<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ün tutumlarına bakarsanız, "anavatan - yavru vatan" yaklaşımı, bu hükümet için geçmişte kalmış gibi görülüyor.
Başbakan Erdoğan, son olarak dün Kırgızistan'a uçarken, Denktaş'ın destek çağrısıyla ilgili bir soruyu yanıtlarken, "40 yıldır çözüm bulamayanların, 11 aylık hükümetten bu sorunu çözmesini beklemesinler" anlamında bir yorum yaptı.
Başbakan Erdoğan'ın bu sözleri, hükümetin, Denktaş'ı bir 'engel' gibi gördüğünün son kanıtı.
KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş, neye engel görünüyor?
Annan planının imzalanmasına...
Washingtonnun günübirlik kararlarla Irak olayının içinden çıkması olanaksız. Irakın işgalden bir süre sonra ABD için yeni bir Vietnama dönüşebileceğine ilişkin yorumlara burun kıvrılıyordu. ABDnin süper gücüyle Iraka hakim olmasında bir sorun yaşanmayacağı, ikinci bir Vietnam olmayacağı savlanıyordu.Ancak, gelişmeler gösteriyor ki, ABD, Irakta her geçen gün biraz daha batağa saplanıyor ve yönetebilir olmaktan çıkıyor.Bugün, Irakta tek otorite gibi görünen ABDnin, kontrolü elinde bulunduramadığı, sık sık değişen kararlarından da belli oluyor.Çok yönlü baskı altındaki Washingtonnun çıkış yolu bulmakta zorlandığı açık.Bir yandan aylardır Iraktaki askerlerini değiştiremiyor. Her gün gerçekleşen saldırılarda ABD askerleri ölüyor. Bu durum, ABD iç kamuoyunda yönetime karşı tepkileri giderek büyütüyor.Irakta oluşturduğu geçici yönetim halk desteğinden yoksun. ABDye dayanan Irak geçici yönetiminde ise Kürt temsilcilerin ağrılığı gözleniyor. ABD ipleri tümüyle elinde tutamıyor.Washingtondan gelen haberler, ABDnin 2005 yılına kadar kademeli şekilde Iraktaki askeri varlığını 50 bin askere kadar düşüreceği ve yerini çokuluslu askeri güce bırakmayı planladığı şeklinde. Bu süre içinde Irakta
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Gelişmeler ABD'nin, Irak'ta savaş sonrasına ilişkin uygulanabilir bir planı olmadığını gösteriyor.
Washington'nun günübirlik kararlarla Irak olayının içinden çıkması olanaksız. Irak'ın işgalden bir süre sonra ABD için yeni bir Vietnam'a dönüşebileceğine ilişkin yorumlara burun kıvrılıyordu. ABD'nin süper gücüyle Irak'a hakim olmasında bir sorun yaşanmayacağı, ikinci bir Vietnam olmayacağı savlanıyordu.
Ancak, gelişmeler gösteriyor ki, ABD, Irak'ta her geçen gün biraz daha batağa saplanıyor ve yönetebilir olmaktan çıkıyor.
Bugün, Irak'ta tek otorite gibi görünen ABD'nin, kontrolü elinde bulunduramadığı, sık sık değişen kararlarından da belli oluyor.
Çok yönlü baskı altındaki Washington'nun çıkış yolu bulmakta zorlandığı açık.
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök önemli açıklamalar yaptılar.ABDnin Türk askeri konusunda tereddüt göstermesi üzerine Başbakan Erdoğan açık konuştu:"İstemiyorlarsa bizim yapacağımız bir şey yok. Asker göndermeyiz. Zaten çok da hevesli değiliz."Bu sözlerin altında yatan gerçek şu:"Türkiye, ABD istediği için asker gönderme kararı aldı. Bunu içine sinerek yapmadı. Bir yandan ABDnin baskısı ve ABD ile ilişkileri düzeltme niyeti, bir yandan Türkiyenin çıkarları için iyi olur düşüncesi..."Ama bir gerçek daha var ki, o da, Türk halkının hala büyük çoğunlukla asker göndermeye karşı olması. İktidar partisi AKPnin tabanı ve kimyası da bu kararla zaten uyuşmuyordu...Erdoğanın önemli bir sözü de şu:"Irakın geleceği meçhul. ABD savaşta gösterdiği başarıyı sürdüremiyor."Bu Erdoğanın başbakan olduğundan beri ABD yönetimine yönelik yaptığı ilk ciddi eleştiri...Erdoğanın bu sözleri Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkökün, Yunan gazetesi Elefterotipiaya verdiği demeçle birlikte değerlendirildiğinde, ortaya şu sonuç çıkıyor ki, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı, ABDnin Irakta ne yapmak istediğini hala bilmiyorlar. Org. Hilmi Özkök bunu açık açık Yunan basınına söylüyor ve
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök önemli açıklamalar yaptılar.
