Ankara yürüyüşü

10 Kasım 2001


<#comment>Emeğin Küresel Eylem Günü nedeniyle gerçekleştirilen "Ankara yürüyüşü" Abdi İpekçi Parkı'nda büyük bir mitingle noktalandı.
Türk - İş, KESK, Hak - İş, DİSK gibi işçi ve memur örgütlerinin düzenlediği ve on binleri bulan katılımla gerçekleşen böyle bir mitingin olaysız ve olgun bir havada noktalanması önemli. İşçi, memur ve polisin gösterdiği demokratik olgunluk kutlanmaya değer. Başta Türk - İş Başkanı Bayram Meral olmak üzere, işçi ve memur liderlerinin yürüyüş ve mitingin olaysız geçmesi için gösterdikleri çaba ve İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in bizzat başından sonuna kadar olayla ilgilenmesi ile Ankara Emniyet Müdürü Hasan Yücesan'ın sağduyulu yönetimi, övünülecek bir tablo ortaya koydu.
İşçi ve memurların taleplerini Türk - İş Başkanı Bayram Meral başkanlığında bir heyet, Başbakan Yardımcısı ve MHP lideri Devlet Bahçeli ve Başbakan Bülent Ecevit'e ilettiler.
Meral'in ilettiği somut talepleri şöyle sıralamak mümkün:
1- Özelleştirme nedeniyle açıkta kalan işçilerin daha önce söz verildiği şekilde başka kurumlarda işe yerleştirilmeleri,
2- Özelleştirme kapsamındaki kuruluşlarda çalışanların ücret ve sosyal haklarının zamanında ve

Yazının Devamı

Ecevit’le geldim Ecevit’le giderim

9 Kasım 2001



<#comment>Son günlerde basında, Başbakan Ecevit'in çekilmesi ve başbakanlığı Hüsamettin Özkan'ın üstlenmesi konusunda çeşitli haber, yorum ve öneriler yer almaya başladı.
Bu öneride bulanan çevrelere en son AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdullah Gül de katıldı.
Bu tür öneri ve yorumlardan en fazla rahatsız olanların başında Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın geldiğini söyleyebiliriz. Özkan, bu konudaki tüm haber, yorum ve demeçleri bir "senaryo", hükümete, DSP'ye, Ecevit'e ve kendisine karşı oynanan bir "oyun"un parçaları olarak görüyor.
Özkan, dünkü görüşmemizde, bu konuda ilk defa konuştu. Açık ve net ifadelerle görüşünü açıkladı.
Değerlendirmesi özetle şöyle:

Yazının Devamı

Kamuda küçülme

8 Kasım 2001


<#comment>Koalisyon liderlerinin devleti küçültmek amacıyla geliştirilen öneri ve önlemleri ilke olarak kabul ettiklerini biliyoruz. Önceki gün yapılan ve Devlet Bakanı Kemal Derviş'in de katıldığı liderler zirvesinde küçülme yönünde ilke kararı alındı.
Bu kararın hemen ardından başta Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü olmak üzere DSİ, Karayolları gibi yatırımcı kuruluşlardan on binlerle ifade edilen işçi çıkarımları yapılacağı, bu kurumların tümüyle lağvedileceği yönünde haberler yansıdı.
Sadece Köy Hizmetleri'nde 50 bin işçi çalıştığı düşünülürse hükümetin bu yatırımcı kuruluşları tümüyle kapatıp, çalışanlarını kapıya bırakmak gibi bir karar vermiş olması gerekir ki, bu gerçekçi ve uygulanabilir bir karar değildir.
Nitekim, dün söz konusu zirvenin perde arkasına bakınca ve ilgili bakanlardan bilgi alınca, anlaşıldı ki, liderlerin ve hükümetin böyle bir kararı yok.
Peki öyleyse günlerce tartışılan "küçülme" ve "kapatma" tartışmaları ve bunlara ilişkin kararların anlamı nedir?
Bu soruya yetkililerin verdiği yanıt şu:

Yazının Devamı

Ürdün’den de asker istenmiş!

7 Kasım 2001


<#comment>
Türkiye'nin, özel kuvvetlerden 90 subay ve astsubaydan oluşan bir birlik gönderme kararıyla sonuçlanan ABD'nin yardım talebinin Ankara'ya hangi kanaldan iletildiği son günlerde merak edilen konulardan biri. Ankara'daki yetkililerden aldığımız bilgiye göre ABD'nin Türkiye'den asker talebi NATO üzerinden gelmiş değil.
Her ne kadar, NATO 5. maddeyi işletme kararı aldıysa da, Washington, asker talebini Ankara'ya NATO üzerinden değil, "ikili ilişkiler" çerçevesinde doğrudan iletmiş durumda. Talep, hem askeri, hem de diplomatik kanaldan gelmiş görünüyor. Talebin NATO üzerinden gelmeyişinin siyasi bir anlamı var mı?

