Kıvrıkoğlu olayı

9 Mayıs 2002


<#comment>Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün Paris'in Saint Lazare Garı'nın zeminine çizdirdikleri dev dünya haritasında, Türkiye'yi basın özgürlüğünün bulunmadığı ülke olarak göstermesi ve sorumlu olarak Genelkurmay Başkanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun fotoğrafını koyması, Ankara'nın sert tepkisine yol açtı.
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü'nün, Türkiye'yi ve Org. Kıvrıkoğlu'nu tanımadıkları veya istedikleri gibi tanımak ve tanıtmak istedikleri belli.
Türkiye'yi, Irak, İran, Suriye gibi göstermeleri, Org. Kıvrıkoğlu'yla Saddam, Hamaney gibi isimleri aynı kefeye koymaları densizlikten öte bir art niyetin göstergesi...
Genelkurmay, Paris'teki bu saçmalığa Fransız Genelkurmayı ile ilişkilerini dondurarak en sert biçimde karşılık verdi. Fransa bu ayıbı düzeltinceye kadar savunma işbirliği de dahil bütün askeri ilişkiler askıya alınmış durumda.
Geçirdiği rahatsızlık nedeniyle evinde dinlenen Başbakan Ecevit'in, dün ilgilendiği konuların başında Paris'teki bu ayıp geliyordu. Başbakan Ecevit, Dışişleri Bakanı İsmail Cem'le yaptığı telefon görüşmesinde Fransa nezdinde girişimler hakkında bilgi aldı ve Org. Kıvrıkoğlu'nun fotoğrafı kaldırılıncaya kadar işin

Yazının Devamı

Tıbbi malzeme ve soygun

8 Mayıs 2002

Bunun iki nedeni var:Birincisi, tartışmalar sonucunda uygulamada bir değişiklik olmadı. İkincisi, taraflardan birinin yaptığı açıklama veya verdiği bilgi bir başka taraf kişi veya kuruma yanıt hakkı doğuruyor. Sonuçta zarar g"ren hasta vatandaş oluyor.Son olarak Sağlık Bakanı Doç. Dr. Osman Durmuş, kalp damarlarına takılan stentler (kafes) üzerinden firmaların fahiş kazançlar elde ettiğini, bunun soygun derecesine vardığını ve bazı doktorların da kullandıkları malzemeler üzerinden yüzde 30 pay aldıklarını açıklamıştı.Bakan'ın bu açıklamasına Ankara Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu'ndan şu yanıt geldi: "Sayın Bakan'ın haklı olduğu y"nler var. Elbette, her meslekte olduğu gibi doktorlar arasında da etik olmayan davranışlar g"sterenler vardır. Bu doktorların oranı bütün camiamız içinde Türkiye'deki kokuşmuşluk yüzdesinden fazla değildir. Yetki bakanlıktadır. Sayın Bakan bu doktorlar hakkında gerekeni yapmalıdır. Bütün doktorları t"hmet altında bırakmamalıdır." Prof. Dr. Çorapçıoğlu, Sağlık Bakanı Durmuş'un, "stentler arasında marka farkının "nemli olmadığını, her hastaya daha ucuz olan stentlerin takılabileceği" y"nündeki açıklamasına da şu karşılığı verdi: "Sayın

Yazının Devamı

Tıbbi malzeme ve soygun

8 Mayıs 2002


<#comment>Birkaç kez yansıttığımız protez ve iyileştirici malzeme alımlarına ilişkin tartışmaya son noktayı koymak mümkün olmuyor.
Bunun iki nedeni var:
Birincisi, tartışmalar sonucunda uygulamada bir değişiklik olmadı. İkincisi, taraflardan birinin yaptığı açıklama veya verdiği bilgi bir başka taraf kişi veya kuruma yanıt hakkı doğuruyor. Sonuçta zarar gören hasta vatandaş oluyor.
Son olarak Sağlık Bakanı Doç. Dr. Osman Durmuş, kalp damarlarına takılan stentler (kafes) üzerinden firmaların fahiş kazançlar elde ettiğini, bunun soygun derecesine vardığını ve bazı doktorların da kullandıkları malzemeler üzerinden yüzde 30 pay aldıklarını açıklamıştı.
Bakan'ın bu açıklamasına Ankara Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tümer Çorapçıoğlu'ndan şu yanıt geldi:
"Sayın Bakan'ın haklı olduğu yönler var. Elbette, her meslekte olduğu gibi doktorlar arasında da etik olmayan davranışlar gösterenler vardır. Bu doktorların oranı bütün camiamız içinde Türkiye'deki kokuşmuşluk yüzdesinden fazla değildir. Yetki bakanlıktadır. Sayın Bakan bu doktorlar hakkında gerekeni yapmalıdır. Bütün doktorları töhmet altında bırakmamalıdır."Prof. Dr. Çorapçıoğlu, Sağlık Bakanı

