<#comment>#comment> Barış için son ana kadar çabalayacaklarını söyleyen Başbakan Gül, "Biz her şeyi söyledik, üzerimize düşeni yaparız dedik. Bunu herkes yapıyor. Araplar da yaptı, ABD de dünya kamuoyuna söyledi" diyor
Başbakan Gül’le önceki gün Başbakanlık’ta yaptığımız görüşmeyi aktarmaya devam edelim. Başbakan Gül’ün Irak sorununda barışçı çözüm bulmak için gösterdiği yoğun çabalara dün değinmiştik. Başbakan Gül, Irak’la ilgili girişimlerini bütün açıklığıyla yansıtmamanın sıkıntısı içinde görülüyor. Devletler arası ilişkiler açısından, yaptığı görüşmelerin içeriğinin kendi ağzından yansımasını istemiyor.
ÇABALAR İŞE YARIYOR
Buna dikkat ettiği konulardan biri de Taha Yasin Ramazan’la Irak Devlet Başkanı’na gönderdiği mesaj. Savaşı önlemek için bir son şans olarak gördüğü Saddam Hüseyin’in çekilmesi ve gerekirse Türkiye’de barındırılması düşüncesinin yansıtılması bunun son örneklerinden biri.
Başbakan Gülden Saddam Hüseyine sürpriz teklif: Başbakan Gülün gecesi gündüzü savaşı önlemek için çaba göstermekle geçiyor, desek abartmış olmayız. Gül, Irak sorununa barışçı bir çözüm bulmak için elinden geleni fazlasıyla yapıyor. Bu çabalarında samimi. Bu çabalarını iç politikada da kullanmıyor. Siyasi rant aracı olarak görmüyor. Buna özen gösteriyor. Bunun son örneklerinden birini, Irakın ikinci adamı Taha Yasin Ramazanı özel bir uçakla Ankaraya getirip görüşmesi ve bu görüşmenin gizli kalması için büyük çaba göstermesi oluşturdu. Başbakan Gül zaten her fırsatta ve ortamda Bağdatın BM kararlarına tam uyması için çağrıda bulundu. Bu amaçla bölge ülkelerini ziyaret etti. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmeni Saddama gönderdi. İstanbulda toplantı düzenledi, deklarasyon yayımladı. Bu çabaların üzerine Ramazanla Ankarada yaptığı gizli görüşme de, bilinen görüşlerini tekrar etmenin ötesinde özel bir anlam taşıyordu.Bunu saptamak için yaptığımız araştırmalar Başbakan Gülün, Saddam Hüseyine savaşı önlemek için gizli bir mesaj gönderdiğini ortaya koydu. Edindiğimiz bilgilere göre, Başbakan Gülün, Taha Yasin Ramazanla Saddam Hüseyine gönderdiği mesaj özetle şuydu: "Savaşı önlemek için, Irak
<#comment>#comment> Başbakan Gül’ün gecesi gündüzü savaşı önlemek için çaba göstermekle geçiyor, desek abartmış olmayız. Gül, Irak sorununa barışçı bir çözüm bulmak için elinden geleni fazlasıyla yapıyor. Bu çabalarında samimi. Bu çabalarını iç politikada da kullanmıyor. Siyasi rant aracı olarak görmüyor. Buna özen gösteriyor. Bunun son örneklerinden birini, Irak’ın ikinci adamı Taha Yasin Ramazan’ı özel bir uçakla Ankara’ya getirip görüşmesi ve bu görüşmenin gizli kalması için büyük çaba göstermesi oluşturdu.
Peki Başbakan Gül, bu görüşmeyi, Ramazan’a sadece "BM kararlarına uyun" demek için mi büyük bir gizlilik içinde yaptı? Bunu demek için mi özel uçakla Ramazan’ı getirtti?