ABD'nin Türk askeri konusunda tereddüt göstermesi üzerine Başbakan Erdoğan açık konuştu:
"İstemiyorlarsa bizim yapacağımız bir şey yok. Asker göndermeyiz. Zaten çok da hevesli değiliz."
Bu sözlerin altında yatan gerçek şu:
Sıkı müzakerelerin yapıldığı 1 Mart öncesinde, ABD, Irak operasyonunda Kürt grupları Türkiyeye tercih etme eğilimi içindeydi ve sonuna kadar bunda direndi. Müzakerelerin çetin geçmesinin ve ABDye güvensizlik duyulmasının başlıca nedeni de buydu.ABD, 1 Mart tezkeresinin geri çevrilmesiyle, gönlünde yatan Kürt gruplara yönelik tercihini çok daha rahat kullandı. Savaş, bu tercihle yürütüldü.Ancak, savaş sonrası hakimiyet konusunda önemli zaaflar ortaya çıktı ve yeniden Türkiyeden askeri destek talep etmek zorunda kaldı. Ankara bu kez asker gönderme tezkeresini Meclisten çıkardı.Bu kararın çıkması Irak Geçici Yönetimi ve özellikle Kürt grupların "Türk askeri istemeyiz" tepkisiyle karşılaştı. KDP lideri Barzani tepkisini, Türk askeri gelirse geçici yönetimden ayrılırım, noktasında ABDye karşı bir şantaja kadar taşıdı.Beyaz Sarayın ise kafası karışık görünüyor. Yönetim ikiye bölünmüş durumda. Bir kısmı Türk askerinin işleri daha da karıştıracağı düşüncesinde, bir kısmı ise bu katkıya ihtiyacın büyük olduğu görüşünde...Bu aşamada yine gündeme aynı soru gelecektir:Türkiye mi, Iraktaki Kürt gruplar mı?Eğer ABD, Türk askeri istemiyoruz derse, bu Kürt grupları Türkiyeye tercih ettiğini
<#comment>#comment>
<#comment>#comment>
1 Mart tezkeresi sürecinde Türkiye yalpalamıştı. Şimdi ABD yalpalıyor. 1 Mart öncesinde olduğu gibi ABD bu kez de güven vermiyor.
Sıkı müzakerelerin yapıldığı 1 Mart öncesinde, ABD, Irak operasyonunda Kürt grupları Türkiye'ye tercih etme eğilimi içindeydi ve sonuna kadar bunda direndi. Müzakerelerin çetin geçmesinin ve ABD'ye güvensizlik duyulmasının başlıca nedeni de buydu.
ABD, 1 Mart tezkeresinin geri çevrilmesiyle, gönlünde yatan Kürt gruplara yönelik tercihini çok daha rahat kullandı. Savaş, bu tercihle yürütüldü.
Ancak, savaş sonrası hakimiyet konusunda önemli zaaflar ortaya çıktı ve yeniden Türkiye'den askeri destek talep etmek zorunda kaldı. Ankara bu kez asker gönderme tezkeresini Meclis'ten çıkardı.
Bu kararın çıkması Irak Geçici Yönetimi ve özellikle Kürt grupların "Türk askeri istemeyiz" tepkisiyle karşılaştı. KDP lideri Barzani tepkisini, Türk askeri gelirse geçici yönetimden ayrılırım, noktasında ABD'ye karşı bir şantaja kadar taşıdı.
Uzun ve zahmetli bir çalışma süreci sonunda hazırlanan yeni Ceza Yasası tasarısı, mevcut yasadaki birçok çağdışı ceza hükmünü kaldırmış olacak.Ancak, yeni tasarıda ayıklanması gereken hüküm yok mu?Türk Ceza Kanunu Kadın Çalışma Grubunun hazırladığı rapora göre yeni tasarıda da ayıklanması gereken kadın ve çocuklarla ilgili birçok hüküm var. Kadın Çalışma Grubuna mensup hukukçular tarafından yapılan inceleme sonuçlarına göre yeni tasarıda da cinsiyet ayırımına dayalı hükümler var. Ayrıca çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda da kabul edilemeyecek hükümler yer alıyor.Çalışma Grubunun saptamalarına göre yeni tasarıdan da çıkarılması gereken hükümler şöyle...Tasarıda, cinsel suçlarda mağdur olarak birey değil, aile ve toplum esas alınıyor, oysa çağdaş hukuk anlayışında mağdur olarak bireyin esas alınması geçerli.Tasarı, mevcut yasadaki yaklaşımı koruyarak, "namus cinayetleri" engelleyici hüküm getirmiyor, ceza indirimi öngörerek bir anlamda bu cinayetlere kısmen meşruluk kazandırıyor. Oysa, bu cinayetlerin de nitelikli adam öldürme maddesine alınması gerekiyor.Cinsel tecavüz ve cinsel bütünlüğe tasaddi suçları yeni tasarıda da açıkça tanımlanmıyor ve "ırz" kavramı esas alınarak,