Haberler iyi sinyal kötü

27 Ocak 1997

SUSURLUK o kadar dal budak saldı ki, Amerika'da, Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da uç verdi. Dal budak saldı ama kök salmadı. Susurluk'un üzerindeki karanlık kalkmadığı sürece, "Türkiye" ve "uyuşturucu" sözcükleri yanyana dünyayı dolaşmaya devam edecek.
Milliyet, geçtiğimiz hafta, Alman yargıcın kararı üzerine, Türkiye aleyhindeki çıkışların bir kampanyaya dönüşebileceğini manşet haberleriyle duyurmuştu. Daha hafta bitmeden bu yönde peşpeşe sinyaller geldi. Dünkü Milliyet'te yine manşetten verilen habere göre İngiltere İçişleri Bakan Yardımcısı da, Türk yetkililerin uyuşturucu işine karıştığını söyledi. BBC, Türkiye'yi uyuşturucu cenneti Kolombiya'ya benzetti. Uluslararası kuruluşlara uyuşturucu konusunda raporlar hazırlayan Fransız Uyuşturucu Gözlemevi de, "Türkiye'de uyuşturucu trafiğinin üst düzeyde himaye edildiği"ni öne sürdü. Bütün bunlara, daha önce Amerikan Kongresi'ne yazılan Beyaz Saray raporundaki vahim suçlamaları da eklersek, Türkiye açısından ortaya çıkan tablonun hiç de iç açıcı olmadığını görüyoruz.
Bu iş ciddileşiyor. Türkiye, Susurluk'la ortaya dökülmeye başlayan kirli işlerin tümünü ortaya çıkarıp suçluları cezalandırmadıkça, çok baş ağrısı çekecek.
Büyük bir

Yazının Devamı

Hoca'nın delileri

25 Ocak 1997

BAŞBAKAN Erbakan akıllılardan ümidi kesmiş, deli arıyor:
- Bize deli lazım, deli...
- Niye Hocam?
- Bir işi yapacaksan o işin delisiyle yapacaksın.
Başbakanlık Konutu'nda Hoca'yı dinleyen 30 kadar meslektaşımız arasından bir "üstadımız", Başbakan'ı anlamamıza yardımcı oldu:
- Yani Başbakan "işkolik lazım" demek istiyor.
"Üstadın" açıklaması içimize su serpti. Hani, "üstadın" zamanında müdahalesi olmasa, "Hoca, niye deli arıyor" diye kafamız takılacak...

Yazının Devamı

Türk Yargıç Ali Güzel

23 Ocak 1997

ANAMUHALEFET lideri Mesut Yılmaz'ın, "devlet içinde çeteler var" sözüne iktidar liderleri o kadar içerlemişler ki, yatıp - kalkıp aksini kanıtlamaya çalışıyorlar.
Halkımızın "resmi yazı"ya saygısını bildiklerinden "yazılı" olarak sormuşlar:
- Sayın MİT sizde çete var mı?
- Yoktur.
- Sayın Jandarma sizde?
- Yoktur.
- Sayın Emniyet?

Yazının Devamı

Tarih yazılıyor

20 Ocak 1997

UĞUR Dündar'ın yarattığı gazetecilik fırtınası, bir gerçeğin altını bir kez daha çizdi: Türkiye'nin son 20 yıllık tarihi yeniden yazılıyor. Son 20 yıldır Türkiye iki koldan, içten içe sarılmış da kimsenin haberi yokmuş...
Bir yanda silahlı çeteler devletin iliklerine kadar işlemiş, toplumu kemirip durmuşlar. Devletin kanatları altında bizim ödediğimiz vergileri milyar milyar ceplerine atmışlar. Devleti çürütmüşler, içini boşaltmışlar.
Bir yanda tarikat ya da tarikat adı altındaki sahtekar çeteleri, masum insanları kandırıp sömürdükleri gibi, devlete, devlet organlarına da el atmışlar. Umudu dinde, dinsel çözüm önerenlerde bulan çaresiz insanlarımız tarikat - siyaset - ticaret üçgeninde tuzağa düşürülmüş. Tarikat çeteleri de, şöyle ya da böyle devlet organları tarafından, siyasiler tarafından korunmuş, beslenmiş.
Peki bu süre içinde devleti yönetenler, yönettiğini iddia edenler ne yapmış? Hiçbir şey. Sadece susmuşlar ve seyretmişler.
Peki devletin, toplumun, halkın, hakkın, hukukun, laikliğin, emeğin savunucusu olduğunu iddia eden sol partiler ne yapmış? İktidar ortağı sosyal demokratlar ne yapmış? İnönü'ler, Karayalçın'lar, Çetin'ler, Baykal'lar ne yapmışlar? Devlet ve toplum iki

Yazının Devamı

Yardım etmeyin...