Yazının Devamı

Ecevit'i anlamak

7 Mayıs 2002

Ecevit'i hiç tanımadıkları anlaşılan kimi çevrelerin ürettiği, "Meclis Başkanı istifa edecek, Ecevit Meclis Başkanı olacak, Bahçeli başbakanlığı devralacak" gibi akıl, mantık ve siyaset dışı senaryolar bir yana...En çok dillendirilen, bazı kişi ve çevreleri çok "heyecan" landıran ise "Ecevit çekilsin" "nerisiydi... "Türkiye'nin selameti" gerekçesiyle her fırsatta gündeme getirilen bu "neriyi birkaç y"nüyle ele alalım...Birincisi, Ecevit'in Başbakanlıktan ayrılması, Türkiye'nin selameti açısından olumlu değil olumsuz sonuçlar doğurur. Bugün Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve sosyal koşulları Ecevit'in ayrılmasını değil bu hükümetin başında durmasını gerektiriyor. Ankara'yı izleyen herkes biliyor ki, üç partili bu koalisyonu bir arada tutan ve onca olumsuz koşula karşın birçok "nemli ve kritik kararın alınmasını sağlayan Ecevit'in kişiliği ve ağırlığıdır. Bugünkü koşullarda Türkiye'nin bir hükümet bunalımına ve bir siyasi kaosa tahammülü olmadığını bilen herkes Ecevit'siz bu hükümetin yürümeyeceğini ve bir siyasi kaos doğacağını tahmin eder.İkincisi, Bülent Ecevit, sadece koalisyonu bir arada tutan biri değil, aynı zamanda hükümet etmede siyasal denge işlevi g"ren bir lider

Yazının Devamı

Ecevit'i anlamak

7 Mayıs 2002


<#comment>Başbakan Bülent Ecevit'in geçirdiği rahatsızlık hemen birtakım senaryoların ve önerilerin gündeme taşınması gayretlerini artırdı.
Ecevit'i hiç tanımadıkları anlaşılan kimi çevrelerin ürettiği, "Meclis Başkanı istifa edecek, Ecevit Meclis Başkanı olacak, Bahçeli başbakanlığı devralacak" gibi akıl, mantık ve siyaset dışı senaryolar bir yana...
En çok dillendirilen, bazı kişi ve çevreleri çok "heyecan"landıran ise "Ecevit çekilsin" önerisiydi...
"Türkiye'nin selameti" gerekçesiyle her fırsatta gündeme getirilen bu öneriyi birkaç yönüyle ele alalım...
Birincisi, Ecevit'in Başbakanlıktan ayrılması, Türkiye'nin selameti açısından olumlu değil olumsuz sonuçlar doğurur. Bugün Türkiye'nin ekonomik, siyasi ve sosyal koşulları Ecevit'in ayrılmasını değil bu hükümetin başında durmasını gerektiriyor. Ankara'yı izleyen herkes biliyor ki, üç partili bu koalisyonu bir arada tutan ve onca olumsuz koşula karşın birçok önemli ve kritik kararın alınmasını sağlayan Ecevit'in kişiliği ve ağırlığıdır. Bugünkü koşullarda Türkiye'nin bir hükümet bunalımına ve bir siyasi kaosa tahammülü olmadığını bilen herkes Ecevit'siz bu hükümetin yürümeyeceğini ve bir siyasi kaos