Başbakan Gül zaten her fırsatta ve ortamda Bağdat’ın BM kararlarına tam uyması için çağrıda bulundu. Bu amaçla bölge ülkelerini ziyaret etti. Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’i Saddam’a gönderdi. İstanbul’da toplantı düzenledi, deklarasyon yayımladı. Bu çabaların üzerine Ramazan’la Ankara’da yaptığı gizli görüşme de, bilinen görüşlerini tekrar etmenin ötesinde özel bir anlam taşıyordu.
Bunu saptamak için yaptığımız araştırmalar Başbakan Gül’ün, Saddam Hüseyin’e savaşı önlemek için gizli bir mesaj
O kadar büyük ki, Türk Silahlı Kuvvetleri, komutanlık sorunu dahil, ABD askerlerinin faaliyetlerinin bağlı olacağı kurallar, geçerli olacak hukuk ve operasyon sonrasındaki görev ve işbirliği ile Irakın nasıl yapılanacağı konularında mutabakat imzalanmadan, 18 Şubatta TBMMnin yabancı asker bulundurma izni vermesinin tarihi bir yanlış olacağını düşünüyor. ABDnin Kuzey Irakta görev yapacak Türk birliklerinin ABDli komutana bağlı olmasını istemelerinin, Türk Silahlı Kuvvetlerinde yarattığı rahatsızlık büyük... ÖNCE İMZA SONRA İZİN "Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irakta görev üstlenmesinin amacı öncelikle Türkiye Cumhuriyetinin ülke ve ulus bütünlüğü aleyhine olabilecek gelişmelere karşı önlem almak, göç ve katliam girişimlerini önlemek, huzur ve güveni sağlamak; Irakın toprak bütünlüğünün korunmasına yardımcı olmak, Türkiye ve Iraka zarar verecek sınır değişikliklerine izin vermemektir. Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiyenin ulusal nitelikli bu siyasi amaçlarını gözetmek için görev yapacak ve bu amacı gerçekleştirmeye dönük askeri amaçlar belirleyecektir. Bölgede bir PKK tehdidi olduğu da unutulmamalıdır. Bu koşullarda, ulusal bir görev yapacak olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin operasyon
<#comment>#comment> ABD’nin Kuzey Irak’ta görev yapacak Türk birliklerinin ABD’li komutana bağlı olmasını istemelerinin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde yarattığı rahatsızlık büyük...
O kadar büyük ki, Türk Silahlı Kuvvetleri, komutanlık sorunu dahil, ABD askerlerinin faaliyetlerinin bağlı olacağı kurallar, geçerli olacak hukuk ve operasyon sonrasındaki görev ve işbirliği ile Irak’ın nasıl yapılanacağı konularında mutabakat imzalanmadan, 18 Şubat’ta TBMM’nin yabancı asker bulundurma izni vermesinin tarihi bir yanlış olacağını düşünüyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesi, bu konularda önce ABD’nin imzasının alınması, sonra izin verilmesinin doğru olacağı düşüncesinde. ABD’nin düşündüğü çapta bir operasyonda, Türkiye’nin öncelikle kendi ulusal çıkarlarını gözetmek zorunda olduğunu vurgulayan komuta kademesindeki değerlendirme şöyle:
"Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta görev üstlenmesinin amacı öncelikle Türkiye Cumhuriyeti’nin ülke ve ulus bütünlüğü aleyhine olabilecek gelişmelere karşı önlem almak, göç ve katliam girişimlerini önlemek, huzur ve güveni sağlamak; Irak’ın toprak bütünlüğünün korunmasına yardımcı olmak, Türkiye ve Irak’a zarar verecek sınır
