<#comment>#comment>Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplantısından sonra görüştüğümüz Başbakan Bülent Ecevit, Devlet Bakanı Kemal Derviş'in kabineye sunduğu bilgilerden çok memnun görünüyordu.
Ecevit, özellikle Hazine ile bankalar arasındaki takas işlemine gösterilen ilgi üzerinde durarak şu değerlendirmeyi yaptı:
"Takas işlemine gösterilen ilgi beklenenin çok üzerinde oldu. Bu iki açıdan önemli. Birincisi hükümete ve Hazine'ye olan güven, ikincisi de takas işleminin bir zorlamayla değil, gönüllü olarak yapılması. Gönüllü ilgi hem güveni, hem de desteği gösteriyor. Ekonomideki bu gelişmeler umulanın çok üzerinde. Borç elbette yine Hazine'nin borcu ama takas yoluyla vadelerin uzamış olması hem Hazine'ye, hem de ekonomiye nefes aldıran bir olanak. Gelişmeler memnuniyet ve umut verici nitelikte."Başbakan Ecevit, NATO ve Avrupa Birliği doruk toplantılarındaki temaslarıyla ilgili olarak da Türkiye'nin kendini daha iyi anlatması gerektiğini vurgulayarak şöyle dedi:
"Fransa Cumhurbaşkanı Chirac ve Almanya Başbakanı Schröder bizimle görüştüler. Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası konusunda düşüncelerimizi anlattık. Türkiye'nin karar mekanizmasında olmamasının doğuracağı
<#comment>#comment>Ekonomik krizin kamuda ve özel kesimde bütün kurum ve kuruluşları ürünlerine zam yapmaya zorladığı bir dönemde Milliyet aksine bir karar aldı.
Gazete fiyatını 150 bin liraya düşürdü.
Ekonomik koşulların fiyat artırmayı zorladığı bir ortamda Milliyet'in bu örnek ve öncü kararı, gazeteciliğin sadece ticari bir uğraş olmadığı, bir kamusal hizmet niteliği taşıdığı gerçeğinin sonucu olarak görülmelidir.
Okurun bu kararı Milliyet'i iki gün içinde birinci gazete konumuna yükseltmesi bu kararın isabetini ve okurun desteğini gösteriyor.
Ekonomik koşullar neyi dayatırsa dayatsın insanlar haber alma hakkından vazgeçmemeli. Vazgeçmek zorunda bırakılmamalı. Artık, ekmek gibi, su gibi temel gereksinimler arasında sayılan haber alma hakkı, 21. yüzyıla girdiğimiz günlerde aynı zamanda "insan hakları" arasında da sayılıyor. Haber alma hakkının ihlali Batı'da insan hakkı ihlali olarak niteleniyor.
Dünyanın, "iletişim çağı" yaşadığı toplumun, "bilgi toplumu"na dönüştüğü veya en azından bunu hedeflemesi gerektiğinin tartışılmaz bir gerçek olduğunun kabul edildiği günümüzde, insanların en kolay ulaşacağı ürün gazete olmalı...
<#comment>#comment>Devlet Bakanı Kemal Derviş, Frankfurt ve New York ziyaretlerinden sonra bugün bir basın toplantısı yapmayı düşünüyor. Temasları hakkında bilgi verecek, "takas"la ilgili ulaşılan sonuçları açıklayacak.
Hazine'yi kısa vadeli borç baskısından kurtarmayı amaçlayan "takas" projesi, Derviş'i ve Hazine'yi memnun etmiş durumda. Elinde devlet kağıdı bulunduran bankaların takasa gösterdikleri ilgi beklenenin üzerinde.
Türk lirası cinsinden kısa vadeli kağıtları dövize endeksli uzun vadeli kağıtlarla takas etmeyi kabul eden bankaların Hazine'ye yaptıkları önerinin tutarı, 10 milyar doları bulmuş durumda. Hazine'nin beklediği ise 2.5 milyar dolar civarındaydı. İlginin bu denli yüksek olması Derviş ve kurmayları tarafından hükümete ve Hazine'ye güven olarak değerlendiriliyor.
Derviş, bugün takas rakamlarında son durumu açıklayacak. Ancak Hazine, takas için yapılan önerilerin hepsini kabul etmeyi de düşünmüyor. Hedef 5 - 7 milyar dolarlık bir takasa girmek. Bu düzeyde bir takasın Hazine'yi kısa vadeli borç baskısından kurtaracağı ve rahat bir nefes aldıracağı değerlendirmesi yapılıyor.
Derviş, bu ilgiye teşekkürle yanıt verecek...
<#comment>#comment>TBMM Uzlaşma Komisyonu'nun hazırladığı 37 maddelik Anayasa değişikliği paketi liderlere sunuldu.
Değişiklik paketi, genel olarak daha demokratik, daha özgürlükçü, daha sivil bir anayasa öngörüyor. Bu nedenle olumlu bir çalışma olarak nitelenebilir.
