MGK ve AB

2 Haziran 2002

MGK kararlarının siyasi partiler açısından taşıdığı mesajın, Avrupa Birliği hedefinin bir devlet politikası niteliğinde olduğudur. MGK, bir anlamda Avrupa Birliği konusunun partilerüstü bir ulusal politika halinde görülmesi gerektiğini kayda geçirmiş olmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa Birliği ile ilgili olarak yapılan idamın kaldırılması, Abdullah Öcalanın durumu, anadilde yayın gibi konuların siyaset malzemesi yapılmaması gerektiği de duyurulmuş olmaktadır.MGK kararlarının bir diğer mesajı da siyasi partilerin bu konuda bir uzlaşmaya varmaları gerektiğidir. İç politik kaygılarla çıkan farklı seslerin hatta zaman zaman bir parti içindeki farklı yaklaşımların da siyasi beklentilerle bağlantılı olduğunun altı çizilmektedir.MGKnın son toplantısında alınan kararlar, askerlerin Avrupa Birliğine karşı oldukları savını da geçersiz kılmaktadır. Çok duyarlı konularda dahi askerlerin, MGKda aldıkları tutum, ABye karşı olmadıklarının en somut kanıtıdır. Bundan böyle askerlerin bahane olarak kullanılması ve engel olarak gösterilmeleri de mümkün olmayacaktır.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin 7 Haziranda Çankaya Köşkünde toplayacağı liderler zirvesine MGKda gösterdiği yaklaşımla başkanlık edeceği

Yazının Devamı

MGK ve AB

2 Haziran 2002


<#comment>Milli Güvenlik Kurulu’nun 30 Mayıs toplantısında aldığı kararlar hem siyasi partiler, hem de Avrupa Birliği açısından önemli mesajlar içeriyor.
MGK kararlarının siyasi partiler açısından taşıdığı mesajın, Avrupa Birliği hedefinin bir devlet politikası niteliğinde olduğudur. MGK, bir anlamda Avrupa Birliği konusunun partilerüstü bir ulusal politika halinde görülmesi gerektiğini kayda geçirmiş olmaktadır. Bu bağlamda, Avrupa Birliği ile ilgili olarak yapılan idamın kaldırılması, Abdullah Öcalan’ın durumu, anadilde yayın gibi konuların siyaset malzemesi yapılmaması gerektiği de duyurulmuş olmaktadır.
MGK kararlarının bir diğer mesajı da siyasi partilerin bu konuda bir uzlaşmaya varmaları gerektiğidir. İç politik kaygılarla çıkan farklı seslerin hatta zaman zaman bir parti içindeki farklı yaklaşımların da siyasi beklentilerle bağlantılı olduğunun altı çizilmektedir.
MGK’nın son toplantısında alınan kararlar, askerlerin Avrupa Birliği’ne karşı oldukları savını da geçersiz kılmaktadır. Çok duyarlı konularda dahi askerlerin, MGK’da aldıkları tutum, AB’ye karşı olmadıklarının en somut kanıtıdır. Bundan böyle askerlerin bahane olarak kullanılması ve engel olarak

Yazının Devamı

İdama Anayasa formülü

1 Haziran 2002

MGKda idam cezasının kaldırılması konusu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bu yaklaşım içinde gündeme getiriliyor. Sezer, idam cezanın kaldırılması gerektiğini, ancak, özellikle şehit ailelerinin ikna edilmesi ve gönüllerinin alınması gerektiğini vurguluyor. İdam cezasının kaldırılmasını terör örgütleri ve destekçilerinin istismar edebileceğini belirten Sezer, bunun önlenmesi için de Anayasaya hüküm konulmasının yararlı olabileceğini kaydediyor.Cumhurbaşkanı Sezerin bu yaklaşımı toplantıya katılan bakanlarca da paylaşılıyor. Sadece Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu, MHP görüşleri doğrultusunda şerh düşüyor, denilebilir.MGKnın asker üyeleri ise sadece dinleyerek, ancak karşı çıkmayarak bu yaklaşımı paylaşmış oluyorlar. Dışişleri Bakanı İsmail Cem, şehit ailelerinin ikna edilmesi ve onlara af konusunda bir güvence verilmesi üzerinde duran bir konuşma yapıyor. Özellikle idam cezasının kaldırılmasından Abdullah Öcalanın da yararlanacak olması nedeniyle bu cezanın neden kaldırıldığının halka ve şehit ailelerine çok iyi anlatılması gerektiğini vurguluyor. Şöyle diyor:"İdam cezasını kaldıralım, ama gerekli önlemleri mutlaka alalım. Sadece Avrupa Birliği için değil,

