıbrıs'ta dün al - ver aşamasına geçilecekti, ancak, geçilemedi.
Rum tarafının işi yokuşa sürmesi nedeniyle, De Soto yöntem değiştirmek zorunda kaldı. Türk ve Rum taraflardan taleplerini ayrı ayrı istedi. Bu talepler üzerinde çalıştıktan sonra yine taraflarla ayrı ayrı görüşecek "al - ver" için zemin yaratacak. Olumlu gelişme gözlerse yine tarafları yüz yüze getirecek.
Bu yöntem değişikliği de gösteriyor ki, Kıbrıs'taki görüşmelerden bir sonuç alınması mümkün değil. Yine Denktaş'ın açıklamaları ortaya koydu ki, Rum tarafı bu aşamada uzlaşmaya yanaşmıyor. Türk tarafının bütün önerilerini görüşmeden geri çeviriyor. Bu tavır nedeniyle de ilerleme sağlanamıyor.
Bu Ankara ve Denktaş için sürpriz değil. Rum tarafının 1 Mayıs'a kadar süre kazanmak için her yola başvuracağı biliniyordu.
Bu uzlaşmaz yaklaşımıyla ilk aşama olan Kıbrıs'taki görüşmeleri geride bırakacakları anlaşılıyor. Zaman kısalıyor.

Yazının Devamı

İnceleme sonuçları

12 Mart 2004

Özellikle soru formunda, terör örgütlerinin yanı sıra, AB ve ABD yanlısı kişiler, bu devletlerle ilişkileri, sosyete grupları, masonlar, azınlıklar, internet grupları hakkında sorular bulunması, tepkilerin odak noktasını oluşturdu ve fişleme olarak değerlendirildi.Hürriyetin haberiyle ortaya çıkan bu durum karşısında, Genelkurmay Başkanlığı olayı doğruladı ve gerekli incelemenin yapılacağını açıkladı.Bu olayda üzerinde durulması gereken üç yön var...Birincisi; hukuk çerçevesinde terörle mücadele, önleyici güvenlik çalışmaları dışında, kişi veya grupların izlenmesi, kayda geçirilmesi demokratik hukuk devleti kurallarıyla bağdaşmaz. Türkiyenin hukuk reformlarıyla hak ve hürriyetleri genişletip güvence altına almaya, şeffaflaşmaya, daha fazla demokratikleşmeye, çağdaş değerleri yaşama geçirmeye yöneldiği bir dönemde bu tür faaliyetler ulusal ve uluslararası düzeyde zedeleyicidir. Bu itibarla talihsiz bir olay olduğu açıktır.İkincisi; Avrupa Birliğine üye olmayı desteklediğini her fırsatta açıklayan, ancak bu süreçte sürekli olarak AB üyeliğine karşı ve engel olmakla suçlanan Türk Silahlı Kuvvetleri açısından hem olumsuz değerlendirilecek hem de istismar edilecek bir olaydır. TSK

Yazının Devamı

İnceleme sonuçları

12 Mart 2004

<#comment>
<#comment>
İstanbul 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı'nca, kişi ve gruplar hakkında istihbarat toplanmasına ilişkin kaymakamlıklara soru formu gönderilmesi tartışma yarattı ve tepki topladı.
Özellikle soru formunda, terör örgütlerinin yanı sıra, AB ve ABD yanlısı kişiler, bu devletlerle ilişkileri, sosyete grupları, masonlar, azınlıklar, internet grupları hakkında sorular bulunması, tepkilerin odak noktasını oluşturdu ve fişleme olarak değerlendirildi.
Hürriyet'in haberiyle ortaya çıkan bu durum karşısında, Genelkurmay Başkanlığı olayı doğruladı ve gerekli incelemenin yapılacağını açıkladı.
Bu olayda üzerinde durulması gereken üç yön var...
Birincisi; hukuk çerçevesinde terörle mücadele, önleyici güvenlik çalışmaları dışında, kişi veya grupların izlenmesi, kayda geçirilmesi demokratik hukuk devleti kurallarıyla bağdaşmaz. Türkiye'nin hukuk reformlarıyla hak ve hürriyetleri genişletip güvence altına almaya, şeffaflaşmaya, daha fazla demokratikleşmeye, çağdaş değerleri yaşama geçirmeye yöneldiği bir dönemde bu tür faaliyetler ulusal ve uluslararası düzeyde zedeleyicidir. Bu itibarla talihsiz bir olay olduğu açıktır.

Yazının Devamı

Doktorların eylemi

11 Mart 2004

Doktorlar kasım ayında da benzeri bir eylem yapmışlardı. Taleplerinin karşılanmadığı gerekçesiyle yeniden eyleme gittiler.Doktorlar ne istiyor?Tabipler Birliğine göre; insanca yaşayacak maaş, özel hizmet tazminatı, mahrumiyet ikramiyesi, 8 saatlik günlük çalışma süresi, iş riski zammı, ek göstergede adalet, nöbet ücretlerinde iyileştirme ve eğitim için izin istiyorlar.Bütün bunlar bir arada değerlendirildiğinde aslında bir "sistem" değişikliği istedikleri söylenebilir.Özlük haklarına ilişkin bu taleplerinin yanında, sağlık hizmetlerinin ücretsiz olması, yeni yasa hazırlıklarıyla hastanelerin her birinin işletmeye dönüştürülmesinin engellenmesi, adaletsiz döner sermaye gelirlerinin düzeltilmesi veya alternatif ücret artışı getirilmesi, muayenehane doktorluğu yapıp hem kamuda çalışmanın kaldırılması gibi sisteme dönük istekleri de var.Bunların tümü sağlık hizmetinin kamusal niteliğinin korunması, kamu alanından çıkarılmaması talebi olarak görülebilir.Keza sağlık hizmeti almak için yurttaş olmanın yeterli görülmesi, nüfus kağıdını gösteren her hastaya hizmet verilmesi ve sağlık giderlerinin tümüyle bütçeden karşılanmasını da öneriyorlar.Hastanelere yeterli sağlık personeli kadrosu

Yazının Devamı