İfade ve yayın özgürlüğünün genişletilmesi, üst aramaların yazılı izne bağlanması, seçim öncesi seçim yasalarıyla oynanmasının önlenmesi, MGK'da sivil üye sayısının artırılması, kadın - erkek eşitliğinin Anayasa'ya taşınması gibi olumlu adımlar sayılabilir.
Ancak, değişiklik paketinde "hassas" konularda siyasi bir çekingenlik gözleniyor.
Örneğin idam cezası...
İdam cezası fiilen uygulanmamakla birlikte, Anayasa için öngörülen hükümde tümüyle kaldırılmıyor. Savaş, yakın savaş tehlikesi ve terör suçları dışında idam cezası verilemeyeceği öneriliyor. Bunun nedeni belli: Abdullah Öcalan. Türkiye'nin Öcalan sorunu olmasa, idam cezasını tümüyle kaldırmaya niyetli olduğu bu değişiklik paketinden de anlaşılıyor. Uzlaşma Komisyonu, bu hüküm önerisiyle Öcalan'ın idam cezasının infazı için açık kapı bırakıyor.
<#comment>#comment>
Yeni düzende neler olacak?
1 Telefon dinlemeyi üç başmüfettiş denetleyecek
2 İçişleri Bakanı, Jandarma Genel Komutanı ve Emniyet Genel Müdürü her hafta bir araya gelerek değerlendirme toplantısı yapacak
3 İl valileri asli görevleri olan ilin ekonomik ve sosyal sorunlarıyla uğraşacak
4 Sınır kaymakamları gümrük ve ticaret konusunda eğitim görecek
<#comment>#comment>Başbakan Yardımcısı ve ANAP lideri Mesut Yılmaz'la, Jandarma Genel Komutanlığı arasında zaman zaman yazılı ve sözlü tartışmalar yaşanmıştı.
Jandarma Genel Komutanlığı'nca yapılan bazı açıklamalar, İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan ile Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz arasında da görüş ve tutum farklılığına yol açmıştı.
Bu arada Jandarma Genel Komutanı Org. Aytaç Yalman'ın da İçişleri eski Bakanı Sadettin Tantan'ın jandarmaya yöneltilen eleştiriler karşısında suskun kalması nedeniyle eleştirildiği biliniyordu. Bakanın bu tür tartışmalarda açıklama yapmaması, jandarmanın kendi görüşlerini açıklamasının nedeni olarak gösteriliyordu.
Bu gergin ortamda Meral Akşener'in İçişleri Bakanlığı sırasında düzenlenen bir yönergenin değiştirilmesi de gündeme geldi. Yapılacak değişiklikle Jandarma Genel Komutanlığı'nın hangi hallerde açıklama yapabileceğine ilişkin kuralların belirlenmesi söz konusuydu.
İçişleri Bakanlığı'na Rüştü Kazım Yücelen'in atanmasından sonraki durum ne?
Bakan Yücelen önce Jandarma Genel Komutanlığı'ndan detaylı bir brifing aldı.
<#comment>#comment>Cezaevlerinde sürdürülen ölüm oruçları ağır bir sosyal travmaya dönüşmüş durumda.
Ölüm orucunda yaşamlarını yitirenlerin sayısı 55'e, ölüm sınırında olanların sayısı 30'a çıktı. Yeni başlayanlarla birlikte ölüm orucu tutanların sayısı 500'e yaklaştı.
Ölüm oruçları sorunu çözülemedi.
Süre uzadıkça bir yandan ölenlerin sayısı artıyor, bir yandan konu gündemden düşüyor.
Oysa, ateş düştüğü yeri yakıyor.
Ölüm orucunda yaşamlarını yitirenler dahil halen eylemi sürdürenlerin yakınları, gazeteleri, televizyonları gezerek konuyu gündeme getirmeyi, cezaevlerindeki son durumu anlatmayı sürdürüyorlar.
<#comment>#comment>
Bakanlar Kurulu'nun dünkü toplantısında görüşülen konulardan biri İstanbul ve Çanakkale boğazlarının geçiş güvenliğiydi. Konunun Bakanlar Kurulu gündemine gelmesinin nedeni ise Rusya'nın, para karşılığında dünyadan nükleer atıkları alabileceği yönündeki açıklaması ve girişimiydi. Nükleer atıkları ülkesinde saklayabileceğini açıklayan Rusya'nın bu kararı, gemilerle getirilecek olan nükleer tehlikenin boğazlardan geçmesi anlamı taşıyordu.
Bakanlar Kurulu dün bu riski masaya yatırdı.
Denizcilikten sorumlu Devlet Bakanı Prof. Dr. Ramazan Mirzaoğlu, boğazlar hukukunu anımsattıktan sonra şu uyarıyı yaptı:
"Boğazlar, Montr" Anlaşması'na göre uluslararası serbest su yoludur. Ancak, bir tehlike olasılığı karşısında Türkiye'nin müdahale yetkisi vardır. Türkiye risk görürse, gemilerin geçişini engelleyebilir."Prof. Dr. Mirzaoğlu'yla Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında görüşme olanağı bulduk. Bakan Mirzaoğlu, önce bakanlığının nükleer atık geçişi olasılığına karşı yaptığı girişimleri özetledi: