Myers’in ziyareti

13 Ocak 2003


<#comment> Washington, Genelkurmay Başkanı Myers’in, Türkiye’yi ziyaretinde, Ankara’dan Irak konusunda kesin yanıtını alarak dönmesini bekliyor.
ABD Genelkurmay Başkanı’nın, bölgeye yapacağı ziyaret ABD’nin Irak’a kuzeyden cephe açıp açamayacağına ilişkin kararında belirleyici olacak. Bu kararın oluşmasında da en önemli faktör Ankara’dan alacağı yanıt olacak.
Bu nedenle de, ABD, Türkiye üzerinde "karar ver" baskısını yoğunlaştırmış durumda.
Myers’in ziyareti öncesinde Ankara’daki tabloya bakarsak...
Siyasi otorite olarak hükümet, ABD’ye kesin yanıt verme konusunda "zaman kazanma"ya çalışıyor. Washington bu politikaya "oyalama" taktiği olarak bakıyor. Ankara, ABD’nin taleplerine ne "evet" ne de "hayır" demiş durumda. Washington, Myers’in Ankara’dan "evet" ya da "hayıröla gönderilmesini istiyor.
Bu yanıtı Myers’e, Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün vermesi mümkün değil. Yanıtı siyasi otoritenin vermesi ve Org. Özkök’e de iletmesi gerekiyor. Bu yapılmadığı sürece, Myers’in, Org. Özkök’ten alacağı yanıt, "kararı siyasi otorite verir" olacak.

Yazının Devamı

Baykal’ın arayışı

12 Ocak 2003


<#comment> CHP lideri Deniz Baykal, iki gündür üst düzey temaslarını sürdürüyor.
Cumhurbaşkanı Sezer ve Meclis Başkanı Arınç’la görüşen Baykal, yarın da Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ü ziyaret edecek.
Baykal’ın aradığı Kıbrıs ve Irak konusunda Ankara politikasının ne olduğu.
CHP liderini bu arayışa iten gelişme ise Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve Dışişleri sözcülerinin Ankara’nın geleneksel Kıbrıs politikasını değiştireceğine dönük açıklamaları oldu.
Baykal, öncelikle bu açıklamanın ne anlama geldiğini ve Kıbrıs’la ilgili ne gibi kararlar verildiğini öğrenmek için bu temaslarını başlattı.
Baykal’a bu arayışlarının sonucunda neler saptadığını sorduk.

Yazının Devamı

Askerin hazırlığı ve beklentisi

11 Ocak 2003


<#comment> ABD’nin Irak’a müdahalesi silah denetçilerinin vereceği rapora ne kadar bağlı?
Rapor, büyük olasılıkla ABD’nin istediği veya beklediği gibi olmayacak. Bugüne kadar yapılan açıklamalar, denetimlerde kitle imha silahı bulunamadığı yönünde oldu. 26 Ocak’a kadar da denetçilerin kitle imha silahı bulmaları beklenmiyor.
Ancak, silah denetçilerinin Irak lehine rapor vermeleri halinde bile ABD ve İngiltere’nin müdahale etmeye niyetli oldukları biliniyor.
Bu beklenti içinde Türkiye’nin konumu nedir?
Hükümet ve Genelkurmay’ın hazırlıkları hangi aşamadadır?
ABD’nin taleplerine henüz siyasi bir yanıt verilmedi. Siyasi otorite bir karar almadı. Sadece havaalanlarının ve bazı limanların incelenmesi için izin verildi. Bu incelemeyi yapacak ABD’li subayların tabi olacakları hukuk sorunu da aşıldı.

Yazının Devamı

Kırmızı hatlar

10 Ocak 2003


<#comment> Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök, Genel Sekreter Tümg. Aslan Güner’in verdiği basın kokteylindeki konuşmasını henüz yeni bitirmişti ki, Diyarbakır’dan uçak faciası haberi geldi.
Gazi Orduevi’nin kokteyl salonu aniden dalgalandı. Gazeteciler ve subaylar, facianın boyutunu öğrenmek için cep telefonlarına sarıldılar. Maalesef alınan haberler çok kötüydü. Kokteyl salonuna hüzün çöktü.
Kazanın yankıları sürüyor. Her uçak kazasından sonra olduğu gibi çeşitli tahminler, spekülasyonlar yapılıyor. Kesin bilgiler ortaya çıkmış değil.
Diyarbakır’daki uçak kazasında yaşamlarını yitirenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyoruz. Henüz bu kazanın şoku sürerken, dün de Malatya’dan havalanan iki F - 4 uçağının çarpıştığı ve pilotlarının da şehit olduğu haberi geldi. Şehit pilotlarımıza da Allah’tan rahmet, yakınlarına bağsağlığı ve sabır dilemekten başka elden bir şey gelmiyor.
Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi Özkök’ün önceki gün basın kokteylinde yaptığı konuşma, siyaset dünyamız açısından önemli mesajlar içeriyordu. Org. Özkök’ün konuşması, son günlerin moda ifadesiyle, "kırmızı hatlar"ın belirlenmesi konuşmasıydı. Org. Özkök’ün zaman