Yazının Devamı

İdama Anayasa formülü

1 Haziran 2002


<#comment>Milli Güvenlik Kurulu toplantısında idam cezasının tümüyle kaldırılması konusunda varılan sonucu şöyle özetleyebiliriz: "İdam cezası tümüyle kaldırılmalı, ancak, Anayasa’ya af yasağı konulmalı."
MGK’da idam cezasının kaldırılması konusu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından bu yaklaşım içinde gündeme getiriliyor. Sezer, idam cezanın kaldırılması gerektiğini, ancak, özellikle şehit ailelerinin ikna edilmesi ve gönüllerinin alınması gerektiğini vurguluyor. İdam cezasının kaldırılmasını terör örgütleri ve destekçilerinin istismar edebileceğini belirten Sezer, bunun önlenmesi için de Anayasa’ya hüküm konulmasının yararlı olabileceğini kaydediyor.
Cumhurbaşkanı Sezer’in bu yaklaşımı toplantıya katılan bakanlarca da paylaşılıyor. Sadece Milli Savunma Bakanı Sebahattin Çakmakoğlu, MHP görüşleri doğrultusunda şerh düşüyor, denilebilir.
MGK’nın asker üyeleri ise sadece dinleyerek, ancak karşı çıkmayarak bu yaklaşımı paylaşmış oluyorlar. Dışişleri Bakanı İsmail Cem, şehit ailelerinin ikna edilmesi ve onlara af konusunda bir güvence verilmesi üzerinde duran bir konuşma yapıyor. Özellikle idam cezasının kaldırılmasından Abdullah Öcalan’ın da yararlanacak

Yazının Devamı

AB nasıl bakıyor?

31 Mayıs 2002

Olay, hep Türkiyenin ABye bakışı olarak değerlendiriliyor.ABden yana mısın, değil misin?Sorun ve soru bu kadar basit değil.ABden yana olmak sorunu çözmeye yetmediği gibi madalyonun bir de öteki yüzünde sorun ve sorular var.Acaba Avrupa Birliği Türkiyeye nasıl bakıyor?Üye almak için değil sadece masaya oturmak için Türkiyeye koştuğu koşullar, çifte standartın en çarpıcı örneği. Diğer ülkelere karşı üyelik için öne sürmediği koşulları Türkiye için sadece görüşme sürecini başlatmak, takvim belirlemek için istiyor.Türkiyenin çok duyarlı olduğu Kıbrıs ve terör konularına bakalım...Kıbrısta bir ortak çözüme varılsın veya varılmasın, Avrupa Birliği, Güney Kıbrısı üye olarak alacağını çoktan açıkladı bile. Böyle bir açıklama yaptıktan sonra Rum tarafının, KKTC ile bir ortak çözüme ulaşması için çaba göstermesine gerek bile kalmadı. Nitekim, Rum tarafının izlediği politika da uzlaşmaya değil uzlaşmamaya endeksli.ABnin, terör konusunda Türkiyenin beklentilerine yanıt vermek açısından ne kadar samimi olduğu da tartışma götürür bir durumda. Yıllarca PKKyı terör örgütü olarak kabul etmeyen ABnin, örgüt isim değiştirdikten sonra terör listesine eski ismi eklemiş olması Ankaranın beklentisini

Yazının Devamı

AB nasıl bakıyor?

