Filiz Aygündüz

Filiz Aygündüz

filiz.aygunduz@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Ortaokul ve liseyi Bursa’da okuduktan sonra İTÜ Devlet Konservatuvarı Türk Müziği bölümünü kazanıp İstanbul’a gelen Ata Demirer’in müzikle hikâyesinin miladı çocukluk yıllarına tarihleniyor. Bursa’nın küçük mahallelerinden birindeki bir berber dükkânı... İlk şarkılarını burada söylüyor, Mümin Abisi’nin sazı eşliğinde. Yine Bursa’da evinin balkon demirleri müzik notaları şeklinde tasarlanmış Şerafettin Samsunlu Hoca’dan alınan dersler... Derken Bursa pavyonları. Konservatuvar... İstanbul’da piyanist şantörlük... Ama içinde bu şarkı söyleyen adama sığmayan başka biri daha var. Oyuncu bir adam.
Çok güzel taklitler yapan, bu taklitler sayesinde sınıf geçmişliği olan, eğlenceli, komik bir adam... Aslında adlı adınca söylersek, Leman’dan çıkan Cem Yılmaz’ın girdiği yolda kendi gibi yürümek isteyen bir adam. Yaş 23 bu arada. Konservatuvarı bırakıp Leman’ın kapısından giriyor; orada seyircisini de oluşturuyor ama askerlik filan derken Leman işi de istediği sonucu vermeyince ne yapacağını bilmez halde kalıyor, o bir dolu yeteneğiyle. Derken bir dönüm noktası; televizyonda şov yapmaya başlıyor. Onu stand-uplar izliyor. Malum ‘Avrupa Yakası’, ‘Eyvah Eyvah’ sonra... ‘Berlin Kaplanı’...

Haberin Devamı

‘Şarkı söyleyen adam’
Volkan, Hüseyin Badem, Ayhan Kaplan... Bu karakterlerle hep yeni baştan sevdik biz onu, stand-up’larında hikâyeler anlatan farklı tiplemelerle. Hem sevdik hem sayesinde çok güldük. Ama o bu kez, vaktiyle kendine dar gelen ‘şarkı söyleyen adam’ olarak karşımızda. Eğitimini aldığı disiplinde Ata Demirer olarak. Komiklik filan yapmadan. Hoş, sesine hep aşinaydık, güzel olduğunu biliyorduk. Ama onunla ilgili önceliğimiz ‘gülmek’ üzere kurulduğundan, en azından benim için bu böyle, sesinin aslında ne kadar özel olduğunu tam fark edememişim doğrusu. Bu ay çıkan ve kısa sürede çok satanlar listesine giren, dijital platformlarda 1 milyondan fazla indirilen albümü ‘Alaturka’yı dinleyince anladım. Onunla ilgili önceliğimi gözümü kırpmadan değiştirebilirim artık. Sesinin verdiği haz, gülmek kadar iyi geliyor zira. Albüme gelince, sevdiği şarkıları söylemiş Demirer ‘Alaturka’da... Üstelik sadece onun değil bizim de çok sevdiğimiz şarkılar bunlar: Yalan Belki’, ‘Bir Bahar Akşamı’, ‘Enginde Yavaş Yavaş’, ‘ Değmen Benim’, ‘Fıldır Fıldır Hayriye’, ‘ Bu Gece Barda’, ‘Aşk Nedir Nasıldır Bilen Var Mı’, ‘ Unutturamaz Seni Hiçbir Şey’, ‘Unutulmaz’, ‘Sizden Biri’, ‘Böyle Mi Esecekti’, ‘Söyleme Bilmesinler’, ‘Kaleden Top Atarlar’, ‘Dürüye’min Güğümleri’...

Haberin Devamı

Parmak ısırtıyor
Albümü dinlemeden önce, şarkıların isimlerini okuyunca başarılı bir repertuvar olduğunu daha ilk andan takdir etmekle birlikte, biraz riskli de buldum doğrusu.
Değil mi ki biz bu şarkıların hemen hepsini Zeki Müren, Müzeyyen Senar, Behiye Aksoy, Bülent Ersoy, Nesrin Sipahi, Muazzez Abacı, Emel Sayın, Gönül Yazar gibi usta yorumculardan dinlemiş, dertlenmiş, keyiflenmiş, aşka düşmüş, yara sarmışız... Şimdi onları Ata Demirer söyleyince nasıl olacak acaba? Bu kaygı hali ilk şarkıyla dağılıverdi. Yorumu gerçekten de parmak ısırtıyor. Şarkılara öyle özgün bir ruh katmış ki Demirer, kulağınızda kalan efsanevi yorumlardan zarar görmemiş hiçbiri. O komik adam değil bu şarkıları söyleyen, her şarkının hakkını veren, kulakta pas filan bırakmayan dupduru akan bir ses... Sahibi gibi; samimi... Kahveniz önünüzde işinizle uğraşırken de dinleyip sevmek mümkün ‘Alaturka’yı; akşam bir kadeh içkiyle günün yorgunluğunu atarken de... Hem hayalini gerçekleştirmiş Ata Demirer, hem hocalarına hem aldığı müzik eğitimine saygı duruşunda bulunmuş hem de bize tadı damakta kalacak bir müzik ziyafeti çekmiş. Daha ne olsun?