ABDlilerin bu önerisine Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesinden verilen yanıt şu:"Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irakta üstleneceği görev, Türkiyenin güvenliğiyle yakından ilgilidir. Orada PKK unsurları da var. Bu bir NATO operasyonu değildir. Bu nedenle, orada görev yapacak Türk askeri, Türk Silahlı Kuvvetlerinin normal komuta sistemine bağlı olur. Böyle bir operasyonda Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir - komuta zinciri bozulamaz. Bu nedenlerle Kuzey Irakta görev yapacak Türk askerlerinin ABDli bir komutana bağlı olmaları önerisi kabul edilemez." Türkiye ile ABD arasında yürütülen görüşmelerde bir "komutanlık krizi" yaşanıyor. Başkan Bushun Irak danışmanı Zalmay Halilzadın Kuzey Iraka girecek Türk askerlerinin de ABDli komutana bağlı olması gerektiği yönündeki önerisi, Genelkurmay tarafından sert bir tepkiyle karşılanmış durumda. KOMUTAN TÜRK OLUR "Bu bölgede görev yapacak birliklerin komutası Van Jandarma Asayiş Komutanlığındadır. Bu komutanlık da 2. Ordu Komutanlığına bağlıdır. Van Jandarma Asayiş Komutanı Korg. Erdal Ceylanoğlu, 2. Ordu Komutanı da Org. Fevzi Türkeridir. Kuzey Irakta görev yapacak birliklerin başında da generalimiz olur. O da Asayiş Bölge Komutanına, o
<#comment>#comment> Türkiye ile ABD arasında yürütülen görüşmelerde bir "komutanlık krizi" yaşanıyor. Başkan Bush’un Irak danışmanı Zalmay Halilzad’ın Kuzey Irak’a girecek Türk askerlerinin de ABD’li komutana bağlı olması gerektiği yönündeki önerisi, Genelkurmay tarafından sert bir tepkiyle karşılanmış durumda.
ABD’lilerin bu önerisine Türk Silahlı Kuvvetleri’nin komuta kademesinden verilen yanıt şu:
"Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’ta üstleneceği görev, Türkiye’nin güvenliğiyle yakından ilgilidir. Orada PKK unsurları da var. Bu bir NATO operasyonu değildir. Bu nedenle, orada görev yapacak Türk askeri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin normal komuta sistemine bağlı olur. Böyle bir operasyonda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin emir - komuta zinciri bozulamaz. Bu nedenlerle Kuzey Irak’ta görev yapacak Türk askerlerinin ABD’li bir komutana bağlı olmaları önerisi kabul edilemez."
KOMUTAN TÜRK OLUR
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, komutanlık krizinde geri adım atması mümkün gözükmüyor. Askeri kaynakların Kuzey Irak’ta görev yapacak Türk birliklerinin komuta zinciriyle ilgili olarak verdikleri bilgi şöyle:
Dışişlerinde müzakereciliğiyle ünlü Bölükbaşının direnci karşısında, Büyükelçi Linonun, Washingtona sıkıntıda olduğunu ilettiği ve Bölükbaşını esnetemediği bilgisini ulaştırıp, yardım istediği belirtiliyor. Linonun bu sıkıntısının Türkiyenin Washington Büyükelçiliğine yansıtıldığı, oradan da Dışişlerine iletildiği gelen haberler arasında. Linonun beklentisi, Türk heyetine başka birinin başkanlık etmesi. Ancak, Dışişleri ile Genelkurmayın ortak değerlendirmesi sonucunda, müzakereleri Büyükelçi Bölükbaşının yürütmesi ve sonuçlandırması kararı teyit edilmiş durumda. Linonun bundan sonraki işi de zor.ABD heyetinin beklentisi normal dönemlerdeki ikili anlaşma kolaylıklarının sağlanması. Ancak Büyükelçi Bölükbaşının koşulların değiştiği ve savaşa gidilen bir ortamda daha sıkı ve net kuralların geçerli olmasını savunduğu kaydediliyor. Bu bağlamda Türkiyede görev yapacak ABD personeli kimlik bilgileri, hareket tarzları, görev yerleri, tabi olacakları hukuk gibi konularda detaylı kurallar isteyen Türk heyeti, Türkiyenin kontrolünü mutabakat metnine geçirmeyi hedefliyor ve bu yaklaşımdan ödün vermiyor. Zaman darlığı içindeki ABD heyeti ise sıkı müzakere karşısında daha esnek davranmak