Ukrayna-Rusya savaşında ateşkes henüz ufukta görünmüyor, ancak süreç hızlanıyor. Öyle ki, Avrupa’daki savunma sanayi hisseleri iki hafta önce borsada roket gibi fırlamıştı. Şimdilerde ise biraz kâr alımı, biraz da ateşkes ihtimali nedeniyle düşüş trendine geçti. Buna rağmen, geçtiğimiz Perşembe günü Brüksel’de düzenlenen Avrupa Birliği (AB) Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nde liderler, Avrupa Komisyonu’nun “Avrupa’yı Yeniden Silahlandır” belgesini prensipte kabul ederek Avrupa savunma sanayisini ciddi şekilde canlandırma kararı aldılar.
ABD, İngiltere ve Türkiye şimdilik yok
Son yıllarda, Avrupa ülkelerinin savunma ihalelerinin üçte ikisinin ABD firmalarına tahsis edildiğini hatırlamak gerekiyor. ABD’nin AB savunma pazarında tercih edilme gerekçesi, Komisyon’un belgesinde yer alıyor. AB stratejisi, ABD’nin “geleneksel olarak güçlü bir müttefik” olduğunun altını çizerken, Washington’un “Avrupa’ya aşırı bağlı olduğu
Meseleyi uzatmadan doğrudan konuya gireceğim. Malumunuz olduğu üzere, ABD, Avrupa kıtasının konvansiyonel güvenliğinden elini eteğini çekme kararı aldı. ABD, bu isteğini 1978’den beri dile getiriyor. Carter döneminde Avrupalı müttefiklerinden savunma alanında daha fazla sorumluluk almalarını talep ederken, Clinton döneminde bu talep külfet paylaşımına dönüştü. Trump’ın ilk iktidar döneminden bu yana ise Avrupa’nın güvenliğinin tamamen Avrupalı müttefikler tarafından üstlenilmesi gerektiği vurgulanmaya başlandı.
Bu dönüşüm, şu soruyu gündeme getirdi: Avrupa kıtası nükleer bir tehditle karşı karşıya kaldığında Beyaz Saray’ın o dönemdeki sakini nükleer şemsiyesini kullanır mı? Hatta ABD’nin hâlâ güvenilir bir müttefik olup olmadığı da sorgulanıyor. Sorunun yanıtını ancak zaman gösterecek. Ancak öncelikli mesele, Avrupa kıtasının konvansiyonel güvenliğini sağlamak için imkan ve kabiliyetler geliştirmek. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ilk olarak 2017’de dile getirdiği, Avrupalı
Avrupa Komisyonu’nun, Avrupa kıtasının yeni güvenlik mimarisini şekillendirmek amacıyla Avrupa Birliği (AB) liderlerine sunacağı öneri raporu netleşmeye başladı.
Milliyet’in ulaştığı 20 sayfalık raporda, Avrupa Komisyonu, Ankara ile savunma ve güvenlik alanında karşılıklı çıkara dayalı yakın iş birliği öneriyor. Türkiye’nin AB’ye tam üye olmak için aday ülke olduğunu hatırlatan raporda, Ankara ile Brüksel’in, kısa adı “OGSP” olan Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası alanında uzun süredir iş birliği içinde olduğu da vurgulanıyor. Raporun, AB’ye üye olmayan Avrupalı müttefikler bölümünün Türkiye’ye ayrılan kısmında, şu ifadelere yer veriliyor:
“AB, Türkiye’nin işbirliği yolunda ilerlemeye yönelik eşit taahhüdü temelinde, tüm ortak çıkar alanlarında karşılıklı yarar sağlayan bir ortaklık geliştirmek üzere yapıcı bir şekilde angaje olmaya devam edecektir.”
3 farklı statü
Türkiye ile birlikte İngiltere ve Norveç’e de yer ayrılan komisyon
Artık ABD’siz bir savunma doktrini üzerinde çalışmaya başlayan Avrupa Birliği, Türkiye’yi, oluşturmaya çalıştığı “güvenlik şemsiyesi”ne dahil etmeye hazırlanıyor
Donald Trump’ın yönetime gelmesinin ardından ABD’nin, Avrupa kıtasının güvenliğinden elini çekme kararı almasıyla birlikte harekete geçen Avrupa Birliği (AB), Türkiye gibi askeri ciddi güce sahip ancak Birlik üyesi olmayan ülkeleri, savunma ve güvenlik alanında saflarına çekmeye hazırlanıyor. Bu kapsamda AB ile Türkiye arasındaki ilişkilerin, önümüzdeki günlerde güvenlik, savunma, istihbarat ve dış politika alanında ivme kazanması bekleniyor.
