AKP’nin politikası

28 Aralık 2002


<#comment>AKP hükümeti, Türkiye’nin kaderini etkileyecek kararların alınması gereken bir dönemde işbaşına geldi. Bunun sancılarını çekiyor.
ABD’nin Irak operasyonunda Türkiye’nin ne yapacağı sorusuna siyasi otoritenin yanıt vermesi ve uygulaması gerekiyor.
Bugüne kadar çeşitli senaryolar üzerinde yapılan yorum ve açıklamalar geride kaldı. Artık iş ciddiye bindi. Yumurta kapıya dayandı.
Bu aşamada ortaya önemli bir çelişki çıkmış görünüyor.
Tek parti iktidarı olan hükümetin, Türkiye, bölge ve dünya gerçeklerine göre alması gereken kararları daha fazla öteleyebilecek zamanı kalmadı. Hükümetin bu sıkışık durumuna karşın, Meclis’teki grubundan elini rahatlatacak bir hava yansımıyor. Aksine, AKP’nin Meclis grubunda Irak’a müdahaleye karşı tutum öne çıkıyor. İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Elkatmış, savaşa karşıyız, açıklaması yaptı.
Bir önemli açıklama da dün AKP lideri Tayyip Erdoğan’dan geldi. Başbakan Abdullah Gül, tarihi kararların alınması beklenen MGK toplantısına giderken, Erdoğan, Meclis Başkanı Arınç’ı ziyaret ediyordu. Erdoğan, bu ziyarette gazetecilerin sorularına, hükümetin ve özellikle Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış’ın yansıttığı havayla

Yazının Devamı

MGK formülü

27 Aralık 2002


<#comment>Ankara, ABD’ye vereceği resmi yanıt ve alacağı tavır konusunda zaman darlığı içinde. Washington, sürekli kararınızı bildirin, diyor. Hükümet, iktidar sorumluluğu altında kararları resmileştirmekte zorlanıyor. AKP hükümetinin Meclis grubu ve taban baskısı da karar almasını zorlaştırıyor.
Bu tablo içinde topun askerlere atılması eğilimi var ama asker de hükümet ve Meclis kararına ihtiyaç olduğunu vurguluyor.
Çankaya’da, Başbakanlık’ta yapılan zirveler ve toplantılarda Türkiye’nin alması gereken tutumun çerçevesi belli oldu. Sorun bu çerçeveyi resmi kararlara dönüştürmek. Düğmeye basmak...
Ankara kulislerine göre, hem hükümeti, hem askerleri rahatlatacak formül Milli Güvenlik Kurulu toplantısı olacak. Bugün toplanacak olan MGK’da, bir tavsiye kararı alınması söz konusu. Türkiye’nin çıkarlarını ön planda tutarak, Irak operasyonunun dışında kalmaması ve ABD taleplerinin Ankara’nın mevcut ve gelecekteki çıkarlarını zedelemeyecek düzeyde olumlu yanıtlanmasını içeren bir tavsiye kararı esas alınarak, hükümet ve Meclis kararları daha rahat üretilebilecek. Dışişleri Bakanlığı ve Genelkurmay, bugünkü MGK toplantısı için ayrı ayrı hazırlıklarını tamamladılar.

Yazının Devamı

Beyaz Saray’a giden fatura

26 Aralık 2002


<#comment>ABD’nin Irak operasyonuyla ilgili olarak Türkiye’den neler talep ettiği her geçen gün biraz daha netleşiyor.
Türkiye’nin verdiği yanıtlar da...
Anlaşılıyor ki, ABD 3 Kasım seçimlerinden çok önce Ankara’yı sıkıştırmaya başlamış...
Beyaz Saray, taleplerine bir an önce yanıt verilmesi için baskı yaparken, Ankara’nın taleplerine ise bugüne kadar ciddi bir yanıt vermiş değil.
Örneğin, ekim ayının son haftasında, Ankara, muhtemel bir Irak operasyonunun Türkiye’ye maliyetini Beyaz Saray’a resmen bildirmiş. Ankara’nın, Bush yönetimine çıkardığı faturanın tutarı 28 milyar dolar olarak belirlenmiş. Bu saptama "en az" kaydıyla Başbakanlık’ta yapılan bir çalışmayla yapılmış.
Ekim ayında Beyaz Saray’a gönderilen bu maliyet hesabına resmi bir yanıt verilmezken, müzakereler sırasında ABD’nin Türkiye’ye sadece 3.5 milyar dolar tutarında ve hibe niteliğinde bir katkı sağlaması için Kongre’de gayret gösterileceği iletilmiş.

Yazının Devamı

Stratejik bakış

25 Aralık 2002


<#comment>Türkiye, ABD operasyonunu sadece Irak sorunu olarak görmüyor. Ankara’nın düşüncesi, Irak operasyonunun bir son değil başlangıç olacağı yönünde. Başkentte bu operasyonun sadece Irak’ı değil bütün Ortadoğu’yu şekillendirecek bir sürecin başlama vuruşu niteliğinde görülmesi gerektiği kanısı hakim.
Bu nedenle de güvenlik konseptini belirleyen siyasi ve askeri otoriteler, Irak operasyonunu 20 - 30 yıl ilerisini de düşünerek değerlendirmeye çalışıyorlar.
Stratejik bir bakışla Türkiye açısından birinci önceliğin Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması olduğu vurgulanıyor. Bu itibarla Ankara, sadece operasyonla değil, operasyon sonrasıyla da yakından ilgili.
ABD’nin askeri operasyon hazırlıklarıyla birlikte, yeni bir Irak yapılanması üzerinde çalıştığı biliniyor. Bu Türkiye için en az operasyon, hatta ondan daha da önemli görülüyor.
Bu çalışmanın güçlü bir merkezi idareye bağlı yeni bir Irak konseptine dayalı olarak yürütülmesi Ankara’nın stratejik bakışına da uygun düşüyor. Türkiye’nin isteği muhtemel operasyon sonrasında da Irak’ın toprak bütünlüğünün korunması. Operasyon sonrasında haritaların değişmemesi. ABD’lilerle yapılan görüşmeler sırasında