Yazının Devamı

Kıbrıs ve değişiklik

9 Ocak 2003


<#comment> Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Kıbrıs politikasında bazı değişikliklere gidileceğini açıkladı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Büyükelçi Yusuf Buluç da dün bu yönde çalışmaların "diğer ilgili kurumların da katkısıyla" yürütüldüğünü bildirdi.
Türkiye’nin ve Türk tarafının Kıbrıs politikasında yapacağı değişiklik nedir? Hangi boyutlardadır? KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş bu politika değişikliğinin neresindedir?
Bu sorulara yanıt bulmak üzere dün diplomatik ve askeri çevrelerde yaptığımız görüşmelerden çıkan sonuç şöyle:
"Türkiye ve KKTC, Kıbrıs konusunda Milli Güvenlik Kurulu’nun aralık ayı toplantısında alınan ve kamuoyuna açıklanan karar çerçevesinde tutum alacaklardır. Bu çerçeve, Türk tezinin olmazsa olmaz saydığı hakların teslim edilmesini sağlamak amacıyla Annan planı üzerinden müzakerelerin yürütülmesidir."
Politika değişikliği, mevcut statünün devam ettirilmesinde ısrar etmekten, Annan planı zemininde Türk tarafının istediği değişiklikleri sağlayarak ortak çözüme ulaşmayı ön plana alıyor. Bu durumda KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, önümüzdeki hafta masaya oturacak ve Rum tarafına Annan planı üzerinde yapılmasını istediği değişiklikleri iletecek.

Yazının Devamı

Turpun büyüğü...

8 Ocak 2003


<#comment> Washington’un talep ettiği havaalanlarını inceleyecek olan ABD’li askerler, hukuki sorun aşılamadığı için işe başlayamadılar.
Ankara, bu iş için gelecek olan 150 kadar ABD’li askerin Türk hukukuna tabi olması gerektiği konusunda ısrarını sürdürüyor.
Genelkurmay, bu askerlerin neden Türk hukukuna tabi olmaları gerektiğini hükümete detaylı biçimde aktardı. Dışişleri ve hükümet üzerinden de Washington’a gelecek askerlerin hangi kurallar içinde ve hangi hükümlere bağlı olarak çalışmaları gerektiği bildirildi. Şimdi ABD’nin, Türkiye’nin gönderdiği metne yanıt vermesi bekleniyor.
Küçük bir birlik sayılan 150 kişilik ABD’li askerin hangi hukuka bağlı olarak çalışacakları neden bu kadar önemli?
Bu soruya askerlerin verdiği yanıt şöyle:
"150 kişi çok önemli değil. Elbette bir şekilde bunların çalışması sağlanır ve kontrol edilir. Ama bu 150 kişinin bağlı olacağı hukuk, bundan sonra gelmesi muhtemel diğer ABD askerleri için de geçerli olacak. Eğer, Türkiye kabul eder ve binlerce ABD askeri gelirse, onlar da bu 150 kişinin tabi olacağı hukuka tabi olacaklar. ABD, bu nedenle Ankara’nın önerisini hemen kabul etmeye yanaşmadı."

Yazının Devamı

Musul Kerkük’te hakkımız var mı?

7 Ocak 2003


<#comment>ABD’nin Irak operasyonuyla Musul - Kerkük petrol bölgesini kontrol etmeyi amaçladığı da giderek yaygın bir kanı haline geliyor. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin de dünkü açıklamasında asıl amacın Irak petrolleri olduğunu ve ABD’nin Körfez’i işgale hazırlandığını öne sürdü.
Musul - Kerkük denilince gündeme her zaman Türkiye’nin Irak petrollerinde hak sahibi olduğu iddiası da gelir. Türkiye’nin bölgeye ilgi nedenlerinden birinin bu bağlantıdan kaynaklandığı söylenir.

Genel olarak bilinen, Türkiye’nin 1926 Andlaşması çerçevesinde Musul petrollerinden 25 yıl süreyle yüzde 10 pay almasının öngörüldüğü, ancak, Türkiye’nin bunun yerine 500 bin sterlin alarak bu hakkından vazgeçtiği belirtilir.
ABD’nin Irak’a müdahalesinin beklendiği bugünlerde konu yeniden gündeme geldi. Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, Türkiye’nin böyle bir hakkının olup olmadığının incelendiğini açıkladı. Aynı yönde incelemeler Genelkurmay’ca da yapılıyor.
MGK’nın aralık ayı toplantısında da bu konunun belgeleriyle gündeme geldiği kulislere yansıyan haberler arasında. Türkiye’nin, Musul petrolleri üzerinde bir hakkı var mı, varsa bu hak nedir ve nasıl kullanılır?

Yazının Devamı

Ankara Şam Tahran üçgeni

6 Ocak 2003


<#comment>Türkiye bir yandan diplomatik, bir yandan da askeri temaslarla Irak sorununda daha aktif bir rol üstlenmiş görünüyor.
Başbakan Gül’ün bölge ülkelerine yaptığı ziyaret, ABD’nin Irak’a müdahale etmesi halinde ortak bir politika izlenmesi açısından önem taşıyor.
Başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerinin tercihi sorunun savaşsız çözümü.
Başbakan Gül’ün çabaları da bu yönde. Bu çabalarının ziyaret ettiği ülkelerce desteklendiği de açık. Ancak, bölge ülkelerine karşın ABD ve İngiltere’nin yaptığı hazırlıklar bu iki ülkenin Irak’a askeri müdahalede kararlı olduklarını gösteriyor.
Bu olasılık dikkate alındığında Başbakan Gül’ün ziyaretleri yine önem taşıyor. Müdahale halinde Türkiye, Suriye, İran gibi komşu ülkelerin stratejik amaçları, ortak bir tutum almalarını gerektiriyor. Uzun vadede çıkar çatışması değil, çıkar örtüşmesi öngörüldüğünden Ankara - Şam - Tahran üçgenin aynı yönde pozisyon almaları hem ABD hem de Irak açısından belirleyici olabilir.
Üç başkentin ortak paydasını Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması ve haritanın değişmemesi. Bu hedef etrafında Türkiye, Suriye ve İran’ın birlikte hareket etmeleri büyük olasılık.

Yazının Devamı