Bu yönde aldığımız duyumlar sıklaştı.MGK'nın askeri kanadının kurula bazı raporlar sunduktan sonra, genel gidişe ilişkin bir değerlendirme yapması bekleniyor.Önce raporlara değinelim...MGK'ya sunulması beklenen raporların biri yurtdışındaki Milli Görüş dernekleriyle ilgili. Bu raporun, hem Türkiye'deki faaliyetlerle ilgili güvenlik birimlerinin saptamaları, hem de Almanya'da Anayasayı Koruma Teşkilatı'nca yapılan saptamalar ve değerlendirmeleri içerdiği kaydediliyor. Raporun 500 - 600 sayfayı bulan kapsamda olduğuna işaret ediliyor.MGK'ya sunulması muhtemel ikinci rapor ise YÖK ve eğitimle ilgili. Bir yandan sekiz yıllık kesintisiz eğitimin değiştirilmesine dönük girişimlerin konu edilmesi, bir yandan da üniversitelerin bölünerek yeni kadro olanakları yaratılmasına ilişkin saptamaların bu raporla gündeme gelmesi söz konusu.Raporların sunulmasından sonra değerlendirme aşamasında, MGK'nın askeri kanadının, Dışişleri Bakanlığı'nın tartışılan genelgelerine değinecekleri kaydediliyor. Kamuoyuna Milli Görüş dernekleri ve Fethullah Gülen okullarıyla ilgilenilmesi, birer ticari kuruluş gibi yaklaşılması talimatı niteliğinde olduğu öne sürülen Dışişleri Bakanlığı genelgesi asker kesiminde
<#comment>#comment> 23 Nisan resepsiyonuyla tırmanan gerginliğin 30 Nisan'da yapılacak Milli Güvenlik Kurulu toplantısında bir çeşit uyarıya dönüşmesi olasılığı yüksek.
Bu yönde aldığımız duyumlar sıklaştı.
MGK'nın askeri kanadının kurula bazı raporlar sunduktan sonra, genel gidişe ilişkin bir değerlendirme yapması bekleniyor.
Önce raporlara değinelim...
MGK'ya sunulması beklenen raporların biri yurtdışındaki Milli Görüş dernekleriyle ilgili. Bu raporun, hem Türkiye'deki faaliyetlerle ilgili güvenlik birimlerinin saptamaları, hem de Almanya'da Anayasayı Koruma Teşkilatı'nca yapılan saptamalar ve değerlendirmeleri içerdiği kaydediliyor.
Raporun 500 - 600 sayfayı bulan kapsamda olduğuna işaret ediliyor.
Arınç, dün yaptığı konuşmada da basını eleştirdi.TBMM Başkanı, 22 Nisan günü, Meclis muhabirlerinin sorularını yanıtlarken de "azarlayan" bir üslupla, meslektaşlarımızı tersledi.23 Nisan resepsiyonunda yaşanan olayı basın mensuplarına mal etmek veya onları sorumlu tutmak gerçekçi bir yaklaşım değil.Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, Yargıtay Başkanı, ana muhalefet partisi lideri ve milletvekilleri, bazı sivil toplum kuruluşları ve bazı üniversite mensuplarının 23 Nisan resepsiyonunu boykot etmelerinin nedeni ve sorumlusu basın değildir.Hele hele görevlerini yapmaya çalışan Meclis muhabirleri hiç değildir.Yaşanan sorunu yaratan ve sonuçlandıran da basın değildir.Sayın Arınç'ın tartışacağı kişi, kendisine soru soran Meclis muhabiri değil, 23 Nisan resepsiyonuna gelmeyen Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı, kuvvet komutanları ve ana muhalefet partisi lideridir.Bir yanıt vermesi gerekiyorsa bunun adresi, bu kişiler ve işgal ettikleri makamlardır, basın ve Meclis muhabirleri değildir.Arınç'ın basın abartması olarak nitelediği olay, Cumhurbaşkanı dahil devletin üst düzey yöneticilerinin aldıkları tutumdur ki,
<#comment>#comment> TBMM Başkanı Bülent Arınç, 23 Nisan resepsiyonunda yaşanan gerginliğin sorumluları arasında basını da göstermeyi ihmal etmedi.
Arınç, dün yaptığı konuşmada da basını eleştirdi.
TBMM Başkanı, 22 Nisan günü, Meclis muhabirlerinin sorularını yanıtlarken de "azarlayan" bir üslupla, meslektaşlarımızı tersledi.
23 Nisan resepsiyonunda yaşanan olayı basın mensuplarına mal etmek veya onları sorumlu tutmak gerçekçi bir yaklaşım değil.
Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, Yargıtay Başkanı, ana muhalefet partisi lideri ve milletvekilleri, bazı sivil toplum kuruluşları ve bazı üniversite mensuplarının 23 Nisan resepsiyonunu boykot etmelerinin nedeni ve sorumlusu basın değildir.
Hele hele görevlerini yapmaya çalışan Meclis muhabirleri hiç değildir.
"Ulusal egemenlik"le "çocuk" arasında, "Cumhuriyet"le "gençlik" arasında en anlamlı bağı kurabilmiş tek lider olan Atatürk; en büyük eserim dediği Cumhuriyet ve onun vücut bulduğu TBMM açısından bakıldığında sorunun esası daha net görülüyor.Sorun, Atatürk'ün, çağdaş uygarlık düzeyini hedeflemiş, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin oluşmasında iki temel dayanak olarak gördüğü, uluslaşma ve laikleşme sürecinin, kah demokratik araçlar kullanılarak kah terör yoluyla kesilmesine dönük çabaların kat ettiği mesafedir. Bugün Cumhuriyet'in laik niteliği ve devletin üniter yapısına dönük saldırılar ve bu saldırıların yarattığı hırpalanmanın ve yıpranmanın vardığı boyut, bu mesafenin hiç de azımsanmayacak boyutta olduğunu gösteriyor.Bir başka açıdan bakıldığında, Atatürk'ün emanetinin ne siyasal, ne sosyal, ne de ekonomik alanda hedeflenen düzeye taşındığı ne de temellerinin sağlamlaştırıldığı söylenebilir. Ne yazık ki, pozisyon elde kalanı savunmak, koruyabilmek pozisyonudur.Bugün karşılaştığımız, ekonomik çöküntü, dışa bağımlılık, demokratikleşme, insan hakları, hukukun üstünlüğü gibi temel sorunları siyasi iktidarların oy adına Cumhuriyet projesinden verdikleri ödünlerde değil de,
<#comment>#comment> 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı siyasi gerginlik ve tartışmaların gölgesinde kaldı.
"Ulusal egemenlik"le "çocuk" arasında, "Cumhuriyet"le "gençlik" arasında en anlamlı bağı kurabilmiş tek lider olan Atatürk; en büyük eserim dediği Cumhuriyet ve onun vücut bulduğu TBMM açısından bakıldığında sorunun esası daha net görülüyor.
Sorun, Atatürk'ün, çağdaş uygarlık düzeyini hedeflemiş, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin oluşmasında iki temel dayanak olarak gördüğü, uluslaşma ve laikleşme sürecinin, kah demokratik araçlar kullanılarak kah terör yoluyla kesilmesine dönük çabaların kat ettiği mesafedir. Bugün Cumhuriyet'in laik niteliği ve devletin üniter yapısına dönük saldırılar ve bu saldırıların yarattığı hırpalanmanın ve yıpranmanın vardığı boyut, bu mesafenin hiç de azımsanmayacak boyutta olduğunu gösteriyor.
Bir başka açıdan bakıldığında, Atatürk'ün emanetinin ne siyasal, ne sosyal, ne de ekonomik alanda hedeflenen düzeye taşındığı ne de temellerinin sağlamlaştırıldığı söylenebilir. Ne yazık ki, pozisyon elde kalanı savunmak, koruyabilmek
Org. Kılınç'ın bu amaçla Avrupa'daki dernek yöneticileriyle yaptığı temaslarda verdiği mesaj, yurtdışındaki Türk vatandaşlarının birlik, beraberlik içinde, Türkiye'nin menfaatlerini gözeterek hareket etmeleri. Bir çatı altında, birbiriyle iletişim halinde etkinliklerini sürdürmeleri.Org. Kılınç'ın yurtdışında temas ettiği kişi ve dernekler nasıl seçildi? Bu seçimde nasıl bir ölçü kullanıldı? Bazı derneklerle neden temas edilmedi?MGK Genel Sekreteri'nin bu temaslarda temel ölçü olarak, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve temel niteliklerine bağlılığı kullandığını söyleyebiliriz.Org. Kılınç, Cumhuriyet'in laiklik niteliği ve üniter yapısına karşı faaliyette bulunan ve belli bir ideolojinin mensubu ve örgütü haline gelmiş kişi ve kuruluşlarla temas etmedi.MGK Genel Sekreteri'yle görüşen dernek yöneticilerinden aldığımız bilgilere göre Org. Kılınç, bu temaslarında şu mesajları verdi:"Büyük özverilerle buralara geldiniz, yaşam mücadelesi verdiniz. Yaşadığınız bu ülkelere de, kendi ülkenize de birçok katkınız oldu. Buradaki yaşamınızda en önemli şey birlik ve beraberlik içinde olmanızdır. Türkiye'nin menfaatlerini korumanız, bu yönde etkin olmanızdır. Türkiye'nin ulusal sorunları ve menfaatleri
<#comment>#comment> Yurtdışındaki Türk derneklerinin tek çatı altında toplanması ve Türkiye'nin menfaatleri açısından daha etkin kılınması amacıyla Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri Org. Tuncer Kılınç'ın Avrupa gezisi ve temaslarından dün söz etmiştik.
Org. Kılınç'ın bu amaçla Avrupa'daki dernek yöneticileriyle yaptığı temaslarda verdiği mesaj, yurtdışındaki Türk vatandaşlarının birlik, beraberlik içinde, Türkiye'nin menfaatlerini gözeterek hareket etmeleri. Bir çatı altında, birbiriyle iletişim halinde etkinliklerini sürdürmeleri.
Org. Kılınç'ın yurtdışında temas ettiği kişi ve dernekler nasıl seçildi? Bu seçimde nasıl bir ölçü kullanıldı? Bazı derneklerle neden temas edilmedi?
MGK Genel Sekreteri'nin bu temaslarda temel ölçü olarak, Türkiye Cumhuriyeti'ne ve temel niteliklerine bağlılığı kullandığını söyleyebiliriz.
Org. Kılınç, Cumhuriyet'in laiklik niteliği ve üniter yapısına karşı faaliyette bulunan ve belli bir ideolojinin mensubu ve örgütü haline gelmiş kişi ve kuruluşlarla temas etmedi.
MGK Genel