Yazının Devamı

Aktif duruş

24 Aralık 2002


<#comment>Ankara, ABD’nin Irak’a müdahalede kararlı olduğunu biliyor. Washington, operasyon için destek sağlama ve zamanlama çalışması içinde. Bu süreçte Ankara ile Washington, askeri ağırlıklı "planlama" faaliyetlerini yürütüyorlar.
Ankara siyasi ve askeri tercihleri ortak karara dönüştürme çabası içinde. Başkentte yapılan Irak zirvelerinde çeşitli alternatifler üzerinde ortak kararlar üretiliyor.
Bu çerçevede Ankara’nın muhtemel Irak operasyonundaki siyasi ve askeri tercihini şöyle özetleyebiliriz:
"Olayın içinde olmak."
Türkiye, sorunun savaşsız çözülmesinden yana olmakla birlikte gelişmelerin bir askeri operasyona doğru gittiğini görüyor. Bu nedenle de hükümet düzeyinde şu değerlendirmeyi yapıyor:
"ABD yapacağını yapacak. Buna kararlı görünüyor. Türkiye tam destek verse de yapacak, vermese de yapacak. Bu durumda Ankara’nın gelişmelerin içinde olması devre dışı kalmasından daha iyi sonuç verecektir."

Yazının Devamı

‘Kara gücü sakıncalı’

23 Aralık 2002


<#comment>
Irak operasyonu için ABD, Türkiye’den ilettiği talep listesine yanıt bekliyor. Hem de mümkün olduğu kadar çabuk. ABD’nin isteği Ankara’nın salı gününe kadar yanıtını vermesi. Ankara’nın, havaalanlarında inceleme izni vermiş olması yetmiyor. Washington, diğer taleplerine de yanıt istiyor.
Türkiye ne yanıt verecek?

ZİRVE TOPLANDI
Çankaya’da Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın katıldığı Irak zirvesinde, ABD’nin talepleri tek tek ele alındı ve Türkiye’nin verebileceği yanıtın çerçevesi de büyük ölçüde belirlendi. Özellikle, askerlerin düşünceleri ve tavsiyeleri alındı. Cumhurbaşkanı ve Başbakan, askeri yetkililerce bilgilendirildi.

Yazının Devamı

Plandaki haritayla bu iş çözülmez...

22 Aralık 2002


<#comment>
KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Camlı Köşk’te bir yandan sağlık kontrollerini sürdürüyor, bir yandan da Kıbrıs’la ilgili temaslarını. Gözü İbn - i Sina’nın doktorlarında... "İnşallah" diyor, "beni bir - iki gün içinde terhis ederler de Ada’ya gidip işe koyulurum. Onun için her dediklerini yapıyorum. Bana hastaneden çıkarken bir oyuncak ayıcık verdiler. Öksürürken bunu göğsüne bastır ki, dikişler atmasın dediler. Şimdi bu ayıcıkla öksürüyorum." Denktaş, sevimli ayıcığı göğsüne bastırıp nasıl öksürdüğünü gösteriyor.

ÇÖZÜM İMKÂNSIZ DEĞİL
Kıbrıs’ta çözüm artık geride mi kaldı? Kopenhag geçtikten sonra bütün kapılar kapandı mı? Yoksa ortak bir çözüm için hâlâ bir umut var mı? Denktaş, "Var" diyerek söze giriyor, "Benim ümidim var, eğer iyi niyet taşıyorlarsa, 28 Şubat’a kadar ortak bir çözüme ulaşabiliriz. Ama bunun adil ve Türk tarafının da haklarını koruyan bir çözüm olması gerekir. Annan belgesi üzerinde çalışarak bir sonuca varmak mümkün." Denktaş’a, nasıl bir çözüme imza atabileceğini, Annan belgesi çerçevesinde koşullarının ve önerilerinin neler olduğunu soruyoruz.

Yazının Devamı

Memur maaş zammı

21 Aralık 2002


<#comment>Memura ne kadar maaş zammı yapılacak? Hükümetin sıkıntılı olduğu konulardan biri de bu...
Bakanlar Kurulu, bir çerçeve saptadı. Henüz kesin karar verilmedi.
Bu çerçeveye göre memur maaş zammı üç aylık olacak. 9 aylık zam ise yeni bütçeyle belirlenecek. Ancak, üç aylık zam memura yıl boyu verilecek artış hakkında fikir verecektir.
Maaş artışı hükümeti ikileme sürükleyen bir alan.
Seçim öncesinde IMF programının katı ve çalışanlar açısından acımasız bir nitelik taşıdığını, sosyal yönü bulunmadığını ısrarla vurgulayan AKP hükümetinden beklenti yüksek. Sadece memurlar ve işçiler değil, emekliler de aynı beklenti içinde.
Hükümet bu beklentinin farkında ama bir yandan da popülist bir uygulama içine girmekten çekiniyor. IMF programının ölçülerini zorlamaktan da kaçınıyor.

Yazının Devamı