20 Ocak 1997

KURTARILMAYI bekleyen savaş esirlerine hava köprüsünden malzeme atıyormuş gibi kamyon üstünden, "hadi rasgele" diyerek yiyecek poşeti fırlatacaksanız, fakirlere yardım etmeyin...
Doyurmasa da doğurmaktan gurur duyduğu çocuklarının önünde hiç eğilmemiş anaları, kamyonun ardında dize getirecekseniz, "Ramazandır" diye yardım etmeyin...
Anasının memesini dünyanın en büyük nimeti sanarak büyümüş kara gözlü çocukları, şehir pidesini suratlarına çalarak, başka nimetlerle tanıştıracaksanız, "sevaptır" diye yardım etmeyin...
Helalliğini beklerken saçını kimseye göstermemiş olmaktan başka serveti olmayan köylü kızlarını, yarım kilo beyaz pirinç için saç saça başbaşa getirecekseniz, "zekattır" diye yardım etmeyin...
Anası, bacısı için küfür etmeyi delikanlılık keyfi diye yaşamış gençleri, yarım kilo zeytin için ana - avrat sövdürecekseniz, "mübarektir" diye yardım etmeyin...
Kendini, bir göz odada çocukların, gelinlerin, torunların, bir tandır ile üç koyunun "ağa"sıyım diye böbürlenerek kocamış dedeleri, üç dilim pastırma için çamurlarda yuvarlayacaksınız, "geçmişimin ruhuna" diye yardım etmeyin...
Namus davası dışında üç kişi bir araya gelmeyi "devlete isyandır" diye bellemiş insanları kamyon

Yazının Devamı

Çete bunlar ya...

18 Ocak 1997

- KALK bakayım ayağa...
- Adın ne?
- M.G.
- Kaç yaşındasın?
- 15
- 15 yıllık tecrübe ha...
- Ne iş yapıyorsun?

Yazının Devamı

Mumcu dosyası

16 Ocak 1997

ADALET Bakanı Şevket Kazan, "Susurluk kapanmıştır" dedikten bir - iki gün sonra "Uğur Mumcu dosyası"nı açtı.
Kazan'ın, "elimizde, resmi görevli çok önemli bir tanık var" sözlerinden sonra gözler yeniden Uğur Mumcu dosyasına çevrildi.
Rahmetli Uğur Mumcu'nun ağabeyi Avukat Ceyhan Mumcu'ya sorduk:
- Kazan'ın açıklamasını nasıl karşıladınız?
- Önce parlamentoya teşekkür etmek istiyorum. Oybirliğiyle araştırma komisyonu kurulmasını kabul ettiler. Bu DGM'nin kapatmaya çalıştığı Uğur Mumcu dosyası konusunda Meclis'in bir direnişidir. Sayın Kazan'ın, "tanık var" demesi elbette önemlidir. Ama, aklıma, "acaba Susurluk dosyasını kapatmak için mi Uğur Mumcu dosyasını açıyorlar" sorusu da gelmiyor değil.
Ceyhan Mumcu devam ediyor:
- Ben de, Güldal da, devlet içindeki çatışmaların Uğur'un suikastını çözeceğine inanıyorduk. Gelişmeler bizi doğrular gibi görünüyor.

Yazının Devamı

Raporun yankıları...

13 Ocak 1997

BAŞBAKANLIK Teftiş Kurulu'nun Susurluk Raporu'na ilişkin yankılar sürüyor.
İktidar ortakları rapordan fazlasıyla memnun. Buna karşılık muhalefet büyük kuşku içinde.
ANAP lideri Mesut Yılmaz, kurmaylarıyla yaptığı değerlendirmede şöyle diyor:
- Rapor şaibelidir. Adalet Bakanı Kazan'ın yaptığı açıklamalar RP'nin de en az DYP kadar olayı kapatmak istediğini gösteriyor. Bu durumda yapmamız gereken iki şey var:
1- Kamuoyunun duyarlılığını sürdürmek,
2- Savcılara yardımcı olmak.
ANAP'lı Eyüp Aşık, Yılmaz'ın bu değerlendirmesini şöyle açıklıyor:

Yazının Devamı