31 Mayıs 2002


<#comment>Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girişi idam cezasını kaldırmasına mı bağlı? İdamın kaldırılması AB’ye girebilmek için Türkiye’nin önündeki tek engel değil. Koşullardan sadece biri. Ayrıca Türkiye, idam cezasını zaten fiili olarak 18 yıldır uygulamıyor. İdam cezasını kaldırmaya karar vermesi salt AB’ye endeksli bir olay da değil.
Olay, hep Türkiye’nin AB’ye bakışı olarak değerlendiriliyor.
AB’den yana mısın, değil misin?
Sorun ve soru bu kadar basit değil.
AB’den yana olmak sorunu çözmeye yetmediği gibi madalyonun bir de öteki yüzünde sorun ve sorular var.
Acaba Avrupa Birliği Türkiye’ye nasıl bakıyor?

Yazının Devamı

Hess örneği

30 Mayıs 2002

Türk Silahlı Kuvvetlerinin görüşü bu ve bu görüş değişmiş değil. Ancak, bazı üst düzey komutanların "kişisel" görüş olarak belirttikleri yaklaşımlar da kamuoyuna yansımaya başladı. Bu yaklaşımların ortak noktası şöyle özetlenebilir:"Abdullah Öcalan, Nazi Rudolf Hess gibi ömrünün sonuna kadar cezaevinde tutulabilir."Hitlerin son döneminde sağ kolu gibi bir işlev gören Hess, 1945te yakalanmış, Nürnberg Savaş Suçları Mahkemesinde yargılanıp ömür boyu hapse mahkum edilmişti. Hess, 1945ten intihar ettiği 1987 yılına kadar hapiste kaldı.Üst düzey komutanların gündeme getirdiği bu formül bir yasa veya Anayasa güvencesiyle sağlanabilir. Yaklaşım, Öcalan veya aynı suçtan mahkum olanların aftan yararlanmasını önlemeye yöneliktir.Binlerce şehit vermiş bir ordunun üst düzey komutanları bile bu formülü düşünebiliyorlarsa, kuşku yok ki, buradaki tek amaç ülke çıkarlarıdır. Yoksa, "Biz tarafız, bize sormayın" ifadesindeki anlam açıktır.Bu formül ne sağlayabilir? Elbette Avrupa Birliğine girişin garantisi değildir. Ancak, en azından, bundan sonra da terör suçlularının Türkiyeye iadesini kolaylaştıracak, terörle ortak mücadelede Türkiyenin etkinliğini artıracaktır. Vurgulanması gereken nokta,

Yazının Devamı

Hess örneği

30 Mayıs 2002


<#comment>Türk Silahlı Kuvvetleri idam ve Abdullah Öcalan konusunda ne düşünüyor? Askerlerin bu soruya verdikleri ortak yanıt şu: "Türk Silahlı Kuvvetleri, Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun, ‘Bu soruyu bize sormayın, biz bu konuda tarafız, kararı siyaset verecek’ diye açıkladığı çizgide duruyor."
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin görüşü bu ve bu görüş değişmiş değil. Ancak, bazı üst düzey komutanların "kişisel" görüş olarak belirttikleri yaklaşımlar da kamuoyuna yansımaya başladı. Bu yaklaşımların ortak noktası şöyle özetlenebilir:
"Abdullah Öcalan, Nazi Rudolf Hess gibi ömrünün sonuna kadar cezaevinde tutulabilir."
Hitler’in son döneminde sağ kolu gibi bir işlev gören Hess, 1945’te yakalanmış, Nürnberg Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanıp ömür boyu hapse mahkum edilmişti. Hess, 1945’ten intihar ettiği 1987 yılına kadar hapiste kaldı.
Üst düzey komutanların gündeme getirdiği bu formül bir yasa veya Anayasa güvencesiyle sağlanabilir. Yaklaşım, Öcalan veya aynı suçtan mahkum olanların aftan yararlanmasını önlemeye yöneliktir.
Binlerce şehit vermiş bir ordunun üst düzey komutanları bile bu formülü düşünebiliyorlarsa, kuşku yok ki, buradaki tek

Yazının Devamı