Yazının Devamı

Haberal'ın isyanı

6 Mayıs 2002

- Doğrusu şaşırıyorum. Gazeteleri ve televizyonları izledikçe, insaf, diyorum. Eline bir kalem veya mikrofon geçiren teşhis koyuyor. B"yle şey olmaz. Biz bir şey saklamıyoruz. Doktorlarımız sorulan her soruyu açıklıkla yanıtlıyorlar. Ama basımınız biz açıklama yapmamışız gibi kendine g"re teşhis koyup haber yapıyor. Yok, Başbakan'ın bağırsağında tüm"r varmış da, tüm"r kanamış da... Bunların hepsi yalan, hepsi uydurma. Bu tür haberler yapmak, yaymak hiçbir şey değilse sorumsuzluktur. Başbakan Bülent Ecevit'in tedavisini yürüten Başkent šniversitesi Rekt"rü Prof. Dr. Mehmet Haberal, s"ze, "insaf" diyerek başlıyor: Rahşan Ecevit de tepkili - Bu tür haberler yapmadan doktorlara sorulmaz mı? İnsan nezaketen de olsa arayıp bir sorar. Doktordan alacağı bilgiye g"re haber yapar. Biz açık çalışıyoruz. Saklı - gizli bir iş yapmıyoruz ki!Aynı rahatsızlığı Rahşan Ecevit de duyuyor...Başbakan Ecevit'in hastaneye gelmesiyle birlikte Ankara'da yaşanan koşuşturma ve kargaşa içinde en sakin ve sağduyulu davranan Rahşan Ecevit'ti. Her kafadan bir ses çıktığı gün boyu etrafını değil sadece doktorları dinledi. Paniğe kapılmadı. G"rüşme olanağı bulduğumuzda bu değerlendirmeyi yaptı: "™nemli olan

Yazının Devamı

Haberal'ın isyanı

6 Mayıs 2002


<#comment>Başbakan Bülent Ecevit'in tedavisini yürüten Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, söze, "insaf" diyerek başlıyor:
- Doğrusu şaşırıyorum. Gazeteleri ve televizyonları izledikçe, insaf, diyorum. Eline bir kalem veya mikrofon geçiren teşhis koyuyor. Böyle şey olmaz. Biz bir şey saklamıyoruz. Doktorlarımız sorulan her soruyu açıklıkla yanıtlıyorlar. Ama basımınız biz açıklama yapmamışız gibi kendine göre teşhis koyup haber yapıyor. Yok, Başbakan'ın bağırsağında tümör varmış da, tümör kanamış da... Bunların hepsi yalan, hepsi uydurma. Bu tür haberler yapmak, yaymak hiçbir şey değilse sorumsuzluktur.

Prof. Dr. Haberal serzenişini şöyle sürdürüyor :
- Bu tür haberler yapmadan doktorlara sorulmaz mı? İnsan nezaketen de olsa arayıp bir sorar. Doktordan alacağı bilgiye göre haber yapar. Biz açık çalışıyoruz. Saklı - gizli bir iş yapmıyoruz ki!
Aynı rahatsızlığı Rahşan Ecevit de duyuyor...

Yazının Devamı

Durmuş: Soyuyorlar

5 Mayıs 2002

Kalp doktorları ve cerrahlarının, 450 dolarlık stentlerin her hastaya takılamayacağı, her hastanın durumuna g"re değişik stentler kullanılması gerektiği, bu nedenle de fiyatların farklı oluşunun doğal olduğu g"rüşüne Sağlık Bakanı Durmuş itiraz etti.™zellikle üniversite hastanelerinin, Bakanlığın belirlediği 535 dolarlık sabit fiyatla stent takma işlemini acil vakalar dışında durdurmaları üzerine Sağlık Bakanı Durmuş, şu değerlendirmeyi yaptı: "Stent, çelik ve tungsten adı verilen bir madenden yapılır. Milimetrik bir boru gibi düşünebilirsiniz. Stent, artık Türkiye'de de yapılıyor. Yerli üretim diye bir kalitesizlik düşünmek yanlıştır. Çünkü üretildiği tungsten de ithal ediliyor. Stent hastanın durumuna g"re "lçüsü, boyu değişen bir malzemedir. Doktorun istediği "lçülerde stent kullanılır. G"rdüğü işlev damarın tıkanmış noktasını açmak ve açık tutmaktır. Bu nedenle stentler arasında işlev açısından bir fark yoktur. Burada üretilenler de her hastamıza uygulanabilir." Sağlık Bakanı Durmuş, stent tartışmalarının çıkar amaçlı olduğunu da belirterek şu yorumu yaptı: "Neden pahalı stent kullanılıyor? Çünkü, maalesef bazı doktorlarımız bu malzemeleri kullandıkları için firmalardan yüzde

Yazının Devamı