NEDEN NATO İSTEMEDİ?
Ankara, şimdilik böyle bir anlam yükleme eğiliminde değil. ABD'nin, NATO üzerinden talepte bulunmak için Kuzey Atlantik Konseyi (NAC)'nin toplanması gerektiği için zaman kazanmak açısından doğrudan talepte bulunmayı yeğlemiş olabileceği düşüncesinde. NATO yerine ikili kanalın kullanılmasına daha çok "teknik" bir gözle bakıyor.

Yazının Devamı

Robertson Irak için zemin mi hazırlıyor

6 Kasım 2001


<#comment>
NATO Genel Sekreteri George Robertson'un, El Cezire televizyonuna yaptığı açıklamalar Ankara'da kafaları biraz karıştırmış durumda. Bugüne kadar, ABD'ye yapılan terörist saldırıların sorumlusu olarak Usame bin Ladin'i gördüklerini, bu konuda sunulan delilleri yeterli bulduklarını, başkaca delile gerek olmadığını belirten NATO Genel Sekreteri'nin bu söylemini değiştirmiş olması, Ankara'nın dikkatinden kaçmadı. Önce Robertson'un, daha önceki açıklamalarıyla çelişen sözlerini anımsatalım.
NATO Genel Sekreteri şöyle diyor:
"Saldırıların tek sorumlusunun Bin Ladin olup olmadığı konusu belirsiz. 11 Eylül'de düzenlenen terör saldırıları çok karmaşık. Bütün bunların tek sorumlusunun Usame bin Ladin olduğu henüz bilinmiyor... Amerikalılar şimdiye kadar Bin Ladin ile Irak arasında bağlantı olduğuna ilişkin bir kanıt görmediklerini söylediler. Eğer böyle bir kanıt ortaya çıkarsa, uluslararası toplum, harekâta gerek olup olmadığını değerlendirmek için konuyu ele alacak."
İşte Ankara'nın kafasını karıştıran sözler bunlar.

Yazının Devamı

Yılmaz'ın çıkışı

5 Kasım 2001


<#comment>ANAP lideri ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ın idari ve siyasi reformları da içeren bir ekonomik programla yaptığı çıkış, hem ekonomik hem siyasi açıdan bu haftanın önemli gündem maddelerinden birini oluşturabilir.
Yılmaz'ın program çıkışıyla, ANAP'tan yükselen diğer sesler arasında bir bağlantı var mı?
Örneğin, başını ANAP Genel Başkanvekili Erkan Mumcu'nun çektiği bazı değerlendirmeler ve öneriler, Yılmaz'ın da yaklaşımını yansıtıyor mu?
DSP ve MHP'nin ideolojiye dayalı çağdışı partiler olduğu, bu partilerin çürümeye yüz tuttuğu gibi koalisyonda tartışma yaratmaya aday değerlendirmeler Yılmaz'ın da katıldığı görüşler mi?
Yılmaz bu sorulara "hayır" yanıtını veriyor.
ANAP liderinin dün yaptığımız görüşmede değerlendirmesi şöyle oldu:

Yazının Devamı

KKTC, Rumlara teslim edilmez

4 Kasım 2001


<#comment>
Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in, KKTC konusunda, "ağır bedel ödememiz gerekse bile gerekeni yaparız" sözleri yankılandı. Cem, bu tepkiyi, Güney Kıbrıs'ın AB'ye alınması sürecinde Türkiye ve KKTC açısından olumsuz gelişmeler olduğunu vurguladıktan sonra gösterdi.
Bu sözlerin anlamı, "Eğer Güney Kıbrıs AB'ye alınırsa, Türkiye radikal kararlar alabilir"den başka bir şey değil.

Böyle bir karara karşı Ankara'nın, bedeli ne olursa olsun KKTC'yi Türkiye'ye bağlayacağını söyleyebiliriz.
Nitekim, dün Başbakan Ecevit bu yöndeki sorularımızı değerlendirirken kesin ve sert mesajlar verdi.

Yazının Devamı

90 askerin siyasi anlamı

3 Kasım 2001


<#comment>Afganistan'a gönderilmesi kararlaştırılan 90 Türk askerinin yüksek niteliklere ve terörle mücadelede deneyime sahip oldukları biliniyor.
Bu nitelikleriyle Afganistan'da önemli katkılarda bulunacakları açık.
Askeri açıdan, Taliban muhalifi güçlere, ABD ve İngiliz birliklerine, sivil halka önemli yardımlarda bulunacak donanıma sahipler.
Bu 90 subay ve astsubayın Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en gözde mensuplarından oldukları muhakkak.
Afganistan'a böyle bir Türk birliğinin gönderilmesi, askeri açıdan olduğu kadar siyasi açılardan da önem taşıdığı bir gerçek.
Bu önemi ABD Başkanı Bush'un şu sözlerinde bulmak mümkün:

Yazının Devamı