Almanya, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin Avrupa kıtasının yeni güvenlik mimarisi konusundaki hazırlık çalışmalarına Türkiye de dahil edilecek. Bunun yanı sıra, Türkiye’nin düzenlediği Antalya Diplomasi Forumu (ADF) gibi etkinliklere yönelik ciddi bir ilgi artışı gözlemleniyor. Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Marta Kos, AB Dış Politika Yüksek
Başlık size ilginç gelebilir. “Kalibre nereden çıktı?” diye düşünebilirsiniz. ABD’nin Avrupa’yı ve NATO’yu ruhen ve şeklen çoktan terk ettiğini göstereceğim. Önce ‘kalibre’ kelimesine değinelim. Ateşli silahların namlusu ile kullanılan mermilerin çapını tarif eder. Mecazi anlamda ise insanlar arasındaki kültürel, sosyal ve bilgi farklarını vurgulamak için kullanılır. Şimdi ABD’nin kalibre değişikliğine gelelim.
Transatlantik ilişkilerde kalibre kritiktir. NATO’da, ateşli silahlarda kullanılan mermi, top ve obüslerin belirli standartları vardır. Piyade tüfeklerinde 5.56x45 mm, 7.62x51 mm; obüslerde ise 105 mm veya 155 mm kalibre kullanılır. Rus envanterinde ise 122 mm ile 152 mm’lik obüs mühimmatı vardır. NATO’nun STANAG standartları, müttefiklerin ortak mühimmat ve silah sistemleri kullanmasını sağlar.
ABD, Asya’ya yönelme sürecinde, 2012’de askeri mühimmatın ateş gücünü artırmaya yönelik çalışmalar başlattı. 2017’de ‘hafif silah mühimmat
Avrupa Birliği üyelerinin, Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlediği olağanüstü zirveden Ukrayna’ya destek ve Avrupa’nın güvenliğine ilişkin yeni kararlar çıktı. Türkiye’nin adı, bu yeni kararlarda da sıkça geçiyor...
Avrupa Birliği’ne (AB) üye ülkelerin liderleri, Beşçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenen olağanüstü zirvede Ukrayna’ya destek ve Avrupa kıtasının yeniden silahlanması konusunda prensip kararı aldı. AB Konseyi Başkanı Antonio Costa’nın davetiyle bir araya gelen liderler, zirveye çağırılan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ile görüştü. Kiev yönetimine, Rusya ile ciddi bir ateşkes sağlanana kadar, ABD’nin göndermeyi durdurduğu silah türlerinde destek verme taahhüdünü yineleyen liderler, istihbarat paylaşımındaki eksiklikleri de imkanlar dahilinde telafi etme sözü verdi. Ateşkesin “kapsamlı, adil ve kalıcı bir barış” için gerekli olduğunu vurgulayan liderler, Ukrayna’nın müzakere sürecine dahil
BRÜKSEL - Almanya, yaklaşık 20 yılın ardından, NATO petrol boru hattının Doğu Avrupa ülkelerine genişletilmesine yeşil ışık yaktı. Soğuk Savaş sırasında müttefiklerin silahlı kuvvetlerine jet ve zırhlı araçları için yakıt sağlamak amacıyla oluşturulan NATO petrol boru hattı, İttifak’ın 1999’da Doğu Avrupa’ya doğru genişlemesine rağmen yeni ülkelere ulaştırılamamıştı. Nedeni de, Almanya’nın, NATO boru hattının Rusya sınırına uzanmasının Moskova tarafından hasmane tavır olarak algılanabileceğinden çekinmesiydi. Berlin, bazı Doğu Avrupa ülkelerinde yalnızca yakıt merkezleri kurulmasına izin vermekle yetinmişti.
Ancak ABD’nin Avrupa ülkelerini kıtanın güvenliği konusunda yalnız bırakma ihtimali ve Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Almanya’nın politikasını gözden geçirmesine yol açtı. Kısa adı CEPS olan “Merkez ve Doğu Avrupa Petrol Sistemi”nin Macaristan ve Polonya’ya genişletilmesine yeşil ışık yakma kararı alan Almanya, 22 milyar Euro’luk projenin yaklaşık 3,5 milyar Euro’luk bölümünü finanse etmeyi de prensipte
Avrupa Birliği (AB) üye ülkelerinin dışişleri bakanlarını bir araya getiren Dış İlişkiler Konseyi, Suriye’ye yönelik bazı yaptırımları kaldırma kararı aldı. Petrol, gaz ve elektriği kapsayan enerji sektörüne yönelik kısıtlamalar derhal askıya alınırken, beş bankaya yönelik dondurulmuş varlık kısıtlamaları kaldırılacak. Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY), AB’nin kısmen kaldırdığı yaptırımları şarta bağlama girişiminde bulundu. Rum yönetimi, Suriye’nin Türkiye ile bir deniz yetki anlaşması imzalaması durumunda askıya alınan yaptırımların yeniden gündeme getirilmesini sağlamak amacıyla bir ifade ekletmeye çalıştı. Ancak bu girişim başarısız oldu. Buna karşın Atina ve Rum Kesimi, metne Ankara’nın tepkisini çekebilecek iki ifade eklemeyi başardı: “İstikrarı bozan yabancı aktörlerin ülkeye müdahalelerine son verilmesi” ve “Suriye’nin üçüncü ülkelerle imzalayacağı deniz yetki alanı sözleşmelerinde BM Deniz Hukuku Sözleşmesi ve uluslararası hukuk çerçevesinde AB üyelerinin egemenlik haklarına